Türkiyenin Durdurulan Gelismesi Engellenen Projeleri...

Başlatan мคяครℓเ, 25 Ocak 2015, 02:08:35

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Beyler benzer duydugunuz,bildiginiz veya sahip oldugunuz benzer haber varsa paylasırsanız sevinirim.

Sır uçak Mehmetçik!


Sır uçak Mehmetçik!
Tolga ÖZBEK

Sokakta insanlara Türkiye'nin ürettiği uçak hangisi diye bir soru sorsanız büyük çoğunlukla F-16 cevabını alırsınız. Aslında lisans altında TAI tarafından üretilen F-16'nın dışında bundan yıllar önce tasarlanmış ama ne yazık ki sadece kağıt üzerinde kalmış bir proje vardı. Önce Türk Hava Kurumu (THK) Uçak Fabrikası tarafından tasarlanan daha sonra Makina Kimya Endüstrisi (MKE) Fabrikaları'nda devam ettirilmek istenen projenin adı 'Mehmetçik'ti.
1940'ların başında kurulan THK Uçak Fabrikası savaş nedeniyle ülkelerinden kaçan Polonyalı uçak mühendislerinin yardımıyla ciddi yol almıştı. Yerli imkânlarla tasarlanan uçak ve planörler THK'nın yanı sıra Hava Kuvvetleri tarafından da kullanılıyordu.

Fabrikanın tasarladığı 16 değişik uçak ve planör dizaynından belki de en ilginci jet motorlu THK-16 olarak adlandırılanMehmetçik'ti. Hazırlanan projeler arasında 16'ncı sırada yer aldığı içinde bu modele THK-16 denilmişti.

JET EĞİTİM UÇAĞI

Yüksek Mühendis Selahattin Sabri Beler başkanlığındaki ekip tarafından tasarlanan uçak, Türk Hava Kuvvetleri'nin envanterine girmeye başlayan jetlerde görev yapacak pilotların eğitiminde kullanılması planlanıyordu.  Tamamen metal gövdeye sahip uçağın kokpitinde pilotlar tandem yani önde öğrenci, arkada öğretmen pilot uçacak şekilde tasarlanmıştı. Kesinleşmeyen bilgilere göre öğrenci ve öğretmen pilotun yan yana oturduğu bir modelin de tasarımı planlanmıştı.

Motorlar ise ilk jet savaş ve eğitim uçaklarında olduğu gibi kanatların altında yer alacaktı. Uçakta Fransız Turbomeca imalatı Pimene jet motorları kullanılacak, istenirse yine aynı şirketin Palas tipi jet motoru da takılabilecekti.

Yeterli sayıda uçak siparişi alamayan THK Uçak ve Ankara Gazi Çiftliği'ndeki Motor Fabrikası krize girmişti. THK, 5 Nisan 1952'de yapılan anlaşma ile Uçak ve Motor Fabrikası'nı 4 milyon lira karşılığında MKE'ye sattı. Yavuz Kansu müdürlüğünde yeniden yapılan fabrika, THK'nın geliştirdiği 6 ayrı modeli imal etme kararı aldı. Bunlardan biri de Model 3 olarak yeniden adlandırılan Mehmetçik'ti.

T-33'LER VERİLİNCE...

Ancak Mehmetçik imalata geçemedi. Aynı dönemde Amerikan yardımları ile Hava Kuvvetleri'ne hibe edilen Lockheed T-33 jet eğitim uçakları nedeniyle proje sona erdi. MKE'nin imal ettiği uçaklar günün teknolojisinden geri kalmaya başlayınca uçak imalatı 1957'de durduruldu.

Fabrika 1957'den sonra uçak yerine traktör ve çeşitli makine parçaları üretmeye başladı. TürkUçak Sanayii, 1970'lerin sonunda Kayseri'de Hava İkmal Bakım Merkezi tarafından üretilen Mavi Işık ilaçlama uçağı ve portföyünde TAI, TEI gibi şirketleri bulunduran TUSAÞ'ın kurulmasına kadar sessiz kalacaktı.

Aradan yıllar geçti... Belki o günlerde başarıyla yürütülecek bir Mehmetçik Projesi Türkiye'de uçak sanayiinin daha hızlı gelişmesine ve yerli tasarım uçakların yapılmasına imkan sağlayabilecekti.



İllustrasyon: Özkan TÜRKER

BİLGİLER ALMANYA'DA ORTAYA ÇIKTI

Münih Havalimanı Uçuş Koordinatörü olan Tuncay Deniz uzun yıllardır Türk Havacılık Sanayii hakkında araştırma yapıyor. Deniz, Mehmetçik ile ilgili bilgi toplamak amacıyla önce MKE'ye başvurdu. MKE'nin verdiği bilgiye göre, Alman askeri diş hekiminin yıllar önce Türkiye'deki uçak fabrikaları ile ilgili çizimler, istatistikler ve resimlerden oluşan tüm belgeleri araştırma yapmak için aldığı daha sonra geri getirmediği cevabını verdi. Hatta birçok belgenin atık kağıt olarak SEKA'ya gittiği de tahmin ediliyor.

Tuncay Deniz belgelerin Almanya'da peşine düştü. Mehmetçik'ten kalanların Berlin'deki Alman Havacılık Müzesi'nde olduğunu tespit ederek başvurdu. İncelemek amacıyla istediği bu belgelerden ancak çok azı Tuncay Deniz'e verildi. Geriye kalan belgeler ne yazık ki gösterilmedi. Daha sonra yapılan yazışmalara Alman Havacılık Müzesi cevap vermedi.

Uçağın illüstrasyonları bilgisayarda Özkan Türker tarafından çizildi. Ödüllü modelci olan Türker, illüstrasyonları hazırlarken uçağın elde kalan çizimlerinden ve dönemin uçaklarında kullanılan sistemlerden yararlandı.

Yazının hazırlanmasının ardından Zeki Enes Akkan da bize yazarımız Mustafa Kılıç üzerinden hazırladığı grafikleri gönderdi. Kendisinin izni ile bu grafikleri Kokpit.aero sitemizde kullanıyoruz:



Grafik: Zeki Enes AKKAN

THK-16 MEHMETÇİK TEKNİK ÖZELLİKLER

Görev: Jet eğitim
Mürettebat: 2
Motor: 2 adet Turbomeca Pimene
Azami Hız: 430 km/saat
Maksimum Yükseklik: 12 bin metre
Menzil: 710 km
Boş Ağırlık: 510 kilogram
Kalkış Ağırlığı: 1.100 kg
Kanat Açıklığı: 10 metre
Kanat Alanı: 14 metre kare
Gövde Uzunluğu: 7 metre
Yerden yükseklik: 1.8 metre



Uçakta kullanılması düşünülen motor, Turbomeca imalatı Pimena motoruydu. Bu motor daha sonra geliştirilecek ve yolcu uçaklarında APU olarak adlandırılan güç ünitesi haline getirilecekti. Motorun bir başka versiyonu da aynı yapıdan yola çıkılarak geliştirilen ilk turboshaft helikopter motoru olmasıydı.
http://kokpit.aero/gizli-jet-projesi-mehmetcik Mesajı Paylaş
  • Gösterim 11,636 
  • Türk Savunma Sanayinden Genel Haberler
  • 4 Yanıtlar



#1
Masada kalan bir proje daha: YUNUS...

  Mehmetçik Projesi'nden 50 yıl sonra Eskişehir'de 1'inci Hava İkmal Merkezi Komutanlığı'nda (1.HİBM) başlatılan çalışmayla tasarlanacak eğitim uçağının 2008'de hizmete girmesi planlanmıştı. Projeye Yunus Emre'den esinlenerek 'YUNUS' adı verilmişti. Hedef, o yıllarda hava kuvvetlerinin jet başlangıç eğitiminde kullanılan T-37'lerin yerini alacak, tandem oturuş düzenine yani arka arkaya oturan öğretmen ve öğrenci pilotun kullanabileceği bir uçaktı.



Proje 1.HİBM'de Pilot Tümgeneral Çetin Dizdar komutanlığı sırasında Yüksek Mühendis Albay Yüksel Koyuncu başkanlığındaki ekip tarafından tasarlandı. Önce benzer uçakların performansını incelendi. Bunu tasarım izledi. Uçağın ağırlık hesapları, ön performans analizi, boyutlama, stabilite-kontrol, iniş takım tasarımı, üç boyutlu görünüşlerinin hazırlanması ve maliyet analizlerini kapsayan kavramsal tasarım faaliyetleri yaklaşık bir yıllık çalışma ile tamamlandı.



ÇİFT MOTORLU TASARIM

Çift motorlu, tamamı metal gövdeli, ses hızının altında uçan Yunus'ta pilotlar tandem yani önde öğrenci, arkada öğretmen pilot uçacak şekilde tasarım öngörülmüştü. Motorlar için performans hesapları doğrultusunda iki seçenek düşünülmüştü. Bunlar Kanadalı Pratt&Whitney imalatı JT15D-1B ile yakın tarihte hizmetten çıkacak F-5 uçaklarının J85-13/15 motorları olacaktı. Daha ekonomik çözüm için F-5'te kullanılan motorlar modernize edilecek ve uçağın ses hızını geçmesini sağlayan afterburner kiti sökülecekti. Uçağın birim maliyeti yeni motorlarla birlikte 7 milyon dolar, F-5 motoru kullanılırsa daha da düşük olacaktı.



Bundan sonraki adımları ön dizayn, tasarım, mock-up imalatı ve rüzgar tüneli testleri izleyecekti. Yıllarca bir uçak imalatının ön aşamaları olan askeri jet uçaklarına modernizasyon ve büyük bakım yapan 1.HİBM, yurtiçinde TAI, TEI gibi ortaklarla bu projeyi rahatlıkla hayata geçirebilirdi. Ancak proje iptal edildi. Yunus da Mehmetçik gibi tarihin derinliklerinde kaldı. Türkiye havacılık sanayi için önemli bir fırsatı kaçırdı.


http://kokpit.aero/yunus-jet-egitim-ucagi Mesajı Paylaş

#2
Yine daha önce durdurulan ucan kanat projesi.




Soldaki: 1948 THK-13 uçan kanat, Türk hayalet uçağı, Türk Hava Kurumu 1948 yılında Ankara Etimesgut'daki fabrikasında üretti – Sağdaki 1981 üretimi Amerikan uçan kanat B2 bombardıman uçağı, piyasa satış fiyatı 1 milyar $ civarı
THK-13 uçan kanat, Türk hayalet bombardıman uçağı, Amerikan tarafından kopya edilerek 1981'de üretilen B2 Bombardıman Uçağı, şu anda 1 adetinin piyasa satış fiyatı tam 1 Milyar $'dır. Biz ize bu uçağı ilk üreten ülke olduğumuzu biliyor muydunuz? 1948 yılında Türk Hava Kurumu (THK) tarafından üretilen THK-13 Uçan Kanat Türk hayalet uçağımız gene 1948 yılında bir yahudi olan Sedat Simavi tarafından kurulan ülke içindeki en büyük vatan haini yetiştirme ve kullanma kurumlarından olan Hürriyet gazetesi ve aynı fikir ve duygu bağını taşıyan diğer yayın organları tarafından önce kötülenerek sonrada yaptığı bir kaza üzerine tüm üretimleri iptal ettirilerek uçak üretim piyasasından çekildiğimizi biliyor muydunuz?

THK-13 fotoğraflarını görmek için tıklayınız

THK-13 uçan kanat hakkında basında çıkan haberler;
Takvim Gazetesinin köşe yazarı Emin Pazarcı'nın Mayıs 2012'de yazdığı ABD kazığını yeni çıkarıyoruz isimli yazısı
Amerika bize öyle bir kazık atmış ki, dövünüp kendimizi yerden yere vursak yeridir. Aradan altmış küsur yıl geçtikten sonra şimdi yeni çıkarıyoruz. İnanılması güç ama ABD'nin Irak'ta kullandığı o teknoloji harikası "hayalet uçakları" ilk biz ürettik. Hem de 1948 yılında! Sonra, Marshall Planı ile birlikte uçak üretiminden vazgeçtik. Öyle bir hale getirildik ki, bırakın uçağı, şimdi yerli otomobil üretip üretemeyeceğimizi tartışıyoruz.
THK Havacılık ve Uzay Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ünsal Ban'ın verdiği bilgiler, tüyler ürpertici!..
Bugün yerli otomobil yapıp yapamayacağı tartışılan bu ülke, 1930'dan 1950'ye kadar uçak üretti.
Hem de 15 farklı modelde. Yetmedi, bunları Danimarka ve Hollanda gibi ülkelere de ihraç etti. Çizdi, üretti ve sattı!
Bu ülke, 1948'de "uçan kanat" yaptı. Yani, Körfez Savaşı sırasında ortaya çıktığında hepimizi hayran bırakan ABD yapımı "hayalet uçakların" projesi bize ait. Üstelik, bunlar sadece kağıt üzerinde kalmadı, "uçan kanatlar" Etimesgut'ta denenip uçuruldu da. Bakın fotoğraflarına, aralarında hiçbir fark yok. 1946-1947'de bizim düşünüp 1948'de gerçekleştirdiğimizi, Amerika 33 yıl geçtikten sonra 1981'de hayata geçirebildi!
Sonra, Marshall Planı devreye sokuldu. Bize, "Siz neden uçak üretmekle uğraşıyorsunuz" dediler:
– Gerek yok. Bırakın bu işleri.
Biz üretir, size yardım olarak veririz.
Biz fabrikaların kapısına kilit vurduk. Onlar da gönderdiler hurdaları, sattılar yedek parçalarını.
Frenlediler, durdurdular, sömürdüler! Yıllar boyunca ülkeyi yönetenlerden bir Allah'ın kulu da çıkıp bu ihanete "dur" demedi! Dile kolay; aradan tam 64 yıl geçtikten sonra açığı kapatmaya çalışıyoruz. İlk adım bugün atılacak.
THK Havacılık ve Uzay Bilimleri Üniversitesi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından saat 10:30'da açılacak.
Peki ne yapacak bu üniversite?
Pilot, teknisyen, hava trafik kontrolörü ve kabin memuru yetiştirecek. 2014'ün ilk aylarında da semalarımızı bu üniversitede üretilecek yerli uçaklar kaplayacak.
Kaderin cilvesine bakın ki, uçakların üretimi 1950'lere kadar kullanılıp kapısına kilit vurulan o eski "uçak fabrikası" binasında gerçekleştirilecek.
Bitmedi, bu kadar da değil...
Buradan astronotlar yetişecek.
Türkiye'nin ortaya koyduğu "2023 Yılı'nda uzaya çıkacağız" hedefini THK üniversitesi mezunu astronotlar gerçekleştirecek. Birileri yine taş koymaz ve engellemez ise, belki yerli uzay mekiğimizi bile yapacağız.
Türkiye için heyecan verici bir tablo.
Oysa, yıllar önce önümüze taş konulmasa, ufkumuz kapatılmasa, bütün bunlar son derece basit ve rutin havacılık faaliyetleri olarak görülecekti! Üstelik, havacılık alanında dünyada büyük bir değişim var...
THK Üniversitesi de resmi açılışı yapılmadan bu değişimi kavramış durumda. Öyle görünüyor ki, 2020'li yıllara gelindiğinde uçakların da pabucu dama atılacak. 1800'lü yıllardan kalma "hızlanarak havalanma" anlayışı terk edilecek.
Muhtemelen geleneksel uçakların büyük bölümü hurdaya çıkacak.
Gökyüzünü, uçan daire benzeri başka hava araçları kaplayacak.
Þimdilik adı konulamıyor. Henüz ticarileştirilmedi ama Japonlar ilk üretimi yaptı.
Bu hava araçları, piste ihtiyaç duymayacak. Olduğu yerden kalkıp, istedikleri yere iniş yapabilecek. Kim bilir, belki gelecekte otomobillerin yerini uçan daire benzeri bu hava araçları alacak.
Rektör Ünsal Ban da dikkatini bu noktaya çevirmiş durumda ve oldukça iddialı:
– İşte biz bu yeni teknolojiyi yakalayacağız. Türkiye büyük bir değişim içinde.
Dünyanın 37. havacılık üniversitesinin bugün Cumhurbaşkanı tarafından Ankara'da açılacak olması, bu değişimin en önemli göstergelerinden biri.
Üstelik, THK Havacılık ve Uzay Bilimleri Üniversitesi, emsallerinden çok daha avantajlı.
90 uçağı ve 4 pisti ile imkânları en geniş olanı.
Alt yapımız hazır.
Yetişmiş beyin gücümüz var.
Amerikalılar'ın 1981'de başardığını, 33 yıl önce 1948'de düşünüp hayata geçirecek kadar da ufuk sahibiyiz. Bu ülke insanı, yıldızlara bile ok atar! Yeter ki, iyi yönetilsin ve önüne taş konulmasın.



Linklup.com isimli internet sitesinin Osman Selçuk Özkan isimli yazarı tarafından Ağustos 2013'de yazılan yazısı
Bir zamanlar bu ülkede iyi şeyler de yapılmış. "Bu memleketten birşey çıkmaz" diyenlere inat yerli arabayı da üretmişiz, uçağı da. Ancak ülkenin önünde duran birtakım karanlık güçler satılmış bürokratların da gayretleriyle bu yükselişi tersine çevirmeyi ne yazık ki başarmışlardır.

Birkaç yıl önce filmi de yapılan ilk yerli otomobil Devrim'in acıklı hikayesini bilirsiniz. İşte bu da onun gibi birşey.

Bir zamanlar uçak üretmişiz uçak. Ancak bugün uçak tekerleği bile üretmeyen bir durumdayız. Bu gün eğer bu noktadaysak günümüze kadar gelen tüm iktidarların, tüm bürokratların bunda katkısı vardır.

İlk test uçuşunda birtakım sorunlar yaşayan ekibin projesi basın tarafından acımasızca eleştirilmiş, adeta yerden yere vurulmuştu.

THK-13'ün bu ilk ciddi kazasına basının tepkisi ilginçti. Önde gelen gazetelerin çoğu, ağız birliği etmişçesine projenin maliyetini eleştiriyor, THK projelerini yerin dibine sokuyor; Kurum'u alaya alıyor, aşağılıyordu. Örneğin 28 Ağustos 1948 tarihli Hürriyet gazetesinin ilgili habere layık gördüğü başlık ve giriş şöyleydi:

Hava Kurumu bir uçan kanat inşa etti
Uçan kanat Çankaya üzerinde düştü
Bundan habersiz olan radyo da Hava Kurumunun başarılarını methetti!
29 Ağustos tarihli Hergün gazetesiyse, haberi şu başlıkla veriyordu:
Zararın neresinden dönülürse!
Neredeyse tüm gazetelerde, kazayı konu alan haber şu paragrafla bitiriliyordu:

"Uçan kanadın düşmesinden sonra Hava Kurumu tayyare imal etmekten vazgeçmiş ve piyasadan çocuk karyolası, masa, dikiş kutusu gibi siparişler almaya başlamıştır."

İşte bu ülkenin ve Türk mühendislerinin önünü kesmek için sözleşmiş satılmışlarla, yardakçı basının daha önce de ülkeyi defalarca nasıl sattığının, nasıl baltaladığının ve bu halkı nasıl aptal yerine koyduğunun hüzünlü hikayesidir...

Þimdi gelelim konuya...

Askerlik görevini tamamlayıp 1947 yılı sonunda THK Uçak Fabrikası'ndaki görevine geri dönen Yüksek Mühendis Yavuz Kansu, farklı bir uçak geliştirmek istediği "uçan kanat" projesini yönetime bildirdi. Yakın zamanda sona eren İkinci Dünya Savaşının ardından fabrikada görevli Polonyalı mühendisler ülkelerine geri çağrılmış, fabrikada sadece Türk mühendisler hizmet vermekteydiler. Bu projeyle aynı zamanda Türk mühendislerinin yapabileceklerini de ortaya koyacaktı. Düşük maliyetli "uçan kanat" projesinin uluslararası havacılık sanayiinde ses getirmesi bekleniyordu.

Süratle tamamlanan ana tasarım ve teknik hesaplamaların ardından fabrikanın 13. projesi olması vesilesiyle "uçan kanat"a THK-13 ismi verildi. Planörün, hafif olması için ahşaptan imal edilecekti. Tek pilot tarafından yönlendirilmesi düşünülen uçağın kokpitinin üstü açıktı. Hemen altında ana iniş takımı bulunuyordu. Uçakla veya otomobille çekilerek havalanacak şekilde tasarlanmıştı.

O yıllarda ülkemizde henüz rüzgar tünelinin olmamasından dolayı hazırlanan 1/10 ölçekli model, THK-5 uçağının üzerine konularak gerekli testler gerçekleştirildi. Hava akımı ve kumanda değerleri yapılan hesapları doğruluyordu. Hemen üretime geçildi.

İLK TEST UÇUÞU
Aşağı yukarı 8 ay süren çalışmalar sonrasında THK-13 prototipi tamamlanmıştı. İlk uçuş 20 Ağustos 1948 de Test Pilotu Kadri Kavukçu tarafından gerçekleştirdi. Pistte küçük aralıklı zıplamalarla başlayan testler yerini kısa uçuşlara bıraktı. Planör bu uçuşlarda Focke-Wulf 44 uçağıyla çekilerek kalkıyordu.

26 Ağustos'da yapılan uçuştaysa talihsiz bir kaza yaşandı. Uçakla havalanan THK-13, Çankaya üzerine gelerek Cumhurbaşkanı İnönü'ye gösterilecekti. 300 metre yükseklikte Çankaya semalarına varan THK-13 bir anda uçağın bağlı olduğu telden kurtuldu. Uçan kanat, Küçükesat bağlarındaki düzlüğe inmeyi başardı. Mecburi iniş ufak defek hasarlarla atlatılmıştı.

Derhal kurtarma ekipleri olay yerine vardılar. Planör hızla tamir edildi. Olduğu yerden Focke-Wulf 44 uçağıyla çekilerek tekrar havalandırıldı. Yerden yükselen THK-13 kısa süre sonra tekrar telden kurtuldu ancak bu sefer daha sert bir iniş yaptı. Kazada pilot hafif yaralanırken, planörde ağır hasar oluşmuştu.

Ekip yılmadı... Fabrikada çalışmalar tekrar başladı. Tasarım elden geçirildi ve ana yapı güçlendirildi. Bu kez Cemal Uygun test pilotu olarak seçilmişti. Kısa sürede tamamlanan çalışmaların ardından 29 Eylül de ilk uçuş planlandı. Sıçrama testlerinden sonra ertesi gün daha uzun uçuş yapılmasına karar verildi. 30 Eylül günü kalkış sırasında uçağın çektiği THK-13 sağa kaçmaya başlamıştı. Pilotun verdiği kumandalardan yerden bu kaçışın önlenemediği anlaşılıyordu.

Test pilotu Cemal Uygun, çok az irtifa aldıktan sonra teli çeken uçağı tehlikeye atmamak için teli bırakmak zorunda kaldı. THK-13 yan yatarak piste çarptı. Bu kez de pilot kazayı hafif sıyrıklarla atlatmış ancak planör tamamen parçalanmıştı. Yapılan incelemelerin ardından kanat içindeki ağaç parçaların sıkıştırılmasında kullanılan mengenin unutulduğu farkedildi. Yerinden çıkan mengene kalkış sırasında sıkışarak kumanda sisteminin çalışmasını engellediği ortaya çıktı.

Yine Devrim otomobilinde olduğu gibi dereyi geçip kıyıda boğulmuştuk.

Paris Havacılık Fuarı'nda sergilenen, yurtdışında büyük ilgi gören THK-13 projesi kazadan sonra geliştirilemedi. Büyük heyecanla başlayan ilk yerli uçak projesi tarihin tozlu yaprakları arasında kayboldu gitti.

NEDEN UÇAN KANAT
Teorik olarak uçan kanat, aerodinamik açıdan en verimli uçuş yeteneklerine sahip uçak tasarımıdır. Bunun nedeni, hava filelerinin kanat yüzeyini tam olarak kullanması. Böylece irtifa kaybetmeden daha fazla süzülebilen uçan daha az motor gücüyle ekonomik uçuş yapılabiliyor.
Kanatlarla birlikte yüzey genişlediği için taşıma kapasitesi standart tasarımların çok daha üzerinde.
Tasarımın dezajantajı uçağın kontrolünün zor olması. Bu problem yeni nesil uçaklarda geliştirilmiş otopilot sistemleriyle çözülüyor.
Boeing in "Phantom Works" (Hayalet İşler) bölümü tarafından geliştirilen 7 metre kanat açıklığına sahip X-48B, NASA nın desteklediği fonlarla ilk uçuşunu 2007 de yaptı. 3 bin metre yüksekliğe çıkabilen uçak, saatte 220km hıza ulaştı. Modelin geliştirilerek önümüzdeki 20 yıl içinde sivil yolcu taşımada kullanılması planlanıyor.

Halen kullanılmakta olan B-2 bombardıman uçağı, uçan kanat tasarımının en başarılı örneği. Havacılık dünyasının 1 milyar dolarlık birim fiyatıyla en pahalı uçağı ünvanını elinde bulunduran B-2, radara yakalanmıyor.

THK-13 Türk Uçan Kanat hakkında paylaşılan fotoğraflar
Not: Fotoğraflar kopkit.aero isimli internet sitesinin Yıllar önce uçan kanat yapmıştık!  isimli yazısında paylaştığı fotoğraflardır.







http://www.google.de/imgres?imgurl=http://www.isakoc.com/wp-content/uploads/2014/06/T%25C3%25BCrk-u%25C3%25A7an-kanat-T%25C3%25BCrk-hayalet-u%25C3%25A7a%25C4%259F%25C4%25B1-19.jpg&imgrefurl=http://www.isakoc.com/thk-13-ucan-kanat-turk-hayalet-bombardiman-ucagi-kopyasi-amerikan-b2-bombardiman-ucagi.html&h=293&w=306&tbnid=1Sh8zu_Nvpr5sM:&zoom=1&tbnh=90&tbnw=94&usg=__idA8z1adZ2in6XjRC5kxxTDhiJ0=&docid=uKYm-jueg-EnIM&client=ms-android-sonymobile&sa=X&ei=DkzEVNClI4HyPPOCgLgO&ved=0CB8Q9QEwAQhttps://www.google.de/search?q=t%C3%BCrkiyenin+ucan+kanat+projesi&oq=t%C3%BCrkiyenin+ucan+kanat+projesi&aqs=chrome..69i57.17011j0j4&client=ms-android-sonymobile&sourceid=chrome-mobile&espv=1&ie=UTF-8 Mesajı Paylaş

#3
İlk Türk Tankı Kırıkkale 1943



devrim arabaları gerçeği bir yana şu sıralar adının altay olması modern ve ulusal bir türk tankı inşası gündemdeyken pek çok kişinin bilmediği bir gerçek 2. dünya savaşı sürerken ordumuzun kırıkkale'de ford motoru kullanarak 1943 yılında ilk türk tankını üretmiş olduğudur. kırıkkale adlı bu zırhlı araça ait tek fotoğraf şu linkte yazık ki bu araç seri üretime geçememiştir ki bu durumun en büyük nedeni aynı dönemde üretilen bir alman tiger II tankıyla kıyaslandığında anlaşılacaktır.
http://mobile.donanimhaber.com/showTopic.asp?m=66206374&p=1#66206374
İlk tankı kim yaptı?

Türkiye'nin ilk metalürji mühendisi, daha sonra Makine Kimya Endüstrisi genel müdürü Selahattin Þanbaşoğlu (1907-1995)"1940 yılında, kendi girişimimizle tank yaptık. Bunun sadece Ford motoru dışardan geldi. Dizaynı bizimkilerindir.

Tipi kendimize mahsustur. Kâmil, Necati filân yaptılar. Zırh levhası, topu, paleti, aktarma organlan hepsi bizim üretimimizdir. Bu tank 1946'da Cumhuriyet Bayramı töreninde geçti. Ancak, sipariş gelmedi ve bu tek tank olarak kaldı.

Amerikan yardımı başlayınca hazırcılık ve kolaycılığa kaçmaya başladık."

http://www.halkinhabercisi.com/meger-ilk-turk-tanki-altay-degilmis Mesajı Paylaş

Bence bu projelerin engellenmesinden ziyade siyasi beceriksizlikler, ekonomik ve siyasi krizler, teknik yetersizlikler, gerçekleştirilmeye çalışılan projelerin yabancı rakiplerine göre teknolojik olarak çok geride kalması ve beklenen performansı verememesi gibi etkenler söz konusu.

Mesela HD-19 projemiz vardı. Zamanın hükümetinin başındaki şahıs bu kısa mesafeli hava dolmuşuna ödenek ayırmadı. Bir ekonomi profesörü olarak karlı bir yatırım olarak görmedi sanırım. Ancak oraya ayırmadığı kadara yakın parayı bir dolandırıcıya kaptırdığı da ortaya çıkmıştı. Siyasi zekasına göre demekki dolandırıcıya yatırım daha karlıymış.  ;D ;D

Bu birilerinin bizi engellemeye çalışması değil, bizim kendi beceriksizliğimiz. Aslında daha ağır şeyler de yazardım ama neyse, anlayan anladı.

Bugün o dönemlere göre teknolojik olarak oldukça iyi durumdayız. O zamanlar işlem yapacak doğru düzgün tezgahımız bile yok gibiyken bugün dışarıdan dilenmek zorunda kalmadan elektronik, mekanik vs pek çok sistemi üretebiliyoruz. Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz