Yeni bir Ortadoğu doğuyor

Başlatan SKYWOLF, 10 Haziran 2010, 20:20:38

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Yeni bir Ortadoğu doğuyor

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye, Türkiye, Ürdün ve Lübnan'ın serbest ticaret ve serbest vize ülkeleri olarak ilan edileceğini açıkladı.

17:08 | 10 Haziran 2010
Yeni bir Ortadoğu doğuyor!

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye, Türkiye, Ürdün ve Lübnan'ın serbest ticaret ve serbest vize ülkeleri olarak ilan edileceğini açıkladı.
Four Season Otel'de düzenlenen 5. Türk - Arap Forumu'nda konuşan Davutoğlu, İstanbul'un bugün tarihi bir toplantılar silsilesine ev sahipliği yaptığını, 17 Dışişleri Bakanı ve 5 Arap ülkesinden farklı temsilcilerle görüşeceklerini açıkladı. 22 ülkeden gelen bakanlara izlettirmek üzere özel bir sanatsal faaliyet düzenlemek istediklerini de belirten Davutoğlu, ancak bu sanat faaliyetinin İsrail askerlerinin saldırısında ölen 9 Türk vatandaşın anısına hürmeten iptal edildiğini söyledi. Türk ve Arap dünyası arasında zihniyetlerde oluşan, inşa edilen duvarların birer birer yıkıldığını dile getiren Davutoğlu, oluşan yeni zihniyetin gelecek kuşaklarda önemli etkiler oluşturacağını kaydederek, "Sinop'tan Ekvator'a, İstanbul Boğazı'ndan Aden Körfezi'ne kadar dünyanın en önemli kuşağına sahibiz. Biz bu kuşağın güvenlik ve ekonomik alan haline dönüştürülmesi konusunda kararlıyız. Başbakan, bütün bu havzayı tek bir havzaya dönüştürme hedefindedir" dedi.

KÜÇÜK BİR KIVILCIM, BÜYÜK YANGINA DÖNÜÞME POTANSİYELİ TAÞIYOR
Bu bölgeyi güvenlik bölgesine dönüşürken en büyük tehdidi Filistin'e yapılan baskı politikalarının oluşturduğu kanaati taşıdıklarını dile getiren Davutoğlu, bu bölgenin son derece kırılgan bir yapıya sahip olduğunu, küçük bir kıvılcımın, büyük bir yangına dönüşme potansiyeli taşıdığını söyledi. Bu bölgedeki sorunlara Türkiye'nin kayıtsız kalmayacağına dikkat çeken Davutoğlu, şunları söyledi:
"Kim ne derse desin, bu bölgedeki sorunlarla ilgilenmeye devam edeceğiz. Türkiye'nin sorunu değil demeyeceğiz. Tam bir ekonomik liberalleşme olmasını istiyoruz. Kars'tan kalkan bir arabanın, Moritanya kadar gitmesini ümit ediyoruz. Hem Arap, hem de Körfez İşbirliği Konseyi ile serbest ticaret anlaşmaları geliştirdik. Suriye - Türkiye - Ürdün ve Lübnan arasında serbest ticaret ve serbest vize ülkeleri olarak ilan edilecek. Bu ülkeler arasında hiçbir engelle karşılaşmadan insanlar ve mallar seyrüsefer halinde olacak. Sınır kapılarında başka bir ülkeye gittiklerini daha anlamayacaklar. Bölgemiz artık krizler ve geri kalmışlıklar bölgesi değil, yükselen bir bölge. Bu bölge barış ve güvenlik haline dönüşecektir. Önümüzdeki 5-10 yıl içinde en radikal değişiklikleri gerçekleşecektir. Türkiye ile Arap dünyası arasında en kapsamlı diyalogu gerçekleştireceğimiz inancındayız."

TÜRK EKONOMİSİ ÇOK GÜÇLÜ TOPARLANMA YOLUNA GİRDİ
Maliye Bakanı Mehmet Þimşek ise, Türkiye'nin krizi mali disiplin, makro ekonomik politikalar sayesinde en az hasarla atlatmayı başardığını belirterek, "Türk ekonomisi çok güçlü toparlanma yoluna girdi" dedi. "Þimdi ilişkileri güçlendirme zamanı" diyen Bakan Þimşek, Türkiye ve Arap dünyası ticari ilişkilerin 2002 - 20009 yılları arasında 4 kat arttığına dikkat çekti. Türk ve Arap ekonomisinin, birbirini tamamlayıcı nitelik taşıdığını ve Türkiye'nin son derece büyük bir pazarı olduğunu vurgulayan Þimşek, şunları söyledi:
"Türkiye, AB ülkelerinin ekonomileri ile yarışır hale geldi. Enerji ve yatırım konusunda Türkiye iştahı yüksek bir ekonomi. Yatırım ve ortaklıklar açısında çok cazip. Türkiye, gerçekten gelişmekte olan bir pazar. Ekonomide ciddi reformlar gerçekleştirdi. Kriz nedeni ile geçen yıl ciddi bir belirsizlik vardı. Bu krizi, mali disiplin, makro ekonomik politika sayesinde en az hasarla atlatmayı başardık. Türk ekonomisi çok güçlü bir toparlanma yoluna girdi. OECD ile kıyaslandığında GSYH büyümesinin yüzde 6 olduğunu görürsünüz. Büyümekte olan ülkeler arasında yerimizi almaya devam ediyoruz. Müslüman dünya geçmişte çok büyük medeniyetler kurdu. Yenilikçiliğin ve aydınlanmanın kaynağıydı. Neden köklerimize geri dönüp, güçlerimizi yeniden keşfetmeyelim ki. Türk ve Arap ülkeleri arasında serbest ticaret anlaşmaları elbette faydalı olacaktır. insanlarımızı eğitmeye daha fazla kaynak ayıralım. Alt yapıya yatırım yapalım. Uzun süreli istikrarar kavuşmamızın anahtarı buradadır."
İsrail'in Türk konvoyuna saldırısını da sert bir dille eleştiren Bakan Þimşek, "Bölgemizde Gazze'deki insanların acılarına kayıtsız kalamayız. Uluslararası sularda gerçekleşen terör faaliyetleri konusunda dehşete kapılıyoruz ve görmezden gelemeyiz. Forum'un buna katkıda bulunacağına inanıyorum" dedi.

ORTAK TAKAS BANKASI KURALIM
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı(TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, iki ülke arasında güçlü bir bankacılık ağı tesis edilmesi gerektiğini belirterek, "Ortak bir takas bankası kurmalıyız. Böylece yabancı bankalara bağımlılığı azaltabiliriz" çağrısında bulundu.
5. Türk - Arap Ekonomi Forumu'nda konuşan Hisarcıklıoğlu, Atlantik Okyanusu'ndan, Basra Körfezi'ne kadar 350 milyonluk Arap iş dünyasının Türk iş aleminin kalbinde özel bir yeri olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu, "Nu mutlu ki mühendislerimiz, inşaatçılarımız, iş adamlarımız, Arap dünyasının her yerinde varlık gösteriyor. Dünyadaki güç dengesi yeniden kurulurken, bölge içi sorunlarını çözmüş, refah ve istikrara ulaşmış güçlü bir Arap Dünyası, türk iş camiasının ortak arzusudur" dedi.
Küresel düzen içinde enerji, gıda, su iş güvenliği gibi konularda meydan okumalara karşı işbirliği yapılması gerektiğinin altını çizen Hisarcıkloğlu, Arap iş dünyasına ortak bir takas bankası kurulması için çağrıda bulundu. Hisarcıklıoğlu, "Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkiler son yıllarda çok hızlı gelişmiştir. Bunu devam ettirmek için ülkelerimizi birbirine bağlayan, ulaştırma ağlarını modernize etmeliyiz. Basra'dan Doğu Akdeniz'e, Kızıldeniz'den, Karadeniz'e modern bir şekilde birbirine bağlanmalıdır. İkinci olarak da ülkelerimiz arasında güçlü bir bankacılık ağı tesis etmeliyiz. Ortak bir takas bankası kurmalıyız. Böylece Türk ve Arap iş aleminin, yabancı bankalara bağımlılığını azaltabiliriz" dedi. Hisarcıklıoğlu, Türkiye - Lübnan, Türkiye - Körfez İşbirliği Konseyi serbest ticaret anlaşması müzakerelerinin de tamamlamak gerektiğini vurgulayarak, "Bu iki anlaşma imzalandığı zaman, Doğu Akdeniz ile Basra Körfezi arasında geniş bir serbest ticaret alanı meydana getirmiş olacağız" dedi. Al İktissad Wal Aamal Group Raouf Alou Zaki, Türk - Arap Forumu'nun 6'ncısının 2011'de Türkiye'de düzenleneceğini söyledi.

ORTAK DEKLARASYON
Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Suriye arasında serbest ticaret ve serbest vize bölgesi oluşturulmasına ilişkin ortak deklarasyon açıklandı.
         Türk-Arap İşbirliği Forumu 3. Dışişleri Bakanları toplantısının sonunda Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından okunan ortak deklarasyonda, "Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Suriye arasındaki ilişkilerin birbirlerine ortak tarih, kültür ve coğrafyayla emsalsiz bir şekilde bağlı olan halklarının iradesi temelinde artmakta olan siyasi diyalog, ekonomik karşılıklı bağımlılık ve kültürel etkileşim temelinde nitelendiği" bildirildi.
         Mevcut işbirliğinin çok uluslu ve kurumsal bir çerçevede güçlendirilmesi, uzun vadeli stratejik ortaklığın ve aralarındaki dayanışmanın geliştirilmesi ve ekonomik entegrasyona doğru ilerlenmesi hedefine dikkat çekilen deklarasyonda, "Yüksek Düzeyli Dörtlü İşbirliği Konseyi (YDDİK)" tesis edilmesi ve bu ülkeler arasında serbest ticaret ve dolaşım alanı oluşturulmasının kararlaştırıldığı belirtildi.
         YDDİK'nin, ortak çıkarlar ve ilgi alanları çerçevesinde işbirliğinin geliştirilmesi konusunda sağlam bir temel teşkil eden serbest ticaret ve vize muafiyeti alanlarındaki mevcut ikili anlaşmalar ve uygulamalar temelinde yapılacağı ifade edilerek, Türkiye'nin bu anlayışla Suriye, Ürdün ve Lübnan'la vize muafiyeti anlaşmalarını yürürlüğe koyduğu hatırlatıldı. Türkiye'nin ayrıca Suriye ve Ürdün'le serbest ticaret anlaşmaları imzaladığının da hatırlatıldığı deklarasyonda, Türkiye ile Lübnan arasında serbest ticaret anlaşmasının (STA)imzalanabilmesi için de müzakerelerin halen devam ettiği kaydedildi.
         Deklarasyonda, Türkiye ve Lübnan'ın bu bağlamda iki ülke arasında STA'nın en kısa zamanda akdedilebilmesi için müzakereleri aktif bir şekilde sürdürme taahhüdünde bulundukları belirtilerek, bu hususun dörtlü sürece tam katılım sağlanması açısından gerekli olduğu vurgulandı.
         Deklarasyonda, dörtlü mekanizmanın taraflar arasındaki ikili taahhütlerin yerine geçmeyeceği, bölgedeki tüm diğer kardeş ve dost ülkelerin katılımına açık olacağı belirtilerek, dörtlü konseyin koordinasyonunun dışişleri bakanları tarafından yapılacağı bildirildi.         Konsey'in yılda en az bir kez istişare amaçlı başbakanlar düzeyinde toplanacağı ve katılımcı ülkelerin ev sahipliğini dönüşümlü üstleneceği belirtildi.
         Deklarasyonda, enerji, ticaret, gümrük, tarım, sağlık, yatırımlar, içişleri, su, çevre ve ulaştırma gibi alanlar ile gündeme bağlı olarak diğer alanlardan sorumlu bakanların da Konsey'e iştirak edebilecekleri ve Konsey'in işbirliğinin ortak çıkarlar çerçevesinde diğer alanlarda gelişmesine paralel olarak bu alanlardan sorumlu bakanları da içerecek şekilde geliştirilebileceği vurgulandı.
         Konsey'in çalışmalarının koordinasyonunun ve toplantıların gündemlerinin nihai hale getirilmesinin katılımcı ülkelerin dışişleri bakanları tarafından yapılacağı belirtilerek, Konsey üyesi bakanların karşıtlarıyla yılda en az bir kez dörtlü formatta toplanarak, Konsey'e sunulmak üzere görev alanlarına giren alanlarda somut adımlar atılmasına yönelik eylem planları geliştirecekleri bildirildi.
         Deklarasyonun ilan edilmesi sırasında Davutoğlu'nun yanı sıra Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cevde ve Lübnan Dışişleri Bakanı Ali Eşşami de bulundu.

"Türklerin bu müdahalesi olmasaydı bugün Kuzey Afrika'da Arap Devleti kalmazdı"

Libya Dışişleri Bakanı Musa Emhemed Kusa, Osmanlı Devleti'nin müdahalesi olmasaydı Kuzey Afrika'da Arap devleti kalmayacağını belirterek, o nedenle bugün Türkiye'nin rolünün garipsenmemesi gerektiğini söyledi. Kusa, "Onur duyduğumuz bir tarihi birlikte yaşadık, biz onların nesilleriyiz" dedi.
         Türk-Arap İşbirliği Forumu (TAF) 3. Dışişleri Bakanları Toplantısı düzenlenen ortak basın toplantısı ile sona erdi.
         Basın toplantısında konuşan Arap Birliği Dönem Başkanı Libya'nın Dışişleri Bakanı Kusa, Türkiye ile Arap ülkeleri arasında işbirliğinin her alanda geliştirilmesini istediklerini, Afrika'nın kuzeyindeki ülkeler olarak da Türkiye'nin bölgede izlediği aktif rolü desteklediklerini bildirdi.
         Geçmişte İspanya işgal için Afrika'nın kuzeyine kadar geldiğinde Osmanlı İmparatorluğu'nun devreye girdiğini ve bölgeyi işgalcilerden temizlediğini anlatan Kusa, İspanyolların Libya'ya kadar geldiğini, Türklerin ise vakit geçirmeksizin yardımlarına koşarak gerekeni yaptığını kaydetti. Libyalı Bakan, "O dönemde Türklerin bu müdahalesi olmasaydı bugün kuzey Afrika'da Arap devleti kalmazdı" dedi. Kusa, o dönemde Türklerle beraber, omuz omuza mücadele verdiklerini, Turgut Reis başkanlığındaki kurtarma operasyonu sayesinde özgürlüklerine kavuştuklarını belirtti.
         Libyalı Bakan, böyle örneklerin pek çok olduğunu, Türk ve Arap halklar arasında kan birliği bulunduğunu ifade ederek, "O bakımdan bugün Türkiye'nin rolünün garipsenmemesi gerekir. Bizim birbirimizden ayrılmamız mümkün değildir.  Onur duyduğumuz bir tarihi birlikte yaşadık, biz onların nesilleriyiz" dedi.
         Kusa'nın bu sözlerinden etkilendiği gözlenen Davutoğlu, Libyalı Bakana tarihi perspektifi yansıtan konuşmasından dolayı teşekkür ederek, bu tarihi dostluğun ebediyete kadar süreceğini, Türkiye'nin her zaman Arap kardeşlerinin yanında olacağını kaydetti.
         Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa da açıklamasında, TAF sonunda ortak bir bildiri yayımlayacaklarını, bunun sonuç bildirisi olarak nitelendirilebileceğini, bildiride toplantıda ele alınan hususların açıklanacağını bildirdi.
         Türkiye, Ürdün, Suriye ve Lübnan'ın yayımladığı ortak bildiriyi memnuniyetle karşıladıklarını söyleyen Musa, bunun bir ilk örnek olacağını ve diğer bölge ülkelerine de açık olacağını kaydetti.
         Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim de dört ülke arasındaki oluşumun diğer bölge ülkelerine de açık olacağını söyledi. Bu bildiriyle oluşturulacak serbest ticaret bölgesinin önemli bir uygulama olacağını belirten Muallim, bölgeden aynı coğrafyanın vatandaşlarının yararlanacağını, bunun altında başka amaçlar aranmaması gerektiğini bildirdi.
         Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cevde de bu uzlaşının serbest ticaret bölgesi ve vizeden muaf bölge oluşturulmasını hedeflediğini hatırlatarak, "Biz dört ülke imkanlarımızı birleştiriyoruz" diye konuştu. Cevde, "Biz işbirliğini gerekli değil, zorunlu görüyoruz" dedi.
         Lübnan Dışişleri Bakanı Ali Eşşami de bu dörtlü işbirliğinin daha önce yapılan ikili işbirliklerinin perçinlenmesi anlamına geldiğini belirtti.  Türkiye ile gerekli anlaşmaların bir an önce imzalanması için çalışacaklarını bildiren Eşşami, "Daha önce ikili olan anlaşmaları tek çatı altında topluyoruz" dedi.

FİLİSTİN SORUNU
         Basın toplantısına katılan bakanlar, Filistin sorunu ve İsrail'in gemi saldırısına ilişkin soruları da yanıtladı.
         Velid Muallim, son Arap Birliği toplantısında ambargonun kaldırılmasının zorunluluğuna vurgu yaptıklarını belirterek, tüm Arap ülkelerinin bunun için çaba harcamasını istedi. Filistin'in bölünmüşlüğünün gidermenin onların kendi kararları olduğunu kaydeden Muallim, ancak bunun önünde bazı iç ve dış engeller bulunduğunu, bunların giderilmesi gerektiğini kaydetti.
         Lübnanlı Bakan da, İsrail'in saldırısı hakkında, BM Güvenlik Konseyinde olduklarını, ancak daimi üye olmadıklarını anımsatarak, ambargonun bir an önce kaldırılmasını desteklediklerini söyledi. Lübnanlı Bakan, 15 Haziranda yapılacak Güvenlik Konseyi toplantısının gündemine İsrail'in gemi saldırısının ve ambargonun dahil edilmesi yönünde alışacaklarını bildirdi.

DAVUTOĞLU: AB'YE ALTERNATİF DEĞİL
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Suriye arasında ortak deklarasyon imzalanmasıyla ilgili olarak, "Bu dörtlü serbest ticaret, serbest vize bölgesi hiçbir şekilde AB'ye alternatif değildir" dedi.
         Davutoğlu, Türk-Arap İşbirliği Forumu (TAF) Dışişleri Bakanları 3.  Toplantısının sona ermesinin ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
         "Türkiye, Suriye, Ürdün ve Lübnan Arasında Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Tesis Edilmesi Hakkında Ortak Siyasi Bildirge"yi Türkiye adına imzalayan Davutoğlu, bu bildirgenin Türk-Arap Forumu çerçevesinde yapılan toplantının önemli bir semeresi olduğunu söyledi.
         4 ülke arasında birkaç ay süren görüşmeler sonucunda imzalanan ortak bildirge ile tam anlamıyla serbest vize, serbest ticaretin söz konusu olacağı bir ekonomik işbirliği alanının tesis edileceğini ifade eden Davutoğlu, bunun güçlü bir siyasi irade göstergesi olduğunu ve bölgede kalıcı işbirliği ortamını da pekiştireceğini kaydetti.
         Bir gazetecinin, "Bazı Arap ülkelerinin Türkiye'nin İran ile ilişkilerinin boyutundan rahatsız olduğu yönünde haberler var" demesi üzerine Davutoğlu, böyle bir rahatsızlığın söz konusu olmadığını söyledi.
         Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa'nın, son Arap zirvesinde dile getirdiği gibi bölgeyi kuşatan yeni bir istişari işbirliği alanı kurulması konusunda Türkiye'nin de İran'ın da Arap Birliği'nin bu çağrılarına muhatap kabul edildiklerini belirten Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
         "Dolayısıyla Türkiye'nin Arap dünyası ve İran ile geliştirdiği ilişkiler birbirlerini tamamlayan ilişkilerdir. Biz bütün komşularımızla ilişkiler geliştiriyoruz. Arap dünyası ile çok ileri ilişkilerimiz var. İran ile de komşuluğumuzdan, tarihi bağlarımızdan gelen ilişkilerimiz var. Bu ilişkilerin hiçbirisi diğerini dışlayan, engelleyen veya diğerine karşı bir ilişki gibi görülemez. Tahran deklarasyonu konusunda ise Arap Birliği en başından itibaren deklarasyonun olumlu bir adım olduğu konusunda desteklerini ifade etmişlerdir.  Bölgemizdeki bütün Arap ülkeleri Tahran deklarasyonunu önemli bir barış imkanı oluşturduğu konusunda Türkiye'yi ikili ilişkilerde tebrik etmişlerdir. Bizim ulaşmak istediğimiz hedef, bölgedeki halklar arasında kalıcı istikrarın, kalıcı barışın temin edilmesidir ve bunu da gerçekleştirmeye kararlıyız."

"OLUÞUM AB ALTERNATİFİ DEĞİL"
         Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bir gazetecinin, "Bu oluşum bana AB'nin kuruluş dönemini hatırlattı. Acaba Türkiye AB'ye karşı alternatif bir oluşuma mı gidiyor" sorusu üzerine, "Bu dörtlü serbest ticaret, serbest vize bölgesi hiçbir şekilde AB'ye alternatif değildir. Onu ikame etmez. Türkiye açısından AB'ye yönelik taahhütler geçerlidir ve AB'ye tam üyelik konusunda da Türkiye kararlıdır" diye konuştu.
         Türkiye'nin, AB ile tam üyelik sürecinde bulunmasının diğer bölgelerle ilişkilerini sınırlayamayacağını, sınırlandırmaması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, "Aksine bizim bu ilişkileri geliştirmemiz ileride Türkiye AB'ye üye olduğunda, hem AB'ye, hem de ilişkilerimizi geliştirdiğimiz dost ve kardeş ülkelere kazanç sağlayacaktır. Bunları birbirlerine alternatif kutuplar gibi görmek doğru değil" dedi.
         Davutoğlu, AB'nin serbest ekonomik alan oluşturma konusunda iyi bir örnek teşkil ettiğini ifade ederek, ancak AB'den çok önce, AB'nin hayallerde bile olmadığı dönemde Urfa, Halep, Þam, Beyrut ve Amman'ın tek bir bölge gibi çalıştıklarını, bu şehirlerin birbirleri ile serbest ticaret yaptıklarını ve birbirlerine serbest bir şekilde gelip gittiklerini anlattı.
         Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
         "Biz şunu hayal ediyorduk, bu gerçekleşiyor; İstanbul'dan kalkan bir kişi hiçbir engelle karşılaşmadan Halep'e, Þam'a, Amman'a, Beyrut'a gidebilecektir. Aynı şekilde Beyrut'tan kalkan birisi de aynı gün Halep'e oradan Urfa'ya gidip gece de evine dönebilecektir. Amman'dan kalkan bir kişi yine hiçbir engelle karşılaşmadan Türkiye'den AB alanına geçecektir. Biz bunu her ne surette olursa olsun gerçekleştireceğiz. Yarın buna diğer dost ve kardeş ülkeler Irak, Suudi Arabistan, Mısır hangi ülke olursa olsun katıldığında alan daha da genişleyecek ve bölgemiz bir başarı hikayesine şahit olacak. Ülkelerle birbirleri ile kaynaşacak."

FİLİSTİN İÇİNDEKİ İHTİLAF
         Bir gazetecinin, "Filistinlilerin içindeki ihtilafın ne şekilde çözüleceğine" ilişkin sorusu üzerine de Bakan Davutoğlu, bu son gelişmelerin Filistinlilerin arasındaki ihtilafın bir an önce giderilmesinin elzem olduğunu gösterdiğini belirtti.
         Ortaya çıkan bu yeni atmosferin, Filistinliler arasında birliğin temini konusunda da ciddi bir zemin oluşturduğuna dikkati çeken Davutoğlu, bu konuda çalışmalar yürüten ve toplantılara gelen Mısır Dışişleri Bakanı ile ikili görüşme de yaptığını bildirdi.
         Davutoğlu, "Hamas lideri Halit Meşal'in, gemilerin Türkiye'den Gazze'ye yardım götürmek üzere hareket etmesinden önce Türkiye'de bulunup bulunmadığına" ilişkin bir soru üzerine de bu haberlerin doğru olmadığını, bunların tamamen spekülatif haberler olduğunu kaydetti.

"İSRAİL ULUSLARARASI ALANDA HESAP VERMEK ZORUNDA"
Yabancı bir gazetecinin, "İsrail'e gelecek dönemde nasıl davranılması gerekmektedir. Gazze'ye ambargoyu sona erdirebilmek için somut öneri ve teklifler geldi mi" sorusu üzerine Davutoğlu, bu konuda Türkiye'nin tutumunun gayet net, açık olduğuna dikkat çekti.
         İsrail'in, uluslararası sularda, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde saldırıda bulunduğunu ve 8 Türk, 1 Amerikan vatandaşını öldürdüğünü hatırlatan Davutoğlu, bu saldırının uluslararası zeminde mutlaka hesabının sorulması gerektiğini belirtti.
         Davutoğlu, Türk ve diğer 32 millete mensup yolcuların İsrail'den Türkiye'ye getirilmesinden sonra bu konuda çalışmalarını daha da yoğunlaştırdıklarını ifade ederek, şöyle devam etti:
         "Bildiğiniz gibi BM Güvenlik Konseyinin bir kararı var, bir başkanlık kararı açıklaması var. Burada uluslararası soruşturma komisyonu kurulması talep ediliyor. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun da sayın başbakanımızı arayarak bununla ilgili bir teklifi bize iletti. Biz bu teklifi kabul ettik. İsrail tarafı henüz bu teklife cevap vermedi. Kendi ulusal soruşturmasını yapacağını söyledi. Biz kesinlikle böyle bir ulusal soruşturmayı kabul etmeyiz. Bu suç uluslararası sularda işlenmiştir ve uluslararası bir suç niteliğindedir. Dolayısıyla bütün uluslararası forumlarda bunun takipçisi olacağız. Başbakanımızın diplomasiden kastettiği bu. Ama bunun da ötesinde biz son dönemde bütün ilgili BM Güvenlik Konseyi üyeleri ile de görüşüyoruz. Gazze'ye ablukanın en kısa sürede kalkması içinde her türlü çalışmayı yapmaya kararlıyız. Gazze'den abluka kalkmadan bu tür gerginliklerin önüne de geçilemez. Dün sayın (ABD Başkanı Barack) Obama'nın bu konuda yaptığı açıklamayı da takdir ediyoruz. Başta Amerika olmak üzere bütün müttefiklerimizle bu konuyu gün be gün konuşuyoruz. İsrail bu konuda uluslararası alanda hesap vermek zorundadır. Gazze'den de abluka kalmak durumundadır."

DAVUTOĞLU'NUN KONUÞMASI
         Dışişleri Bakanı Davutoğlu, basın toplantısında yaptığı konuşmada da bu forumda Türkiye ile Arap dünyası arasındaki ilişkilerin daha da stratejik bir nitelik taşıması için atılabilecek adımları gözden geçirdiklerini söyledi.
         Davutoğlu, şunları söyledi:
         "Bugün gerçekleştirilen toplantı son derece önemli gelişmelerin bölgemizi etkilediği bir dönemde gerçekleşti. Her şeyden önce Gazze'de süren abluka dolayısıyla ciddi mahrumiyetler içindeki kardeşlerimize yardım ulaştırmak üzere harekete geçen sivil toplum kuruluşlarının içinde bulunduğu gemilere yapılan saldırı toplantımızda detayıyla tartışıldı. Arap Ligi üyesi ülkelerin dışişleri bakanları bu toplantıda Türkiye'ye desteklerini ve Türk halkının bu konuda attığı adımlara olan şükranlarını ifade ettiler."
         Saldırının hemen ardından, 2 Haziranda, Arap Birliği Bakanlar Konseyinin olağanüstü toplanarak, Türkiye ile dayanışmasını ve bu filoda vatandaşları bulunan 32 ülkeyle olan dayanışmasını açık bir şekilde vurguladığını anlatan Davutoğlu, "Bundan sonraki süreçte İsrail'in mutlaka ve mutlaka uluslararası bir soruşturma ile bu hunharca saldırının hesabını vermesi gerektiği konusunda net bir tavır takınmışlardır" dedi.
         Bugün de her şeyden önce bu konuda Türkiye ile Arap Birliği arasında istişarelerin tam bir işbirliği içinde devam etmesi yönünde karar verdiklerini belirten Davutoğlu, Libya Dışişleri Bakanı Musa Kusa ve Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa'ya bu konudaki kararlılıklarını Arap Birliği adına vurguladıklarını, diğer muhatapların da bu konuda ülkelerinin Türkiye ile olan dayanışmalarını dile getirdiklerini söyledi.
         Davutoğlu, "Bugünlerde bölgemizde İran nükleer programı çerçevesindeki gelişmeleri, BM Güvenlik Konseyinde alınan kararı ele aldık. Bu konudaki fikirlerimizi karşılıklı olarak paylaştık. Ayrıca (Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı AİGK) CICA toplantısı vesilesiyle Türkiye'de olan (Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El) Haşimi, bakanlar toplantısına katılarak, Irak'taki son gelişmelerle ilgili bilgi verdi" şeklinde konuştu.
         Irak'ın hem Arap Birliğinin saygın bir üyesi hem de Türkiye'nin çok önemli bir komşusu olduğunu belirten Davutoğlu, "Biz Irak ile seçim sonrasında sağlıklı ve Irak'ın bütün kesimlerini kuşatan bir hükümetin kurulmasına büyük önem verdiğimizi bir kez daha vurguladık. Bu çerçevede diğer ilgili konuları da gözden geçirdik. Özellikle Filistinliler arası uzlaşma konusu başta olmak üzere.  Bütün istişarelerde şunu bir kez daha gördük ki Türkiye Arap Ligi arasında kurumsallaşan ve Türkiye Arap dünyası arasındaki ilişkileri daha da pekiştiren bu forum süreci bölgemizde kalıcı barışın, istikrarın, refahın temini konusunda çok ciddi bir işbirliği ortamı oluşturmaktadır. Biz Türkiye olarak bu işbirliği ortamını geliştirecek her türlü adımı atmaya hazırız. Arap dünyasıyla ilişkilerimizi bundan sonra da geliştirme konusunda kararlıyız" dedi.

http://www.milliyet.com.tr/yeni-bir-ortadogu-doguyor-/ekonomi/sondakika/10.06.2010/1249276/default.htm Mesajı Paylaş
  • Gösterim 5,992 
  • Genel Askeri Konular Ve Stratejik Değerlendirmeler
  • 12 Yanıtlar


ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Türkiye'den 2006 da 25 milyar dolar para çıkmış yani 2001 krizinden daha kötü bir krizle karşı karşıya kalmamız gerekirdi. Ama sayın başbakanımızın da dediği gibi kriz Türkiye'yi tam olarak teğet geçmese de kötü senaryolardaki kadar zarar vermedi, peki neden? Daha önceleri suudi kralı abdullah ın 15 milyar dolar para verdiği yönünde yabancı kaynaklı iddaalar gündeme geldi ve bugün de yeni şafak gazetesi yazarı bu iddaayı dile getirdi. Muhtemelen bu iddaa gerçek.Yani bir arap sömürgesi olmadığımız kalmıştı onu da olduk hayırlı olsun... Mesajı Paylaş

arap sömürgesimi..  yok daha neler.... bir zamanlar vilayetimiz olan yerlerin sömürgesimi olduğumuzu düşünüyorsun?15milyarla türkiyeyi sömürgeleştirebilecek bir arap ülkesi varsa  helal olsun derim.tabi bu söylediğinize  kendiniz inanabiliyorsanız. olay şu  uzun zamandır bu bölgeden elimizi ayağımızı çekmiştik  bu boşluktata batılılar  arapları sömürdü. şimdi ise  mevcut durumu değiştirmek için adımlar atıyoruz bunu anlamak bukadar zor olmasa gerek
silah sanayimiz büyük bir hızla gelişiyor  sizce  üreteceğimiz bu silahları kimlere satacağız? batıyada satabiliriz ama pek fazla alıcısı olacağını sanmıyorum  muhtemel alıcılar ortadoğu bölgesi buralara bu ürünleri parazlamak içinde iyi ilişkilere ihtiyacımız var.sadece silah sanayimizde değil tüm sanayi ürünlerimizde arap bölgesi bizim için önemli  para onlarda  mallar bizde  olaya birazda bu gözle bakmamız lazım

Mesajı Paylaş
Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır..!!!

#3
Alıntı yapılan: shadowww - 10 Haziran 2010, 21:20:01
Daha önceleri suudi kralı abdullah ın 15 milyar dolar para verdiği yönünde yabancı kaynaklı iddaalar gündeme geldi ve bugün de yeni şafak gazetesi yazarı bu iddaayı dile getirdi. Muhtemelen bu iddaa gerçek.Yani bir arap sömürgesi olmadığımız kalmıştı onu da olduk hayırlı olsun...

Başbakan bugün bu iddia için "kesinlikle doğru değil" dedi. Bana göre de son derece mantıksız bir iddia.
Ancak 11 Eylül olaylarından sonra çıkan bir söylenti de vardı. Arapların ABD bankalarında 400 milyar dolar paralarının olduğu ve 11 Eylül sonrası ABD'de özellikle Araplara karşı artan baskı nedeniyle bu paranın ABD bankalarından alınıp Türk bankalarına yatırılmak/Türkiye'ye yatırımda bulunulması... Bu durum ABD ekonomisi için son derece yıkıcı bir deprem olacağı için ABD'nin bunu önleme çabaları konuşuluyordu. Gerçekten de o tarihlerden itibaren Arapların Türkiye'ye daha fazla yatırım yapmaya çalıştıkları söyleniyordu. ABD için yıkım olacak böyle bir olay, Türkiye için çağ atlamak demekti.

Kısacası söylenildiği gibi Suudi Kralının 15 milyar dolar parayı uçakla Türkiye'ye gönderdiğine inanmak güç. Fakat Arapların Türkiye'de milyarlarca dolarlık yatırımda bulunmuş olmalarına inanılabilir. Bu da araştırılırsa ortaya kolaylıkla çıkabilecek bir şey zaten. Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

#4
Suudi Arabistan ın bu NEOM şehir projesi hakkında ne düşünüyorsunuz

Anlamaya çalışıyorum anlayamıyorum bunu neden yapmak istediklerini. Tamam çölde yaşamak zor anlıyorum ama çaresi bumudur . Asrın fiyasyosu olacak gibi













Mesajı Paylaş
Rusya Ukrayna savaşının çözümü bağımsız Kırım devletidir.

Akıldan çok para olunca olanlar diyorum... Mesajı Paylaş
What is steel compared to the hand that wields it?

Kurban olduğum allahın işine karışılmaz ama florida ile Suudi arabistan aynı paralelde yerler ikiside aynı güneşi aynı şiddette görüyor birisi yemyeşil adım başı göller akarsular ormanlar olan bir yer öbüründe koca ülkede bir ırmak bile yok her karışı çöl. 

Þu yerle Arabistan aynı paralelde yerler yazık bu Araplara

Mesajı Paylaş
Rusya Ukrayna savaşının çözümü bağımsız Kırım devletidir.

Muhammed Bin Salman Suudi Arabistan'ın Atatürk ü olma yolunda. 2030 vizyonu başlatmışlar revizyonist bir paradigma kırılması yaşıyor ülke. 2030 tabi bir şeyleri başarmak için çok yakın bir tarih ancak halkı bir şeylere hazırlamaya yeter. Adam genç  2030-40 arası ülkeyi hukuk devletine dönüştürebilir. 2040-50 arasında alfabeden kurtulurlar Latin alfabesine geçerler. İnternet çağı dünyayı tektipleştirecek bu kaçınılmazdır.



Mesajı Paylaş
Rusya Ukrayna savaşının çözümü bağımsız Kırım devletidir.

Önce tandırda muhalif gazeteci pişirmemeyi öğrensin sonra Ata... filan ...!?
Aynı cümlede yanyana gelmeleri bile gözüme çok battı yazamadım.  Bu adamların medenileşmesi için önce bir düşünce devrimi geçirmeleri , en az 4-5 neslinin dönüşerek gelmesi lazım. Düşünce devrimleri ise öyle kendiliğinden kolayca olmuyor çok ciddi toplumsal travmalar lazım, bizim ki tam tükenişten asırlar ötesine öngörüsü olan bir adamın önderliğinde tekrar suyun üstüne başımızı çıkarmamızdı, avrupanın ki ise bambaşka yollar ile gelişti. Medeniyet öyle parayla satın alınıp enjekte edilecek birşey değil önce hak etmen lazım, tüm organlarınla özümseyeceksin. Mesajı Paylaş

#9
Suudi Arabistan esas itibarı ile kurulduğundan beri kendi dengeleri içinde bize anlaması çok zor gelse de aslında solda bir rejimdir. Bu biraz karikatürize ifade oldu kabul ediyorum ama doğru kelimeleri bulmak kolay değil. Þu anda ve daha öncesinde Suudi Arabistan idarelerinin hepsi ülkede aşırı dindarların iktidara gelememe si üzerine idare tesis etmişlerdir. Suudi Krallarının da daha sağı olunca bu idare solda kalıyor haliyle. Kısacası El Kaide gibi adamlar gelmek istiyor Suudi Arabistan idaresine. Usame bin ladin de Suudi Arabistan rejim muhalifidir ülkesinin dindarlığını yeterli bulmuyordu. Bu kraliyet ailesi aslında biraz komik kaçıyor ama zaten bir çeşit onlarda ülkenin sol kanadıdır. Tabi her ülkeyi kendi gerçekleri içinde değerlendirmek gerekirse böyle. Bu kraliyet ailesinden yeni nesillerden aydınlanma yönünden biri çıkması şaşırtıcı olmaz. Cemal Kaşıkçı yı katletti Delku onu diyor ama Kaşıkçı kimdi acaba. Kaşıkçı rejim muhalifi olunca sanmayın ki o ülkeye demokrasi istiyordu. Suudi Arabistan'da muhalefet deyince akla demokratlar değil aşırı dindarlar gelir. Tabiki kadınlara araba bile sürdürmeyen idareyi böyle ifade etmek hiç inandırıcı değil ama gerçek bu. Tüm Arap ülkeleri için bu aşağı yukarı böyledir hepsinde kökten dinciliğe karşı bir mücadele vardır idareler hep bir tık soldadır kendi gerçekleri içinde. Mesajı Paylaş
Rusya Ukrayna savaşının çözümü bağımsız Kırım devletidir.


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz