İRAN SİLAHLI KUVVETLERİ

Şu Güney Azerbaycan işini pişirip artık olgunlaştırsak harika olacak. İran'ın yarısı Türk ama ne hikmetse yönetimin tamamı Pers. Olası bir savaşta başlarına bir şey gelecek diye çok korkuyorum.

Iran'ın yarısı Türk.
Ama onlar kendilerini İran'ın bir parçası ve asıl yöneticisi olarak görüyorlar. Farsi yönetimin geçici olduğuna inanıyorlar.

İlk olarak MS 963'te Gazneliler ile başlar bu macera.
Ardından Büyük Selçuklular gelir.
Sonra Karakoyunlular,
Akkoyunlular ve
Safeviler gelir.
Daha sonra Afşarlar ve Kajarlar derken 1925'de, neredeyse 1000 yıllık Türk egemenliğini, Farsi Pehlevi hanedanı devir almıştır.

O çok övünülen Osmanlı imparatoru Yavuz, Safevi hükümdarı Şah İsmail'e "Farsça" hakaret mektubu yazarken, karşılığını "Türkçe" yazan bir Türk imparatoru ile savaşmıştır. Ne yazık ki Sünni - Şii ayrımcılığı Türkleri bölmüştür. Bunda Anadolu'yu karıştıran ve vergi toplayan Şii, Şah İsmail kadar, Sünni hegemonyasını kabul ettirmek için 100binleri aşkın halkı kılıçtan geçiren Yavuz'un da hatası olmuştur. Bu arada hayatta kalabilmek için Sünni olan Kürt nüfus arasına karışıp kendilerini kürt gösteren Şii Türklerde Kürtleşmişlerdir.

(Daha geçen yıl İngiltere'de yapılan bir DNA genetik testi TV proğramında, azılı Kürt destekçisi olan ve Kürtlüğüyle övünen bir Türkiye'li genç kızın DNA'sı %70'in üzerinde Azeri Türk'ü çıkmıştı.)

Konudan uzaklaşmadan, şunu da ekleyeyim:
İran'ın Azerbaycan nüfusunu Türkiye ile bağlaştıracak olan Kuzey Azerbaycan'dır. Yüz yıldır İran'da Farsi bir etnik temizlik hareketi var. Oradaki Türk halkın bunun farkına varmasına yardımcı olmak gerekir.

Şu Güney Azerbaycan işini pişirip artık olgunlaştırsak harika olacak. İran'ın yarısı Türk ama ne hikmetse yönetimin tamamı Pers. Olası bir savaşta başlarına bir şey gelecek diye çok korkuyorum.

İşi aceleye getirme. Suyu ocağa koyduk onları da ısıtırız her şey zamanla kimse merak etmesin.

Fuzuli'ye yakın bir köyde Azerbaycanlı gariban bir bakkal abimiz vardı  ; 44 günlük savaştan sonra bakkalın arkasına iki tane tuvalet gözü yaptı, birine Yavuz diğerine İsmail ismini vermiş, sırayla bir ona bir ona giriyordu.
 
Zengezur için uğraştığımız kadar Tebriz için uğraşsak Güney Azerbaycan da bağımsız olur. Kuzey ile birleşmesin ama bağımsız olsun. Onların arasında da kültür ve yaşayış farkı var. Anlaşamazlar bir arada. Neticede birisi votkasız yapamaz diğeri mollasız. 5 tane Bağımsız Oğuz devleti , fena olmazdı hani. (Türkmenistan, KKTC, K.Azerbaycan, G.Azerbaycan, Türkiye ) yaklaşık 130+ milyonluk bir kuvvet.

Yalnız her şeyin bir bedeli var; sen o işleri kaşırsan Kürtlerin devlet kurmasını da desteklemen lazım. Itaktaki ve İran'daki resmen oluşturulmuş Kürdistan eyaletleri birleşip devlet kurabilir mesela. Hatta bunu bu şekilde biz de destekleyip öncülük etsek ABD ve batıyı Suriye'deki PKK/ypg konusunda ikna edebiliriz bile sanıyorum.

Özetle; kendi birlik ve İç güvenliğimizi sağlayabileceksek İrandan ayrılmak isteyenleri destekleyebiliriz. olur neden olmasın.

Evi camdan olanlar, başkalarının evine taş atmamalıdır.

Gidişata bakılırsa bizim pek bir şey yapmamıza gerek kalmayacak gibi. K. Azerbaycan'da yaşananlar bundan 30 sene önce tahmin bile edilemezdi.
Bu arada, camdan evi olan bölgemizde pek çok ülke var. Listede İran da var bence.

Evi camdan olanlar, başkalarının evine taş atmamalıdır.

İran'ın 30 yıldır o camdan eve taş attığını zaten hepimiz biliyoruz. Bizim de artık o camdan eve büyük taşlar atmamız lazım.

Evin camdan ise komşunun evine taş atmayacaksın. Bakmayın Suriye, İran bizim evi taşlıyordu ama Suriye'nin hali malum olduğu gibi, biz hala yarattığı risklerle uğraşıyoruz. Yarın bunu riskten avantaja çevirebilir miyiz bilemiyorum. Aslen bölgenin ihtiyacı olan win win içinde ticaret, kültürel paylaşım, siyaset. Ama İran bunu ısrarla reddetti geçtiğimiz 4-5 senede.  Buna karşın Suriye'de bu kadar risk devam ederken İran'ı kargaşaya sokmak ve gücümüzü bölmek pek yerinde olmayacaktır. Diğer taraftan İran'da geçen hafta mollalar Tebriz'de mitingler düzenleyip Sayın Aliyev ve Sayın Erdoğan'ı yuhalatmıştı. Bu hafta ise Tebriz sokaklarının iki liderin posterleri ile donatıldığı ifade ediliyor. Bu,  İran yönetiminin de ne kadar bölünmüş olduğunu göstermekte iken, yine yönetimin bir kanadının da Türklere ne kadar yakın olduğunu gösteriyor.


Türk/Pers çekişmesine tarih perspektifinden de bir bakarsak;
İskit-Pers çekişmesi,
Göktürk/Hazar- Sasani çekişmesinden başlayan süreçte,

Akabinde biz Türklerin Orta Asya'dan başlayıp, Hindistan'ın kuzeyini de kapsayan bir istikametten İran ve ardından Anadolu'ya büyük göçü. Bu göç nüfusları, sosyolojileri hallaç pamuğu gibi attı. Türk kültürü, İndo/Aryan sahaları hallaç pamuğu gibi atıp, nüfuslara hakim olurken, aşağılık hissi altında Pers Kültürü önce Firdevsi ile bir kültürel başkaldırı, ardından da Haşhaşi hareketi ile terör başkaldırısı yaptı. Ancak hakim kültür o kadar etkili idi iki Türk etkisine başkaldıran Hasan Sabbah'ın halefi bile bir Türk oldu. Bundan sonra 1000 yıllık tarihte belki 100 sene hariç İran Türk hanedanlar tarafından idare edildi.

Aslında İki ülkenin nüfusu da öyle karşılıklı etkileşim içindedir ki asıl olan kültürdür. Mesela Şah Rıza Pehlevi %50 Türk iken kendisi Aryan milliyetçiliği yaptı Türkmen aşiretlere kan kusturdu. Onun oğlu bile %75 Türk'tü. Şah İsmail Uzun  Hasan'ın torunu idi. Annesi ise Pontuslu idi. Ancak kendisi Türk milliyetçisi idi. Bu bakımdan Şah İsmail ile Mollaların din anlayışlarının da çok farklı olduğuna eminim. Ancak Osmanlı-Safevi çekişmesi iki devlete de, Türklüğe de büyük zararlar verdi. İki devlette de Sunni ve Şiilik zıt olarak kutuplaştırıldı, keskinleştirildi. Şimdi Sayın Şahin kızacak ama, biz de çözümü Safeviler ile aramıza bir koyu Sunni Şafi Kürt hattı çekmekte bulduk. Kürt Kültürünü destekleyerek kadim Artuklu, Dulkadiroğlu topraklarında bu kültürü hakim kıldık.

Günümüzün baş tehdidi mikro milliyetçiliktir. Din konusunda şehirli insanlar artık kendi inançlarını şekillendiriyor. Şehirli insan için mezhep çok büyük etken değil. Ancak tarikat, aşiret benzeri yapıları ise bu kategoride saymıyorum. Onların inanç bağları, dinamiklerinin çok daha farklı olduğunu düşünüyorum. Osmanlı ve Safeviler yüzyıllarca birbirini yıprattı. Bugün Azerbaycan Türklerine ve Anadolu Türklerine bakıyorum. Ne inanç olarak ne de milliyet olarak önemli bir fark görmüyorum. Birgün Güney Azerbaycan ile de bu benzeri dinamikler söz konusu olabilir. Iranlılar ile dini çekişmeler de ortadan kalkabilir belki.

Bence çözüm coğrafyada ekonomik kültürel bağlarla insanları yakınlaştırmaktır. Biz Türkler, askeri güç yanısıra, tarihte hep bir siyasi, kültürel çekim merkezi oluşturarak kazandık. İzlememiz gereken yol bence budur. İran şimdiye kadar özellikle Azerbaycan, Zengezur, Suriye konularında zorluklar çıkarmış da olsa, döndü dolaştı, ayak oyunları, kendi kendilerine çelme oldu. Ancak bölgede herkesin ayrı ayrı hesapları var, zemin çok kaygan. Dikkatli hareket etmek gerekiyor.             

İran Su-35 aldığını resmi olarak doğrulamış.
https://www.reuters.com/business/aerospace-defense/irans-revolutionary-guards-commander-says-iran-purchased-russian-made-sukhoi-35-2025-01-27/

Mısır için üretilen Su-35'ler var Suhoy'un hava üssünde bekleyen, onları vermiş olabilir. 13.08.2021 uydu çekimlerine göre 15 adet Su-35 var, savaş başlamadan önce yine kaç adet üretildi belirsiz. Savaşın sonuna kadar Rusya dışarıya jet uçağı satma ihtimali düşük.

İran'da son tatbikatında 100 adet helikopter katılmış. Vietnam savaşında yoğun kullanılan AH-1J ve o döneme ait Bell 214A, Agusta-Bell 205/206'lar tatbikat sırasında görmek mümkün.
Kötü uçak veya helikopter olmaz, bakımsız uçak olur lafı var ama yaklaşık 50 yıllık hava araçlarının sıkacak suyu bile kalmamıştır. Önceki İran devlet başkanı da eski ABD yapımı helikopterin kurbanı oldu diyebiliriz, sisli hava ve dağlı bölgede pilot hatası da olabilir ama yine de FLİR olsa bu kaza olmazdı.

Savaş sonrası İran'ı büyük çaplı modernizasyon süreci bekliyor. Rusya'dan büyük miktarda jet uçakları ve helikopter alımı olacak.

https://x.com/iranmilitary_en/status/1883892543420506563

İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) Hava Kuvvetleri, Shahed 149 "Gazze" adını verdiği yeni insansız hava aracını (İHA) tanıttı.

İran'ın güneyinde gerçekleştirilen askeri tatbikat sırasında tanıtılan İHA'nın, yapay zeka destekli füzeleri fırlatma kapasitesine sahip olduğu iddia edildi.

Kanat açıklığı 22 metre olan ve maksimum kalkış ağırlığı 3.100 kg olarak açıklanan Gazze İHA, saatte 350 kilometre hıza ulaşabiliyor ve 35 saat boyunca kesintisiz uçuş yapabiliyor. İran basınında yer alan bilgilere göre, bu İHA yaklaşık 4.000 kilometre menzile sahip ve tek seferde 13 adet Sadid-345 tanksavar füzesi taşıyabiliyor.



IRGC Deniz Kuvvetleri Komutanı Tümamiral Alireza Tangsiri, İran'ın geliştirdiği bu insansız hava aracının ileri teknolojiye sahip olduğunu belirterek, "Ülkemizin ileri teknolojiyle ürettiği bu İHA, yapay zeka destekli füzeler fırlatabiliyor." ifadelerini kullandı. İran'ın, 'yapay destekli füze' kavramından kastının ne olduğu ise belirsizliğini koruyor.

Hedef ve Navigasyon Sistemleri

Gazze İHA'nın, Çin'in BeiDou veya Rusya'nın Glonass uydu navigasyon sistemlerini kullandığı değerlendiriliyor. İran'ın 2021 ve 2022 yıllarında bu sistemler için anlaşmalar yaptığı ifade edilirken, bu teknoloji İHA'nın GPS sistemine bağlı olmadan çalışmasına olanak tanıyor.



Tersine Mühendislik ve Karşılaştırmalar

İran, Amerikan İHA teknolojisi üzerinde yaptığı tersine mühendislik çalışmalarıyla biliniyor. En dikkat çeken örneklerden biri, ABD'nin RQ-170 "hayalet" İHA'sını temel alarak ürettiği Shahed 171 Simorgh modelidir. İran, ABD'ye ait RQ-170 İHA'sını 2011 yılında düşürdüğünü iddia etmiş, olayın elektronik harp sistemleriyle gerçekleştirildiği öne sürülmüştü.

Yeni tanıtılan Gazze İHA'sı, "Shahed 149" olarak adlandırılıyor ve ABD yapımı MQ-9 Reaper İHA'sı ile benzerlik gösterdiği belirtiliyor. ABD merkezli General Atomics tarafından geliştirilen MQ-9 Reaper; Irak, Afganistan, Pakistan ve Yemen'deki operasyonlarda kullanılmış olup, 1.850 kilometre menzile ve 27 saatlik havada kalma süresine sahiptir.

https://www.savunmasanayist.com/irandan-yeni-iha-shahed-149-gazze/