İSTANBUL KANALI

Başlatan Subutay, 11 Mayıs 2011, 20:56:20

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Alıntı yapılan: kapitalist - 14 Mayıs 2011, 18:04:52
Montröye gelince bu antlaşma küçük boyutlardaki kuru yük gemileri için kabul edilmiş yani bugün boğazı kullanan gemilerin %80'i bu antlaşmaya tabi değil ve mecburen kanalı kullanıp parasını ödeyecekler

Bu söylediğiniz çok önemli, zira oldukça somut iddialar içeriyor. Sizden ricam, bu söylediklerinize kaynak gösterebilir misiniz? Mesajı Paylaş
Ne Mutlu Türküm Diyene. Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Alıntı yapılan: kanas - 14 Mayıs 2011, 19:00:19
Alıntı yapılan: kapitalist - 14 Mayıs 2011, 18:04:52
Montröye gelince bu antlaşma küçük boyutlardaki kuru yük gemileri için kabul edilmiş yani bugün boğazı kullanan gemilerin %80'i bu antlaşmaya tabi değil ve mecburen kanalı kullanıp parasını ödeyecekler

Bu söylediğiniz çok önemli, zira oldukça somut iddialar içeriyor. Sizden ricam, bu söylediklerinize kaynak gösterebilir misiniz?
Kaynak 1936 yılındaki şartlardır yani bahsettiğim küçük gemicikler üstelik petrol veya gaz taşımayan küçük gemicikler zaten tek başına sadece 1979 boğaz faciası uluslararası komisyonlarda bize bu önlemi almaya haklı çıkarıyor. Mesajı Paylaş

hayır yüzde 80 verisini nereden elde ettiniz onu merak ettim? Mesajı Paylaş
Ne Mutlu Türküm Diyene. Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Alıntı yapılan: kanas - 15 Mayıs 2011, 11:33:10
hayır yüzde 80 verisini nereden elde ettiniz onu merak ettim?
Ticari gemilerin tarihini araştır 80 senede kaç kat büyüdüklerini ve bundan daha önemlisi bu büyük gemilerin ne kadar yaygınlaştığını göreceksin. Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: kapitalist - 15 Mayıs 2011, 13:48:09
Alıntı yapılan: kanas - 15 Mayıs 2011, 11:33:10
hayır yüzde 80 verisini nereden elde ettiniz onu merak ettim?
Ticari gemilerin tarihini araştır 80 senede kaç kat büyüdüklerini ve bundan daha önemlisi bu büyük gemilerin ne kadar yaygınlaştığını göreceksin.

Ben neden araştırayım, sen söylediğine göre sen araştırmış olmalısın, bende çıkardığın yüzde 80 sonucunun kaynağını merak ediyorum. Mesajı Paylaş
Ne Mutlu Türküm Diyene. Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Alıntı yapılan: kanas - 15 Mayıs 2011, 18:40:08
Alıntı yapılan: kapitalist - 15 Mayıs 2011, 13:48:09
Alıntı yapılan: kanas - 15 Mayıs 2011, 11:33:10
hayır yüzde 80 verisini nereden elde ettiniz onu merak ettim?
Ticari gemilerin tarihini araştır 80 senede kaç kat büyüdüklerini ve bundan daha önemlisi bu büyük gemilerin ne kadar yaygınlaştığını göreceksin.

Ben neden araştırayım, sen söylediğine göre sen araştırmış olmalısın, bende çıkardığın yüzde 80 sonucunun kaynağını merak ediyorum.
Araştırdım ama tek bir kaynaktan elde edemezsin onlarca farklı kaynaktan yararlandım ve özet olarak görebilmeniz için size "Ticari gemilerin tarihini araştır 80 senede kaç kat büyüdüklerini ve bundan daha önemlisi bu büyük gemilerin ne kadar yaygınlaştığını göreceksin. " diye yazdım.


Boğaz'dan hergün 200 tehlikeli tanker geçiyor

   
01 Temmuz 2010 Perşembe 16:35 
   




İSTANBUL -AA- Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, tankerlerle kargo ve petrol ürünleri taşımacılığının yarattığı risklere dikkati çekerek, "Türkiye'nin, ekonomik, sosyal, siyasi ve çevresel açılardan ulusal ve uluslararası öncelik ve çıkarlarını göz önünde bulundurarak, başta Montrö Anlaşması olmak üzere taraf olunan diğer uluslararası anlaşma ve sözleşmeler ile Uluslararası Denizcilik Teşkilatı tarafından getirilen kurulları göz önünde bulundurarak, boğazlarda geçişlere yönelik yeni düzenlemeler getirmeye hakkı olduğu unutulmamalıdır" dedi.
"Tanker ile petrol taşımacılığının, Marmara ve boğazlar açı sından çevresel riskleri ve bu risklerin önlenmesi" konulu toplantının açılışında konuşan Eroğlu, 3 tarafının denizlerle çevrili olması, 8 bin 484 kilometre uzunluğundaki sahil şeridi ve stratejik konumu sebebiyle Türkiye'nin, kara suları, iç suları, boğazları ve münhasır ekonomik bölgesinde yoğun bir deniz trafiği ile karşı karşıya bulunduğunu belirtti.
Bu yoğun trafiğin büyük kısmının kapalı bir iç deniz olan Marmara Bölgesi ve boğazlarda yer aldığını ifade eden Eroğlu, ayrıca İstanbul Boğazı'nın coğrafi yapısı, darlığı, kuvvetli akıntıları, keskin dönüşleri, değişken iklim şartları ve yoğun trafiği ve büyük bir metropolitanın içinden geçen dünyanı n en önemli tabii su yolu olduğunu söyledi.
Bir biyolojik koridor olan İstanbul Boğazı'nın, deniz canlılarının geçiş yolu olması, farklı hayvan ve bitki topluluklarının çeşitliliği, kısa burunlu yunuslar gibi tehdit altında bulunan ve korunması gereken 33 deniz canlısını barındırmasından dolayı ekolojik olduğu kadar değerli tarihi ve kültürel özelliklere sahip olduğunu kaydeden Eroğlu, şöyle konuştu:
"Bilindiği üzere İstanbul Yarımadası, UNESCO tarafından 1974 tarihli 'Dünya Kültürel ve Doğa Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme' kapsamında '3 bin yıllık tarihi ile insanlığın ortak mirası' olarak nitelendirilmiştir. Bunun yanında tabii güzellikleri ve sahip olduğu tarihi ve kültürel varlıklar sebebiyle Barselona Sözleşmesi çerçevesinde kabul edilen Cenova Bildirgesi ile 'Akdeniz'de ortak öneme sahip 100 tarihi sit alanı' listesinde de yer alınmıştır. Önemli vurgulamak isterim ki dünyanın en gözde kentlerinden birisi ve 13 Kasım 2006 günü Avrupa Parlamentosunun görüşü ve AB Kültür Bakanları Konseyinin onayıyla '2010 Avrupa Kültür Başkenti' ilan edilmiş olan İstanbul, 13 milyonu aşkın nüfusu ile deniz kazası riskinin getirdiği büyük tehlikelerle karşı karşıya olan bir metropoldur."
Eroğlu, bütün bu tabii kültürel özellikleriyle Marmara ve boğazların, yoğun denizcilik faaliyeti yürütülen bir bölge olduğunu ifade ederek, İstanbul Boğazı'ndan 2009 yılında 51 bin 422, Çanakkale Boğazı'ndan ise 49 bin 453 geminin geçiş yaptığını, bu trafiğin beşte birlik bir bölümünün tehlikeli kargo ve petrol ürünleri taşıyan gemilerden oluştuğunu söyledi.
Çağımızda teknolojik gelişmeler ve büyüyen ticaret hacmine paralel olarak son yıllarda İstanbul Boğazı'ndan geçen gemilerin sayı ve boyutlarının giderek arttığını, özellikle petrol ve tehlikeli yükteki artışların boğazlardaki seyir, can ve çevre açısından ciddi tehdit oluşturduğunu belirten Eroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gemilerden kaynaklanan bu çevresel risklerden, sintine, slaç gibi petrol atıkları, pis sular, çöpler, balast suyu ile taşıyan zararlı sucul canlılar, gemilerden kaynaklanan kükürtoksitler, azotoksitler, karbondioksit, partikül madde gibi emisyonların meydana getirdiği kirlilik, kaza durumunda denize petrol veya tehlikeli maddelerin yayılması, gerek tarihi kültürel, arkeolojik yapılarımız gibi çevresel değerlerimize gerekse kıyı bölgelerinde yaşayan insanlarımıza ve deniz ekosistemine çok ciddi zararlar vermektedir.
Bu çevresel risklere bariz birkaç misâl vermek istiyorum. Karadeniz petrollerini taşıyan tankerler Marmara Denizi'ne geçtiğimiz yıl 1,5 milyon ton balast suyu deşarj etmişlerdir. Balast suları ile taşındığı bilinen alg patlamasına sebep olan zararlı, kırmızı alg türleri Marmara Denizi'nde yaşayan deniz ekosistemi ve özellikle de bu bölgede yaşayan 15 milyon habitat için risk oluşturmaktadır."
Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu, 1979 yılında Indipendenta kazasında 20 bin ton fuiloil denize aktığını, sahillerin kirlendiğini ve günlerce yanan 50 bin ton petrol sebebiyle yoğun hava kirliliği yaşandığını anlatarak, "O tarihte böyle bir patlama olduğu zaman ben de 15-20 kilometre uzaklıktaki evimde yatıyordum. Büyük bir gürültüyle uyandım. Yan tarafta büyük bir patlama oldu sandım. Kadıköy'deki bütün camlar kırılmıştı, günlerce büyük bir felaket yaşandı. Deniz canlılarına verdiği zararın hesabını tutmak mümkün olmadı" diye konuştu.
Veysel Eroğlu, 1982 yılında Unire adlı geminin kazası nedeniyle 66 bin 400 ton petrolün denize yapıldığını, 1994 yılında da Nassia ve Shipbroker adlı gemilerin çarpışması sonucunda 10 bin petrolün denize aktığını belirterek, bu kazaların vrdiği zararın hesabının da yapılamadığını söyledi.
Bakan Eroğlu, 1999 yılında Volganeft kazasında 1500 ton fueloilin denize aktığını, 7 kilometrelik sahil şeridinde yoğun kirlilik meydana geldiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Volganeft kazası, sadece temizlik masrafı olarak 9 milyon 600 bin dolar olup, bu kaza sonucu Türkiye'nin balıkçılık kaybı 2 milyon doları aşmıştır. Son yıllarda İstanbul Boğazı'nda 11 büyük deniz kazası meydana gelmiş, büyük bir risk oluşturmuştur. Sahillerin kirlenmesi, deniz ekosistemi, balıkçılıktaki kayıplar, temizleme masrafları, hava kirliliği, denizle ulaşımın engellenmesi gibi pek çok zararlar meydana getirmiştir. Türkiye'de özellikle bu konuda Çevre ve Orman Bakanlığı olarak değişik tedbirler alınmaktadır. Deniz kirlenmesine karşı 197 limanda gemi atıklarının alınması hizmeti verilmektedir. Marmara ve Boğazlar'da 100 limandan bu hizmet verilmektedir. Saydığım risklerden dolayı gerek kıyıdaş ülkeler gerekse geçiş yapan bayrak devletlerin oluşması muhtemel deniz kirliliklerine karşı çok daha duyarlı olmaları büyük önem arz etmektedir."
Gemi kaynaklı kazalarda zararların acil durumlarda müdahale ve zararların giderilmesi hususunda 5212 sayılı Acil Müdahale Kanunu kapsamında Denizcilik Müsteşarlığı ile iş birliği içinde çalışmalar yaptıkları nı belirten Eroğlu, bu meyanda acil müdahale planlarının hazırlandığını, bölgesel ve ulusal acil müdahale planları hazırlatıldığını, merkezler kurulduğunu anlattı.
Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın kültürel mirasının korunmasını önemsediklerini vurgulayan Veysel Eroğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin ekonomik, sosyal, siyasi ve çevresel açılardan ulusal ve uluslararası öncelik ve çıkarlarını göz önünde bulundurarak, başta Montrö Anlaşması olmak üzere taraf olunan diğer uluslararası anlaşma ve sözleşmeler ile Uluslararası Denizcilik Teşkilatı tarafından getirilen kurulları göz önünde bulundurarak, boğazlarda geçişlere yönelik yeni düzenlemeler getirmeye hakkı olduğu unutulmamalıdır. Çevre, hepimizin ortak paydası, gelecek nesillere bırakacağımız ortak miras ve bizlere emanettir. Çevre ve Orman Bakanı olarak kaynaklarımızın sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda kullanılması ve denizcilik faaliyetlerinin de bu kapsamda gerçekleştirilmesi için bütün kıyıdaş ülkelerin, ilgili kurum, kuruluş ve paydaşların bir arada iş birliği içinde hareket etmesi gerekir." 

Mesajı Paylaş

Başbakan Erdoğan`ın açıkladığı Kanal İstanbul projesi, İstanbul Boğazı`nı rahatlatacak.




Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açıkladığı çılgın proje Kanal İstanbul ile büyük yankı uyandırdı. `Kanal İstanbul` adının verildiği projenin yapımı yaklaşık 10 yıl sürecek. İstanbul`un çehresini değiştirecek yeni kanalın yapımı bittiğinde her gün yanıcı ve patlayıcı madde taşıyan onlarca tankerin tehdit ettiği Boğaz rahat bir nefes alacak. Zira bugüne kadar İstanbul Boğazı`nda ölümlü 20 büyük gemi kazası meydana geldi. Bu kazalarda onlarca kişi hayatını kaybederken binlerce ton petrol de denize aktı.

Geçmişte yaşanan pek çok tanker ve yük gemisi kazası, İstanbul`da çevre felaketlerine ve milyonlarca liralık maddi kayba yol açtı. Kaza yapan ya da batık hale gelen gemilerden sızan binlerce tonluk petrol atıkları, günlerce temizlenemedi. Çevre felaketlerine sebep olan bu kazalar İstanbul ve Çanakkale boğazlarını kapsayan VTS sisteminin kurulmasından sonra düşüş gösterdi. Ayrıca kazalar Boğaz`daki balıkçılık faaliyetlerini de olumsuz yönde etkiledi. Birçok balık türü yok olurken çok sayıda balıkçı da teknesini kaybetti. Bununla ilgili hukuk mücadelesi başlatan balıkçıların davaları halen sürüyor. Daha önce, İstanbul`daki muhtemel faciaların önlenmesi amacıyla tehlikeli madde taşıyan gemilerin Boğaz yerine, Karadeniz-Sakarya Nehri-Sapanca Gölü-İzmit Körfezi hattında açılacak yapay bir kanala yönlendirilmesi önerileri ortaya atılmıştı. Yılda binlerce geminin geçtiği İstanbul Boğazı, kıvrımlı yapısı ve gemi trafiğinin yoğunluğu eklenince istenmeyen gemi kazaları kaçınılmaz hale geliyor. Boğaz`da en büyük kaza 1979`da yaşandı. Romanya bandıralı `Independenta` adlı tanker, Yunan kuru yük gemisi Evriyali ile çarpıştı. 100 bin ton ham petrol taşıyan Rumen tankeri infilak etti. 43 denizcinin hayatını kaybettiği patlamada Boğaziçi semtlerindeki binlerce ev ve işyerinin de camları kırılmıştı. Tankerdeki `kerosen` adlı petrol türevi Boğaz`a akarak günlerce yandı. 14 Ekim 1991`de yaşanan kazada ise Lübnan bayraklı Rabinion ve Filipinler bandıralı Madonna Lily adlı yük gemisi çarpıştı. Kaza sonucunda 21 bin baş koyun, Boğaz`ın sularına gömüldü. 1 Ocak 1966`da iki Sovyet Rus bandıralı gemi; Kransky Oktyabr ve Lutsk, İstanbul Boğazı`nda çarpıştı. Suya karışan petrolün alev alması sonucu çıkan yangın, Karaköy iskelesini ve bir şehir hatları vapurunu kül etti.

Kanal İstanbul projesi, İstanbul Boğazı`nın doğal, tarihi güzelliklerinin daha görünür hale gelmesiyle turizm açısından büyük katkı sağlayacak. Resmi rakamlara göre İstanbul ve Çanakkale boğazlarından yılda yaklaşık 55 bin civarında gemi ve 10 bin tanker geçiyor. Taşınan petrol miktarı ise 150 milyon ton. Özellikle İstanbul Boğazı`nın Marmara ve Karadeniz girişlerinde yüzlerce tanker ve yük gemisinin 2-3 günlük sürelerle beklediği biliniyor. Fırtına, olumsuz hava şartları, Boğaz`daki akıntılar ve manevra kabiliyetinin zorluğu sebebiyle Boğaz`da meydana gelen birçok kaza da proje ile ortadan kalkacak.

Yılda 55 bin gemi geçiyor

Kanal İstanbul, Karadeniz merkezli Rus, Kazak ve Azeri petrollerinin denizyoluyla dünyaya ulaştırılması açısından da yeni bir vizyon getiriyor. Karadeniz sahilindeki ana petrol ihraç terminalleri olan Novorossiysk ve Supsa terminalleri Karadeniz`in doğu ucunda yer alıyor. Daha önce Türk Boğazlarındaki geçiş rejiminden rahatsızlığını dile getiren Rusya başta olmak üzere, petro-kimya taşımacılığı yapan uluslararası tanker şirketlerinin kayıplarını da ortadan kaldıracak. Boğazlardaki bekleme süresinin tanker ve gemileri için yıllık maliyeti 1,4 milyar doları buluyor. İstanbul Boğazı`ndan her 7-8 dakikada bir gemi, her 50-55 dakikada ise tehlikeli yük gemisi geçiyor. 1936`da 4 bin 500 geminin geçtiği Boğazlardan geçen gemi sayısı bugün senede 55 bini aştı. Kanal İstanbul`la, bu trafik rahatlayacak.




Mesajı Paylaş

Kim nederse desin bu proje kadar saçma sapan birşey yok senin ülkenin Başketinde kaç yıldır bitmeyen bu gidişlede bitmeyecek olan metro hatları varken bu saçmalığa para mı harcanır ?
Herşeyi yaptıkda İstanbula kanal mı açmak gerekli ?
Bu ülke İstanbuldan mı ibaret ?
Oraya harcanacak para ile yapılacakları düşünün birde yüzlerce kilometre demiryolu hattı döşenir , kentsel dönüşüm projeleri hızlanır vs.
Mesajı Paylaş

#18
Alıntı yapılan: Ice - 15 Mayıs 2011, 23:41:33
Kim nederse desin bu proje kadar saçma sapan birşey yok senin ülkenin Başketinde kaç yıldır bitmeyen bu gidişlede bitmeyecek olan metro hatları varken bu saçmalığa para mı harcanır ?
Herşeyi yaptıkda İstanbula kanal mı açmak gerekli ?
Bu ülke İstanbuldan mı ibaret ?
Oraya harcanacak para ile yapılacakları düşünün birde yüzlerce kilometre demiryolu hattı döşenir , kentsel dönüşüm projeleri hızlanır vs.

KANAL PROJESİNE 30 MİLYAR DOLAR VEREN İÞADAMI!


***






Başbakan Erdoğan'ın, 'çılgın projeye 30 milyar dolar veremeye hazır Türk işadamı var' dediği Türk ortaya çıktı.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın katıldığı bir televizyon programında, Kanal İstanbul'la ilgili her türlü detayı gözden geçirdiklerini belirterek, "Daha işin başında, satın alım için 30 milyar dolar vermeye hazır yerli bir yatırımcı bile çıktı" şeklinde bahsettiği çılgın işadamı ortaya çıktı.

Başbakan Erdoğan'ın "Kanalistanbul'a 30 milyar dolar teklif eden bir yatırımcı var" diyerek açıkladığı işadamı İnanlar İnşaat'ın patronu Serdar İnan çıktı. İnan "30 milyar dolara, projeyi, kanalıyla, limanları ve konutlarıyla tek başına yapmaya hazırım" dedi
Başbakan'ın seçim beyannamesi çerçevesinde hazırladığı ve geçtiğimiz hafta kamuoyu ile paylaştığı 'çılgın proje'

Kanalistanbul'a inşaat dünyasından çılgın bir talip çıktı. Başbakan Erdoğan'ın pazar günü katıldığı bir televizyon programında "Projeye 30 milyar dolar teklif eden yurtiçinde bir talip var dediği işadamı İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Serdar İnan çıktı. İnan, 30 milyar dolar verin ben bu projeyi yaparım teklifinin kendisinden geldiğini söyleyerek "Proje ilk açıklandığında maliyetinin 10 milyar doları bulabileceği açıklandı. Ben de açıklamamda 30 milyar dolar verin ben bu projeyi yaparım' dedim. Sanırım bu işi TOKİ vasıtasıyla yapacaklar. 46 senedir İstanbul'da projeler yapan bir şirketiz. Bugün versinler ben havaalanı, limanı, kanalı, konutlarıyla birlikte 30 milyar dolara bu projeyi yapmayı taahhüt ediyorum" diye konuştu.

'BİR MODELİM VAR'
İnan,Başbakan Erdoğan'ın önceki günkü televizyon programında da kendisinden bahsetmesinin ardından dün Başbakanlık'tan bir randevu talep ettiğini ve teklifini anlatmak istediğini açıkladı. İnan, projeyi nasıl yapacağı soRusuna "Bu projeyi Başbakan açıkladığına göre Toplu Konut İdaresi (TOKİ) vasıtasıyla yapılacaktır. Ya da başka bir kuruluş yoluyla da yapılabilir. Biz burada hakediş modeli ya da hasılat paylaşımı modelini öneriyoruz" diye konuştu. İnan, finansmanı nasıl sağlayacakları konusunda ise "Bir kısmını özkaynaklarımızla sağlarız. Kalanı ise kafamda bir model var, onunla finanse etmeyi düşünüyorum" dedi.

İnan, projenin kendini finanse edecek bir proje olduğunu bu nedenle finansmana ihtiyaç duymadığını da söyleyerek "Bu proje 15 sene içinde çok rahat bir şekilde 300 milyar dolarlık bir kazanç projesine dönüşecektir. İstanbul'u megakent haline getirecek bir proje olacak" diye konuştu. İnan, Başbakan'ın projeyi adeta bir gayrimenkul geliştiricisi gibi düşünerek planladığını da söyleyerek "Ben projenin sadece konut kısmına değil hepsine talibim. Bu sadece büyük bir proje değil aynı zamanda bir deprem önleme projesidir" diye konuştu.

Yurtdışına da satış yapılacak
Yurtdışına satışı da içerdiğini söyleyen İnan, "Bu projenin yüzde 80'i yurtdışına satılır. İspanya, yabancılara 400 milyar euroluk satış yaptı." dedi. İnan ayrıca projenin kendini finanse edebilecek bir yapıda olduğunu söyledi.

Haliç'i Karadeniz'e bağlama projesi var
Kanalistanbul projesinin İstanbul'a sınıf atlatacağını savunan İnan, daha önce verdiği bir röportajda da Haliç'i Karadeniz'le birleştirerek Venedik tarzı bir model yaratmayı önermişti. İnan, 2008 yılında verdiği bir röportajda hem konut sektörü hem de turizmi geliştirecek bu önerisi için devletten destek beklediğini açıklamıştı. İnan, "Haliç'in ucunu Karadeniz'e açmak gibi bir projem var" demişti.

Her şey dahil 30 milyar $
İnan,önerdiği 30 milyar dolarlık teklifte sadece Kanalistanbul'da yaratılacak yeni şehirde yapılacak konut projeleri olmadığını söyleyerek "Havaalanı, liman, kanal ve konutlar bunun içine dahil olacak" dedi. İnan, projenin maliyetinin bugüne kadar TOKİ'nin yaptığı işlerin iki katı büyüklüğünde olacağını da hatırlattı.

http://www.medyabahane.com/haber_detay.php?id=1049 Mesajı Paylaş

devlete her hangi bir yük getirmez YİP modeliyle uzun vadede çokta getirisi olacak bir proje mısır süveyşten yıllı 5 milyar dolar kazandığını düşünürsek mantıklı bir iş, montrö sözleşmesine gelince boğazdan geçmek isteyen gemileri güvenlik gerekçesiyle bekletirsen zaten bekleme masrafına kanaldan geçer Mesajı Paylaş


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz