MAVİ DERİNLİK 1-2

Belki 1.bölüm daha önce forumda verilmiştir ancak bulamadım.

Mavi derinlik: Amerikan şirketleri, 'burada bir şey var' dedi!

Doğu Akdeniz'de yaşanan sıcak saatler, İsrail, İskenderun, Kıbrıs, Suriye ve bir ucu Mısır'a kadar giden stresli sular yarattı.

10 Haziran tarihli Sabah Gazetesi, "Akdeniz'i ısıtacak 4 gün" başlığıyla, KKTC ile ortak yapılacak bir tatbikatın haberini de veriyordu.

Oysa ben Akdeniz'in Doğu'da değil Batı'da ısınacağını tahmin ediyorum!

Gazze vakası ve İran oylaması olmasaydı, Batı Akdeniz'e açılıp Adriyatik'e uzanan 5 Türk savaş gemisinin zincirlediği alan belki daha çok ilgi çekerdi.

Türkiye tarihinde ilk olarak "açık deniz filomuz", Akdeniz'in "uluslararası sular"ına Mayıs başında uğurlanmıştı.

1100'den fazla asker taşıyan savaş gemilerimiz Arnavut ordusuyla ortak askeri tatbikat yapacaklar bu ay sonuna doğru.

Bunun için Tiran meclisi özel bir yasa çıkartıp gemilerimizin ve mürettabatımızın kalışına olanak sağladı.

Türkiye'nin bu "açılımı" belki bir çok başka açılımdan daha önemli olabilir!

Doğal olarak bir çok ülke bunun anlamını sorguluyor.

Kimilerine göre bu genişleme; Türkiye'nin Balkanlar üzerindeki hakimiyetini pekiştirme girişimlerinin ve yükselen yıldızını iyice parlatmanın bir başka adımı.

Türkiye'den kimileri ise bu açılan yelpazeyi ülkenin gittikçe palazlanan dış politik pazularına bağlıyor. Düne kadar Akdeniz'i evi belleyen Amerikan 6. Filosu düşünüldüğünde, 'neden olmasın' diyenler de var elbette.

Zira cümle şöyle de kurulabilir; "İki yıl öncesine kadar Karadeniz'e bir şekilde varlığını sokmaya çalışan Amerika, (Bkz; 'Aktif Çaba Deniz Gücü' girişimleri ve Gürcistan vakası.) şimdi Akdeniz'i paylaşmak zorunda kalıyor!"

Bir başka görüş-ki daha çok Atina'dan duyuluyor-Türkiye'nin açık sulara demir alması; Yunanistan ile Arnavutluk arasında imzalanan ama Arnavutluk Meclisi'nde onaylanmayan "karasuları sınırlarının belirlenmesine dair anlaşma"nın uzantısı!
Atina hayli zamandır bu anlaşmayı engelleyenin Ankara olduğuna inanıyor.

                                         *          *          *

Türkiye epeydir tüm Balkan ülkeleriyle yakın ve dostane ilişkiler kuruyor.. Sadece askeri değil, diplomatik ve ticari ataklarda bulunuyor.

Son örneğini Bosna-Hersek, Sırbistan girişimlerinden anımsayabilirsiniz.

Ama bunların dışında benim de bir tezim var!

Türkiye, Yunanistan, Mısır, Kıbrıs, Adalar, Adriyatik ağzı vs...

Bu sularda bir "yeni gariplik" var...

Taze Yunan hükümetini iktidara getiren son ilginç seçimlerden önce, bu konuyla ilgili bir takım tam anlamlandırılamayan yazılar Batı basınında yer almıştı.

Rivayet odur ki, kimi devasa Amerikan şirketleri, yukarıda coğrafi koordinatlarını verdiğim haritanın tam odağına parmak basarak, "bu mavi derinlikte birşey var" demişler.

Hikayesi uzun ama heyecanlı.

Bunu ilk yazı, bir tür işaret fişeği sayın lütfen..
Nedret ERSANEL

http://www.enerjienergy.com/artikel.php?artikel_id=137

Mavi Derinlik-2: Başbuğ 'oradaki şeyi' Gölcük'te söyledi mi?

13 Haziran'da Yunan Kathimerini Gazetesi, Dora Antoniu imzasıyla yayınladığı bir makalede, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un Þubat ayında yaptığı bir konuşmaya yoğun göndermeler yaptı...

Doğrusu o konuşma yerli medya tarafından hallaç pamuğu gibi atılmıştı1.. Bu yüzden o günkü konuyla bağı açısından ilgi çekmeyen şu satırların altının çizilmesi manidar...

"İmparatorluklarda deniz gücü çok önemlidir. Portekiz, İspanya, Hollanda, İngiltere ve ABD'nin dünya hâkimiyeti veya üstünlüklerinde donanmalarının rolü çok büyüktür. Diğer kuvvetler de elbette çok önemlidir. Karadeniz'e bakın. Her açıdan Karadeniz'in önemi bugün bir ise yarın beş olacaktır. Ege'de zaten sorunlarımız var. Sorunlarımızı çözebilmek için güçlü bir deniz kuvvetlerine ihtiyacımız var. Yarın bir gün kriz çıkmayacağına kim garanti verebilir? Kardak krizi kaç günde çıktı? Stratejik boyut, askeri boyut hep göz önünde bulundurulmalıdır. Münhasıran ekonomik sahalar konusundaki gelişmeler önemlidir. Bu konularda hata yapılırsa 50-60 yıl sonra eleştirilirsiniz."

Orgeneral Başbuğ'un birkaç ay önce zikrettiği bu sözler belli ki Atina tarafından yine tehdit olarak algılanmış...

Oysa "Mavi Derinlik-1" de yazdığımız gibi, konu çok daha kapsamlı, erimli ve stratejik.2

Akdeniz-Adriyatik haritasının dikkat çeken gelişmesi, Türk Deniz Kuvvetleri'nin dört fırkateynini sekiz Akdeniz limanını ziyaret için demir aldırması olmuştu.

Ülkeler şöyle: Mısır, Hırvatistan, Karadağ, Arnavutluk, Tunus, İtalya, Cezayir, İspanya, Karadağ.

Zaten bu güzergaha kim baksa, bölgesel gücünü iyice parlatan Türkiye'den huylanır.

Meseleye Yunanistan daha ilgi gösteriyorsa da, emin olunuz ondan daha fazla "ne oluyor" diyenler de var; Örneğin ABD, örneğin İsrail, örneğin Mısır ve tabii Fransa!

Kabul etmek gerekir ki, bir de petrol tankeri eklenmiş böylesi bir filo iki ay Akdeniz'de bayrak çekerse doğal olarak dikkat çeker. Çeksin.

Çeksin ama herkesin baktığı yer doğru mu acaba?

Bu önemli bir soru.. Neden derseniz, yukarıda saydığımız tüm ülkeler dikkatlerini çeken bu durumu izliyorlar, hatta analizlerini de yapıyorlar; Ankara'nın bir deniz gücü olarak da varlığını göstermek istediğini okuyorlar.

Sadece onlar değil, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu perspektifini de arkalayarak meseleye içeriden bakanlar da, hemen aynı çizgiye parmak basıyorlar.
Bunlar tamam da.. Fakat işte Yunanistan'ın ekonomik sıkıntı nedeniyle askeri harcamalarını kısıtlaması, Fransa'nın bölgedeki garip politik tutumları, Kıbrıs meselesi, İsrail-Mısır vs..

Hepsi, bir başka farkında olmadığımız noktaya "yelken açabilir"!

Amerikalı şirketlerin dediği gibi; "Burada bir şey var"...

Komutan Başbuğ o konuşmada bunun işaretini vermiş olabilir mi?

İşaret fişeğimiz hâla havada...

Derin Mavi daha çok su kaldırır!
Nedret ERSANEL

http://www.enerjienergy.com/artikel.php?artikel_id=145

Milgem projesi bir bitsin de daha iyi olacak.

Bu konular yüzlerce yıldır tartışılır. Akdenizde her ne kadar şimdiye nazaran bir aktifliğimiz çok göze çarpmasada, akdeniz bizim için çok çok önemli. Bu güne kadar ihmal etmişiz gibi görünsede devletimiz buradan asla kopmadı. bağlarımız yüzyıllara dayanıyor. doğal olarak burada bir hakimiyeti ele almamız tabiidir. Þimdi Þimdi gözle görülür bir aktiflik var. zamanında büyük devletlerin kendi aralarında paylaştığı ve tamamen batağa saplanan akdeniz sorunu, bizim için hayati önemli. Akdenize hakim olmak demek 3 kıtaya hakim olmak gibi birşey. Nitekim Türkiye bu doğrultuda hareket ediyor. ve burada tarihten gelen haklarını koruma ve tekrar kazanma politikası izliyor. Bunun için afrika ve avrupa ülkeleriyle ciddi anlaşmalar yapıyor. Zaten yüzyıllardır büyük devletlerin altınca ezilen ülkelerde bizim politikamızdan çok memnun.


İşin başka boyutuda Akdenizde olduğu söylenen İnanılmaz rakamlardaki petrol ve doğalgaz rezervleri. Türkiye bu noktada da önemli adımlar atıyor, gerek yurt içinde gerek yurt dışında. Özellikle doğu akdeniz ülkeleri ile önemli yol alındı. Her ne kadar israil ve mısırın  katı tutumları olsada. Bu noktada suriye bizim için çok önemli. Hükümet bu önemi kavrayarak suriye ve diğer ülkelerle arayı sıcak tutuyor..

Artık Akdenizde bizim egemenliğimizin başlama zamanı tekrar geldi. Bakalım sonumuz ne olacak..Hayırlı olur inşallah..

Lojistik gemimiz sadece 1 tane. Acil olarak çoğaltılmalı ve 2 ay değil 12 ay bayrak gösterecek seviyeye gelmeliyiz.

Biraz daha aktif olmamız lazım sadece savunma değil, biraz da saldırı şeklinde yapılanmalıyız.