PAKİSTAN AÇ KALDI BOMBAYI YAPTI

Başlatan Subutay, 19 Mayıs 2009, 00:09:38

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Pakistan / Aç Kaldı Bombayı Yaptı


Hindistan nükleer silah elde edince Pakistan için tek yol kalmıştı. O da bu silaha sahip olacaktı. Pakistan liderleri bu konudaki kararlılıklarını "Kuru ot yiyeceğiz, aç kalacağız ama nükleer bomba yapacağız" sözleriyle ortaya koymuşlardı.


Pakistan"ın nükleer gücünün hikâyesi, Hindistan"ın 1974"te Poharan şehrinde ilk nükleer denemesini yapması üzerine başlar. Bu durum karşısında Pakistan kendi güvenliğini ciddi bir tehdit içerisinde hisseder. Ezeli rakip Hindistan 3 kez savaştığı komşusu Pakistan"a karşı güç dengesini lehine çevirmiştir. Pakistan"ın buna seyirci kalma şansı yoktur. Düşman kardeş Hindistan"ın nükleer güce sahip olması üzerine kollar sıvanır. Pakistan"ın artık yeni bir ülküsü vardır: "Nükleer güce sahip ilk İslam ülkesi olmak." Ne yapılıp edilecek nükleer bir güç haline gelinecektir

1972 yılında Pakistan Devlet Başkanı Zülfikar Ali Butto ile dönemin Hindistan Başbakanı İndira Gandi arasında Simla Konferansı düzenlenmiş, iki ülke karşılıklı saldırmazlık antlaşması imzalamıştı. Fakat Hindistan kısa bir süre sonra ilk nükleer denemesini gerçekleştirince Pakistan için ikinci bir seçenek kalmadı. Zulfikar Ali Butto, Pakistan"ın kararlılığını vurgulayan tarihi cümlesini söyledi. "Kuru ot yiyeceğiz, aç kalacağız ama nükleer bomba yapacağız." Multan"da yapılan bir toplantının ardından uzun soluklu nükleer koşunun ilk adımı atılır.


Pakistan ilk olarak 1976"da nükleer araştırma laboratuvarlarını kurdu. Hummalı bir çalışma başlamıştı. 6 yıllık süre içerisinde uranyum geliştirme tekniği elde edildi. Nükleer güce giden tüm engeller birer birer aşıldı. İşler çok gizli yürütülüyordu. Çalışmalar esnasında gereken ve Pakistan Ordusu"na verilmeyen bir çok malzeme özel şirketler aracılığıyla getirtilecektir. Devlet, halk, asker, özel teşebbüs nükleer güce giden yolda el eledir. Çekilen onca zahmet sonucu, Pakistan dünyanın 7"nci nükleer gücü olmayı başarır. İradenin önünde hiçbir engelin duramayacağını kanıtlar.


Üç günde biz de yaparız


Hindistan"ın 10 Mayıs 1998"de gerçekleştirdiği 3 nükleer denemenin ardından Pakistan tarihi bir dönemece geldi. Bu denemelere karşı dönemin Başbakanı Navaz Þerif, iddialı konuştu: "Üç günde biz de yaparız." Pakistan kamuoyu ayaktaydı. Herkes tek bir şey dile getiriyordu: "Nükleer denemeyi ya şimdi yapacağız ya da hiç bir zaman." Deneme yapması halinde Amerika"nın uygulayacağı ambargo hatırlatılınca dönemin Dışişleri Bakanı Gohar Eyüp Han şunları söyledi: "Biz kendimize yeteriz. Yasaklar ve ambargolar bizi etkilemeyecektir. Hindistan"a cevap vereceğiz." Son noktayı ise Başbakan Þerif koydu: "Pakistan milleti çorba içmeye mahkum olsa da nükleer denemeleri yapacağız."


Navaz Þerif bu sözlerinin ardından görkemli Başbakanlık Sarayı"nı "Milletim gibi ben de fedakarlık yapmak zorundayım" diyerek boşalttı ve daha sade bir yere geçti. Başbakan Navaz Þerif, Genelkurmay Başkanı Cihangir Karamat ve nükleer programın ardındaki beyin olan ünlü fizikçi Abdülkadir Han kararı birlikte verdiler. Tüm dünyanın baskılarına rağmen denemeler yapılacaktı. Denemenin yapılacağı günün gecesi, Amerika Birleşik Devletleri Başbakanı Bill Clinton bir kez daha telefona uzandı ve Navaz Þerif"i aradı: "Bombayı patlatma." Clinton kimbilir bu sözleri kaçıncı kez tekrarlıyordu fakat Pakistan dediğini yapmakta kararlıydı ve yaptı. 28 Mayıs 1998"de Balucistan eyaletinde art arda 5 nükleer deneme gerçekleştirdi. Denemeler başarılı olmuştu. Halk sokaklara döküldü, sevinç gösterileri düzenlendi. İnsanlar sokaklarda birbirine tatlı ikram ediyordu. Pakistan tarihinin belki de en coşkulu günü yaşanıyordu. Televizyon ve radyolardan gün boyu marşlar yayınlandı.

"İslâm bombası!"


Pakistan"ın bu başarısı İslam ülkelerinde sevinçle karşılandı. Fakat dünyanın baskısı geçikmedi. Pakistan"a ambargo konulması gündeme geldi. İsrail, İngiltere, Amerika, Japonya, Rusya ve birçok ülke Pakistan"a baskı yapmaya başladı. Yahudi lobisi harekete geçti. Pakistan, İsrail"i kesinlikle tanımıyor ve İsrail"le en küçük diyaloğu bile kabullenmiyordu. İsrail, Pakistan"ın nükleer gücünü en az Hindistan kadar kendi varlığına yönelmiş bir tehdit olarak algılıyor, Pakistan"ın Arap ülkelerine nükleer teknoloji transfer etmesinden korkuyordu. Pakistan pasaportlarında yazılan bir cümle İsrail"in kaygılarının kaynağı için bir ipucu veriyordu: "Pakistan İslam Cumhuriyeti Pasaportu, İsrail hariç tüm ülkelerde geçerlidir."


Dünya basını Pakistan"ın nükleer bombalarına "İslam bombası" ismini takmakta gecikmedi. İsrail"in bombaları Yahudi bombası, Amerika"nın bombaları Hıristiyan bombası, Hindistan"ınkiler Hindu bombası olarak algılanmıyordu ama Pakistan"ın bombası İslam bombasıydı.

kamuoyunun beklediğinin aksine gerçekleşti. Pakistan 48 saat içerisinde 2 nükleer deneme daha yaptı. Dönemin Cumhurbaşkanı Refik Tarar olağanüstü durum ilan etti. Bankalar kapandı, döviz alışverişi yasaklandı.


İngiltere ve Avustralya, Pakistan"dan büyükelçilerini çeken ilk ülkeler oldu. Bunu diğerleri takip etti.


Ankara"dan gelen telefon


Bütün bunlar yaşanırken Pakistan"a Ankara"dan bir telefon geldi. Telefonun ucunda dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel vardı. Demirel, Navaz Þerif"e gerginliği sona erdirmesi ricasında bulunuyordu. Þerif, Demirel"e, "Hindistan"ın denemelerinin ardından ülkemizin güvenliği tehlikeye girdi" diyordu. Süleyman Demirel, Türkiye"nin izleyeceği politikayı "Dost ve kardeş Pakistan"a gereken destek verilecek" sözleriyle dile getiriyordu.

Pakistan"a bir destek de Çin"den geldi. Çin, Pakistan"a uygulanacak yaptırımları veto etmeye hazır olduğunu açıkladı. Amerika ve Batı ülkeleri, Hindistan"ın nükleer gücünün Çin"i dengeleyeceğini düşünüyorlardı. Çin de tavrını net bir şekilde ortaya koydu. Çin Pakistan"ın yanında yer alacaktı.


Bu gelişmelerin yanısıra dünyanın uyguladığı yoğun ambargo Pakistan"ı iyice bunalttı. Ekonomik kriz hat safhaya ulaştı. Tüm zorluklara rağmen Pakistan nükleer güç olma kararından geri adım atmadı ve Pakistan, Hindistan"ın ardından dünyanın 7"nci nükleer gücü oldu. ABD, Rusya, Fransa gibi imtiyazlı nükleer kulübün üyesi değildi, ancak Hindistan, İsrail gibi uluslararası hukukun kapsama alanı dışında Pakistan da bir nükleer güçtü.


Pakistan"ın nükleer beyni


Pakistan nükleer güç olma adına ilk adımını Zülfikar Ali Butto zamanında attı. Proje ve çalışmalar Ziya Ül Hak döneminde zirveye ulaştı. Benazir Butto döneminde ise el altından çalışmalar sürdürüldü. Pakistan"ın kendini nükleer güç olarak ortaya koyduğu ve tüm dünyaya kabul ettirdiği dönem ise Navaz Þerif dönemi oldu. Bugün ise Pervez Müşerref ile birlikte bu nükleer gücü Hindistan topraklarına taşıyabilecek füzelerin yapımına hız verilmiş durumda. Pakistan"da herşey değişebiliyor ama nükleer kararlılık hem askeri hem de sivil yönetimler döneminde asla zaafa uğramıyor. Bu istikrarın sembol ismi ise nükleer projesinin arkasındaki beyin olan ünlü fizikçi Abdülkadir Han. Pakistan"ın nükleer gücünün arkasındaki isim Abdulkadir Han. Ünlü fizikçi Abdülkadir Han için Pakistan"ın Einstein"ı da deniliyor. Türk asıllı olduğu iddia edilen Abdülkadir Han, 1936 yılında Hindistan"ın Bohapol şehrinde doğdu. 1952 yılında Karaçi"ye göç etti. Karaçi"de eğitimini tamamlayan Abdülkadir, Hollanda"da Delft Teknoloji Üniversitesi"nde mastırını tamamladı. Kadir Han Hollanda"da nükleer teknoloji üzerine çalışmaya başladı ve kısa sürede alanında dünyanın en iyileri arasına girdi. Hindistan"ın nükleer denemelerinin ardından Zülfikar Ali Butto kendisini Pakistan"a çağırdı. Pakistan"ın kendisine ihtiyacı vardı. Kadir Han hiç düşünmeden daveti kabul eder. Pakistan"a gelir fakat eli boş değildir. Hollanda"da çalıştığı nükleer projelerin birer fotokopisini de yanında kaçırmayı başarır. Hollandalılar hakkında tutuklama kararı çıkarırlar. Ama işe yaramaz.


Pakistan"da kendisine tam yetki verilir. Ne isterse yapılacak, kendisine asla karışılmayacaktır. Butto ondan tek bir şey ister: "Bize nükleer bomba yap." Ünlü fizikçi tüm Pakistan genelinde bir tarama yapar. İşine yarayacak tüm beyinleri toplar ve bir takım kurar. Hollanda"dan getirdiği kopyaları hafızasındaki bilgilerle tamamlar ve uzun bir takım çalışması sonucu misyonu başarır.


Pakistan"da nükleer ve füze teknolojisi üzerine çalışan ekip devlet başkanları gibi sıkı bir koruma altında. Mossad ve CIA"in Pakistan"ın nükleer planlarını çalmak için defalarca girişimde bulunduğu haberi sık sık medyada yer alıyor. Bu tür operasyon için, nükleer silahların El Kaide"nin eline geçmesinin önlenmesi gibi cazip gerekçeler üretiliyor. Nükleer programda çalışan, isminin açıklanmasını istemeyen bir bilim adamı şunları söylüyor: "İnanın Pakistan"ın nükleer gücü tahminlerin çok ötesinde. Biz buna mecburduk ve en iyisini yaptık." Bilim adamı "Pakistan bize inandı, bu fakir millet bize her imkanı sundu ve biz de karşılığını verdik" diyor.


Bir üst düzey komutanın şu sözleri ise oldukça çarpıcı: "Günümüzde dünyada söz sahibi olmak istiyorsanız, nükleer güce sahip olmak zorundasınız. Tam bağımsızlığın yolu artık nükleer güce sahip olmaktan geçiyor. Biz nükleer gücü saldırı için değil, güç dengesini sağlayabilmek için elde ettik. Hindistan ise nükleer gücünü komşularını sindirebilmek için kullanıyor."


Hindistan ve Pakistan arasında özellikle Keşmir"den dolayı yükselen gerilim içinde, Pakistan dünya kamuoyunun baskılarına rağmen art arda 3 başarılı füze denemesi daha gerçekleştirdi. Keşmir"de başlayan çatışmalar ve ardından Hindistan"ın en yetkili ağızlarının Pakistan"a karşı savaştan söz etmesi İslamabad"ı yeni bir kavşağa getirdi. Hindistan 750 bin kişilik silahlı gücünü Pakistan sınırına yığdı. Hindistan Başbakanı Atal Behari Vajpayi, ordusundan Pakistan"a karşı tarihe geçecek bir zafer istiyordu. Pakistan Hindistan"a karşı diyalog ve savunma stratejisi izliyordu. Hindistan ise Keşmir"de saldırılarını şiddetlendirmişti. Pakistan yeniden nükleer kartını ileri sürmek zorunda kaldı. Nükleer başlık taşıyabilen Ghauri, Gaznevi ve Abdali füzelerini birbiri ardına denedi. Tüm denemeler başarılı geçti. Denemelerin ardından Devlet Başkanı General Pervez Müşerref daha kararlı ve sert konuştu: "Biz düşmana sırtını dönecek bir millet değiliz. Ya şehit oluruz ya gazi." En sert açıklama ise Pakistan"ın BM daimi temsilcisi Munir Ekrem"den geldi: "Gerekirse Hindistan"a karşı nükleer güç kullanırız."


Müşerref füzeleri kullanır mı?


Bu soruyu Pervez Müşerref"in 30 yıllık silah arkadaşı emekli General Cavit Hüseyin"e sorduk. General Hüseyin, "Kendisini teğmen olduğu günden beri tanıyorum. Yapacağım dediği şeyi mutlaka yapar. Eğer Hindistan topyekûn Pakistan"a saldırırsa Müşerref taktik nükleer silah kullanmaktan kaçınmayacaktır." Hüseyin, Hindistan"ın yapmış olduğu "Füze denemelerini önemsemiyoruz" açıklamalarını da inandırıcı bulmuyor. "Hindistan, Pakistan"ın nükleer gücünü göz önüne almadan tek bir adım atamaz" diyor.


Füze programları üzerine çalışan bir yetkili, Müşerref ile birlikte füze programına hız verildiğini belirtiyor. Yetkili "Müşerref bize yapabildiğiniz her çeşit füzeden yapın, daha fazlasını yapın" diye emir verdi diyor. Füze uzmanı "Pakistan"ın, Hindistan"a nazaran daha uzun menzilli füzelere ihtiyacı var. Çünkü Hindistan sınırına yatay uzanan Pakistan kısa menzilli füzelerle vurulabilirken, geniş bir coğrafyaya sahip Hindistan"ı vurabilmek için daha uzun menzilli füzeler gerekmektedir" diyerek çalışmaların devam etmesi gerektiğini söylüyor.


Pakistan"ın nükleer gücü tüm dünyanın dikkatlerini üzerine toplamış durumda. Bölgede yaşanacak bir çılgınlık tüm dünyayı ateşe sürükleyebilir.



Pakistan'ın nükleer bombasının arkasındaki beyin Hollanda'da bu alanda çalışmalar yapan atom profesörü Abdülkadir Han'dı. Ülkesinin kendisine ihtiyacı olduğu söylenince yanındaki önemli belgelerle Pakistan'a döndü. Hakkında tutuklama kararı çıkarıldı, ama iş işten geçmişti.




PAKİSTAN"IN 50 NÜKLEER BAÞLIĞI VAR



Pakistan, 1300 km. menzilli Gauri balistik füzesinin kullanıldığı ilk nükleer denemesini 1998"de yaptı. Pakistan bir yıl sonra 750 km. menzilli 500 kg"lık konvansiyonel ve nükleer başlık taşıyabilen Þahin 1 füzelerini başarıyla denedi. Pakistan bunların yanısıra 1500 km. menzilli karadan karaya fırlatılan Gauri 2 füzelerine sahip. Yakın mesafeleri vurmak için 100 ve 150 km. menzilli Anza 1 ve Anza 2 füzeleri var. Son olarak karadan karaya fırlatılan 290 km. menzilli Gazneli füzelerinin yanısıra Abdali 1 ve 180 km. menzilli Abdali 2 füzelerini Pakistan başarıyla denedi. Pakistan"ın bir sonraki adım olarak 2500 km. uzaklıktaki hedefleri vurabilecek, karadan karaya atılan Þahin 2 füzelerini denemesi bekleniyor. Pakistan ordusunun 5000 km. menzilli füzelere de sahip olduğu fakat şimdilik bunları açıklamadığı da ileri sürülüyor. Pakistan"ın elindeki nükleer başlık sayısının ise 50 civarında olduğu tahmin ediliyor.


Nükleer silahlarla ilgili uluslararası düzen, dünya sistemindeki çarpıklığı sembolize eden bir yapıya sahip. Bu sisteme göre ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere"den ibaret, hepsi de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi 5 ülke meşru olarak nükleer silah sahibi güç olarak kabul ediliyor. Bu ülkeler nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşması (NPT) çerçevesinde bu imtiyazlarını başka ülkelerin de elde etmesini önlemeye çalışıyorlar. Ancak Hindistan, İsrail ve Pakistan gibi ülkeler bu sisteme katılmadan nükleer güç sahibi oldular.

Alıntıdır.
Kaynak.... HARUN ÇELIK
Sayı: 392/ Tarih : 10-06-2002
Haftalık Aksiyon Dergisi

Mesajı Paylaş
  • Gösterim 4,340 
  • Askeri Tarih
  • 4 Yanıtlar



Bugün haber sitelerinde dolaşırken bu kouyla ilgili geçen seneden bir habere rastladım  Hindistan ordusundan emekli bir üst düzey komutan, Pakistan'ın sahip olduğu nükleer silahlar nedeniyle bu ülkeye saldırmaktan iki kez vazgeçtiklerini itiraf ediyordu.

Burada Silahların öncelikli görevinin öldümek değil, barışı sürdürmek adına savaştan caydırmak olduğunu bir kere daha vurgulayalım. Gerçekten elinizdeki silah ne kadar güçlü ise, size saldırmaya düşünenlerin de cesaretleri o derece az oluyor. Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Pakistan aç kaldı,nükleer bombayı yaptı...

Biz daha nükleer santrali bile faaliyete geçiremedik...

Caydırıcılık açısından Pakistan gibi biz de yapmaya kalksak,bence Pakistan destek verir...

Ama Pakistan gibi çok büyük ambargolar yiyebiliriz...

Mesajı Paylaş


Ben Orta Asya'dan türeyen Anadolu'da büyüyen Avrupa içlerine yürüyen Türküm...

Alıntı yapılan: T-129 - 19 Mayıs 2009, 08:38:44
Pakistan aç kaldı,nükleer bombayı yaptı...

Biz daha nükleer santrali bile faaliyete geçiremedik...

Caydırıcılık açısından Pakistan gibi biz de yapmaya kalksak,bence Pakistan destek verir...

Ama Pakistan gibi çok büyük ambargolar yiyebiliriz...




cok büyük bi şehir efsanesi vardır ama yanlış ama doğru  pakistana nükleer bombayi kankası türkiyenin yaptırdıgı hatta bir cok kritik parcanin türkiyeden gönderildigi söylenir  ama dedigim gibi sadece söylenti :D Mesajı Paylaş

Pakistan ve Hindistanın yaşadığı nükleer gerginlik sanki yakın zamanda Türkiye ve İran arasında tekrar edecek gibi.

Biz aç kalmayız herhalde.. Mesajı Paylaş
DÜNYADA BÜTÜN GERCEKLER 3 MERHALEDEN GECER.
1. iLK BAÞLARDA HAFİFE ALINIR ÖNEMSENMEZ
2. ARKASINDAN ÞİDDETLİ BİR DİRENİÞ VE BASKIYA UĞRAR.
3. EN SON TAM BİR DOĞRU OLARAK KABUL EDİLİR..


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz