Neden Passive'iz?

Her askeri operasyonun(ya da istihbarat) belli bir siyasi hedefi olmalıdır.Asker ya da istihbarat kuruluşları sadece aracılardır.Önce konsepti belirler sonra gerekli adımları atarsın.Sorun konsepti kuramamız.

Örneğin pkknın sözde avrupa sorumluları ab ülkelerinde cirit atıyorlar korumasız gezebiliyorlar.Ya da roj tv rahat rahat yayın yapabiliyor.

Pkk 3500 kişi ile 2007 de ırakın kuzeyinde ayan beyan kongre toplayabiliyor.400 küsür Türk uçağı 1 saatlik uçuş kadar yakınken hemde...

Burada benim tezim şu madem siyasi karar vericiler bi bohu beceremiyor askeri karar vericiler sorumluluk alsınlar.Örtülü görevler rahatça yapılır.Ama askerdeki memur zihniyet değişmedikçe bu da olmaz.Emekli olsamda Bodrumda villada yaşasam...1 numaranın hayal gücü bu kadar...Ayrıca 1 numaralar yönettikleri kurumda birhaberler.Nato karargahında irtibat subayı olmaya benzemez ordu yönetmek.Ya da askeri ateşeliklerde dünya turu yapıp gelip Hakkari dağ komando tugayını yönetemezsiniz.Yönetirsen Aktütün basılır Dağlıca basılır...

----
Bu hikaye uzun hikaye harp okuluna adam seçimine kadar uzanan bir yol.Parası ve popülaritesi fazla diye asker olmak isteyen adamları subay kadrolarına yığarsan bu olur...Facebooka rayban gözlükle çekildiği resimleri koyan askerliği bundan ibaret sanan tayfa...

----
Siyaseti eleştirmeye gelince ''Sayın öcalan aldığı kellerlerin hesabını veriyor'' diyen bir başbakanımız var.Bunu diyen mi terörle mücadele edecek?Popomla gülüyorum bunu bekleyenlere...

ya bırakın arkadaşlar... bikaç askeri meseleyi araştırırken görmüştüm bu forumu. kafası baya çalışan tiplerin yorumları vs...
sonra baktım, sayıları azmış bu tiplerin. bknz. mısır karıştı başlıklı konu... daha ne dendiğini anlamayanlar var ve bunlar ülkenin çoğunluğunu oluşturuyor. her meslekten, her sektörden, çoğunluk böyle... anlamayan, düşünmeyen, sorgulamayan ve öngöremeyen... kızsanız da karşı çıksanız da gerçek bu. bknz. memleketin hali...)

Eskiden Abdullah Çatlı uğraşırdı böyle işlerle. Þimdi kim yapacak? Akp mi? Tit adındaki derin provokasyon çetesi mi?

rstr617 olayı açıklamış. Bizim karanlık dediğimiz Abdullah Çatlı'nın işiydi. Ve zamanında Avrupa ülkelerinde çok iyi misilleme yaptı, suikastler gerçeklerştirdi.

barış, kardeşlik, hümanizm geyiklerini bir kenara bırakır ve gerçekçi olursak, dünyada geçerli tek kural vardır: büyük balık, küçük balığı yer... siyaset bilimi okuyan arkadaşlarımla girdiğim tartışmalardan hep haklı çıkmamın nedeni, bu basit kurala inanıyor olmam. onca iddia, teori, bilimsel araştırma, hepsi işi yokuşa sürmekten başka birşey değil. inandığım tek bilim, diplomasi. neticede ya büyük balık olursunuz ya da yem...

güçlü ve bağımsız bir ülke olduktan sonra, diğer ülkelerin haklarına ve halklarına saygı duyabilirsiniz. bu sizin tercihiniz. ama Türkiye gibi son 50 yılını göbekten bağlı geçiren ülkeler için durum giderek kötüye gidecek... davutoğlu'nun "komşularla 0 sorun" vb. oyalama politikalarına inanıyor olabilirsiniz; bölgesel aktör olduğumuza da tabi. ve sadece kendinizi kandırırsınız.

güçlü yönetimlere sahip ülkelerde "derin yapılanma" kaçınılmazdır. aksini idida edenler, istanbul-balat kadar bir arazide dilediklerince at koşturaiblirler. en azından bağımsızca ve kendi menfaati doğrultusunda hareket eden ülkeler için çok güçlü derin yapılanmaları olduğunu söylemek yerinde olur. oyunun kuralı bu. beğenmeyenlerin kaderi oyun dışı kalmak...

mhp'yle ve savunduğu ideolojiyle hiçbir ilgim yok. ancak çatlı bişeyler yapmışsa, yapmıştır. artısı da ona ait, eksisi de... ha, verilen silahı ya da parayı keyfekeder kullanmak da eksisi olmuştur zaten.

o zaman bugün geldiğimiz noktanın nedeni ne? neyi beceremiyoruz? PROFESYONEL olmayı... Türkiye'de olması gereken yapılanmaya sahip TEK kurum TSK'dır... diğerlerinin hiçbir vasfı yok. hepsi, başkanın adamları günümüz gerektirdiği donanımdan uzak olmalarının nedeni de Türklerin tüm olaylara osmanlıdan kalma bir duygusallıkla yaklaşması ve profesyonel davranamaması.. bi kere bu ülkede genç nüfus gücü ziyan olup gider; çünkü liyakatlı gençlere asla şans tanınmaz. iyi yerlere gelmeniz için birilerinin akrabası olmanız yeterlidir. adam gibi dil bilen yok. dünyadaki rakiplerim ne durumdalar, diyen yok. babasının çiftliği gibi yönetir ve gider. yerine gelen de kendi borusunu öttürür. buna itirazı olan çıkacağını sanmam.

Türkiye'de bürokrasi zümresine tanınan gereksiz ayrıcalıklar ortadan kalkmadığı ve "dostlar alışverişte görsün" misali şekilcilik sonlandırılmadığı müddetçe, daima pasifize modda kalacağız.

amma kafa ütülemişim:)

fıkra 2. dünya savaşı yıllarından...

Alman generali işgal ettikleri yugoslavya'da hacetini gidermek ister. En yakın eve askerlerini gönderir, tuvaletlerini kullanacağını söylemelerini ister. Az sonra askerler evden bir adamla beraber çıkagelirler. Adam generale ''üzgünüm bizim evlerde tuvalet bulunmaz'' der. General kızar ''siz de hiç organizasyon yok!'' diye bağırır. ''Nerede hacet gideriyorsunuz?'' diye de sorar. ''Bizim tuvaletler evin dışında olur. Benimki de yandaki tarlada...'' General duyduklarına inanamaz ''siz de hiç organizasyon yok'' der. El mahkum köylünün peşine düşer tarlaya gider. Derme çatma tahtadan tuvaleti görünce gördüğü manzaraya inanamaz ''bu ne hal, siz de hiç organizasyon yok!'' der yine. Zavallı köylü bu sefer dayanamaz ve şöyle der: ''bizde organizasyon olsaydı, ben senin babanın tarlasına s...rdım!''

Al sana neden pasif olduğumuzun cevabı.