Sohbet...

Bir bina bu resimdeki gibi yıkılacak kadar sarsıldıysa o kabinin içerisine girebilme ihtimalin %5 en fazla.
Gerçi böyle bir yıkımda o kabin ne kadar dayanır tartışılır.
Sorunu kökünden çözmek lazım. Binaları o kabin gibi yapmak! Depreme dayanıklı yapılar yapmak.

Neden bu kadar itiraz var anlamadım doğrusu ticari test edilmiş satışına izin verilmiş 300  ton yüke dayanıklılığı sınanmış bir ürünü önerdim sadece.

bence iskambil kağıdı gibi yıkılan binada bile yaşam üçgeni yaratır ama hadi tartışmayalım ama şu yıkımda işe yaramaz mı mesela

Çok büyük geçmiş olsun. 11 ilin etkilendiği, bu illerde büyük yıkımların olduğu bir deprem nedeniyle öyle görünüyor ki yardım konusunda sıkıntı yaşanıyor. Etkilenen alan büyük olunca her yere yardımın gitmesi de uzuyor gibi görünüyor.

Takip ettiğim kadarıyla deprem uzmanları da bu kadar büyük alanın etkilenmesinin çok nadir olduğunu söylüyor. 2 fayın kırılması aynı günde 2 büyük depreme neden oldu.

Çok büyük geçmiş olsun. 11 ilin etkilendiği, bu illerde büyük yıkımların olduğu bir deprem nedeniyle öyle görünüyor ki yardım konusunda sıkıntı yaşanıyor. Etkilenen alan büyük olunca her yere yardımın gitmesi de uzuyor gibi görünüyor.

Takip ettiğim kadarıyla deprem uzmanları da bu kadar büyük alanın etkilenmesinin çok nadir olduğunu söylüyor. 2 fayın kırılması aynı günde 2 büyük depreme neden oldu.

Doğru. Alan çok geniş ve ard arda 2 şiddetli deprem oldu. Buna "kader" denebilir ve elden de pek bir şey gelmezdi.

Ama, depremlerin olası yerleri üç aşağı beş yukarı biliniyor. Buralardaki binaların güçlendirilmemesi kader değildir, cinayettir! O konuya odaklanmak ve hataları fazla geç olmadan düzeltmek gerekecek. Pratik ve ucuz bina güçlendirme tekniklerini Roketsan TOKİ ile beraberce geliştirebilir örneğin! Karakolları Kalekol yaptıysak, bunu da yaparız.

Bir de, sessizliğin gerektiği yerlerde hoparlörle sela okunması gibi absürtlüklere de odaklanmak gerekecek.

Çok büyük geçmiş olsun. 11 ilin etkilendiği, bu illerde büyük yıkımların olduğu bir deprem nedeniyle öyle görünüyor ki yardım konusunda sıkıntı yaşanıyor. Etkilenen alan büyük olunca her yere yardımın gitmesi de uzuyor gibi görünüyor.

Takip ettiğim kadarıyla deprem uzmanları da bu kadar büyük alanın etkilenmesinin çok nadir olduğunu söylüyor. 2 fayın kırılması aynı günde 2 büyük depreme neden oldu.

Doğru. Alan çok geniş ve ard arda 2 şiddetli deprem oldu. Buna "kader" denebilir ve elden de pek bir şey gelmezdi.

Ama, depremlerin olası yerleri üç aşağı beş yukarı biliniyor. Buralardaki binaların güçlendirilmemesi kader değildir, cinayettir! O konuya odaklanmak ve hataları fazla geç olmadan düzeltmek gerekecek. Pratik ve ucuz bina güçlendirme tekniklerini Roketsan TOKİ ile beraberce geliştirebilir örneğin! Karakolları Kalekol yaptıysak, bunu da yaparız.

Bir de, sessizliğin gerektiği yerlerde hoparlörle sela okunması gibi absürtlüklere de odaklanmak gerekecek.

Büyük bir kentsel dönüşüm şart. Özellikle fay hatları üzerinde bulunan tüm illerde kentsel dönüşüme gidilmeli ve sismik izelatörler standart hale getirilmeli. Okuduğum kadarıyla sismik izelatörler yaşanan depremi ciddi anlamda absorbe edemilmekte. Zemindeki depremi katlar çok daha az hissetmekte.

Artık bu depremden sonra deprem konusu bir sonraki büyük depremde hatırlanmamalı direkt tedbirler alınmalı ve deprem konusu ülkemiz için bir felaket senaryosu olmaktan çıkartılmalı.

Deprem kuşağında yaşayan bir ülkeyiz ve depremle yaşamaya devam edeceğiz lakin alınacak tedbirlerle depremin etkileri minimize edilebilir. Artık hiç vakit kaybetmeden deprem konusu ülkenin en önemli konularından birisi olarak gündemin en başında durmalı.

Bu ülkede hiçbir  değişmez 1 sene sonra aynı aymazlık devam eder. Keşke yanılsama...

Çare fay hatlarına daya ev yapmak değil hiç ev yapmamak.
Biz Japonya gibi ada devleti değiliz toprak geniş. Fay hattına imar yasağı gelmeli...

Prof. Naci Görür Elazığ'da deprem olmadan önce uyarmaya başlamıştı. Süreci şöyle anlatıyor:

"- Fark ettim ki Elazığ bir deprem kentinde yaşadığını bilmiyor. Depremin geleceği belli.

- 2003 yılında kolları sıvadım, Vali, Kaymakam hepsiyle konuştum, konferanslar verdim.

- Bingöl, Adıyaman ve Malatya'nın da tehlikede olduğunu anlattım. Devlet Planlama Teşkilatı'na proje hazırladım.

- Kıvrandım, dilimde tüy bitti, 7 yıl uğraştım. 2010'da Elazığ depremi oldu.

'İÇİME DOĞMADI, BİLİM VAR'

- Gelelim Erkenek-Maraş arasına... Bağırdık, çağırdık, yerel yönetimlerle konuştum. Düne kadar konuştum.

- 04:17'de depremi duydum, 75 yaşındayım, bir buçuk saat ağladım.

- İçime doğmadı deprem olacağı, bilim var. Bilim, bu fay hattının kırılacağını zaten söylüyordu.

- Elazığ'da kırılan fay hattındaki enerjinin bir kısmının şu an kırılan hatta transfer edileceğini söyledik."
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/hande-firat/naci-gorur-bir-bucuk-saat-agladi-42216166

Evet onu yaparız, bunu yaparız, şunu yaparız. Þunları, bunları yapmalıyız. Yıllardır aynı konuları konuşup duruyoruz. Ama nedense sonuç aynı.

Prof. Naci Görür'ün 2010'da Elazığ depremi sonrası televizyondaki konuşmasını ben de hatırlıyorum. Sayın Görür'ün üzüntüsünü çok iyi hissedebiliyorum. İnsanların iyiliği için bildiğin şeyleri paylaşarak yapılan uyarılara kulak asılmaması nedeniyle gerçekleşen üzücü durumlara şahit olmak çok acı! Bizler de forumda benzer durumlar yaşayabiliyoruz. Gayet net açıklamıştı. Bir sonraki büyük depremin nerelerde olabileceğini söylemişti. Zaten bir deprem ülkesi olarak biliyoruz ki, bir fay kırıldığında, enerjinin bir bölümü bu fayın devamına aktarılır ve bir sonraki deprem o kısımda olur. Ülkemizin neredeyse her yeri risk altında ve her depremde görüyoruz ki yeterli önlem alınmamış. Sadece daha önce deprem görmüş alanlarda daha ciddi önlemler alınmış. Geçenlerde Düzce'de gerçekleşen depremde hasarın ve can kaybının olmaması buna örnek verilebilir.

Yaklaşık 500 senedir deprem görmeyen bir alanda oldu deprem. Ancak bekleniyordu. Buna benzer beklenen diğer bölge ise yine uzun zamandır kırılmamış bir fay barındıran Marmara denizi. O da saatli bir bomba gibi ve kırıldığında onun da 7'nin üzerinde bir deprem yaratacağı belirtiliyor. 99 depreminde İstanbul'a kadar olan kısım kırıldı ve o dönem 30 yıl içerisinde kalan kısmının kırılma olasılığının  yüksek olduğuydu. 30 yılın dolmasına az kaldı! Kırıldığında Marmara ve Trakya bölgeleri etkilenecek. Peki bu bölgeler gerçekten buna hazır mı?

Özellikle ülkemizin en büyük kenti, nüfusumuzun yaklaşık dörtte birinin yaşadığı İstanbul'da? İstanbul'u fay hattına yakın diye taşımak mümkün değil. Yedi tepe üzerine kurulu olması bir avantaj. Ancak zemini gerçekten çok kötü olan yerleri de az değil! Dün bir tünel girişi çöktüğü için yardım araçlarının ulaşımı aksamıştı. İstanbul'da bu kadar uzun zamandır alınan önlemler nelerdir? Pek çok eski binanın yıkıldığını duymuştum. Ancak bazı binaların sağlam, bazılarının tam tersi olduğunu düşünüyorum. hasar görebilecek binalarda görevlendirilebilecek arama kurtarma sayısının yeterli olabileceğini düşünmüyorum. Olası bir Marmara depremi ülkemiz sanayisini ve dolayısıyla ekonomiyi ciddi şekilde olumsuz etkileyecek. Olası bir depremde boğasın iki yakasını birleştiren köprülerin hasar görme ihtimali de bulunuyor. Ulaşım zaten mevcut şartlarda bile zor, bir deprem sonrasında nasıl olabilir? Üstüne bir de ikinci bir boğaz yapılmaya çalışılıyor. Onun da üzerine bir sürü geçiş noktası yapılması gerekiyor ve bunların da hasar görme olasılığı var. Esasen ona para harcamak yerine, depreme hazırlığa para harcansa çok daha fazla hayat kurtarılmış olur düşüncesindeyim. Bunu daha önce de defalarca dile getirmiştim. Ve maalesef zaman daralıyor.

Değerli forumdaşlarım

Konunun biraz dışına çıkacağım ama affınıza sığınarak bir gözlemimi ve buna çözüm olabiliri ne yapılabiliri danışmak isterim. Kurtarma ekiplerinin gerek insan yardımıyla gerek vinçlerle enkazı ve molozları tek tek toplamaya çalıştığını izliyoruz tv'den ve sahadan.

Enkaz temizliği yapılırken küçük parçalar ve toz toprak temizliğinin çok vakit aldığını düşünüyorum. Ağır parçaları vinçler kaldırsın tamam ancak küçük parçalar için bir çeşit kamyon veya tır boyutunda vakum cihazı yapılamaz mı? Bir nevi evlerde kullanılan elektrikli süpürgenin çok büyük bir versiyonunun kamyona bindirilmiş hali gibi bir şey.

Böyle bir cihazla enkaz temizliğinin aldığı vakti kısaltabiliriz ve enkaz altında kalanlara daha hızlı ulaşabiliriz diye düşünüyorum.

Saygılar

İskenderun limanında konteynerler yanıyor. Dün 3-5 konteyner yanıyordu şimdi canlı yayında nerdeyse liman tamamen yanacak...
Arkadaş hadi itfaiye enkaz kaldırmakla meşgul , 2 tane yangın söndürme helikopteri gönderseniz havadan sondursun 1 saatte...Yan taraf da deniz ...

Bu ne salak iş... Orman yangını mevsiminde de değiliz...