İran ordusu ne kadar güçlü?

Başlatan es[ape, 26 Nisan 2010, 15:33:23

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

İran'a BM'nin ilk yaptırımını Rusya uyguladı: S-300 füze satışı DONDURULUYOR

Rusya, İran'a S-300 füze satışını donduruyor...

Rusya'nın İran'a S-300 füze sistemi satışını donduracağı bildirildi.

Rus İnterfaks ajansının Rus silah sanayii kaynaklarına dayanarak verdiği haberde, BM Güvenlik Konseyinin İran'a dün yeni yaptırım kararı almasının ardından, S-300 satışı anlaşmasının dondurulacağı belirtildi.

Rus yetkilileri, daha önce yaptıkları açıklamalarda, yaptırımların S-300 satışını engellemeyeceğini söylemişti. ABD ve İsrail, Rusya'dan bu satıştan vazgeçmesini defalarca istemişti.
İran ve Rusya, gelişmiş uzun menzilli hava savunma sistemi S-300'lerin alım satımıyla ilgili anlaşmayı 2007'de Kremlin'de imzalamıştı. 800 milyon dolarlık anlaşma, Rusya'nın İran'a 5 adet S-300 füze sistemi satışını öngörüyor.
Kaynak : AA Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

s-300 lerin kalite ve yeteneklerini sorgulayanm arkadaşlar bu haberi okusun. Siyasi alanda bu kadar etkili bir sistem uyguamada da en azbu kadar etkilidir. Mesajı Paylaş

bu sabah TRT1 Haberlerde bu konuyla ilgili bir haber izledim  BM yaptırımlarının  saldırı amaçlı silahları kapsadığını S-300'lerin ise savunma amaçlı silahlar oldukları için BM yaptırımlarının  bu silahların irana satışına engel teşkil etmediği belirtildi.
kısacası  herhangi bir engel yok ruslar bu hava savunma sistemlerini  istedikleri gibi transfer edebilirler Mesajı Paylaş
Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!

 İRAN VE FÜZE TEKNOLOJİSİ

Bir zamanlar ABD'den aldığı silahlarla dünyanın dördüncü büyük askeri gücünü oluşturmuş olan İran, ambargo nedeniyle bu özelliğini yitirdi. Þah zamanında döneminin en etkilisi sayılan, F-14A Tomcat, F-4 Phantom savaş uçaklarına, 70'den çok AH-1 Cobra Taarruz, 35 kadar CH-47 ağır nakliye helikopterine, C-130 ve Boeing 747 nakliye, Boeing 707 tipi tanker uçaklarına ve Hoovercraft gemilerine sahip olan İran, ambargo sonrası değil sofistike Amerikan silahlarını almakta, elindekilerin bile yedek parçalarını sağlamada tamamen olmasa da ciddi ölçülerde zorlandı. Bugün yukarıda sayılan silahlarının da demode olması, yedek parça sorunu yaşaması ve söz konusu silahların tam randımanla çalıştırılamaması, bunların sayılarını envanterden düşürdüğünden İran'ı birçok gelişmekte olan ülkenin silahlanma stratejisindeki benzeri adımları atmaya zorladı. Özellikle Kuzey Kore'nin yardımlarıyla, geçmişte Suriye, Irak ve Libya'nın izledikleri yolu çok daha etkin bir şekilde programlaştırıp, üretemeyeceği sofistike uçakların yerine, hedeflere daha sorunsuz ulaşabilecek, teknolojik açıdan dışarıdan kurcalamalara ve elektronik, Truva atları benzeri engellemelere izin vermeyen stratejik etkinliğe sahip balistik füze ve roketleri üretmeye başladı.( Bu hususu satır aralarında Türkiye'ye de daha fazla örnek olmasını bu vesileyle dile getirmek isteriz.)
Özellikle Ortadoğu ülkelerinin son 15 yılda giderek önem verdikleri balistik füze ve topçu roketleri kullanmanın etkin örnekleri ilk olarak, 1. Körfez Savaşı'nda görüldü. Savaş sırasında, envanterinde sayıca çok olan ve çevresindeki ülkelerce tehdit olarak algılanan MİG-29 tipi ve öteki jet savaş uçaklarını Amerikan güçlerine karşı havalandıramayan Irak'ın -özellikle İsrail'e karşı- tek başarılı ve panik yaratan saldırılarının, elindeki Scud roketleriyle olduğunu bu vesileyle anımsatmakta yarar vardır. Yine 12 Temmuz'da başlayan 14 Ağustos 2007'ye kadar süren "İsrail-Hizbullah Savaşı'nda" Hizbullah'ın İsrail'e attığı ve çoğu önlenemeyen, ciddi hasarlar verip İsrail'de panik yaratan ve her halde bundan böyle İsrail'in güvenlik konseptini gözden geçirmesini ve Hizbullah'ı daha dikkate almasını gerektirecek roket saldırıları da burada bu silahların giderek artan önemine değinmemizi gerektirmektedir.
Hizbullah kendine göre bir topyekun, İsrail açısından ise asimetrik bir savaş verirken, bütün güçlerini seferber ettiği bu savaşta 5.000'den çok kısa ve orta menzilli roket kullanmıştır. 33 gün süren roket saldırılarının İsrail'de 53 ölü ve 2.000 kadar yaralıya neden olduğu, bu süre zarfında Kuzey İsrail bölgesinin tamamen paralize olmuş olması ve İsrail'e de bu saldırıların maliyetinin yaklaşık beş milyar dolar olduğu da iddia edilmektedir. Özellikle zarar görmüş olan bölgeler arasında, Hizbullah'ın roket saldırılarına hedef olan İsrail'in üçüncü büyük kenti Hayfa'nın, İsrail'in turizm ve sanayi merkezi olması da böyle önemli bir yerin ancak roketlerle erişilebileceğini kanıtlayan doğru bir taktik olması açısından önemlidir. Ateşkes sonrasında bile Hizbullah'ın elinde hala 10.000'den fazla roket ve füze olduğu ve Hizbullah'ın bunları BM'nin kararlarına karşın teslim etmediği de, Hizbullah'ın bundan böyle dikkate alınması gereken gücünü göstermektedir. Hizbullah'ın yükseliş seyri aynı zamanda Afganistan'da Sovyetler'e karşı savaşan Afgan mücahitlerin Amerikan Stinger yerden havaya füzelerini kullanmasıyla birlikte literatüre giren, "asimetrik savaş"ın yeni boyutlarını göstermesi açısından da önemlidir. Hizbullah'ın halen elindeki füze ve roket envanterinin, Suriye tarafından sağlanan Grad (50 km. menzilli), Raad (70 km menzilli) ve Hayber 1 (100 km. menzilli) roketler dışında, İran'dan verildiği söylenen 240 mm.lik Fecr-3 (43 km. menzilli), 320 mm.lik Fecr-5 (75 km. menzilli) ve 600 mm.lik Zelzel-2 (250 km. menzilli)'den oluştuğu da ifade edilmektedir.

İRAN'IN ERİÞTİĞİ NOKTA

Amerikan kuvvetlerince İran'ın nükleer tesislerine olası bir saldırının geçtiğimiz aylar içinde söz konusu olduğu hatırlanırsa, her şeye karşın özellikle de Lübnan olaylarından dolayı artık ABD'nin de Hizbullah saldırısından ciddi bir şekilde ders aldığını ve İran'ın misilleme olarak kullanabileceği Þahab ve öteki geliştirilmiş füzelerini hesaba katmaya başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. İran'ın, sayıları bine yakın çok çeşitli füzesinin, Umman, Katar, Kuveyt ve Irak'taki Amerikan üssünü vurma olanağı olduğunun söylenmesinin yanı sıra, sayıları 30-100 kadar olduğu sanılan Þahab-3, Fecr-3MIRV ve AÞURE füzelerinin de İsrail'i vurması söz konusudur. İran'ın füze teknolojisi açısından erişmiş olduğu nokta, Kuzey Kore, Çin ve Rusya'dan alınan platformların ters mühendislikle üretiminin yanı sıra, doğrudan alınan teknolojik bilgi, ekipman ve müşterek çalışma şeklinde oluşmuştur. Bugün gelinen noktanın bir sonraki adımı ise, geliştirilen sıvı yakıtlı Þahab serisiyle ve katı yakıtlı çok daha sofistike başka platformlarla 2020'lere doğru İran'ın ABD kıtasını doğrudan tehdit edebileceği şeklinde yorumlanıyor. İran'ın bugün çeşitli aşamalardan sonra geldiği nokta, özellikle Irak ile savaşında hava kuvvetleri ile Irak'ın içlerindeki tesisleri vuramayacağını anlamasıyla ve bizzat kendi topraklarının Irak füzelerince vurulmasıyla balistik füze sistemlerine sahip olma zaruretini tespit etmesi ile başlamıştır. İsrail ile ilişkilerini hesaba katan İran, bunun sonucu olarak çok hırslı bir şekilde füze geliştirme programını ele almıştır. Programın hedefinin boyutları, kıtalararası balistik füze üretimine erişebilecek bir şekilde ve hem katı hem de sıvı yakıtlı balistik füzeler üretebilecek teknolojilerde ele alınmıştır. Bugün, orta ve uzun menzilli balistik füzeler üretimine ve bu bağlamda uzaya uydu göndermeyi sağlayabilecek kapasitede daha yetenekli füzeler üretme noktasına yaklaşılmıştır. Yine İran'ın balistik füzelerinin, konvansiyonel yüksek güçlü patlayıcıların yanı sıra, kimyasal ve hatta nükleer savaş başlıklarını taşıyabilecek şekilde geliştirildiği de bilinmektedir. İran'ın bu kapasiteye ulaşması hiç şüphesiz yıllar önce ele alınan programın ara vermeden yürütülmesiyle gerçekleşmiştir. Petrol gelirlerinin de dünya petrol fiyatları ve ihtiyacı paralelinde artması İran'a ekonomik olarak bu olanağı sağlamıştır. İran'ın balistik füze programının bugünkü küçümsenmeyecek başarısının temelinde, çalışmaların büyük oranda İran Savunma Bakanlığı'na bağlı olan; Uzay ve Havacılık Endüstrisi Kurumu ve Makine Sanayi Kurumu tarafından yürütülmesi yatmaktadır. Bu bağlamda, Saltanat-Abat Füze Merkezi, Vanak Füze Merkezi, Parçin Füze Fabrikaları, Bakeri Tesisleri, Mustafa Humeyni Üssü Tesisleri, Hemmat Üretim Tesisleri, Kadiri Üssü Fabrikaları, İran Havacılık Sanayi, İran Elektronik Sanayi Kuruluşu, İran Helikopter Yenileme ve Destek Tesisleri, Tardis İran Þirketi Zekeriya El-Razi Kimya Tesisleri gibi sanayi tesislerinin ilgili programı yürüttükleri söylenmektedir. Yine; Amir Kabar Teknik Üniversitesi, Devrim Muhafızlarına ait İmam Hüseyin Üniversitesi ve Tahran'daki Þerif Teknoloji Üniversitesi'nin de bu çalışmalara bilimsel katkıda bulunduklarına işaret edilmektedir.
İran'ın uzun vadeli füze programının temel destekleyici ve tedarikçisi olan Çin, Kuzey Kore ve Eski Sovyet Cumhuriyetleri'nin de bugün gelinen noktadaki katkıları inkar edilemez. Kuzey Kore, özellikle bugün erişilen noktada İran'a en büyük katkıyı sağlamış ve sağlamaya da devam etmektedir. Özellikle 1999 yılında, Chang Wang Kuruluşu, İran'a verdiği 12 Nodong motoru ile İran'ın orta menzilli füze üretim programına önemli katkı sağlamıştır. 2006 yılında İranlı mühendislerin Kuzey Kore'ye ait Taepodong-2 (orta menzilli) füzesinin denemesine katılmış olmaları, İran'ın Orta-Uzun menzilli füzeler konusundaki çalışmalarında Kuzey Kore'nin yerini ve önemini göstermektedir. Çin Halk Cumhuriyeti'nin de İran'a başından itibaren süregelen yardımı bilinmektedir. İran'a teknoloji ve malzeme konusunda bir dizi yardım sağlayan kuruluşların başında China North Industries Þirketi gelmektedir ve bu kuruluş 2003 yılında ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yaptırımlarına tabi tutulan şirketler arasına sokulmuştur. Yine benzeri şekilde; Çin'e ait CPMIEC firması ve Taian Dış Ticaret Firması da 2003 Haziran'ında ABD'nin yaptırım listesine konulmuştur.
1995 yılından bu yana Uluslararası Füze Teknolojisi Kontrol Sistemi'ne tabi olan Rusya Federasyonu'nun da özellikle Þahab-3 füzelerinin geliştirilmesinde İran'a yardımcı olduğu söylenmektedir. Baltık Devlet Teknik Üniversitesi, Glavkosmos, Grafit, MOSO, Polyus Bilimsel Araştırmalar Üretim Birliği gibi kuruluşların da İran'a malzeme ve teknoloji yardımı yapmış olmalarından dolayı ABD'nin "yaptırım uygulanacaklar listesine" konulmaları Rusya'nın İran'a katkılarını göstermektedir. Aynı şekilde eski Sovyet Cumhuriyetleri'nden Moldova'ya ait 3 kuruluşun da İran'a ait üretim kuruluşlarına teknoloji vermesi üzerine yaptırım uygulanacaklar listesine alınmaları, İran'ın uluslararası işbirliği ve tedarik programlarının boyutlarını göstermektedir.

FÜZE SİSTEMLERİ

İran'ın balistik füze çalışmalarının baştan Scud-B füzelerinin ters mühendislik yoluyla üretilmesine dayandığı söylenmektedir. Bundan hareketle Þahab-1 füzesi geliştirilmiştir. Bilahare, sıvı yakıtlı Þahab-2 (Kuzey Kore'nin Scud-C benzeri) ve Þahab-3'lerle programa devam edilmiştir. İran'ın sürdürdüğü daha uzun menzilli Þahab-4, Þahab-5 ve Þahab-6 programları da yine sıvı yakıtlıdır ve başta Kuzey Koreli ve Rus mühendisler tarafından geliştirilmektedir.
Füze üretiminin yine önemli bir gereği olan katı yakıtlı füzelerin üretimi ise Oghab ve Þahin-II füzeleriyle başlatılmış ve yine Çin Halk Cumhuriyeti'nin katkılarıyla, katı yakıtlı, Fecr, Nazeat, Zelzel gibi topçu roket sistemleri geliştirilmiştir. Bugün İran'ın bu teknolojilerde kendine yeterli bir düzeye eriştiği düşünülmektedir. Ancak geçtiğimiz Kasım ayının sonunda İran'ın geliştirdiğini ilan ettiği AÞURE isimli füze, bu ülkenin balistik füze programını ne ölçüde ciddiye aldığının ve hangi noktaya eriştiğinin bir kanıtıdır. Savunma çevreleri, katı yakıtlı olması açısından önemli bir gelişmişlik arz eden bu füzenin 2.000 km. menzili olduğuna ve İran'ın bugüne kadar geliştirmiş olduğu bütün füze sistemleri içerisinde teknik açıdan en üst düzeye erişmiş füze olduğuna dikkat çekmişlerdir. Esasen İran'ın 2.000 km. menzile elindeki sıvı yakıtlı Þahab-3'leri geliştirerek erişmesi beklenirken bunu çok ayrı bir platformda ve teknolojide başarması da ayrıca önemlidir.
İran'ın halen bilinen balistik füze ve roket sistemleri şöyledir:
- Þahab 1 (Scud B): 300 km. menzilli, 800 kg. savaş başlıklı, sıvı yakıtlı, halen kullanıma hazır, CEP-hedef sapma mesafesi yaklaşık 1 km. (50-300 adet mevcut).
- Þahab 2 (Scud C): 500 km. menzilli, 700 kg. savaş başlıklı, sıvı yakıtlı, kullanımda (50-150 adet mevcut).
- Þahab 3: 1.300 km. menzilli, 750 kg. savaş başlıklı, sıvı yakıtlı, hedef şaşma mesafesi 3 km. (Ellerinde 30-100 kadar mevcut olduğu söyleniyor).
Bundan türetilmiş Þahab 3B'nin menzilinin 2.000 km, 3C'nin 2.200 km. olduğu iddia edilmekte.
- Þahab 4: Yaklaşık 2.000 km. menzilli, 1.000 kg. savaş başlıklı, sıvı yakıtlı. Kullanıma hazırlık süresi bilinmiyor.
- IRIS: Sıvı, katı yakıtlı, 3.000 km. menzilli, (Þahab-3D türevi)
- Tondar 69 (CSS8): 150 km. menzilli, 190 kg. savaş başlıklı, katı yakıtlı, kullanımda.
- Fatih 110:200 km. menzilli, katı yakıtlı, kullanımda.
- Fecr-3 MIRV: Menzili bilinmiyor, sıvı yakıtlı, çok başlıklı, yerden havaya füzelere karşı korunma özellikli. İran'ın çok gelişmiş bir balistik füze sistemi olduğu söyleniyor.
- Ghadr-110: Birinci kademesinin sıvı yakıtlı ve ikinci kademesinin katı yakıtlı olduğu ve Þahab 3'ün geliştirilmiş bir versiyonu olduğu iddia ediliyor. Menzilinin 2.500 km civarına erişebileceği de söylentiler arasında. Þahab-3'lerin saatlerce sürebilecek hazırlık safhasına karşı 30 dakikada atışa hazır hale getirilebileceği ve yüksek manevra yeteneği iddiaları da önemli bir husus.
İran'ın halihazırda elinde olan ve geliştirmekte olduğu çoğu kısa menzilli balistik füze ve topçu roketleri; Samid, Þahin II, Nazent, Zelzel-1, Zelzel-2, Zelzel-3'dür.
Katyuşa Roketleri: Fecr-2, Fecr-3 (Fecr-3 MIRV'den farklı), Fecr-5 ve Oghab'dır.
Yerden Havaya Savunma Füzeleri: Misak-1, Misak-2, Seyyid-1, Þahab Thaqeb'dir.
Bunlara ek olarak İran'ın (Stealth) radarlara yakalanmayacak görünmez özellikli Kosar adlı bir Cruise füzesi geliştirdiği de söylenmektedir. Bu füzenin karadan, havadan veya denizden küçük ve orta büyüklükteki deniz hedeflerine etkili olacak özelliklere sahip olduğu da iddia edilmektedir.
İran'ın çok yönlü ve geniş bir yelpaze çerçevesinde geliştirmeyi başardığı bütün bu sistemler süreç içinde daha da etkili ve teknolojik özelliklere sahip olacaklardır. Ancak balistik füze teknolojisinin asıl önemli olan ve erişilmesi gereken boyutu, hedeften sapma oranının(CEP) azaltılmasıdır ki bu konuda İran'ın önünde teknolojik olarak daha çok yol olduğu söylenebilir. Ne var ki İran'ın olası bir savaşta hedef alabileceği İsrail ve başka küçük ülkeler açısından CEP oranının fazlalığı da çok bir şey ifade etmeyecektir. Çünkü nüfusu yoğun, yüzölçümü küçük ülkelere atılan füzeler, hedef alınan ülkenin altyapı ve nüfusuna bir şekilde mutlaka zarar verecektir.

KAYNAK: tusam.net











Mesajı Paylaş
Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!

Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!

Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!

Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!

Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!

İrandan örnek sadece balistik füzeleri gerisi boş.Þahsi görüşürüm,Bu arada MİG'lerin bir sorunu olursa artık yedek parça alamıyacaklar demi ? Yaptırımlardan dolayı. Mesajı Paylaş

Mig 29 lar için yedek parça tedarik edememeleri neyi değiştirir yine uçururlar eminim.F14 lere 30 senedir yedek parça tedarik edemiyolar.Yine de uçuruyolar.Nasıl yapıyorlar ben hala anlamış ve çözmüş değilim.Bakım ve idamesi bu kadar zor ve pahalı olan bir uçakda bunu başarıyorlarsa helal olsun derim adamlara.Unutulmamalıdırki abd bu f14 leri bakım ve idame masrafları çok yüksek olduğu için servisten çekmiştir. Bide bilinenin aksine iranın elindeki bu sayısı 20 kadar değilmiş.Aktif olan f14 sayısının 40 ila 44 arasında olduğu söyleniyor diğer türk savunma sanayii forumlarında. Mesajı Paylaş
Kuvvete dayanamayan adalet aciz;Adalete dayanamayan kuvvet zalimdir.


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz