MOHAÇ MEYDAN MUHAREBESİ

Osmanlı tarihinin en büyük savaşlarından biri olan Mohaç Meydan Savaşı, o zamana kadar Avrupa'nın en güçlü iki ordusunu karşı karşıya getirmişti. Bu savaştan galip çıkan taraf, doğunun ya da batının en büyük hükümdarı olacaktı...




Savaşın nedenlerine baktığımızda, karşımıza adeta bir labirent çıkmakta. Fatih zamanında bozulmasına rağmen Osmanlı-Macaristan ilişkisi, Yavuz Sultan Selim ve İkinci Beyazid döneminde durgun geçmişti. Ancak, Avrupa'nın muhteşem olarak tabir edeceği Sultan Süleyman tahta geçtiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı...

Süleyman'ın ilk yaptığı sefer, Belgrat üzerineydi. Sırbistan'ın elinde bulunan Belgrad'da aslında ilk Türk-Macar sıcak çatışması da yaşanıyordu. Zira, Belgrat burçlarında Macar sancakları da dalgalanmaktaydı. Þehri savunamayacaklarını anlayan Sırplar, Macarlardan destek almışlardı...

Batı Avrupa için bir kapı rolündeki Belgrat'ın kaybedilmesi tüm Avrupa'da endişeye yol açıyordu. Nitekim 1. Ferdinand'ın elçisi Busbecq, bu seferden 30 yıl sonra şu satırları yazacaktı:"Belgrat'ın alınışı, Macaristan için sonun başlangıcıydı. İki yıl sonra Macar Seferine çıkan Sultan, tüm Macar topraklarını alacaktı."...

Ayrıca, bu savaşın bir diğer nedeni, Osmanlı-Fransa yakınlaşmasıydı. Bazı evlilikler sebebiyle akraba olan Roma-Germen hanedanı ile Macar hanedanlığı, birbirleriyle bir ittifak yapmışlardı. Zira, Fransız imparatoru Fransuva' da, Roma-Germen İmparatorluğunun eline düşmüştü...

Bütün bu sebeplerden dolayı, Osmanlının en büyük imha savaşlarından olan Mohaç seferi başladı. Sadrazam İbrahim Paşa'nın Mısır'dan dönmesi üzerine Kanuni, sefer emri verdi. Payitahttan 50 bini aşkın askerle yola çıkan Kanuni, sefer yolunda Rumeli, Kırım ve Boğdan Beylerbeyi'nin de katılımıyla bu sayıyı 100 bine tamamlamıştı. Ancak, Osmanlının askeri üstünlüğü, ateşli silahlarda, yani toplardaydı. Zira Mohaç Ovasına 150 bin asker ile otağını kurmuş olan Macar Kralı Lajos'un elinde, Osmanlının yarısı kadar top bulunuyordu. Ayrıca, Osmanlıdaki toplar, Macar toplarına göre çok daha şiddetliydi.

Bahar aylarında başlayan sefer, Ağustos sonundaki dev savaş ile son bulacaktı. Nihayet, 26 ağustos 1526 günü Osmanlı Ordusu ile Macar Ordusu göz ilişkisi olabilecek iki tepede mevzilendiler. Osmanlı Ordusu, daha sonradan Türk Tepesi olarak anılacak bir noktaya çadırlarını kurmaya başladı. Ancak, savaş anında daha birçok şey savaşa etki edecekti...

Mohaç Ovasına, 2 aydır aralıksız yağan yağmurlar yüzünden ova adeta bir balçık haline gelmişti. Macar Ordusunun arka bölümü dev bataklıklarla kaplıydı. Ve bu ufak strateji hatası, Macarlara pahalıya patlayacaktı...



Ve savaş, 29 Ağustos 1526 günü başladı. Beyaz zırhlarla bezenmiş olan Kanuni, ordusuna "Hz. Peygamber'in ruhu size bakıyor!" şeklinde hitap ediyordu.



Macarların stratejisi, Osmanlı ordusunun merkezini, yani sultanın olduğu bölümü imha etmekti. Ayrıca, hilal tekniğini yememek için tüm zırhlılar birbirlerine zincirlerle bağlanmışlardı. Ve bu kumar, Macarlara yine pahalıya patlayacaktı...

Osmanlı stratejisi ise, taarruza geçen Macar süvarilerini merkeze çekip kanatlardan açılmaktı. Ardından toplarla karşı karşıya kalacak olan Macar süvarilerine 300 top aynı anda ateşlenecekti. Aslında, bu stratejinin fikir babası olan Balı Bey'de büyük risk altına giriyordu...




İlk taarruz Macarlardan geldi. Macar kumandanlarından Piyer Pereney, tüm zırhlıları ile Sadrazam'ın tarafına saldırıya geçti. Rumeli piyadeleri stratejiye uyup kanatlardan geri çekildi. Balı Bey de süvarileri ile saldırıya geçmiş olan Macar Ordusunu ikiye böldü. Artık Macar süvarileri toplarla baş başaydı. 300 top aynı anda ateşlendi! Birkaç dakika önce yenilmez gibi gözüken Macar ordusu, şimdi arkalarına bakmadan kaçıyorlardı. Ancak onları yine bir sorun bekliyordu; dev bataklıklar...



100 bin Osmanlı askeri bir anda karşı taarruza geçti. Bataklıklara doğru kaçışan Macar Ordusu için artık geri dönüş imkânsızdı. Zira Osmanlı ordusuna kesim imha emri verilmişti. Kaçan Macar süvarileri arasında Kral Lajos da bulunuyordu. Ve bataklıklarda can veren binlerce Macar Askeri arasında onun da cesedi bulunacaktı!

Savaşın ertesi günü divan kararıyla akıncılar içlere doğru gönderildi. Düşman, kesin olarak imha edilmişti. Üç günlük istirahatın ardından tekrar harekete geçildi ve Eylül ortasında Macar başkenti Budin tamamen ele geçirildi.

Savaş, o zamanın Avrupa'sının en düzenli ordusuyla en güçlü ordusunu karşı karşıya getirmişti. Ağır zırhlarla savaşa giren Macar sipahileri kesin bir mağlubiyet alacaklardı. Bu savaşın ardından Avrupa'daki askeri yöntemler büyük açıdan değişecekti. Artık, askeriyede Türk Orduları temel alınacaktı.

Ayrıca, Ramazan Bayramını Belgrat'ta geçiren Sultan Süleyman, kurban bayramını bir diğer önemli başkent olan Budin'de geçirecekti...


http://farklitarih.blogspot.com/2009/03/osmanlnn-en-ksa-ve-en-buyuk-savas-mohac.html

Tarihin Arka Odası programında duymuştum. Bir Macar atasözü varmış. Kötü bir şey olduğunda "Mohaç kadar kötü olamaz" derlermiş.

Tarihimizin nemli zafelerinden. Aslında zengin tarihimizde sinema filmi çevrilebilecek o kadar çok konu varki. Mesela Mohaç savaşı Hollywood kalitesinde bir film olarak çekilse, dünyaya ne kadar etkili bir reklamımız olurdu.

Geçenlerde bir yerde okumuştum, yanlış hatırlamıyorsam İstanbul'un fethiyle ilgili bir film çekilecek.