Sohbet...

Ben de merak ettim dün akşam baktım, bizim binanın da merdiven boşluğu perde beton. Onun dışında bir deprem perdesi var mıdır bilemiyorum. Zemin katı bilmiyorum. Bina Zemin+2 kat+çatı katı şeklinde yapılmış. Merkez üssü yaklaşık 50 km mesafede olan geçen gerçekleşen 6 büyüklüğündeki depremde oldukça sallandık ama eşyalar vs  devrilmedi. Ytongdan yapılmış duvarlarda zaten çatlaklar vardı ama kolon ve kirişlerde bir hasar gözlemlemedim. Aslında hepimizin binalarımızı kontrol etmemiz, uzmanlara kontrol ettirmemiz lazım.

Binada perde elemanlar kullanmak depreme karşı sigortadır. Ancak planda simetrik ve doğru yerleştirilmek kaydıyla !

Planda simetrik olarak yerleştirilmemiş, asimetrik yapılmış perdeler ise binada "burulmaya" ve yıkıma yol açar. Çünkü asimetrik perdeler bulundukları bina köşesini çok sağlam hale getirirler ve depremde, sağlam olmayan bina köşesi bu sağlam kısmın etrafında dönerek (burularak) yıkılır. Planda yanlış yerleştirilmiş asimetrik perdeler, hasta olduğunuzda iyileşmek isterken yanlış ilaç alıp ölmeye benzer.

Aşağıda 2 örnekle açıklamaya çalıştım.

Hocam beton maliyeti artıyor diye perde kullanmıyordur bizimkiler... Ucuz olsa İTÜ inşaat mühendisinden daha kaliteli perde beton döker bizim mütahhitler... Onlar ne şeytandır siz daha iyi bilirsiniz...

Televizyonum 24 saat açık Mimarlar-mühendisler odasından da bir açıklama duymadım günlerdir onların da işi gücü show yapmak , insan hakları vs...açıklamalar yapmak...Senin ortalığı yıkman lazım , sen  kimi-kimleri koruyorsunuz Eyyy Mimarlar-mühendisler odası

Beni duydular galliba;

- TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç: 12-15 milyon insanı etkileyen çok büyük bir afet yaşadık. Ancak biz gerekli hazırlıkları yapsaydık yıkım bu oranda olmayabilirdi. Yaşananların tek nedeni depremin büyüklüğü ve yıkıcılığı değil. Bir bina ayakta, yanındaki yıkılıyorsa buna kader denilemez. İnşaatların projelendirilmesi ve yapım süreçlerinde sorunlar var. Yeni binalar da yıkıldı. Bu yapılara iskân, yani kullanım izni verildi. Yerel yönetim ya da ilgili kurum bu izni verirken der ki; "Ben zeminden inşasına, çatıdaki son kiremite kadar kefilim, oturabilirsin." Eğer bu belgeden sonra yurttaş kolon kesmediyse, uygunsuz tadilat yapmadıysa sorumluluk devletindir. Denetlemek de devletin görevidir. Bugüne kadar yapı inşa süreçleri müteahhit ve kâr odaklı ilerledi, yapı güvenliği ve kamu sağlığı ön planda olmadı. Bir örnek vermek gerekirse; bir şantiye şefi beş binadan sorumluydu, mevzuat buna izin verdi. Yürüyen bir inşaat düşünün, beş şantiye var ama bir yetkili. Betonun, demirin uygunluğuna bakması mümkün değil. Kâğıt üzerinde sorumlu var mı var. Aynı durum yapı denetim için de geçerli. Hatay ve Osmaniye'de yaptığım incelemelere göre yıkımın tek bir nedeni var diyemem. Tek başına malzeme ya da firmanın sorumsuzluğu değil neden. Birçok sorunun bir araya geldiği ihmaller zinciri söz konusu.

Hesaplayalım. Yaklaşık 6500 yıkılan bina var. Ortalama her binada 6 daire olsun ve her dairede 4 kişi yaşasın. Hayatta kalma beklentisini de 0.2 alalım. (Deprem gecenin 4'ünde ve kışın olduğu için.) Yani enkaz altında kalan her 5 kişiden birisi hayatta kalmış olsun.

Bu durumda tahmini ölüm: 6500x6x4x(1-0,2)=124.800 kişi olur. Yuvarlak hesap 125.000 kişi hayatını kaybedecek demektir. İnşallah olmaz, bu sayı korkunç.

Sn Merzifonlu,
Korkunç rakamlar bunlar. İnsanoğlu bir şekilde yaşama tutunuyor. Böyle bir felaketten ve yıkımdan canlı çıkmasını biliyor. Umudum bir şekilde sizin iyimser olarak yaptığınız bu hesabın yanlış olması.
Hükümet 6700 civarı bina yıkıldı diyor. Oysa halkın yıkıldı diyerek bildirdiği bina adedi 12000'e yakın. Hangisine inanacağız?
Bu arada sadece dün Osmaniye'de 450 can toprağa verilmiş.
Tanrı Türkü korusun! Bu kadar acıya katlanmak mümkün değil! Sözün bittiği yerdeyiz!

Sn Buraktunahan,
Geniş ve detaylı bilgiler için teşekkürler. Bu bana aşağıdaki kendi tecrübemizi anımsattı.
Kendi arsamız üzerine 5-6 yıl önce, müteahhitliğini üstlenip yaptığımız 7 katlı binamızda da sorumlu olarak işi verdiğimiz inşaat mühendisi, statik mühendisi ve mimar mühendis, dediğiniz sistemi uygulamışlardı. 3.75 metre derinlikli temel çukurunu kazmadan önce kazılacak bölümün etrafına yekpare çelik paneller/levhalar çaktılar. Daha sonra;  Binanın oturum sahasından 1.5 metre daha geniş bir alana 1metre derinlikte çelik örme beton döktüler. Sonra bu temele bağlı olarak 2.75 metre derinlikte çepeçevre bir perde beton duvar inşa ettiler. Burası şimdi binanın bodrumu aynı zamanda. Bu perde betonun belli yerlerinden dediğiniz gibi binanın boyunca genişliği 1.5 ile 2.5 metre arasında değişen 30cm kalınlığında perde duvarlar çıktılar. Bunların içinde 25mm demir kullandılar. İnşaatın tamamında da, hem kolon hem de kirişlerde ve kat aralarında C35 beton kullanıldı. Asansör boşluğunun ve merdiven boşluğunun tamamı da perde beton olarak çıkıldı.
Bu bina şu an ayakta. Yanındaki 30 ve 40 yaşındaki iki bina (perde betonsuz) çöküp yıkıldı.

Bu da sizin anlattıklarınızın ne kadar doğru olduğunu gösteriyor.
+1 ateşlendi

Hocam depremi yıkım yaşamadan atlattığınıza sevindim. Umarım büyük bir hasarınız yoktur.

Çok sağolun Sn Buraktunahan.
Evde nekadar karton-piyer varsa yere düşmüş. Mutfaktaki granit tezgah ikiye ayrılmış; iç tuğla duvarı delmiş. Yan tarafın çökmesi sırasında(6metre ara vardı) molozlar mutfak pencerelerini ve çerçevelerini kırmış. Kolon ve kirişlerde bir hasar yok. Kırılmamış cam eşya kalmamış evin içinde.
Su yok, Elektrik yok olunca apartmandakiler Mersin ve ötesine akrabalarına gitmişler.
Kendimizi şanslı sayıyoruz. Çok şükür bizde can kaybı yok.

Bu nedir ya! Gönderdiğimiz yardımlar bu şekilde dağıtılamaz. Bu kadar yardıma ihtiyacı olan insan varken bu şekilde davranmanın ne faydası var?

https://twitter.com/oguzhannczrr/status/1623932481497108480

"Suç altından kürk olsa kimse üstüne almaz" derler atalarımız. Çok doğru bir söz.

Belki bana kızacaksınız ama sadece müteahhitleri suçlamak kolaycılık... bu yıkım karşısında sadece müteahhitler değil, halk olarak hepimiz suçluyuz ! Neden mi?

Bakın ben size elimden geldiğince suçluları sayayım:

- Daha fazla para kazanayım hırsıyla malzemeden çalan müteahhitler,

- Devletten izinsiz ve kontrolsüz, kaçak bina inşa eden, binasını mühürlemek / yıkmak için gelen memuru - mühendisi bölgesinin milletvekiline şikayet edip başka il'e sürdüren veya tehdit eden vatandaş,

- İmara açılmayacak tarım arazisini imarlı arsaya dönsün diye tutturan, siyasilere oy'la baskı yapan halk, (örnek için bkz: Amik Gölü örneği)

- Mühendisler jeolojik raporlarla imara yasaklı bölge ilan ettiği yerleri imara açılsın diye siyasileri oyla tehdit eden halk,

- Oy kaygısıyla, imara açılmayacak yerleri imara açan belediye meclisleri,

- Oy kaygısıyla imar afları çıkartan devlet,

- "Dükkan kiraları ev kiralarından daha fazla" diye giriş kata dükkan yaptıran arsa sahipleri,

- "Dükkanım genişlesin daha fazla para kazanayım" diye kolon kesen vatandaş,

- Bir an önce iş bitsin diye demirleri eksik koyan, demirleri bükmekten bile imtina eden demir işçileri,

- Beton yüksek dayanımlı olduğu için zor işleniyor diye "betona su katan" beton işçileri,

- Binayı kontrol etmeyen kontrol mühendisleri, yapı denetim firmaları,

- Depreme dayanıklı bina tasarlamayı bilmeyen, kendilerini sanatçı sanan mimarlar,

- Araba alırken bile kırk tane ustaya arabayı gösterip en ufak bir kusurda bile arabayı almadığı halde, ev alırken bu hassasiyeti göstermeyen, bir mühendise danışmayan halk,

- Mühendislerin %95'i tarafından anlaşılmayan teorik ders kitabı niteliğinde deprem yönetmeliği hazırlayan akademisyenler,

- Mezun olur olmaz bir paket program edinip bina projesi yapmaya kalkan, daha taşıyıcı sistem kurgulamaktan habersiz mühendisler,

daha sayarım ama... boşverin...

Çünkü bu ülkenin tamamı 2 şeyi çok iyi bilir: 1- Futbol 2- İnşaat Mühendisliği

TCG Bayraktar gemisi Hatay Dörtyol'da hastane olarak göreve başlamış. 

https://twitter.com/AStroDerki/status/1623965900813598720

"Suç altından kürk olsa kimse üstüne almaz" derler atalarımız. Çok doğru bir söz.

Belki bana kızacaksınız ama sadece müteahhitleri suçlamak kolaycılık... bu yıkım karşısında sadece müteahhitler değil, halk olarak hepimiz suçluyuz ! Neden mi?

Bakın ben size elimden geldiğince suçluları sayayım:

- Daha fazla para kazanayım hırsıyla malzemeden çalan müteahhitler,

- Devletten izinsiz ve kontrolsüz, kaçak bina inşa eden, binasını mühürlemek / yıkmak için gelen memuru - mühendisi bölgesinin milletvekiline şikayet edip başka il'e sürdüren veya tehdit eden vatandaş,

- İmara açılmayacak tarım arazisini imarlı arsaya dönsün diye tutturan, siyasilere oy'la baskı yapan halk, (örnek için bkz: Amik Gölü örneği)

- Mühendisler jeolojik raporlarla imara yasaklı bölge ilan ettiği yerleri imara açılsın diye siyasileri oyla tehdit eden halk,

- Oy kaygısıyla, imara açılmayacak yerleri imara açan belediye meclisleri,

- Oy kaygısıyla imar afları çıkartan devlet,

- "Dükkan kiraları ev kiralarından daha fazla" diye giriş kata dükkan yaptıran arsa sahipleri,

- "Dükkanım genişlesin daha fazla para kazanayım" diye kolon kesen vatandaş,

- Bir an önce iş bitsin diye demirleri eksik koyan, demirleri bükmekten bile imtina eden demir işçileri,

- Beton yüksek dayanımlı olduğu için zor işleniyor diye "betona su katan" beton işçileri,

- Binayı kontrol etmeyen kontrol mühendisleri, yapı denetim firmaları,

- Depreme dayanıklı bina tasarlamayı bilmeyen, kendilerini sanatçı sanan mimarlar,

- Araba alırken bile kırk tane ustaya arabayı gösterip en ufak bir kusurda bile arabayı almadığı halde, ev alırken bu hassasiyeti göstermeyen, bir mühendise danışmayan halk,

- Mühendislerin %95'i tarafından anlaşılmayan teorik ders kitabı niteliğinde deprem yönetmeliği hazırlayan akademisyenler,

- Mezun olur olmaz bir paket program edinip bina projesi yapmaya kalkan, daha taşıyıcı sistem kurgulamaktan habersiz mühendisler,

daha sayarım ama... boşverin...

Çünkü bu ülkenin tamamı 2 şeyi çok iyi bilir: 1- Futbol 2- İnşaat Mühendisliği

Bravo +1

Acaba bu ne olabilir?

Depremden 17 saniye önce görülen esrarengiz olay >> https://www.milliyet.com.tr/gundem/depremden-17-saniye-once-gorulen-esrarengiz-olay-6901543

"*iki kattan yüksek binalarda sismik izolatör zorunlu olabilir.  devlet sismik izolatör alımı için  aylık 500 TL   taksitle uzun vadeli kredi verebilir.
*özellikle aktif fay hattına yakın  yerlerde tek katlı ,  konteyner cami ve hastahane  zorunlu olabilir.
"bir afet anında hastahanelerin yıkılmaması gerekir,  camiler ise  her mahallede bulunması hasebiyle,  özellikle  hamilelere,  yaşlılara ve çocuklara en uygun  kapalı  toplanma alanı  olabilir"
konteynerin  depremde yıkılması çok zor diye biliyorum,  bilenler  bilgilerini paylaşırsa sevinirim.
*mevcut fay hatlarının detaylı  haritaları  var, bu fay hatlarının  5 veya 10km  sağında ve solunda kalan bölgelerde iki  kattan yüksek yapılara  izin vermeme ve bunu  uygulamak için de hiçbir kitabına uydurma  yöntemine  müsade etmeyen  bir kanun ve yönetmelik  yapılabilir."


Naci Görür  hocanın ve birçok uzmanın  dikkat çektiği noktalar var.



yukarıda verdiğim üç  madde, uzmanların  dikkat çektiği   şehirlere öncelik  verilerek hemen uygulamaya konulsun.
sonrasında da geriye kalan şehirlerde  uygulansın.
şu üç madde için öyle 20  veya otuz yıl beklemeye gerek yok,  tahmin ediyorum  bir veya iki yıl içinde  mesafe alınır.
99  depreminden sonra  binalar için güçlendirici kolon  diye bir şeyden bahsediliyordu,  öncelik  sıralamasına göre,  geriye kalan 67  il için  tüm  yurt ve okulları  kapsayacak  sismik  izolatör,  deprem perdesi  veya  güçlendirici  kolon  gibi tedbirlerden   hangisi  en  uygulanabilir  seçenekse  acilen  uygulanmaya  başlanabilir.

deprem perdesi de iyi de,  ben Sakarya'da  yaşıyorum,  internette araştırdım  bunu,  kim  yapıyor?  nasıl  yapıyor?  kullanılan bir binada  mümkün  mü?  üç  katlı bina için  maliyeti tahminen nedir?
gibi  soruların  hiçbirine doğru düzgün bir cevap bulamadım.
perde denilen şeyin  illa  bir hesaplaması  yerleşimi filan vardır,  bizde   tüm  ülkenin  ihtiyacını karşılayabilecek kadar   perde duvar uzmanı  var mı?