İsrail Þam'ı vurdu

Başlatan SKYWOLF, 19 Mart 2010, 14:14:01

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.



Alıntı yapılan: Rekarno - 20 Mart 2010, 19:41:09
Belki havada ikmal yapmışlardır.. ::)

Yukarıdaki habere bakalım...

Hava Kuvvetleri'nden İsrail açıklaması
"Genelkurmay Başkanlığı'nın müsaadesi ile uçuş izni verildi"
20 Mart 2010 Cumartesi, 16:58:27

Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Macaristan'da bir Suriyeli iş adamına yönelik operasyona katıldıkları iddia edilen 2 İsrail uçağına ilişkin bir açıklama yaparak, "Genelkurmay Başkanlığı'nın müsaadesi ile söz konusu uçaklara Türkiye Havacılık Bilgi Yayını (AİP)'nda belirtilen kurallara uyması, Türk hava sahasında hava yollarını kullanması, havada yakıt ikmali yapmaması, foto/keşif ve istihbarata yönelik elektronik teçhizat bulundurmaması koşulları ile uçuş izni verilmiştir" dedi.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreterliği'nden konuya ilişkin yapılan yazılı açıklama şöyle: "Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın 04 Mart 2010 tarihli, DHGY/422688 sayılı yazısı ile İsrail'in iki adet Gulfstream tipi askeri uçağına, Nevatim/İsrail - Budapeşte/Macaristan - Varna/Bulgaristan - Nevatim güzergahında 17 Mart 2010 tarihinde Türk hava sahasından üst uçuş izni verilmesi talebi alınmıştır.
Genelkurmay Başkanlığı'nın müsaadesi ile söz konusu uçaklara Türkiye Havacılık Bilgi Yayını (AİP)'nda belirtilen kurallara uyması, Türk hava sahasında hava yollarını kullanması, havada yakıt ikmali yapmaması, foto/keşif ve istihbarata yönelik elektronik teçhizat bulundurmaması koşulları ile uçuş izni verilmiştir.
Bu kapsamda; İsrail'e ait iki adet Gulfstream tipi askeri uçak, 17 Mart 2010 Çarşamba günü Türk hava sahasına Güneybatı kısmında bulunan "TOMBİ" noktasından saat 09.35'te giriş yapmış ve kuzeybatı kısmında bulunan "MAKOL" noktasından saat 10.30'da terk etmiştir. Aynı uçaklar dönüş rotasında Türk hava sahasına "RİXEN" noktasından saat 13.30'da giriş yapmış ve "TOMBİ" noktasından saat 14.20'de terk etmiştir."


Bu uçaklar İHA değil ki!

Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Yav ilk haberde iha tarzı uçak anlatılıyor ama sonradan içinden adamlar çıkıp operasyon yapıyor diyor. Kim yazmış bu haberi ? ayrıca bu uçağın neresinde gelişmiş gözetleme aleti var?

Bu gulfstream lardan bizim genelkurmay komuta uçağı olarak almıyacakmıydı?

Yav kafam karıştı..neyse ::) Mesajı Paylaş

Gazetci uydurması işte.Çok çok adamlar izin almışlar ve bir özel jet ile Macaristan'a gitmişler.Orda bir şeyler çevirmişlerse bize ne bundan,la havle haberciliği bak yahu.Üstüne konuşmaya,klavye tuşlamaya bile gerek yok bu konunun. Mesajı Paylaş

Yurtdışındaki bazı devlet görevlilerinin bagajları aranmıyor,mini ihalar rahatlıkla bagajlara sığabilir.İsrail bu operasyonda mini iha kullanmıştır tabi bu haber acar gazeticilerin eline geçincede olan olmuştur. Mesajı Paylaş


#17
6-7 Eylül 2007 gecesi saat 00.15 sularında Antakya merkezli Hatay ili Kırıkhan ve Hassa ilçelerinin sakinleri çok alçaktan uçan jet uçağı sesleri ile yataklarından fırladılar.
Uçaklar o kadar alçaktan geçmişti ki park halindeki otomobil alarmları bile titreşimlerin etkisiyle çalmaktaydılar. Yaklaşık 15 dakika sonra jetlerin yeniden evlerin camlarını titreterek büyük bir gürültü ile üzerlerinden tekrar geçince tüm bu olan bitenlere yöre halkı bir anlam veremedi.

Yöre halkı önce Türk uçaklarının gece uçuşu yaptığını düşündü ama daha önce hiç böyle bir gece yarısı alçak uçuslarına tanıklık etmemişlerdi.

7 Eylül sabahı çalışmaya giden vatandaşlarımız Hassa ve Oğuzeli bölgelerinde Suriye sınırına yaklaşık 3 km mesafede ki tarlalarda uçaklardan atıldığını düşündükleri ve teşhis edemedikleri, üzerlerinde İbranice yazılar bulunan DATE OF MT281 ve 636-181-155 CONTR MDT-78-7 kodlu cisimler ile karşılaştılar. Ardından hemen jandarma ve basına haber verildi.




Topraklarımızda bulunan ve Türk Hava Kuvvetleri'ne ait olmayan 600 galonluk harici yakıt tankı. Gece cereyan eden bu yoğun askeri jet uçuşları ne anlama geliyordu?

Konuyla ilgili ilk resmi açıklama Suriye tarafından gelecekti: Buna göre Suriye ordusu, İsrail savaş uçaklarının Çarşamba gece yarısı hava sahasını ihlal ederek Türkiye sınırındaki El Ebyad bölgesinde alçak uçuş yaptığını iddia etti.

Suriyeli askeri yetkililer, yerden ateş açtıkları İsrail uçaklarının ateş sonucu panikleyerek boş araziye "mühimmat" bıraktığını ve Akdeniz üzerinden İsrail'e döndüklerini bildirdi.

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, üç İsrail savaş uçağının Suriye hava savunması tarafından fark edildikleri anda ülkenin doğusundaki Dayr Ez-Zavr bölgesindeki bir hedefe İsrail uçaklarından dört güdümlü füze ateşlendiğini ileri sürdü.

Suriye'ninse yerden füzeyle mi, yoksa uçaksavar ateşiyle mi karşılık verdiği açıklanmamıştı.

Olayın ardından 24 saatten fazla bir süre geçmesine rağmen İsrail hükümeti "dikkatli bir sessizlik politikası" izliyordu. İsrail ordu sözcüsü "askeri operasyonları tartışamayacağını" belirterek yorum yapmaktan kaçınmıştı fakat olayı da yalanlamadı.

Aradan geçen süre içinde, İsrail Hava Kuvvetleri'nin F-15I "Ra'am" tipi saldırı uçaklarına ait olduğu belli olan 600 galonluk harici yakıt tankları ve Türk hava sahamızın İsrail jetlerince açıkça ihlali ile ilgili Türk Genelkurmay'ından da garip bir şekilde bilgilendirici hiç bir açıklama gelmedi.

Ardından bu olay, tesadüfen, topraklarımıza düşen harici yakıt tanklarından dolayı Türk kamuoyuna da yansıyınca Türk Dışişleri Bakanlığı İsrail'e sembolik de olsa bir nota verme gereğini hissetti.

Dönemin resmi Türk Dışişleri Bakanı Ali Babacan, söz konusu gelişmeler için 11 Eylül tarihinde sadece `kabul edilemez` ifadesini kullanırken İsrail`den diplomatik bir dille `izahat` istendiğini belirtti.

Nihayet İsrail uçaklarının Suriye hava sahasına girerek uçaksavar ateşine maruz kalmaları konusunda İsrail hükümetinden ilk resmi tepki geldi.

Devlet Bakanı Ralep Majadele, `Suriye hava sahasına zaten neredeyse her gün istihbarat faaliyetleri ya da fotoğraf çekmek için giriyoruz. Bu kez biraz daha derin içeri girmiş olmamız bir hatadan kaynaklanıyor olabilir. Böyle bir olaydan savaş çıkmaz` ifadesini kullandı.

Dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert ise konuyla ilgili `Neden bahsettiğinizi anlamıyorum` diyerek soruları geçiştirmeyi tercih etti.

Olayla ilgili olarak Beyaz Saray sözcüsü de yorum yapmamayı uygun görürken, İran`ın Þam Büyükelçiliği `Kabul edilemez bir davranış. İsrail sorumsuzca davranmaktan vazgeçmeli ve yeni bir savaşa neden olmamalı` şeklinde bir resmi açıklama yaptı.

Dönemin İsrail hükümetine yakınlığı ile tanınan liberal Haaretz gazetesi ise bu hava harekatı ile ilgili yayınladığı bir harita da uçakların Suriye sahillerinden giriş yaptığını ve Türkiye sınırında Tel el Eduad bölgesinde uçak seslerinin duyulduğu bilgilerini veriyordu.

İsrail'in Haaretz (ülke) gazetesinde Orchard (Meyve Bahçesi) Hava Operasyonu ile ilgili yayınlanan rotalar

Olay gerçekten de böyle mi olmuştu? Türk hava sahasını da ihlal ederek yapılan bu operasyonun daha net anlaşılmasını sağlamak biz Türk araştırmacılarına düşüyordu: Ve açık kaynaklardan topladığımız bilgileri değerlendirerek bir harita üzerine yansıtıp işleyince ağağıdaki gibi bir şema oluştu.


1.) 6/7 Eylül 2007 gecesi Diyarbakır-Pirinçlik Askeri Radarı kayıtları: Saat 23.15 (6 Eylül) itibariyle Akdeniz üzerinde 9 tane uçağın uçuş yaptığını tespit etti. Bu uçaklar Kıbrıs'ın güneyi, batısı ve kuzeyinden doğusuna doğru saat 00.35 (7 Eylül) itibariyle radarlardan kayboldular.

2.) Bu 9 uçaktan en az birinin Komuta Kontrol/Elektonik Harp amaçlı G550 Eitam AWE&C/ Shavit ELINT uçağı olma ihtimali yüksektir.

İsrail Savunma Bakanlığı Müsteşarı Pinhas Buhris'in sözünü ettiği "saldırı ve savunma amaçlı elektronik savaş" ancak bu tip özel donanımlı uçaklar ile yapılabilirdi".

3.) Türkiye'de uçakların sesini duyup tanıklık edenler, altı uçağın ikili kollar halinde Samandağ istikametinden gelip, Kırıkhan semalarında alçaktan geçerek, Hassa tarafında Suriye sınırına doğru gözden kayboldularını net bir şekilde izlemişlerdi.

4-) Son yıllarda İsrail'den havalanarak Akdenizin doğusundan öteki batı ucuna, Cebelitarık boğazına kadar uçup, Girit ve Kıbrıs adası etrafında uluslar arası sularda özellikle Yunan S-300PMU1 hava savunma sistemlerinden geleneksel tatbikatlarda sık sık yararlanan İsrail Hava Kuvvetleri'nin bu seferki uçuşu da Suriye açısından yine rutin ve sıradan gözükmekteydi.

Amanos Dağının Suriye'ye göre arka yüzünden faydalanarak Türkiye sınırları içinde hızla alçaktan ilerleyen İsrail jetleri, Hassa yakınlarında keskin bir dönüşle Suriye uçaksavar füze menziline pek girmeden bir nevi defansın arkasına sızarak Suriye derinliklerine inebilme fırsatı buldular.

Uzun yıllardır Rusya tarafından yenilenmesi için pazarlıklar yapılan köhne Suriye hava savunma sistemleri, daha çok İsrail sınırıdaki Golan Tepeleri ve sahil şeridinde yoğunlaşmıştır.

Türkiye sınırında sabit rampalarda eski tip radar güdümlü S-75 Dwina (NATO kodu: SA-2 Guideline) ve S-125 Newa (NATO kodu: SA-3 GOA ) tipi uçaksavar füzeleri Halep ve Al-Safir bölgelerini koruyacak şekilde kouşnladırılmıştır. Suriye hava savunma sistemi ülkenin güneyi ve batısını kapsayacak şekilde konumlanmış, ülkenin kuzeydoğusunda ise büyük hava savunmasız boşluklar oluşmuştu.




Tarihten bir yaprak 21 Ekim 1989; Günü Hatay ili semalarında,Türkiye sınırları içinde Tapu Kadastro Müdürlüğü'ne ait silahsız bir BN-2A-3 uçağı nedensiz şekilde kalleşçe Suriye MiG-21 uçakları tarafından 23 mm mak. top ateşiyle düşürülerek beş masum görevlimiz katledilmişti.


BN-2A-3 Islander


Suriyeli yetkililer yıllar sonra kendi toprakları saydıkları bu bölgeden İsrail savaş uçaklarının ülkelerine giriş yapabileceğini hiç hesaba katmışlarmıydı acaba?

MUHTEMEL NÜKLEER REAKTÖR İNÞAASI:

2004 baharında ABD'nin 16 önemli gizli istihbarat biriminden en büyük bütçeye ve en yüksek seviyede küresel teknik dinleme imkanlarına sahip Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA), casus uyduları vasıtasıyla Suriye ile Kuzey Kore arasında yoğunlaşan atipik telefon trafiğini tespit etti.

Kuzey Kore'nin başkenti Pyong Yang ile Suriye'de, çölün ortasında küçük bir tesis olan El Kibar arasında normal düzeyden daha yüksek miktarda telefon görüşmesi yapılıyordu. NSA bu durumu İsrail ordusunun radyo dinleme ve keşif bölümü olan "8200″ kodlu birime iletti.

Böylece El Kibar için operasyon start almış oldu. Bundan iki buçuk yıl kadar sonra, 2006 yılının sonlarında İsrailli ajanlar El Kibar'la bağlantılı olarak dış istihbarattan sorumlu İngiliz gizli servisi MI 6 meslektaşlarınına danışmak için Londra'ya hareket etti.

Aynı süreçte üst düzey bir Suriyeli yetkili, Londra'nın lüks bölgelerinden Kensington'da bir otele yerleşmişti ve ki bu iki ziyaret elbette tesadüf değildi. İsrail gizli servisi MOSSAD'ın izini sürdüğü Suriyeli yetkilinin takip edildiğinden ve izlendiğinden kuşkulanmadığı için çok dikkatsiz ve tedbirsiz olduğu kısa sürede anlaşılacaktı.

O kadar ki, Suriyeli yetkili otel odasından dışarı çıkarken dahi laptopunu odada bırakıyordu. İsrailli ajanlar bu kaçırılmaz fırsatı çok iyi değerlendirdi ve diz üstü bilgisayara bir casus programı yerleştirerek çok sayıda fotoğraf ve belgeyi bu sayede arkada iz bırakmadan ele geçirmeyi başardı. Fotoğraflarda El Kibar nükleer tesisinin yapım aşamaları gözüküyordu. Uydular tarafından fark edilmemesi için çatısız, düz tavanlı inşa edilen binanın içinde, nükleer çalışma ve araştırmaların yapıldığı şüphesi doğru çıkmıştı.

Dolayısıyla fizibilite ve temel aşamasında olan bu yapının uydu fotoğrafları ile tespitinin sonrası İsrail hava unsurlarının, ABD'nin de bilgisi dahilinde bu tesisleri vurmuş olması kuvvetli bir ihitmaldir. İnşaası uzun zamadır çok yavaş ilerlemekte olan bu bina kompleksinin tam işlevi hakkında çeşitli bilgiler söz konusu olmakla beraber kesin ve net bilgilerin somut boyutu henüz kamuoyuna açıklama kıvamında sabitleşmemiştir.

Suriye'deki nükleer araştırma tesisi inşaatının 6 Eylül tarihli bombardıman öncesi ve sonrasındaki yeni 24 Ekim 2007 tarihli uydu görüntüleri. Burada dikkat çeken, Suriye'nin tesisin bulunduğu yerde adeta iz bırakmazcasına, koca binayı ve enkazlarını 6 Eylül tarihli bombardımandan sonra bir ay içinde alenacele ortadan kaldırmış olmasıdır.

5.) İsrail uçaklarının Suriye içinde ki kesin rotaları net olarak bilinmemekle beraber bir gurup uçağın Tel-El Eduad bölgesine geldiklerini Suriye'deki görgü tanıklarının ifadelerinden de anlayabiliyoruz. Bilindiği gibi bu bölge Þanlıurfa'nın hemen güneyinde yer almakta ve burada Suriye ordusunun son yıllarda İran'ın katkıları ile oluşturduğu bir askeri Dinleme/Radar istasyonu bulunmaktadır. Suriyeli yetkililer bu tesise bir saldırı olup olmadığı konusunda bilgi vermemekle beraber İran ve Suriye için stratejik değeri olan bu tesise yakın bölgede muhtemelen ZSU-23-4 tipi zırhlı kundağı motorlu uçaksavar topları yer almaktadır.

Harita üzerine işlediğimiz mor daireler S-200 (NATO kodu: SA-5 Gammon) tipi radar güdümlü orta/yüksek irtifa füzelerine (SAM) aittir ki bu füzeler ile bu kadar alçaktan uçan süpersonik jetlerin vurulabilmesi çok zor bir ihtimaldir, ayrıca da son derece risklidir. Suriye defansının arkasına sızan İsrail uçaklarına karşı Suriye'nin köhnemiş hava savunma sistemlerinin bölgede bulunan ilk reaksiyon verebilecek silahı ZSU-23-4 uçak savar topu olmuştur.

15 dakikalik bu saldırı süresince Suriye Hava Kuvvetleri'nin uçak havalandırması da yüksek bir ihtimaldir ama Suriye'nin bölgeye yakın üslerinde eski tip MiG-21 leri bulunmaktaydı.

İsrail yine de bu riskli operasyonda uçaklarının vurulması rizikosuna karşı bir ihtimal Suriye'nin Irak ve Türkiye tarafındaki sınırları yakınlarında Arama/Kurtarma (SAR) helikopterlerini de hazır bekletmek zorundaydı. Fakat bu arama kurtarma birliklerinin konumları ile ilgili kesin bilgi henüz yoktur.

6.) Gaziantep-Oğuzeli yakınlarında tarlaya düşen ve yöre halkı tarafından bulunan bu harici yakıt tankları, alçaktan ve yüksek hızla uçan İsrail'li pilotlar tarafından iki-üç saniye önce bırakılsalar muhtemelen diğerleri gibi Suriye sınırı içine düşecekler ve bizim Türk halkı olarak bu olayın detaylarından, en azından müdahil olarak haberimiz dahi olmayacaktı. Yine bu yakıt tankları açık araziye değilde ormanlık veya yüksek otlarla kaplı ıssız alanlara düşseydi, bulunabilme ihtimalleri çok az olacaktı.


7.) Hassa yakınlarına düşen yakıt tankı ve görgü tanıkları da bize diğer uçak gurubunun ülkemizden çıkış noktasını net olarak vermektedir. Yalnız akla gelen bir diğer soru, sınırımıza çok yakın ve Suriye hava savunma sistemlerinin yoğun ve aktif olduğu bu bölgede Suriye sınırları içerisinde İsrail uçağına bir SAM füzesi fırlatılsaydı ve uçağa kilitlenen radar güdümlü bu füze hedefini takip ederek Türkiye sınırları içerisinde İsrail uçağını yakalayarak Hassa veya yakınlarında bir yeşleşim yeri üzerine düşürseydi bu vahim durumun sorumluluğunu kim alabilirdi?

Benzer bir olay 1977 yılında eski Türkiye-S.S.C.B sınırına çok yakın kendi hava sahamızda uçan iki adet F-104G Star Fighter tipi jetimize Sovyet hava savunma birliklerince gereksiz yere ateş açılmış ve sınırımızı geçen füzeler uçaklarımıza kilitlenerek kendi hava sahamız içlerinde uçaklarımızı yakalamış, Star Fighter jetlerimizden birinin Iğdır yakınlarına düşmesine, diğerininse isabet alıp yaralanarak Erzurum Havaalanına acil iniş yapmasına sebep olmuş, can kaybı olmayan bu olay da çok ucuz atlatılmıştır.

8.) Sınırımızdan Hassa ve Oğuzeli bölgelerine yakıt tanklarını atarak tekrar giriş yapan İsrail uçakları bu sefer Kırıkhan bölgesinden daha yüksekten uçarak İskenderun Körfezi üzerinden kayıp vermeden Akdenize çıkış yapmışlardır. O gece Türk hava sahasında çok sayıda uçuş meydana gelmiş, aynı saatlere Mersin bölgesinde birkaç gurup halinde geçen uçakların sesleri de duyulmuştur.

Tüm bu veriler ışığında anlıyoruz ki; İsrail, Suriye hava sahasına giriş ve çıkışını Türkiye üzerinden planlamış ve başarıyla gerçekleştirmiştir.

İsrail gerçekleştirdiği bu operasyon sonrası özellikle Suriye-İsrail sınırınıdaki Golan Tepeleri bölgesine açıkça yığınaklar yapmış, bu bölgede yapılacak bir missilemeye hazır olduğu mesajını da vermiştir.

Bu güne kadar Türkiye sınırlarında ki bütün hava ve kara ihllalerini anında internet sitesinden duyuran Türk Genelkurmayı bu konuda hiçbir açıklama yapmamayı tercih etmiştir. Bunun anlamını Türk halkı nasıl yorumlamalıdır?


A) Eğer İsrail gerçekten ABD ve Türkiye'nin bilgisi dahilinde, yapım aşamasında ki Suriye reaktörünü vurararak, bu sayede Suriye'nin olası barışçı olmayan gizli nükleer çalışmalarının önüne geçildi ise Türkiye ileride kendisi için de sorun yaratabilecek böyle bir olasılığın önlemini önceden almış, bir nevi de ''intikam soğuk yenen bir yemektir'' misali Suriye'nin on yıllarca Türkiye deki hain ve kanlı bölücü terör örgütü PKK/KONGRA-GEL'i desteklemesinin ve kötü komşuluğunun bedelini dolaylı yoldan da olsa ağır ödetmiştir.

Ancak bu açık hava sahanlığı ihlalinin delili, Türkiye açısından hesapta olmayan yakıt tankları yüzünden halkına bu durumu açıklayamamanın verdiği, pekte hoş olmayan bir durum ortaya çıkarmış olsada, bu da suskunluk ve olayın kısa sürede unutulması ile atlatılmıştır. Kısacası Ankara'da hem Hükümet, hemde Genelkurmay bu kalkülü yapılmayan yakıt tankları yüzünden bir nevi soğuk duş almış ve Türk kamuoyu bunu unutunca da olay kapanmıştır.

Suriye ise suçluluk ve savunmasızlık psikolojisi içinde fazla bir açıklama yapamamakta, bir türlü modernize edemediği hava savunma sistemi yüzünden ise İsrail ile bir savaşı göze alamayarak şimdilik ABD nin gözünde ki "şer ekseni" lakaplı kötü imajını onarmaya çalışmaktadır.


B) Durum eğer Türk Dışişlerinin İsrail'e verdiği sembolik notada da belirtildiği gibi bizim bilgimiz dışında (Bölgede bulunan modern hava savunma radar ağımıza rağmen) gerçekleşmiş ise o zaman bu konuda daha sayfalarca yazı yazılması gerekebilir.
ABD ve İsrail uzmanlarının görüşü ise:

İsrail savaş uçaklarının asıl hedefinin, Deyr az-Zawr'da Kuzey Kore yardımı ile inşasına başlanan nükleer reaktör olduğundan şüphelenilen bir tesis olduğu, ancak bu saldırının, Türkiye sınırına yakın Tel el-Ebuad bölgesindeki Suriye radar tesisinin önceden vurulmasıyla mümkün hale geldiği yönündedir.
Amerikalı istihbarat uzmanları, radar istasyonunun, İsrail savaş uçaklarının, Suriye hava sahasından giriş çıkışının izlenmesine meydan verilmemesi için, elektronik saldırılar ve hassas güdüm kitli bombalar aracılığıyla vurulduğunu belirtti. Saldırı süresince, Suriye'nin tüm hava savunma radar sisteminin işlevsiz kaldığı da kaydedildi.
İsrail Savunma Bakanlığı Müsteşarı Pinhas Buhris ise "saldırı ve savunma amaçlı elektronik savaşın, en ilgi çekici yeni alanlardan biri olduğunu" söylemekle yetindi. Müsteşar, "Tek söyleyebileceğim, elektronik savaş teknolojisini büyük bir dikkatle takip ettiğimizdir. 5 yıl öncesine kadar bu konuda şüphelerim vardı ama başardık. Þimdi her şey değişti".

2006 yılında Beşar Esad, Hatay-Suriye sınırının 80 km kadar güneyinde bulunan Lazkiye kentindeki yazlık sarayında dinlenirken üzerinde İsrail Hava Kuvvetleri'nin alçaktan uçarak yaptığı 'gösteri uçuşu', Suriye hava savunmasının acizliğinin ve İsrail'in bu konudaki "becerilerinin" önemli bir örneğidir.

Tüm bunlar da bize göstermektedir ki İsrail sırf Suriye hava savunmasının radar aktivitesi ve reaksiyonunu ölçmek için Türkiye'yi de işin içerisine karıştıracak bir operasyonu ancak çok önemli bir amaç uğruna göze alabilirdi.

7 Haziran 1981 tarihinde, Opera kodlu hava operasyonunda, Bağdat yakınlarındaki Osirak nükleer tesislerini vurmak amacıyla Ürdün/Suudi Arabistan sınır ekseninde, Suudi Arabistan hava sahasını ihlal eden ve yakıt tanklarını bırakan İsrail'e ait sekiz adet F-16 ve beş det F-15 uçağı bu sefer de 26 yıl sonra Suriye tesislerini vurmak amacıyla Türk hava sahasını mı kullanmıştı?

Yoksa bu kadar büyük riskler alınarak yapılan bu operasyon sırasında birden fazla hedef vurulmasımı planlanmıştı?

Öncel görevi derin darbe saldırısı, dolayısıyla düşman/cephe gerisine yer taarruzu amacıyla optimize edilmiş olan ve F-15E Strike Eagle konseptini baz alan İsrail aviyonikli F-15I "Ra'am" tipi hücum uçaklarının, modern mühimmatları ile birden fazla uzak yer hedeflerini havadan eşzamanlı vurabilme kabiliyeti olan, İsrail'in Türkiye-Suriye sınırındaki vurulması gereken önceliği yüksek başka ne tür hedefleri olabilirdi?

Suriye'nin elindeki SCUD serisi balistik füzeleri ve bu füzelerin menzilleri ve harp başlıkları açısından kapasitelerinin İran ve Kuzey Kore işbirliği ile geliştirme çabaları, İsrail, ABD ve komşu ülkelerince endişeyle izlenmekteydi. Füzelerin menzillerini artırılması yanında en vahim tarafı, taşıyıcı baslitik füzelere Sarin-GB ve Nerve-VX içeren kimyasal harp başlıklarının da entegrasyon çalışmalarıydı.

Suriye, Halep yakınlarında kurduğu Al-Safir tesislerinde uzun zamandır bu çalışmalarını sürdürüyordu. 1999 yılında ZAB-500 ve RBK-500PTAB Rus orjinli klasik mühimmatlarına kimyasal içerik yükleyerek denemeleri yapıldı. Büyük bölümü yer altına inşa edilmiş sığınak koruganlı üretim tesisleri, SCUD füzeleri için yer altı depolama tesisleri niteliğindedir ve bunları birbirine bağlayan tünel komplekslerinden oluşan bu bölge, Suriyeliler tarafından en yüksek düzeyde korunmaktadır.

27 Mayıs 2005

"Hatay ilinin Kırıkhan ilçesine bağlı Gölbaşı ve Mahmutlu köyünde vatandaşlar tarafından, Gölbaşı ve Mahmutlu köyü arazisine, havada patlayan bir cisimden parçalar düştüğü Kırıkhan İlçe Jandarma Komutanlığı'na bildirilmiştir. Askeri birliklerce bölgede yapılan incelemelerde, söz konusu parçaların muhtemelen Suriye kaynaklı bir füzeye ait olabileceği değerlendirilmiştir. Bölgeye düşen parçalar, herhangi bir can ve mal kaybına yol açmamıştır. Konuyla ilgili askeri inceleme ve çalışmalara devam edilmektedir."

TÜRKİYE'YE DÜÞEN SURİYE FÜZESİ TEST İÇİNDİ
"New York Times gazetesi, Suriye'nin geçen Cuma günü fırlattığı ve biri Türkiye üzerinde dağılan füzelerle ilgili haberinde, test amaçlı olarak üç adet SCUD füzesi fırlatıldığını bildirdi.

Gazetenin internet sayfasında yer alan habere göre, İsrailli yetkililer, Suriye'nin Kuzey Kore teknolojisi kullanarak bu füzeleri geliştirdiğini ve 2001 yılından sonra ilk kez böyle bir deneme yaptığını belirtti. Suriye'nin füze projesi, kimyasal silahların füzelerle hedefe gönderilmesini de içeriyor.
Halep yakınlarındaki Mihtan'dan fırlatılan üç füzeden birinin, SCUD-B denilen ve 300 km menzilli eski tip füze olduğu, diğer ikisinin ise 700 km menzilli SCUD-D tipi olduğu kaydedildi."

FÜZELERİN DÜÞTÜĞÜ YERLER


Fırlatılan füzelerden biri, güney yönünde 250 km kadar ilerledi ve Ürdün sınırı yakınına düştü. Bir diğeri güneybatıya, Akdeniz yönüne doğru fırlatıldı ve Hatay ili üzerinde dağıldı. Bu füzenin parçaları Hatay'ın Kırıkhan ilçesine bağlı Mahmutlar ve Gölbaşı köylerine düştü. Yetkililer, bu fırlatma işlemini filme aldıklarını belirtti.

Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Ömer Faruk Loğoğlu yaptığı açıklamada, 27 Mayıs'ta meydana gelen bu olayda ölen ya da yaralanan olmadığını belirtti. Loğoğlu, Suriye'nin Ankara Büyükelçisi'nin çağrılarak izahat istendiğini, Büyükelçi'nin de tatbikat sırasında meydana gelen teknik bir hata sonucu füzenin Türkiye üzerinde parçalandığını söylediğini, Suriye hükümetinin bu olaydan ötürü üzüntülerini ilettiğini kaydetti.

Suriye yeterince gelişmemiş teknolojisi ile bu tehlikeli çalışmalarına devam ederken 26 Temmuz 2007 tarihinde Al-Safir tesislerinde meydana gelen önemli bir kazada 15 askeri personeli hayatını kaybetti.

2006 yılında İsrail ordusu Lübnan-Hizbullah mevzilerine karşı yaptığı operasyon sırasında çok sayıda İran ve Suriye kaynaklı modern tanksavar füzeleri ve karadan karaya güdümsüz topçu roketleri ile karşılaştı.

İsrail son teknolojik gelişmeleri bünyesinde toplamış Merkava serisi tanklarından bir çoğunu bu tanksavar füzeleri ile imha edilerek kaybetti veya bu efsanevi tankları ciddi hasar görerek tahrip oldu. Sadece İsrail'in 12 Temmuz - 8 Eylül 2006 tarihlerinde Lübnan'a saldırıdığı ve hezimete uğrayarak püskürtüldüğü savaşta, 50 Merkava tankı vurularak tamamen imha oldu ya da saf dışı kaldı. Tankların yarıya yakınının zırhları delindi, diğerlerininse yürüyüş aksamı ya da benzeri kısımları tahrip olarak saf dışı kaldı. 23 Merkava mürettebatı ölürken, 100′ü kismen ağır olmak üzere yaralandı.

Denizde ise yine bir ilk yaşandı, Lübnan sahillerinde en yakın Hizbullah mevzilerine 16 km uzak mesafede devriye görevi yapan Sa'ar 5 sınıfı bir korvet olan İsrail savaş gemisi INS-Hanit karadan fırlatılan (muhtemel İran kaynaklı) C-701 SSM türünde bir güdümlü füze ile uzak menzilden vuruldu ve bu olayda dört denizci hayatını kaybetti.



İsrail sınırları çevresinde her geçen gün kapasiteleri artmakta olan kısa menzilli roketler bulunmaktadır. Bu küçük füzelerin İsrail halkı üzerinde ki etkisi büyük olmuştur. İlk yıllarda 3-4 km menzilden başlayan bu basit gibi görülen roket atışları zamanla 17 km menzile ulaşmıştır. İsrail geliştirmeye çalıştığı yeni teknolojiler ile bu roketleri önlemeye çalışsa da, yere gömülü olarak uzaktan kumanda ile ateşlenen bu roketler karşı reaksiyon süresini çok azaltmakta ve tespitleri güçleşmektedir.


Muhtemel bir İsrail-İran savaşına İran destekli Hizbullah örgütü de Lübnan mevzilerinden katılır ise İsrail açısından bu roketleri önleyebilmek için reaksiyon süresi çok daha az olacaktır.

Suriye'nin İran vasıtası ile geliştirdiği topçu roketlerini Hizbullah'a transfer etme ihtimali İsrail'i kaygılandırmaktadır.

Suriye İran'ın teknik desteği ile +200km menzile kadar ulaşabilen FATTEH-110 roketlerini M-600 kodu ile üretmeye başlamıştır. Bu roketlerin Hizbullah güçlerine transfer edilmesi ihtimali İsrail'i kaygılandıran diğer önemli bir husustur.

Tüm bu olasılıklar çerçevesinde İsrail 6/7 Eylül 2007 gecesi Türkiye koridorundan gerçekleştirdiği hava saldırısında ne kadar başarıya ulaştı, bunu şimdilik tam olarak bilemiyoruz ama muhtemel İran reaktörlerini vurmak amacıyla yapacağı bir saldırı öncesi İsrail sınırına yakın cepheleri çok iyi savunmak ve aralarındaki silah trafiğini en az seviyeye indirmek zorunda olduğu kesindir.

Cephenin her iki tarafında yer alan güçlerin meydana gelebilecek bir savaşın etkilerini çok iyi hesap etmeleri gerekmektedir. Silah kapasitelerinin her geçen gün arttığı, sivillere hiç özen gösterilmeyeceği açık olan bu savaş türü, Ortadoğu ve çevresinde ki ülkeleri bir domino etkisi ile içine alacağı, büyük felaketlerin yaşanmasına sebep olabilecek yolda maalesef hızla ilerlemektedir.

İran'ın kendisine yapılacak ABD destekli olası bir İsrail hava operasyonuna karşılık Suudi Arabistan'ı da hedef alma ihtimali ve İsrail'e Lübnan sınırında bulunan Suriye-İran destekli Hizbullah örgütü tarafından ateş açılması işin içine Suriye'yi de katacaktır.

Tüm bu tetiklemeler, etki alanı tahminlerin çok üzerinde bir savaşın başlangıcı olacak, Türkiye ise iki komşusunu birden kapsayan bu İsrail şavaşının ister istemez doğrudan ya da dolaylı kendisini içerisinde bulacaktır
http://www.savunmasanayi.net/israilin-turkiye-uzerinden-suriye-hava-saldirisi/israilin-turkiye-uzerinden-suriye-hava-saldirisi/ Mesajı Paylaş
Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!

İsrail Þam'ı vurdu
Hürriyet Planet
30 Ocak 2013

   e-posta

Suriye. İsrail Þam'ı vurdu
Suriye ordusu, İsrail'in Þam yakınlarındaki bir askeri araştırma merkezini bombaladığını iddia etti. İddiaya göre İsrail jetleri şafak vakti hava sahasını ihlal ederek operasyonu gerçekleştirdi.

Suriye ordusundan yapılan açıklamada İsrail savaş uçaklarının başkent Þam yakınlarında bir askeri hedefi vurduğu belirtildi. Saldırının, "teröristlerin tesisi ele geçirme girişimlerinin başarısız olmasının ardından" gerçekleştiği öne sürüldü.

ASKERİ ARAÞTIRMA TESİSİ VURULDU
Þam yakınlarındaki Jamraya'daki askeri araştırma tesisine yönelik saldırıda 2 çalışanın öldüğü belirtilirken İsrail bombardımanının "Araplar ve Müslümanlara yönelik suçlarından biri" olduğu iddia edildi. İsrail'in Hizbullah'a silah götüren bir konvoyu hedef aldığı yönündeki haberlerin ise doğru olmadığı belirtildi.

İsrail 6 Eylül 2007'de Suriye'nin kuzeyinde bir nükleer tesisi bombalamıştı.

KONVOY İDDİASI DOĞRULANMADI
Lübnanlı yetkililer son 24 saat içinde İsrail hava kuvvetlerine ait 12 savaş uçağının Lübnan'ın güneyinde sortiler yaparak hava sahasını ihlal ettiğini açıkladı.

Açıklamadan kısa bir süre sonra İsrail jetlerinin Suriye-Lübnan sınırının Suriye tarafında bir hedefi vurduğu yönünde iddialar ortaya atıldı. İsrail'in hedefinde Suriye'den gelen bir konvoy olduğu iddia edilmişti. Ancak bu iddialar doğrulanmadı.

Lübnan ordusundan yapılan yazılı açıklamada sortilerin sonuncusunun yerel saatle bugün sabaha karşı 02.00'de gerçekleştirildiği belirtildi.

Dört savaş uçağının ülkenin güneyindeki Nakura kasabasının üzerinden uçtuğu ve Lübnan hava sahasından ayrıldığı belirtildi.

Dün de sekiz başka savaş uçağı tarafından benzer uçuşlar gerçekleştirildiği ifade edildi.

"BİR HEDEF VURULDU"
İsrail'den konuyla ilgili henüz açıklama gelmedi.

Ancak Batılı bir diplomat ve güvenlik kaynağı, İsrail güçlerinin dün gece Suriye-Lübnan sınırının Suriye tarafında bir hedefi vurduğunu öne sürdü.

Adlarının açıklanmasını istemeyen kaynaklar vurulan hedefin ne olduğu ya da saldırının tam yeri konusunda bir açıklama yapmadı.

Kaynaklardan biri, "Sınır bölgesinde bir hedefin isabet aldığı kesin" diye konuştu.

"KONVOYU HAVAYA UÇURDULAR"
AFP'ye konuşan ve adlarının açıklanmasını istemeyen güvenlik kaynakları ise İsrail uçaklarının Suriye'den gelen bir silah konvoyu vurduğunu belirtti.

Bir kaynak, "İsrail Hava Kuvvetleri Suriye'den Lübnan'a geçen bir konvoyu havaya uçurdu" derken saldırının tam yerini ya da konvoyun ne taşıdığını söylemedi.

İsrail ordusu ise iddialar hakkında bir yorum yapmadı.

MÜDAHALE SİNYALİ
İsrail Başbakan Yardımcısı Silvan Þalom, hafta sonu yaptığı açıklamada, Suriye'nin kimyasal silahları üzerindeki kontrolünün zayıfladığı yönündeki her türlü işaretin İsrail'in müdahalesine neden olabileceğini söylemişti.

Bu açıklamadan bir gün önce de Lübnan gazetesi El Müstakbel, Hizbullah kontrolündeki bölgede bir silah deposunda patlama meydana geldiğini bildirmiş ancak haber resmi kaynaklarca doğrulanmamıştı.

http://www.hurriyet.com.tr/planet/22479769.asp Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

#19
ABD İsrail saldırısından haberdardı
Hürriyet Planet
31 Ocak 2013



Saldırıda flaş gelişme
Suriye ordusu, İsrail savaş uçaklarının dün şafak vakti başkent Þam'daki bir askeri tesisi bombaladığını açıkladı. Washington'ın saldırı hakkında daha önceden bilgilendirildiğini belirten ABD'li yetkililer ise İsrail jetlerinin Hizbullah'a uçaksavar füzeleri taşıyan bir konvoyu hedef aldığını söyledi.

Suriye ordusundan yapılan açıklamada, Lübnan sınırı yakınlarında bulunan Jamraya'daki askeri araştırma tesisine yönelik saldırıda iki çalışanın öldüğü belirtildi.

Açıklamada İsrail saldırısının, "teröristlerin tesisi ele geçirme girişimlerinin başarısız olmasının ardından" gerçekleştiği savunuldu. İsrail'in Hizbullah'a silah götüren bir konvoyu hedef aldığı yönündeki haberlerin ise doğru olmadığı iddia edildi.

Bu açıklamadan saatler önce Lübnan ordusu, İsrail uçaklarının hava sahalarını ihlal ettiğini ve Suriye sınırında saatler süren bir operasyon gerçekleştirdiğini duyurmuştu. /_np/4105/19104105.jpg

ABD BİLİYORDU
Wall Street Journal'a konuşan ABD'li yetkililer, İsrail'in saldırı öncesi Washington'ı bilgilendirdiğini belirterek, söz konusu konvoyun bölgedeki bir askeri tesis yakınlarında vurulmuş olabileceğini belirtti.

ABD'li yetkililer, New York Times'a yaptıkları açıklamalarda da Washington'ın saldırıdan önce bilgilendirildiğini doğruladı.

Saldırının ardından Hizbullah İsrail'i kınadı.

2007'de de Suriye topraklarını vuran İsrail, krizin derinleştiği günlerden bu yana Suriye'deki kimyasal silahların Lübnan'daki Hizbullah'ın eline geçmesinden endişe duyduğunu dile getiriyordu. Tel Aviv yönetimi, silah transferini engellemek için benzer saldırılar düzenleyebileceği uyarısında bulunmuştu.

NEDEN ÞİMDİ VURDU?
Batılı yetkililer ve güvenlik uzmanlarına göre, İsrail'in bu sürpriz saldırıyı gerçekleştirme nedeni, Suriye'nin içinde bulunduğu karışıklık nedeniyle kendisine bir karşılık veremeyecek durumda olduğunu tahmin etmesi. Uzmanlara göre, İsrail ayrıca İran'ın Haziran ayında seçimlere gidecek olmasından ötürü Tahran'ın olası bir karşı saldırıya girişme ihtimalini az görüyor.

İRAN 'BİZE YAPILDI SAYARIZ' DEMİÞTİ
Olayla ilgili İsrail'den resmi açıklama gelmezken İran'ın vereceği tepki önem taşıyor. Çünkü İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, Suriye'ye yapılacak bir saldırının İran ve müttefiklerine bir saldırı anlamına geleceği uyarısında bulunmuştu.

EN SON 2007'DE VURMUÞTU
İsrail 6 Eylül 2007'de Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirdiği hava saldırısında bir nükleer tesisi hedef almıştı. İsrail jetleri Kuzey Kore'nin yardımıyla nükleer silah üretmekle suçlanan Suriye`nin El Kibar tesislerini bombaladığında, dönüş yolunda Hatay'a boş bir füze tankı düşürmüştü. İsrail uçaklarının Türk hava sahasını kullandığının ortaya çıkması Türkiye'yi de tartışmaların merkezine çekmişti.

http://www.hurriyet.com.tr/planet/22486369.asp Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz