Sohbet...

nihayet dediğime geliyorlar,  dayanıksız binaların güçlendirilmesine kafa yorulmaya başlanmış demek.
kocaman bir ülkeyi kısa sürede yıkıp depreme dayanıklı yeni bir ülke yapmak  ütopyadır çünkü.
haa,  bu fikir ne kadar uygulanabilirdir?
onu bilenler anlatsın;  ama   ütopyanın peşinden ayrılan birilerinin olduğunu görmek güzel.
benim üç önerimden birisi sismik izolatördü.  devlet belli kattan yüksek ve riskli yapılara  aylık 500 Lira taksitle izolatör  taktırsın.
doğru planlamayla 23 yılda  aştığınızdan çok daha  uzun bir mesafeyi iki yılda aşarsınız.



"karbon elyaf yöntemini İstanbulluların hizmetine sunacağız. Bunun için karbon elyafla güçlendirilecek binaların maliyeti için vatandaşa destek vereceğiz. Güçlendirme bedelini belediye olarak biz ödeyeceğiz, İstanbullular da bunu 3 yıla yayılan taksitlerle geri ödeyecekler. Böylelikle dayanıksız binaların en azından ayakta kalmasını ve ölüm riskinin azalmasını sağlayacağız" dedi. "

https://www.sondakika.com/haber/haber-imamoglu-nun-istanbul-a-uygulayacagiz-dedigi-15655953/

Yıkıp yeniden yapmak daha masrafsız olur, inanın bana. Bunlar fantezi işler. O kadar karbon elyafını nereden bulacaksınız? Avcılar, Sultanbeyli vs vs gibi yerleri kurtarmaya değmez. Özellikle de Avcıları.

Hocam yıkıp yediden yapmak nasıl daha masrafsız olacak? Mesela adam dairesini yeni satın almış 800 bin TL'ye diyelim borç harç krediye girmiş elinde para kalmamış. Siz bu adama nasıl evden çık evini yıkacağım ama ben bunun üzerine 500 bin ya da 1 milyon daha isterim mi diyeceksiniz adamın varı yoğu zaten daireye gitmiş? Kentsel dönüşümde durumu kentsel dönüşüm masraflarını karşılamaya yetmeyen ev sahiplerinin masraflarını devletin karşılaması lazım ki o da zor görünüyor.

Devletin elini taşın altına koyması lazım ki bu kentsel dönüşüm işi başarılabilsin.

Devletin elini taşın altına koyması lazım ki bu kentsel dönüşüm işi başarılabilsin.

Orası doğru. Ama bunun için de inşaat sektörünün ölçekli imalata uygun şekilde yapılanması gerekiyor. Ki inşaat maliyetleri devlete kambur olmasın. AKP, 20 yıldır bunun için hiç bir şey yapmadı. Beklenen İstanbul Depremi asıl beka sorunumuzdur!

Hükumetin başarıları dahi kendilerini bir yerde tekzip ediyor, inanılmaz bir şey! TOKİ konutları, radye temel ve tünel kalıp tekniği vb gibi imalat teknikleri ile aynı zamanda uygulanan sıkı denetim yüzünden, deprem sınavını başarıyla verdi. Yapınca oluyormuş demek ki, asrın felaketi vs lafları safsataymış. (Kamu binaları çökmüş. Hatay'da AFAD'ın kendi binası çökmüş. Þaka gibi.)

O zaman sormazlar mı adama; "Neden tüm inşaat sektörünü bu yönteme göre ölçekli üretim yapacak şekilde yapılandırmadınız?"

Ben olsam, ülkede 10-15 tane inşaat kooperatifi kurduktan sonra, müteahhit olmak için mesela 250 milyon tl gibi sermaye şartı getirirdim. Bu sermayeyi koyabilenlerin, adı geçen kooperatiflerin çatısı altında inşaat yapma hakkı olurdu. Koyamayanlar ise bu kuruluşlara kâr payı ortağı olur ve müteahhitlik yapamazlar. Tüm ekipmanlar bu kuruluşlara devredilir. Kişilere ev yapmaya yetecek kadar inşaat malzemesi satışını da yasaklardım. Bina imalatları, hazır parçaların birleştirilmesi şeklinde olur. Uzman işçiliğe olan ihtiyaç azaltılır

Endüstri doğru yapılandırılırsa, denetimi de kolaylaşacaktır.

Aslında bu sokakların bir bölümünü iptal etmek lazım. Burada oturan vatandaşlara, konutları karşılığında TOKİ tarafından depreme dayanıklı  bir bölgede yapılacak konutları verseler daha hızlı yol alınır. Hatta devlet, konut karşılığı aldığı bazı arsaları ticaret merkezi haline dönüştürerek bu işten kar bile sağlayabilir.

Devletin elini taşın altına koyması lazım ki bu kentsel dönüşüm işi başarılabilsin.

Orası doğru. Ama bunun için de inşaat sektörünün ölçekli imalata uygun şekilde yapılanması gerekiyor. Ki inşaat maliyetleri devlete kambur olmasın. AKP, 20 yıldır bunun için hiç bir şey yapmadı. Beklenen İstanbul Depremi asıl beka sorunumuzdur!

Hükumetin başarıları dahi kendilerini bir yerde tekzip ediyor, inanılmaz bir şey! TOKİ konutları, radye temel ve tünel kalıp tekniği vb gibi imalat teknikleri ile aynı zamanda uygulanan sıkı denetim yüzünden, deprem sınavını başarıyla verdi. Yapınca oluyormuş demek ki, asrın felaketi vs lafları safsataymış. (Kamu binaları çökmüş. Hatay'da AFAD'ın kendi binası çökmüş. Þaka gibi.)

O zaman sormazlar mı adama; "Neden tüm inşaat sektörünü bu yönteme göre ölçekli üretim yapacak şekilde yapılandırmadınız?"

Ben olsam, ülkede 10-15 tane inşaat kooperatifi kurduktan sonra, müteahhit olmak için mesela 250 milyon tl gibi sermaye şartı getirirdim. Bu sermayeyi koyabilenlerin, adı geçen kooperatiflerin çatısı altında inşaat yapma hakkı olurdu. Koyamayanlar ise bu kuruluşlara kâr payı ortağı olur ve müteahhitlik yapamazlar. Tüm ekipmanlar bu kuruluşlara devredilir. Kişilere ev yapmaya yetecek kadar inşaat malzemesi satışını da yasaklardım. Bina imalatları, hazır parçaların birleştirilmesi şeklinde olur. Uzman işçiliğe olan ihtiyaç azaltılır

Endüstri doğru yapılandırılırsa, denetimi de kolaylaşacaktır.

Sayın Merzifonlu o müteahhitlik yeterlilik sınırları hep var zaten ama belediyeler uygulamıyor. Müteahhitlik geçmişte yaptığı inşaat alanı ve yeterlilik karnesine göre 6-7 sınıfa ayrılıyor. 500 metrekare üzerinde inşaat için büyüklüğüne göre uygun karne sahibi müteahhit ile çalışmak zorundasın. Yine aslında özellikle kentsel dönüşüm için müteahhitlerin belediyeye teminat yatırması veya inşaat bitirme sigortası yaptırması gerekiyor
Ama diğer yasalar, yönetmelikler gibi bunlar da belediyeler, idareler tarafından uygulanmıyor ülkemde, kanuna karşı hile imkanı da bol zaten.

Devletin elini taşın altına koyması lazım ki bu kentsel dönüşüm işi başarılabilsin.

Orası doğru. Ama bunun için de inşaat sektörünün ölçekli imalata uygun şekilde yapılanması gerekiyor. Ki inşaat maliyetleri devlete kambur olmasın. AKP, 20 yıldır bunun için hiç bir şey yapmadı. Beklenen İstanbul Depremi asıl beka sorunumuzdur!

Hükumetin başarıları dahi kendilerini bir yerde tekzip ediyor, inanılmaz bir şey! TOKİ konutları, radye temel ve tünel kalıp tekniği vb gibi imalat teknikleri ile aynı zamanda uygulanan sıkı denetim yüzünden, deprem sınavını başarıyla verdi. Yapınca oluyormuş demek ki, asrın felaketi vs lafları safsataymış. (Kamu binaları çökmüş. Hatay'da AFAD'ın kendi binası çökmüş. Þaka gibi.)

O zaman sormazlar mı adama; "Neden tüm inşaat sektörünü bu yönteme göre ölçekli üretim yapacak şekilde yapılandırmadınız?"

Ben olsam, ülkede 10-15 tane inşaat kooperatifi kurduktan sonra, müteahhit olmak için mesela 250 milyon tl gibi sermaye şartı getirirdim. Bu sermayeyi koyabilenlerin, adı geçen kooperatiflerin çatısı altında inşaat yapma hakkı olurdu. Koyamayanlar ise bu kuruluşlara kâr payı ortağı olur ve müteahhitlik yapamazlar. Tüm ekipmanlar bu kuruluşlara devredilir. Kişilere ev yapmaya yetecek kadar inşaat malzemesi satışını da yasaklardım. Bina imalatları, hazır parçaların birleştirilmesi şeklinde olur. Uzman işçiliğe olan ihtiyaç azaltılır

Endüstri doğru yapılandırılırsa, denetimi de kolaylaşacaktır.

Merzifonlu hocama katılıyorum...Yalnız ben biraz ağır konuşacağım...

Ortada 2 ağır depremde kendini ispat etmiş TOKİ konutları var...Nasıl ki 2007'den sonra nervürlü demir zorunlu oldu ve bu tarihten sonra affedersiniz millet de eşşek gibi bu demiri kullanmaya başladı ; şu tarihten itibaren de radye temel ve tünel kalıp tekniği vb modern inşaat tekniğiyle çalışmak zorunlu olmalı...
Yalnız sizin dediğiniz gibi " 250 milyon tl gibi bir sermayeyi bulamayan mütahhit olamasın " önerisine arkadan dolanacak bir yol bulur bazı şerefsiz mütahhitler...Þu depremdeki mütahhit ve denetim firması öncelikli olarak çok ağır cezalar almalı ki "bir daha yolsuzluk yaparsam benim burnumdan fitil fitil getirirler" bilinci otursun...Bu kansızlar ceza olmadan hiçbir şeyden korkmaz...Ceza şart...

Bakın akp bile kendi mütahhitlerini cezaevine atmakta behis görmüyor, ses bile çıkaramıyor..Çünkü milletin canı burnunda...Bıktılar artık...Siyasi desteği bulan haşareler-namussuzlar bir noktadan devleti .... ile meşgul...

Seri katillere, savaş suçu isleyenlere, insanliga karşı suc isleyenlere,  soykırımı isleyenlere ne ceza veriliyorsa bu işin sorumlularina da aynı ceza verilmeli...

Ayrıca bütün mal varlıkların el koyulmali..

TSK bunyesinde deprem ve afet komutanligi kurulmali, ordu bunyesinde yer bilimci, mühendis, yapı denetimi, şehir planlamasi konusunda uzman subaylar olmalı, butun denetimleri onaylari en son denetleyip onayı verenler onlar olmalı.. afet planlamasindan ve Bir afet olduğu zaman da bütün kurul ve kuruluşların koordinasyonundan bu komutanlik sorumlu olmalı, herkes bu komutanligin emrine girmeli...

Seri katillere, savaş suçu isleyenlere, insanliga karşı suc isleyenlere,  soykırımı isleyenlere ne ceza veriliyorsa bu işin sorumlularina da aynı ceza verilmeli...

Ayrıca bütün mal varlıkların el koyulmali..

+1

Düşünsenize orada bir otorite var imza onay yetkisi var birileri kafa kafaya veriyor belediyedeki memur üç beş ile yetiniyor denetçi firma biraz daha nasipleniyor bir şeyleri  görmezden gelerek üç beş avanta sağlıyor ve biz bu olaydan bir asır en az yapı stoğumuzda tereddüt yaşayacağız. Zannediyoruzki bu güne kadar olan oldu ama hiç olmazsa 2000 yılından beri binalarımız sağlam taş çatlasın 20 yıl daha geçtimmi bu ülkede nerdeyse tüm eski binalardan kurtulacağız. Bu tesellimizi birisi üç beş lira için elimizden alıyor ve 80 milyonluk ülkenin önündeki bir asırın riskli olmasına sebep oluyor. Bu öyle bir kamu düzeni suçuki nerdeyse eşi emsali yok bu suçun. Deletin bunu sezip üstüne cehennem olup çökmesi gerekirdi çünkü kaybedilen şey zaman burada ve para ile telafiside yok bina yapıldım mı bir asır ona katlanacağız artık. Eski binayı yıkarsın yeniyi kim yıkacak: Ortaçağda devletin nizamına böyle bir suç işleyeni devlet dibeğe koyar tokmakla vura vura macun yapardı öfkesini anca öyle çıakrtabilirdi.
Bu devlet bu ülkenin arızalarını hepimizden iyi biliyor ve orada bir alavere dalavere olduğunu sezip bu ülkede sıkmazsan bu iş ahlağı ile olmaz deyip tehlikenin büyüklüğünü önemseyip telaşla endişe ile pusuya yatması gerekmezmiydi.

Aynı hatayı yapıyorsunuz. Baskı ve cezalar, ilkel toplumların kendi suçluluk duygularını başkalarından çıkarma arzusundan kaynaklıdır. O toplumlarda ahlak yoktur ve düzen sadece baskı ve cezayla sağlanır. İçlerinden herhangi birine olağanüstü yetki verirseniz hemen diğerlerini ezmeye başlar. Oysa insanları sindirmek yerine ahlaklı olmayı öğretmek gerekir, gelişmiş toplumlarda olduğu gibi. O zaman herşey olması gerektiği  gibi işler. Biz halen o aşamaya gelemedik. Bu kafayla gidersek de yıllar sonra aynı şeyleri konuşmaya devam edeceğiz.

Aynı hatayı yapıyorsunuz. Baskı ve cezalar, ilkel toplumların kendi suçluluk duygularını başkalarından çıkarma arzusundan kaynaklıdır. O toplumlarda ahlak yoktur ve düzen sadece baskı ve cezayla sağlanır. İçlerinden herhangi birine olağanüstü yetki verirseniz hemen diğerlerini ezmeye başlar. Oysa insanları sindirmek yerine ahlaklı olmayı öğretmek gerekir, gelişmiş toplumlarda olduğu gibi. O zaman herşey olması gerektiği  gibi işler. Biz halen o aşamaya gelemedik. Bu kafayla gidersek de yıllar sonra aynı şeyleri konuşmaya devam edeceğiz.

Deprem, bütün toplumun ahlak ve eğitim seviyesini yükseltmemizi beklemiyor...

Suç işleyenin de " benim suçum değil,  beni ahlaklı yetistirseydiniz" diye bir savunma yapması dünyanın hiçbir yerinde kabul görmez..Japonya da da Suç işleniyor, İskandinav ülkelerinde de..

Her sorunda olduğu gibi, kısa orta ve uzun vade de yapılacaklar var...sizinki uzun vadeye giriyor, bizim söylediklerimiz kisa-orta vade..

Birbirlerini tamamlayan şeyler yani, zıt şeyler değil..