PKK İle Mücadele

Polis 5 kişiyi ayaklarından vurup yakaladı

Polis, Adana'da sözde "özerklik" ilan etmek amacıyla yasa dışı gösteri düzenleyen terör örgütü yandaşlarına müdahale etti. Molotofkokteyli, el yapımı patlayıcı ve pompalı tüfekle polise saldıran gruptan 5 kişi ayaklarından vurularak etkisiz hale getirildi.

Alınan bilgiye göre terör örgütü PKK/KCK yandaşı bir grup, merkez  Seyhan ilçesi Þakirpaşa, Dağlıoğlu ve Denizli mahallelerinde sözde "özerklik"  ilan etmek için yasa dışı gösteri düzenledi.

  Dağılmaları yönündeki uyarılara rağmen grup, polise molotofkokteyli,  el yapımı patlayıcı ve pompalı tüfekle saldırdı.

Bunun üzerine ekipler 5  şüpheliyi ayaklarından vurarak etkisiz hale getirdi.

Hastanedeki tedavilerinin ardından 5 şüpheliyle birlikte 10 kişi,  saldırıda kullandıkları malzemeyle birlikte gözaltına alındı.

Terörle Mücadele Þube Müdürlüğüne götürülen zanlıların işlemlerinin  sürdüğü öğrenildi.

http://www.milliyet.com.tr/polis-5-kisiyi-ayaklarindan-vurup-gundem-2106780/

AK Partili Mehmet Uçum: Öcalan'ın muhatabı devlettir
24 Ağustos 2015
AK Partili vekil: Öcalan'ın muhatabı...



Akil İnsanlar Heyeti'nde de yer alan AK Parti Kars Milletvekili Mehmet Uçum, çözüm süreci konusunda ''Þimdi ortaya çıkan ihtiyaç, Öcalan ile siyasi ilişki yürütme ihtiyacıdır. Öcalan ile devletin ilişkisi hep bürokrasi üzerindendi. Siyasi ilişki sadece HDP üzerinden yürütülemez. Öcalan'ın muhatabı devlettir. Bir noktada o tekrar görüşmeyi talep edebilir ya da süreç onunla görüşmeyi zorunlu kılabilir. Öcalan ilişkisi, bu ülkenin siyasi aktörleri tarafından yürütülmesi gereken bir ilişkidir. Koşullara göre hükümet hangi boyutta olacağına karar verecektir'' dedi.

AK Partili Uçum, Habertürk Gazetesi'nden Balçiçek İlter'in çözüm süreci ile ilgili sorularını yanıtladı.

-"Çözüm süreci'' nedir sizce?
Çözüm süreci, Kürt sorunu üzerinden yürütülen şiddet politikalarının ve silaha dayalı pratiklerin bitirilmesi amacıyla başlatıldı. Ak Parti hükümetleriyle Kürtlere yönelik inkâr ve asimilasyon politikaları, baskıcı devlet pratikleri sona erdirildiği için Kürt sorununun şiddete dayalı bir kalkışma oluşturan ve kısmen meşru kabul edilen özelliği ortadan kalktı. Özellikle 2014'ün mart ayında yasalaşan demokratikleşme paketi ile 2014'ün temmuz ayında kabul edilen Toplumsal Bütünleşmeyi Güçlendirme Yasası'ndan sonra Kürt sorunu genelde demokratikleşme sürecinin bir parçası haline dönüştü.
-Peki, AK Parti cephesinde tanımı değişti mi?
Her ne kadar çözüm süreci silahsızlanmanın sağlanması, silahlı unsurların ülkeyi terk etmesi, geri dönüşler ve koruculuk sisteminin kademeli tasfiyesi olarak planlandıysa da pratik içinde bu somut içeriği aşan bir anlam ortaya çıktı evet. Türkiye'nin demokratik bütünlüğü, güvenlik ve toplumsal bütünleşme boyutu öne çıktı. Ayrıca çözüm sürecinin içerideki etki alanının sadece bir bölgeye ve bir kimlik grubuna ait olmaması, tüm ülkeyi etkisi altına alma özelliği. Çözüm sürecinin Kürt sorununun merkezde olduğu bir süreç olması sebebiyle Ortadoğu'daki tüm Kürtleri ve bağlantılı olarak diğer toplumları etkileyen yanları da unutulmamalı. Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın küresel açıdan ekonomik ve politik güç savaşlarının alanı olması ve bunun çözüm sürecine etkileri önemli tabii... Çözüm sürecinin farklı özneleri var artık...
-Ne gibi özneler?
Merkezi özne en başta... Çözüm sürecinin temel ve merkezi öznesi icrai role sahip olan devlettir. 6551 sayılı yasayla devlet tüm organlarıyla çözüm sürecinin sorumlu ve yürütücü yapısı haline getirildi. Bu yasa çözüm sürecini bir devlet politikasına dönüştürdü.
-Muhatap kim?
Bu boyut silahsızlanmayı ve kalıcı barışı içerdiğinden Öcalan liderliğindeki PKK çözüm sürecinin bu boyutu açısından muhataptır. Ancak geri dönüşler bakımından Ortadoğu ve Avrupa'da yaşayan tüm yurttaşlarımız muhataptır. Koruculuğun ıslahı çerçevesinde tasfiyesi açısından ise korucular muhataptır.
-Ya HDP?
Onlar taraftır. HÜDA PAR da taraftır örneğin. Çözüm sürecinin Türkiye'nin demokrasisini geliştirme, demokratik bütünlüğünü koruma ve bütün ülkeyi etkileyen yönleri açısından ve ülkesellik boyutunu gözetmek bakımından Türkiye'deki tüm siyasi aktörler, bölgede güçlü olan siyasi partiler taraftır, AK Parti de dahil. Tabii unutmamak gerekir ki Türkiye toplumu tüm bileşenleriyle, tüm kimlikleriyle hangi bölgede yaşarsa yaşasın ülkesel seviyede çözüm sürecinin sosyolojik öznesidir. Ve son olarak dış özneler... Dış özneler bölgede bulunan güçler ile bölgede hesabı bulunan güçler olarak iki ayrı kategoride sınıflandırılabilir. Devletin bu öznelerin üstünde bir konumu olduğunu unutmayıp bu öznelerle ilişkisini düzenlemesi gerekmektedir.


'TÜRKİYE MİLLETİNİN İNÞA SÜRECİ REFORMLA GÜVENCE ALTINA ALINABİLİR'
-Tanımı değiştiğine göre, isim çözüm süreci mi?
Fiilen "Türkiye'nin demokratik bütünlüğü süreci var" diyebiliriz. Kürt politikası, Türkiye'nin yeni siyasal sistem ihtiyacı içerisinde bir yere sahiptir ve yeni anayasal sistemin bir boyutudur. Türkiye'ye özgü başkanlık modeli, üniter yapı içerisinde adem-i merkeziyetçiliğin geliştirileceği bir esasa dayandığından Kürtlerin yaşadığı bölgeler de dahil olmak üzere tüm Türkiye bakımından güçlü yerel-bütünleştirici merkez yapısını kurmak hedeftir. Sonuç olarak Türkiye toplumunun, Kürt sorunu da içinde tüm sorunlarının çözümüne ilişkin yeni siyasal perspektif; yerelden temellenerek merkeze yükselen başkanlık ve yerelden merkeze kadar örülen meclisler sistemi ile halk-devlet ilişkisini yeniden yapılandıran ve halkın devlet üzerindeki etkisini artıran, böylelikle üniter yapıyı da güçlendiren bir içeriğe sahiptir. Bu siyasal perspektif yeni Anayasa ile başlayacak bir hukuk reformu sürecini zorunlu kılıyor. Ancak bu reform süreci Türkiye milletinin inşa sürecini tamamlayıp güvence altına alabilir.
-"Türkiye milleti" diyorsunuz, biraz açar mısınız?
Ülkemizin kurtuluş felsefesi 1920 Meclis'inde ve 1921 Anayasası'nda karşılığını bulan kapsayıcı Anadolu felsefesiydi. Bütün Anadolu kimlikleri eşit unsurlar olarak sürecin içindeydi. 1924'le birlikte kuruluş felsefesine geçildi. Kuruluş felsefesi dışlayıcı ve baskıcı ulus yaklaşımı üzerine kuruldu. Bu felsefeden tek etnik ve dilsel kimlik esaslı Türk milleti ideolojisine dayanan devlet pratikleri çıktı. Kuruluş felsefesi 2002'den itibaren Türkiye toplumu tarafından tasfiye sürecine sokuldu. "İkinci kuruluş dönemi" diyebileceğimiz bu sürecin felsefesi kapsayıcı ve özgürlükçü millet yaklaşımıdır. İşte bu yaklaşımı benimseyen Türkiye toplumunun bugün oluşturmaya çalıştığı millet artık Türkiye milletidir. Kürt sorununun çözümü de esasen, Türkiye'deki bütün etnik, dilsel, dinsel ve farklı yaşam tarzı kimliklerinin tamamının eşit parçası olduğu, Türkiye milletinin oluşum süreciyle iç içe geçti. Yani dışlayıcı ve baskıcı Türk milletinden kapsayıcı ve özgürleştirici Türkiye milletine geçiş sürecinde Kürt sorununun kalıcı çözümünün gerçekleşeceği bir siyasal realite söz konusudur. Gerçekten de Türkiye toplumu, özellikle AK Parti hükümetleriyle birlikte bir Türkiye milleti inşa süreci yürütüyor. Bu tamamlandığında sadece Türkiye bakımından değil, bölgedeki Kürtler ve diğer tüm toplumlar bakımından da çok önemli imkânlar doğacağı görülüyor.
-Teoride bu söyledikleriniz anlamlı olabilir ama Cumhurbaşkanı "Çözüm süreci bitti" dedi örneğin, sonra "Buzdolabına kaldırıldı" yorumları yapıldı...
Cumhurbaşkanı'nın yaklaşımı aksiyonel değil reaksiyonel bir yaklaşım. Durduk yerde bir pozisyon almadı, yaşananlardan sonra aldı. Öncelik aslında Türkiye sınırları içerisinde silaha dayalı hiçbir pratiğin kalmamasını sağlamaktır. "Silahlar gömülmelidir", silahlı unsurların sınır dışına çıkması vs... Kalıcı barış önemlidir ama sürecin sadece bir boyutudur. Siyasiler sadece bu boyut üzerinden tutum aldılar ve bu boyut bütün bu sürece mal edildi, yanlış burada. Cumhurbaşkanı, Öcalan'ın iradesine rağmen, sözünde durmayan Kandil'e karşı bir tavır geliştirmiştir.
-Peki pratikteki "çözüm süreci" ne zaman bitti?
PKK'nın, Kandil'in ikili siyasete geçmeye karar verdiği anda bitti. Rojawa ve Kobani'den sonra PKK demin tanımlamaya çalıştığım Türkiye'nin demokratikleşme projesinin parçası olacağına, karşı bir projenin içinde yer aldı. Hem sınırlar içinde demokratikleşme talepleri devam etti hem de sınırlar içinde bölgesel egemenlik peşine düştüler. Eski deyimle "4 parça siyaset'' tekrar devreye sokuldu.
-Nedir o siyaset?
Kürtler Ortadoğu'da 4 ülkede yaşar. Irak, Suriye, Türkiye ve İran. Nihai hedefi "bağımsız birleşik Kürdistan" olmak üzere, ara hedefler bu bölgelerde bölgesel egemenlikler kurmaktır. Bunların adı da kantondur, biliyorsunuz.
-Çok uçuk bir hedef değil mi?
Fantazi bir hedef olabilir, haklısınız, gerçekleşmesi mümkün de olamayabilir ama 2013 sonundan itibaren PKKKandil hattını yönlendiren hedef bu oldu, onu söyleyebilirim. Hem Türkiye'nin demokratik imkânlarından yararlanarak tüm ülkeye yönelik siyaset yapacaksınız hem de bölgede fiili yapılar oluşturacaksınız, bu kabul edilir bir şey değil. Örneğin HDP kurulduktan sonra BDP ne oldu? Adı değiştirildi, DBP oldu. Niye? Demokratik Bölgeler Partisi'nin görevi bölgede alternatif yapılar oluşturmak. Son 2 yıl içinde güvenlik güçleri oluştu, kendilerine göre "otoritelerini" oluşturdular.
-Hükümet tüm bu yapılanmalara göz mü yumdu?
Siyaseten verilmiş bir izin söz konusu değil. Bürokrasi AK Parti'nin çözüm süreci iradesini kendine göre böyle tercüme etti ve süreçlere müdahale etmedi. Bürokrasi idari davranmak yerine siyasi bir tutum aldı. Asker, emniyet ve diğerleri... "Biz şimdi müdahale edersek çözüm sürecine zarar veririz" endişesiyle davranıldı ama aslında bu onların görevi değildi.
'SİYASİ İDARE, OLAYIN GÜVENLİK BOYUTUNDA BAZI EKSİKLİKLER YAÞADI'
-Bu söylediklerinizi duyunca sanki süreçte hükümetin hiç suçu yokmuş gibi bir anlam çıkarıyorum, öyle mi?
Hayır hükümet de günahsız değil. Eğer bir süreçte aksamalar varsa, ortaya çıkan sonuç hedeflenene uymuyorsa, mutlaka o süreci yürütenlerin yaptığı bazı eksikler de vardır. Siyasi idare, olayın güvenlik boyutunda bazı eksikler yaşadı. Bürokrasiyi etkili bir biçimde yönlendiremedi. Bürokrasi de kendi başına kaldığında inisiyatif alarak siyasi davrandı.
-Abdullah Öcalan bütün bu sürecin neresinde şu anda?
Öcalan Kürt yurttaşlarımızın belli bir bölümünün lider olarak kabul ettiği bir siyasal aktör. HDP ve Kandil açısından hep bir ağırlığı oldu ve kanımca bundan sonra da olacaktır. Þimdiye kadar Öcalan ile devletin ilişkisi hep bürokrasi üzerinden oldu. Öcalan'ın siyasi tek ilişkisi HDP üzerinden oldu. Þimdi ortaya çıkan ihtiyaç, Öcalan ile siyasi ilişki yürütme ihtiyacıdır. Çerçeve yasa sayesinde biliyorsunuz, "çözüm süreci'' artık bir hükümet politikası olmaktan çıkmış, kanunu olan bir devlet politikasına dönüşmüştür.
'ÖCALAN'IN MUHATABI DEVLETTİR'
-Yani "Öcalan ile görüşen siyasetçi artık devlet adına görüşüyor" diyebiliriz.
Evet, tam da bunu söylemek istiyordum. Öcalan'ın muhatabı devlettir. Bir noktada o tekrar görüşmeyi talep edebilir ya da süreç onunla görüşmeyi zorunlu kılabilir. Emin olduğum tek bir şey var; Öcalan ile siyasi ilişki artık sadece HDP üzerinden yürütülemez. Öcalan ilişkisi, bu ülkenin siyasi aktörleri tarafından yürütülmesi gereken bir ilişkidir. Koşullara göre hükümet hangi boyutta olacağına karar verecektir. Öcalan'ın başında olduğu yapı "kalıcı barış'' açısından muhataptır. Kim eline silah veriyorsa bu insanların, Öcalan aracılığıyla buna son verilebilir.
-Öcalan, silahları durdurmada bugün etkili olabilir mi?
Olabilir.
-O zaman niye görüşmüyorsunuz?
Konjonktürel olarak şu an olmayabilir ama uygun zamanlamada olabilir. Öcalan'ın da düşen ve artan bir rolü var. Þu aşamada "Öcalan ile böyle bir görüşme yapmak devletin operasyonlarıyla ilgili bir zaaf yaratır" kaygısı taşınıyor olabilir. "Devlet, Doğu'daki bu alternatif yapının, 'gölge devlet'in yaptığı uygulamalara bir anlamda ses çıkarmadı" noktası sizin de demin söylediğiniz gibi, nasıl bir zaaf görüntüsü yarattıysa, burada da zaaf çıkabilir. Bu süreç sonsuza kadar böyle gitmez tabii.
-Operasyonların ve "Çözüm süreci bitti" açıklamalarının seçim yatırımı olduğu iddiasına ne diyorsunuz?
Hedef HDP'yi barajın altına itmek mi? Bunu iddia etmek ahlaki ve etik açısından son derece sorunlu bir yaklaşım. Çözüm süreci başladığından beri PKK ve Kandil operasyonlarını bitirmedi, binin üzerine eylem var. Buna rağmen hükümet tarafında zaaf gibi algılanan tolerans hep gösterildi. Amaç neydi? Kalıcı barışı sağlamak için provaskasyonlara gelmemek, güvenlik politikalarına geçmemek. İyi niyetli ve insani yaklaşım... Ama seçimlerden sonra "Baraj yapıldığı için ateşkesi bozuyoruz" açıklaması PKK'dan geldi. "Orduya karşı değil AK Parti'ye karşı savaş veriyoruz" açıklamasını da Cemil Bayık yaptı. Hatta "Ordu kendisini kullandırtmasın" dedi. Ve infazlar.... Bütün bunlara bakıldığında devletin operasyon kararı reaksiyon kararıdır, aksiyon değil.
-Ne olacak bundan sonra?
Acilen silahların bırakılması lazım. Öcalan devreye sokulabilir. Türkiye toplumu operasyonların sonuç vermeden devam etmesine izin vermez. Bir sonucu olmalı. Çözüm süreci, ismi, tanımı değişmiş bile olsa, en büyük tarafı Türkiye toplumunun ta kendisidir.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29887578.asp

Silvan'da bazı mahallelerde sokağa çıkma yasağı
DHA 24 Ağustos 2015
Silvan'da bazı mahallelerde sokağa çıkma yasağı



DİYARBAKIR'ın Silvan İlçesi'nde PKK'nın gençlik yapılanması YDG-H'lilerin sokaklara kazdıkları hendekleri kapatmak için mahallelere giden polis ekiplerine teröristlerce ateş açıldı. Polisin de karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Jandarmanın saat 14.00 sıralarında zırhlı araçlarla Tekel ve Mescit Mahallesi'ne girdikleri görüldü.

Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nde 18 Ağustos günü ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından güvenlik güçleri YDG-H'lilerin sokaklara kazdıkları hendekleri kapatıp, barikatları kaldırmak için operasyon düzenledi. Operasyonda çatışma çıkarken 1 PKK'lı öldürüldü.



Güvenlik güçlerinin kapattıkları hendekler Konak, Mescit ve Tekel mahallelerinde yeniden kazıldı. Dün gece bölgeye giden polis ekiplerine ateş açılması üzerine polisler de karşılık verdi. Gece çıkan olaylarda ölen ve yaralanan olmadı.
Silvan Emniyet Müdürlüğü ekipleri bu sabah saatlerinde yeniden mahallelere giderek hendekleri kapatmak istedi. Ancak polis ekiplerine PKK'lı teröristler tarafından ateş açıldı. Polislerin de karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Çatışmalar bazı sokaklarda devam etti. Mahalle sakinlerinin bir bölümü olaylar yüzünden evlerinden ayrılıp yakınlarının yanına gitti. Olaylar nedeniyle ilçede esnafın büyük bölümü kepenk kapattı. Özellikle Tekel ve Mescit mahallerinde olaylar devam ediyor.

ASKERLER İLÇEDE 

Silvan'da olayların sürdüğü Tekel ve Mescit mahallerine bugün saat 14.00'den itibaren jandarma da zırhlı araçlarla girdi. Jandarma mahalle aralarına girerek, önlem almaya başladı. Mahallelerin girişlerinde önlem alan polis ekipleri giriş ve çıkışlara izin vermiyor.
BAZI MAHALLELERDE SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI KONULDU

Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nde hendek kapatmaya giden güvenlik güçlerine YDG-H'lilerin ateş açması üzerine çıkan çatışmanın ardından bazı mahallelerde olaylar devam ediyor. Önlem amaçlı jandarma ekiplerinin mahallelere girmesinin ardından Silvan Kaymakamlığı, olayların sürdüğü Tekel, Konak ve Mescit mahallelerinde saat 12.00'den itibaren sokağa çıkma yasağı getirdi. Kaymakam Murat Kütük imzası ile İlçe Müftülüğü'ne gönderilen sokağa çıkma kararı camilerden yapılan anonslarla halka duyuruldu. Anoslarda, halktan ikinci bir duyuruya kadar sokağa çıkmamaları istendi.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29891387.asp

Þemdinli'de çatışmada banyoya saklanan bebeğin mucize kurtuluşu
DHA 24 Ağustos 2015
Çatışmada banyoya saklanan bebeğin kurtuluşu



HAKKARİ'nin Þemdinli İlçesi'nde geçen hafta PKK'lı teröristlerin güvenlik güçlerine saldırısı üzerine çıkan çatışma sırasında evlerine isabet eden mermilerle büyük panik yaşayan memur çift, bebeklerini puset içinde banyoya sakladı. Çift, ateşin kesilmesiyle bebeklerini alıp, başka bir binada oturan ev sahiplerinin evine sığındı. Bebeğin alınmasından 10 dakika kadar sonra banyoya da roketatar mermileri isabet etti. Çift, olaydan sonra bebeklerini banyoda saklarken çektikleri ve evin harap haldeki fotoğraflarını sosyal medyadan paylaştı.

Þemdinli'de geçen 14 Ağustos tarihinden itibaren güvenlik güçleri ile PKK'lı teröristler arasında sık sık çatışmalar çıktı. Çatışmalar, günlük yaşamı güçleştirirken, ilçe merkezinde oturanlar tedirginlik yaşadı.



İlçede görevli bir çocuk sahibi memur çiftin, geçen haftaki bir çatışma sırasında oturdukları daireye isabet eden mermiler nedeniyle büyük panik yaşadıkları da ortaya çıktı. Evde oluşan hasarın boyutu ve çatışmalar sırasında banyoya saklanan bebeğin çekilen fotoğrafları, sosyal medyada paylaşıldı.



ÖNCESİ VE SONRASI

Çıkan çatışma şiddetlenince panik yaşayan çift, bebeklerini, puset içinde, güvende olması için arka tarafta bulunan banyoya koydu. Kendileri de bir odada yere yatan çift, evin içine isabet eden mermilerle büyük korku yaşadı.




Çift, bu şekilde çatışmanın kesilmesini bekledi. Bir süre sonra ateş sesleri kesildiği sırada gelen ev sahibi, "Hadi çıkın, bizim eve gidiyoruz" dedi. Bebeklerini banyodan alan çift, başka bir binada oturan ve mermilerin hedefi olmayan ev sahiplerinin evine sığındı.



Çiftin evlerinden ayrılmasından 10 dakika sonra ise çatışma sesleri yeniden duyulmaya başladı. Bu kez, çiftin bebeklerini koydukları banyoya da mermiler isabet etti.




Çift, banyonun, bebeklerini saklarken ve sonrasında mermiler isabet ettikten sonra çektikleri fotoğrafları sosyal medyadan paylaştı. Evin diğer odalarındaki hasar da fotoğraflarda yer aldı. Birçok kişi de bu fotoğraları birbiriyle paylaşıp, yorumladı.



ÖZEL HAREKAT KOMİSERİ ÞEHİT OLMUÞTU

15 Ağustos tarihinde Hakkari'nin Þemdinli İlçesi'nde yol kapatıp kimlik kontrolü yapan PKK'lı teröristlere yönelik güvenlik güçlerinin müdahalesinin ardından kentin çeşitli noktalarından asker ve polis noktalarına saldırı düzenlenmişti. Saldırıda, Özel Harekat Komiseri Ahmet Çamur şehit olmuştu.



UZUNSIRT MEVKİNDE 5 TERÖRİST ÖLDÜRÜLMÜÞTÜ

Hakkari Valiliği, 20 Ağustos 2015 günü Yüksekova-Þemdinli Karayolu üzerinde bulunan Uzunsırt mevkisiinde gerçekleştirilen operasyonda 5 PKK'lı teröristin etkisiz hale getirildiğini açıklamıştı.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29890619.asp

TSK'dan operasyon: 70 terörist...
AA
24 Ağustos 2015
TSK'dan operasyon: 70 terörist...



Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, 21 Ağustos 2015'te, Irak'ın kuzeyinde terör örgütünün sığınak ve mühimmat depolarına yönelik düzenlediği iki ayrı hava harekatında yaklaşık 70 terörist etkisiz hale getirildi, çok sayıda terörist yaralandı.

Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 21 Ağustos 2015'te, Irak'ın kuzeyinde bulunan Kandil bölgesindeki Bokriskan köyünün kuzeydoğusunda, Terör örgütü mensuplarının saklandığı sığınaklara ve yakınındaki mühimmat depolarına geliştirilmiş lazer güdümlü mühimmatla hava harekatı düzenlendi.
     
Sığınakların tam isabetle vurulduğu operasyonda, yaklaşık 40 terörist etkisiz hale getirildi, çok sayıda terörist yaralandı. Yaralı terörist sayısının 50-60 civarında olduğu tahmin ediliyor.
     
Operasyondan bu yana 3 gün geçmesine rağmen, bölgede patlamalar meydana geldiği, patlamaların mühimmat depolarında devam eden yangından kaynaklandığı değerlendiriliyor.
     
METİNA BARINMA ALANINA DA OPERASYON YAPILDI
     
Türk Silahlı Kuvvetleri, aynı gün Irak'ın kuzeyinde bulunan Metina barınma alanına da hava harekatı gerçekleştirdi.
     
Oro köyünün bin 250 metre güneydoğusunda, terör örgütü üyeleri tarafından barınma alanı ve malzeme deposu olarak kullanılan mağaranın isabet aldığı operasyonda, yaklaşık 30 terörist etkisiz hale getirildi, 25 terörist ağır şekilde yaralandı.
     
İki ayrı operasyonda, yaklaşık 70 terörist etkisiz hale getirilirken, çok sayıda teröristin ağır yaralandığı belirtildi.
     
Ölen teröristlerin 4 pikapla henüz belirlenemeyen bir bölgeye taşındığı tespit edilirken, daha önce olduğu gibi etkisiz hale getirilen teröristlerin mezar sayılarının tespit edilememesi için topluca da gömülmüş olabileceği ifade edildi.
     
Operasyonda, örgütün malzemeliklerinde bulunan çok miktardaki mühimmatın da patladığı, patlama sonucu bölgede açık alanda bulunan çok sayıda aracın da tahrip olduğu kaydedildi.
     
Güvenlik kaynakları ayrıca terör örgütü mensuplarının son zamanlarda sözde üniformaları yerine sivil elbiseli ve silahlı olarak faaliyet sürdürdükleri yönünde duyum aldıklarını bildirdi.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29894284.asp

Mavi Bereliler Bölgedeler

25 Ağustos 2015
Ve onlar bölgede



DOĞU ve Güneydoğu Anadolu'da artan PKK terörüne karşı 'Mavi Bereli' olarak bilinen komandoların devreye girmesi için düğmeye basıldı.

Hava indirme tugayı olarak bilinen Kayseri'deki 1. Komando Tugay Komutanlığı ile Bolu'da tamamen profesyonellerden oluşan 2. Komando Tugay Komutanlığı'ndan bazı birlikler bölgeye gitti. "Meskun mahallerde muharebe eğitimi" alan komandolar bölgede ilk etapta keşif amaçlı öncü birlik olarak görev yapacaklar. Seçim güvenliği için önümüzdeki günlerde her tugaydan üçer taburun bölgeye gidebileceği belirtildi.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29895204.asp

34 Terörist Öldürüldü

Genelkurmay: Kuzey Irak'taki PKK hedeflerine yönelik hava harekatı yapıldı
25 Ağustos 2015
Genelkurmay: 34 terörist öldürüldü

Genelkurmay Başkanlığı Kuzey Irak'taki PKK hedeflerine yönelik hava harekatı yapıldığını açıkladı.

TSK'nın internet sitesinden yapılan açıklamada şöyle denildi: 
Irak kuzeyinde bulunan Bölücü Terör örgütü (BTÖ) hedeflerine düzenlenen hava harekâtı sonucunda toplam 34 BTÖ mensubu terörist etkisiz hâle getirilmiştir.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29899444.asp

PKK'lılardan uluslararası İpek Yolu'na bombalı saldırı
Ahmet AKKUÞ/NUSAYBİN (Mardin), (DHA) 25 Ağustos 2015
PKK'lılardan uluslararası İpek Yolu'na bomba



MARDİN'in Nusaybin İlçesi'nden geçen uluslararası İpek Yolu'na PKK'lı teröristler tarafından yerleştirilen tuzaklanan bomba uzaktan kumanda ile infilak ettirildi. Karayolunun Kızıltepe yönünde büyük hasar olurken saldırıda şans eseri ölen ya da yaralanan olmadı.

Mardin'in Nusaybin İlçesi'nden geçen ve Irak'a açılan Habur Sınır Kapısı'na giden, duble yol olan uluslararası İpek Yolu'nun Kızıltepe İlçesi yönüne, bir grup PKK'lı tarafından dün gece bombalı saldırı düzenledi. Karayolunun Nusaybin'deki Tepeüstü Mahallesi kesiminde menfeze tuzaklanan bomba gece yarısı uzaktan kumanda ile infilak ettirildi. Büyük gürültüyle patlayan bomba çevrede paniğe neden olurken saldırıda şans eseri ölen ya da yaralanan olmadı. 



Büyük hasar meydana gelen karayolunun bir şeridi kullanılamaz hale geldi. Karayoluna bombalı saldırı ardından güvenlik güçleri geniş güvenlik önlemleri alarak karayolunu çift yönlü trafiğe kapattı. Karayolunda başka bomba olup olmadığını belirlemek için çalışmalara başlanmadan bölgeye frekans karıştırıcı Jammer'li araçlar getirildi. Bomba uzmanları dedektör köpeklerle karayolunda patlayıcı araması yaptı.



Yapılan aramada herhangi bir patlayıcıya rastlanılmadı. Yaklaşık 1 saat süren çalışma ardından uzun araç kuyrukları oluşan duble karayolu diğer yönden çift yönlü trafiğe açıldı.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29898052.asp

Nusaybin'de polise bomba ile saldıran PKK'lı yaralı ele geçti

Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde Terörle Mücadele Þube Müdürlüğü'ne el bombası atıp, otomatik silahla ateş açarak saldıran PKK'lı terörist, polisin anında karşılık vermesiyle çıkan çatışmada yaralı olarak ele geçirildi. Hastanede tedavi altına alınan PKK'lının üzerinde patlayıcı ile silah bulundu.


Nusaybin İlçesi'nin 8 Mart Mahallesi Tandoğan Caddesi üzerinde bulunan İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Terörle Mücadele Þube Müdürlüğü binasına PKK'lılar bugün saat 21.00 sırasında saldırı düzenledi. Bina yakınlarına gelen 1 PKK'lı önce nöbet kulübesine el bombası atıp, uzun namlulu silahla ateş açtı. Nöbet tutan polislerin anında karşılık vermesi üzerine çıkan çatışmada PKK'lı yaralı olarak ele geçirildi. PKK'lının üzerinde uzun namlulu silahın yanı sıra patlayıcı ve 1 tabanca bulundu. Yaralı PKK'lı ambulansla Mardin Devlet Hastanesi'ne götürülerek tedavi altına alındı. Saldırıyla ilgili soruşturma devam ederken, ilçede olası saldırılara karşı geniş güvenlik önlemleri alındı.
http://www.milliyet.com.tr/nusaybin-de-polise-bomba-ile-gundem-2107804/

Kandil'de vurulan Alman ajanın tuhaf hikayesi
PKK'lı teröristleri eğitmek için Kandil'e gönderilen 7 Alman ajandan biri, TSK'nın hava operasyonunda öldü. Örgütte 'Dilsoz Bahar' kod adıyla bilinen ajanın cenazesini memleketi Karlsruhe kentine Türkiye üzerinden göndermek isteyen Alman makamları, yetkililerden ret cevabı alınca plan üstüne plan yaptı.



Kandil'de vurulan Alman ajanın tuhaf hikayesi
Terör saldırılarına yeniden başlayan PKK'ya Alman gizli servisinin verdiği destek bir kez daha günyüzüne çıktı. Çözüm sürecinin başladığı günden bu yana PKK'yı kontrol altına almak için Kandil'e akın eden Alman istihbaratçılar, örgütün merkez üssünde teröristlere askeri eğitimler verdi.

İran ve İsrailli ajanların dışında Kandil'e giden 7 Alman, hem gerilla savaşı hem siyasi propaganda hem de bombalar konusunda PKK üyelerini geçtiğimiz şubat ayından beri eğitti. 7 Haziran seçimleri sonrası konsept değişikliğine giden Alman ajanlar, Kandil'de verdiği eğitimlere bir de 'şehir savaşları'nı ekledi.

Türk istihbaratı, örgütün özerklik çıkışıyla birlikte il ve ilçelerde kurduğu hendekli, el yapımı bombalı tuzakların arkasındaki güçleri tespit etmeye çalışırken, sınırda ilginç bir tezgahla karşılaştı.

BOMBALAR ALTINDA ÖLDÜ

Edinilen bilgiye göre, PKK kamplarına Türk Silahlı Kuvvetleri'nin düzenlediği hava operasyonlarında bombalar altında ölenlerden biri, bir Alman istihbaratçıydı. Sınır ötesindeki Kandil kamplarında teröristlere eğitim verirken ölen Alman ajan Kevin Joachim'in (22) cenazesi Türkiye üzerinden Avrupa'ya götürülmek istendi. Türkiye bu işlemi kabul etmeyince Alman gizli servisi, bu operasyon için bir plan geliştirdi. Ajan Joachim, Suriye'nin kuzeyindeki Rojava bölgesinde PYD'lilere eğitim verdiği sırada hayatını kaybetmiş biri gibi gösterilerek yeniden Türkiye sınırına getirildi. Plana göre, PYD saflarında ölen bir Avrupalının cenaze nakline Türkiye izin verecekti, ancak öyle olmadI.

CENAZE ORTADA KALDI

Habur Sınır Kapısı'na getirilen cenaze bir kez daha geri çevrildi. Gerekçe ise "Türkiye yalnızca kendi vatandaşlarının cenazelerini sınırdan kabul eder" oldu. PKK'ya eğitim verdiği sırada Kandil'e atılan bombalarla ölen ajanın naaşı bir süre ortada kaldı. Alman gizli servisi, Türkiye seçeneğinden umudunu kesince cenazeyi Erbil'e nakletti. Erbil'den Avusturya'nın başkenti Viyana'ya taşınan cenaze, oradan da Almanya'nın Karlsruhe kentine gönderildi.

'Memleketi' Karlsruhe'da toprağa verilen Kevin Joachim'in PKK içinde 'Dilsoz Bahar' kod ismiyle bilindiği, Almanya tarafından geçtiğimiz mayıs ayında PYD'lilere eğitim için Suriye'nin Kamışlı kentine yollandığı, burada 2 ay kaldıktan sonra yeni görev yeri Kandil'e giderek PKK'lılara eğitim verdiği öğrenildi.
http://www.milliyet.com.tr/kandil-de-vurulan-alman-ajanin/dunya/detay/2107853/default.htm