"İslam coğrafyasının şu anda ve hatta uzak geleceğe kadar tek umut ışığı Türk savunma sanayidir."
kesinlikle.
dindaş ülkelere baktığın zaman 1. dünya savaşı sonrasında her şeyleri değişmiş; ancak antiosmanlı siyaseti "anti Türk" değişememiş.
bazen içten beddua, bazen dışarıdan beddua.
Hafter bile bombalamadı Vattiye üssünü yahu!
her yüzyılda iki üç kez savaştığımız Rusya ile bile anlaşabiliyoruz; ama dindaş ülkeler bizimle en sıkışık vaziyetlerinde bile uzlaşmaktan kaçınıyor.
bakın Mısır'a, biz o tahıl koridorunu açmasaydık Mısır belki de açlıkla yüzleşecekti.
İsrail'i bir yandan, Etiyopya'sı bir yandan, ekonomik kriz bir yandan.
bu kadar sıkışık olamaz bir ülke; ama yine de gelip bizimle deniz anlaşması yapmıyor.
bize karşı hepsi asil, hepsi şanlı, hepsi tok esnaf.
fakat benim gözümde de zaten iki islam coğrafyası var.
bunlar eski İslam coğrafyası ve bize karşı her zaman asil ve şanlı olacaklar, mesafeyi korumak gerek.
ikinci İslam coğrafyası ise aslında yeni İslam coğrafyası ki, Endonezya, Pakistan, Malezya, Azerbaycan, Nijerya ve Cezayir...
bu ülkeler yeni yeni dünya siyasi sahnesinde adından söz ettirmeye başlıyorlar ve bize karşı bir asalet ve şan üstünlüğü peşinde değiller.
buralarla cidden dostani ilişkiler kuruluyor ve biz daha şimdiden yeni İslam coğrafyasın'ın teknolojik destekçisiyiz zaten.
gün gelecek Türkiye'de yetiştirilmiş subaylar kendi ülkelerinde general olacak, bu insanlarla Türkçe konuşacak bizim generaller.
bizim bağlarımızı güçlendirmemiz gereken asıl dindaş coğrafya da bu yeni İslam coğrafyasıdır bence.
eski İslam coğrafyası konusunda, monşerler ne yapmışsa onu yapmak gerek.