Hiçbir ülkenin daimi dostu veya düşmanı yoktur. Her ülke çıkarları için dönem dönem ilişkilerini boyutlandırır. 1920'lerde danışık olduğumuz, kurtuluş savaşında yanımızda duran, Türkiye kurulduğunda devlet yapılanmasına kadar yardımcı olan, Sovyetler, 1945'de doğu anadolu ve boğazları talep etti. NATO olmasaydı, bugün Türkiye'nin olduğu coğrafyada, 3 veya 4 bölgeye ayrılmış Komünist devletçikler kurulacaktı. 400 yıldır savaşmadığımız dediğiniz İran, 2000'lerin sonunda terör örgütü bitmeye yüz tutmuşken, örgütü İran'a taşıyıp, besleyip, büyütüp Türkiye'nin üstüne salan yine aynı İran. Soğuk savaş döneminde Türk ekonomisini ve askeriyesini modern çağa taşımasına ön ayak olan aynı ABD, şimdi terör örgütünün hamiliğine soyundu. 90'larda ve 2000'lerdeki en büyük ortağımız İsrail, şimdi sözde bir gün onlar saldırıyor bir gün biz saldırıyoruz. Akdeniz'deki tespit edilmemiş doğal gaz yüzünden birbirimize girdik. Tarih boyunca olduğu gibi her ülke kendi çıkarını düşünmek zorunda. Kim derdi ki, ABD ve Vietnam birleşip, Çin'e karşı duracak. Bugün bunu yaşıyoruz.
Tabi ki her ülke çıkarları için mücadele eder. Doğanın kanunu bu! Zaten bu mantıkla düşünürsek gerçeği görebiliriz. Ancak çoğunuz gerçeğin belirli bölümlerini görebiliyor, geri kalanını yok sayıyorsunuz. Ona göre yorum yapıyorsunuz.
Mesela ben ABD'nin bize eskiden olan tavrı ile bugün olan tavrı arasındaki ilişkiyi metaforlarla açıklamaya çalıştım. Artık ciddi bir Sovyet tehdidi yok. Ortadan kaldırıldı. Dolayısıyla Avrupa'nın güvenliğini sağlamak için artık o kadar önemli de değiliz. Bütün olanlar uzun vadeli planlanmış ve uygulanmakta olan planlar. Artık o kadar önemli değiliz. Önemli olmama zamanımız geldi. ekonomimiz, savunma kapasitemiz vs çok iyi olmamalı birileri için. Bu sadece Akdeniz'deki enerji kaynaklarıyla alakalı değil! O sadece bir parçası. Bakınız mesela sınırımızdaki mayınları bile temizlettik! Ne zaman ve ne için? Hemen ardından neler oldu Ortadoğu'da? Neyin önü açıldı? Oradaki milyonlarca insan nerede şimdi? Kimler ne yöne hareket ediyor? Biraz aklımızı kullanalım. Nefret ettiğim bir söylem var ama burada kullanmak zorundayım: Büyük resme bakalım.