Kimse kusura bakmasın ama bence A ülkesinden aldığın silahı B ülkesinin uygun gördüğü yerde/şekilde konumlandırmaya/kullanmaya eyvallah diyorsan zaten iş bitmiş demektir, silaha falan da gerek yok o zaman....
Varsa Böyle bir teklif verilecek tek cevap şudur (Amerikalıların anladığı dilden yaziyorum)
"Take this offer and stick it up where the sun dont shine"
Sn Gökbörü,
Bir Türk olarak bu sözü çok doğru cevap olarak görüyorum.
Ama madalyonun bir de öbür yüzü var.
Yönetim bir hata yapmış. Öyleki; zaten, kendi sözleriyle, devamlı aldatılan ve hata yapan bir yönetim bu. (FETÖ aldattı, Obama aldattı dememişlermiydi?)
FETÖ’nün gazına gelip Rus uçağını düşürdüklerinde, hem Davutoğlu hem de RTE bunu kendi emirleriyle gerçekleştirdiklerini savunmuşlardı. Sonra o FETÖ, ABD destekli olarak, kalkışmayla, RTE’nin hayatını tehdit etti. Akabinde S400’ler alındı (Sarayı korumak için mi yoksa Rus uçağını düşürmenin bedeli olarak mı bilemiyoruz) .
Bir atasözümüz vardır; “hatanın neresinden dönersek kardır” diye. Zaten katil Sisi ile buluşma ve çocuk katili Eset’le barışma girişimleriyle, tükürdüğünü yalamayı bir adet haline getirmiş durumdayız. Siyaset’in eğrisi doğrusu pek olmuyor. Demirel’in, “Bugün bugündür dün dündür” lafını da unutmayalım.
Ogün yapılan hatayı düzeltmek te bir başarıdır.
Dünyanın en ileri teknolojisi ile üretilen bir uçağın üretim ortağı iken, kapının dışına konduk. Eğer hakikaten S400’ler nedeniyle bu duruma düştüysek, ABD açık açık söylesin bizi f35 programına tekrar katmak istediğini. Nasıl Rus uçağını düşürmenin bedelini ödediysek, bunu da ödeyelim. Ama bunu yaparken bizim milli değerlerimizi de ayaklar altına almadan yapmaya özen gösterelim. İyi siyaset iyi müzakere tekniği uygulamaktan geçer. Orta yolun biraz olsun bizim tarafa yakın olan yerini yakalamak gerekir.
Benim tek korkum, f35’e geri dönersek, KAAN ve TF35K işi arka plana düşer mi?