Sohbet...

Başlatan SÜVARİ, 10 Nisan 2009, 14:57:24

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

#1160
Beyler bu gun Bayram.

Kimimiz  tek  bayram kutlamasi ile yetinmek zorunda ancak benim icin cifte bayram .
Kurban bayrami + 20 Temmuz  Baris ve ozurluk bayrami. " Bayraminiz kutlu olsun Mesajı Paylaş

Bugün 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümü. Binlerce insanımızı kaybettiğimiz felaketin. Geçmişte yaşanan bu felaketten daha etkili olması beklenen bir deprem daha var.  Her an gerçekleşebilir üstelik. Bakınız uzmanlar neler diyor.

Alıntı Yap

Prof.Dr. Naci Görür "İstanbul depremi bize pahalıya patlayacak, üzülerek söylüyorum. İstanbul'daki yapı stoğunun depreme karşı güvenli değil. Bizim fazla zamanımız yok, yani bu yapılacak şeylerin hızla yapılması gerekiyor. Ülkemizde şu anda farklı sorunlar da var. Yangın sorunu, sel sorunu ile de insanları kaybediyoruz. Buralara da yetişmek zorundayız ama deprem de beklemez. Deprem çevreye büyük zararlar veriyor. Depremde milyonlarca ton moloz çıkıyor, bu molozları o telaşla gömüyoruz bu gömdüğümüz molozlar daha sonra kimyasal değişikliklere uğruyor, yağmur ve yer altı sularıyla bu zehirli maddeler denizlerden balıklara balıklardan insana dönüyor. Ekonominin de planlanması lazım , Marmara Bölgesi Türkiye'nin can damarı, burada bütün fabrikaların kapandığını ekip, ekipman ve iş gücünün büyük hasar aldığını düşünün, bunu hemen yarın düğmeye basıp çalıştıramazsın, aylarca üretmeyen bir Marmara; Türkiye'yi diz üstü çöktürür" diye konuştu.

"EN AZ 7.2 BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR DEPREM OLACAK; İNSAN BU BÜYÜKLÜKTE AYAKTA DURAMAZ

Prof.Dr. Görür konuşmasını şöyle sürdürdü: "En az beklenen deprem minimum 7.2. Minimum 7.2 ile 7.6 arasında bir deprem bekliyoruz. Bu büyüklükte bir deprem olduğu zaman binaların yıkılmasını bir kenara bırak, bu büyüklükte bir depremde insan ayakta duramaz. Evin içindeki eşyaların önemli bir kısmı kırılır savrulur, çarptığı insanları ya yaralar ya öldürür. En büyük hasarı Avrupa Yakası'nda göreceğiz. Ne kadar can kaybı olabilir? Hemen belli bir araştırmaya dayandırmadan söylemek zor ama kaba bir hesapla da aşağı yukarı mertebeyi bulmak mümkündür. Avrupa Yakası'nda 1 milyon bina var diye düşünelim, en ağır hasar görecek dolayısıyla ölüm olma riskinin çok fazla olduğu bina sayısı olarak 1 milyonun yüzde 1'ini alalım, 10 bin bina yapar, her binayı da 4 katlı düşün, 40 bin kat yapar, her kata 2 daire koyarsan 80 bin daire yapar, her daireye 4 kişi koyarsan 320 bin insan yapar. 320 bin insan büyük bir risk altında demektir. Bu işin şakası yok. Kabaca bir bakkal hesabıyla bile olsa bir düşünmek lazım"

Alıntı YapKuzey Anadolu Fayı'nın kırılmayan 2 segmenti olduğunu ve bu durumun Marmara ve Doğu Anadolu Bölgesi'ni tehdit ettiğini kaydeden Neotektonik ve Deprem Uzmanı Prof. Dr. Haluk Selim, beklenen İstanbul depreminin 2026'ya kadarki süreçte gerçekleşebileceğini söyledi.

İstanbul Büyük Þehir Belediye'sinin konuyla ilgili raporu >> https://depremzemin.ibb.istanbul/guncelcalismalarimiz/

Durum gerçekten önemle dikkate alınması gereken seviyede. Bu konuda önlem alması gereken sorumluların yeteri seviyede çalışmalarda bulunup bulunmadıkları tartışılır. Ancak yüzbinlerle ifade edilen can kayıplarını önlemek için ciddi çalışmalar yapmak gerekir. Kanal projesi gibi projeler yerine hayat kurtaracak projeleri hızla hayata geçirmek gerekir. Aslında geç bile kaldık! Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

canlı yayında osurmak sağlığa iyi mi geliyor acaba?
Mesajı Paylaş

ben Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine eskisi kadar negatif yaklaşmıyorum artık.
eski sisteme dönüşün ülke çıkarına olabileceğini de düşünmüyorum.

her seçimde 4 milyon oyun diğer tüm oyların kaderini belirlediği  ve bu yüzden de  marjinal  olması gereken bir siyasi akımın giderek ana akıma dönüşmesi  ihtimalini güçlendirecek  hiçbir sistem ülkenin çıkarına olamaz.

eski sistemden çok kesimin beklentisi var.
vekiller  o haşmetli günlere dönmek istiyor.
.
bu sistemde hiçbirinin kendini gösterme ve yükselme beklentisi olamıyor.
yabancı devletler eski sistemi istiyor;  çünkü  mecliste sürekli kargaşa yaratabilecekleri birilerini bulmak istiyorlar.
bu sayede en basit iş bile kargaşaya dönüşebilecek.
HDP istiyor;  çünkü bu sayede kendi marjinal dünyalarında varlık sürdürüp oylarının sonuç değiştirebileceği günlere ulaşmayı bekliyorlar.
yeni sistemde ille de birinin yanında  olmak zorunda kalmaları hem marjinalliklerinden taviz vermeyi gerektirecek;  hem de bekledikleri o geleceği ıskalayacak bir iklim yaratacak.

sistem düzgün bir şekilde çalıştırılırsa bence memleketin hayrına olabilir.
vekil sayısı düşürülsün ve sistemin aksayan yönleri  ciddiyetle düzeltilsin.


Mesajı Paylaş

Merhaba arkadaşlar! Türkiyeden tekstil bayan trikotaj satışını yapan esnaflar varmı? Kışlık kazak, bluz, hırka lazım. Rusya, Kazakistan ve Kırgızistan da toptan satış yapıyoruz Mesajı Paylaş


"Soçi'de yapılan son görüşmeye dair arka plan bilgilerine vakıf olduğunu aktaran Dugin, "O gün Erdoğan ve Putin dünya dengeleri açısından hangi tarafta yer alacaklarını konuştu ve aldıkları kararı paylaştı. Kürt haritasından
Kırım
'a,
Afganistan
'dan
Libya
'ya, Kafkaslardan
Suriye
'ye tüm alanlara ilişkin hayati konularda kendi kırmızı çizgilerini çizdi. Başta
İdlib
olmak üzere birçok konuda uzlaştıklarını söyleyebilirim. Ancak bu tarihi buluşmada konuşulanların önemli bir kısmı sır olarak kalacak. Biz sadece sahada yansımalarını göreceğiz" dedi."

https://www.sondakika.com/dunya/haber-putin-in-danismani-erdogan-la-soci-de-yapilan-14436456/


https://www.sondakika.com/dunya/haber-putin-in-danismani-erdogan-la-soci-de-yapilan-14436456/ Mesajı Paylaş

#1166
başlık açamadım; ama kafamdaki bir konuyu  sizinle de paylaşıp fikirlerinizi almak istiyorum.

bir süredir Türkiye'nin son 5   yılda enerji alımı yaptığı ülkeler listesine bakıyorum.
verileri bir bütün halinde yorumlamaya çalışıyorum.
açık kaynaklardan elde ettiğim  verilerden yola çıkarak şöyle bir yorum yaptım:
ülkemiz son dönemde enerji sepetini  oransal bazda değiştirmiş ve bu bir politika olarak da sürecek gibi,  şöyle ki, son beş yılda lng  alımımız  net bir şekilde artmış.
en çok lng aldığımız ülkelerse ilginç, o listede Cezayir,  Nijerya ve Katar gibi ülkeler var.
tabi bu lng deniz yoluyla taşınıyor buraya.
boru hatlarından yapılan enerji alımındaysa Rus ve İran gazında ciddi bir miktarda azalma olduğu görülüyor.

https://www.dunya.com/sektorler/enerji/turkiyenin-rusyadan-dogal-gaz-alimi-yuzde-40tan-fazla-azaldi-haberi-477915

boru hatlarında özellikle Azerbaycan'ın payı  net bir biçimde artmış.

"Türkiye'nin doğalgaz ithalatında 2015'te yüzde 55,31 olan Rusya'nın payı sonraki yıllarda kademeli olarak geriledi ve 2020'nin ilk dört ayında yüzde 23,56'ya kadar düştü. Azeri gazının payı ise 2017'de yüzde 11,85 iken 2020'nin ilk dört ayında yüzde 33,16'ya sıçradı. Spot LNG ithalatının "

https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/dogalgaz-ithalatinda-azeriler-rusyayi-gecti-abdnin-payi-ikiye-katlandi-5911972/

kaynakları incelediğimde, son dönemde giderek azalan bir Rus ve İran  gazına karşın, giderek artan Azeri gazı ve lng  alımı görünüyor.

enerji haritamızın son dönemini  incelediğimde,  aslında bu haritanın ülkenin dış politikasındaki ortak haritasına da uyduğunu anlıyorum.
şöyle ki, Katar ve Azerbaycan zaten son dönemdeki en önemli ortaklarımız arasında.
buna kısa süre önce en yüksek seviyeden yapılan Afrika ziyaretinde imzalanan ortak savunma ve diğer sözleşmeleri eklediğimizde,  tam olarak ülkemizin lng aldığı ülkeleri görüyoruz zaten.

diyeceğim o ki,  gerek askeri ve sivil öğrenci değişim programları,  gerek ortak tatbikatlar,  gerekse  iha gibi askeri teknolojilerin  giderek ortaklaşması gibi süreçlerin sonunda, aslında epeyi bir pakt  kuruyoruz.
bunu da sadece askeri faliyetle değil,  enerji gibi çok kritik hususlarda eş güdüm içinde yapıyoruz gibi görünüyor.

tek tek bakıldığında pek bir anlam ifade etmeyen faliyetlerin hepsine baktığımda kendimize hayret ediyorum.

bakmayın siz,  bu pakt  uzaktan göründüğü kadar boş bir pakt değil, Azerbaycan gaz, Katar lng ve finans  deviyken, Pakistan ise atom bombası sahibi.
TSK ise bölgesel bir güç.
bu pakt sonuç üretmeye de başladı, Katar, körfez ülkelerine karşı varlığını korudu, Azeri ordusu Karabağ'ı kurtardı, Türkiye Azerbaycan'dan ucuz gaz alırken Katar ile swap anlaşması  imzaladı ve yine Katar'dan  lng alımını arttırdı.

aklıma takılanlar şunlar:
1. bu paktın geleceği nasıl olur ve  pakt içindeki ülkelerin  gelecek on yılda elde etmek isteyecekleri kazanımlara bu paktın nasıl bir katkısı olabilir?
2. bu pakt "kimsesizlerin kimsesi olmak"  gibi bir politikayla mı oluşmuştur? yoksa  genel olarak başka temel dinamiklere mi dayanmaktadır?
3.  Afrika politikamız ve son yapılan anlaşmalar dahilinde, Afrika ülkeleri bu paktın doğrudan içinde kabul edilebilir mi?  yoksa Afrika ülkeleriyle harici bir pakt veya  ittifak  kurulması daha mı  muhtemeldir?
4. sizce buna bir pakt demek için şartlar olgunlaşmış mıdır?
5. buna bir pakt dersek adı ne olabilir?

Mesajı Paylaş

Suriye'de kanlı bıçaklı olduğumuz adamlardan ana enerji kaynağını ağırlıklı olarak tedarik etmek akıllıca olmazdı. Enerji sepetinin çeşitlendirilmesinden ve dost ülkelere yönelmekten daha doğal bir şey olamaz.

Öte yandan, siyasetin temel düsturu gereği Rusya ve İran alımlarını tamamen sonlandırmak da doğru olmayacaktır.

O kural şudur: Devletler arası ilişkilerde ve hatta kişiler arası ilişkilerde, mutlak dostluk ve mutlak düşmanlık olmaz. Her zaman, dostluk için de düşmanlık için de açık kapı bırakılır. Mesajı Paylaş

Sayın Merzifonlu,

sadece Suriye'de kanlı bıçaklı olma durumu mu?  yoksa daha derin bir fikir alt yapısı mı var?
hatırlarsanız şöyle bir  haber yapılmıştı.

"Defence Turk'ün kaynaklarına göre Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan ortak bir askeri havacılık eğitim altyapısı oluşturmak için anlaştılar. Buna göre üç ülke; Başlangıç Eğitim Uçağı Super Mushshak, Temel Eğitim Uçağı Hürkuş ve Jet Eğitim Uçağı Hürjet üçlemesinden oluşan bir altyapı kuruyorlar."

https://www.defenceturk.net/hurkus-ihracat-kervanina-katiliyor



Afrika'daki eğit-donat faliyetleri ve Somali gibi noktalarda belirginleşen üslenme faliyetlerine baktığımız zaman, güzergah olarak denizden  taşınan bu lng ticaretiyle örtüşüyor mu?
yani bu lng trafiğinin güvenliğine katkısı var mı bu üs noktalarının?
haritaya baktığınız zaman, lng aldığımız ülkeler, bunlarla imzalanan anlaşmalar ve Afrika'da batının ve Arap ülkelerin sürekli sızlandığı bu  üslenme faliyetlerini ortak bir paydada buluşturabiliyor musunuz?
  yoksa başka başka konular mı bunlar?
Mesajı Paylaş

Arkadaşlar verilere nereden baktınız? Ben birbiriyle çelişen kaynaklara rast geldim.
EPDK'yı baz almak en mantıklısı gibi.

https://www.epdk.gov.tr/Detay/DownloadDocument?id=Se8TCFHBu4Y=

Þekil 2.2 be tablo 2.3'e bakarsanız Rusyanın hala ağırlığını sürdürdüğü görülüyor. Katar ise durmuş sanki. Mesajı Paylaş


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz