Suriye Krizi

Esad rejiminden TSK gözlem noktasına taciz atışı

Beşşar Esad rejimi, Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) ait 8 nolu gözlem noktasına taciz atışı yaptı.
Rejime ait savaş uçakları, İdlib'in güneydoğusundaki Maaretinuman ilçesinde yer alan 8 nolu gözlem noktasının yakınına ağır makineli tüfeklerle ateş etti.

Atış neticesinde herhangi bir hasar oluşmadı.

Sirman bölgesindeki 8 nolu nokta, rejimin dün kuşatmaya aldığı Han Þeyhun ilçesinin kuzeyinde bulunuyor. Rejim, Rusya'nın ve İran destekli yabancı terörist grupların yardımıyla son 10 gündür İdlib'in güneyinde ilerliyor.

Söz konusu bölgeden 17 Eylül 2018'de imzalanan İdlib mutabakatından bu yana 1 milyona yakın sivil Suriye-Türkiye sınırı hattına göç etti. Yerel kaynaklar, saldırıların Maaretinuman ve Serakib ilçelerine yayılması halinde yerinden edilenlerin sayısının 1,5 milyona ulaşabileceğini belirtiyor.

Rejim, 19 Ağustos'ta 8 nolu noktanın güneyindeki Morik'te bulunan 9 nolu noktaya intikal esnasında TSK konvoyuna hava saldırısı düzenlenmiş, 3 sivil ölmüş, 12 sivil yaralanmıştı.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-esad-rejiminden-tsk-gozlem-noktasina-taciz-atisi-41309058

Esad, Rusya'nın desteğiyle Han Þeyhun'u ele geçirdi

Rusya'nın hava desteğiyle Astana anlaşmalarını ve İdlib mutabakatını çiğneyen Beşşar Esad rejimi güçleri, Han Þeyhun ilçesini hakimiyetine aldı.
İran destekli yabancı terörist grupların ve Rus özel kuvvetleri ile paralı askerlerinin karadan desteğini alan rejim, ilçeye girmek için operasyon başlatmıştı.     

Rejim güçleri, ilçeye batı yönünden girişte bulunan Fakir ve Nimr kontrol noktalarını ele geçirdikten sonra, dün öğle saatlerinde Hazzanat noktasını da almış ve ilçeyi her yönden çevrelemişti.     

Bu hamleyle ilçeyi kuzeydoğusundan da kuşatan rejim güçleri, ilçe merkezine girdi. Han Þeyhun'un yanı sıra, güneyindeki Morik ve Kefer Zita ilçeleri de rejimin muhasarasında kaldı.     

Rusya, Esad rejimi ve İran güçlerine, Han Þeyhun saldırıları sırasında yoğun hava desteği vermişti.     

İLÇEDEN 112 BİN KİÞİ KAÇMAK ZORUNDA KALDI     

İdlib'e bağlı Han Þeyhun ilçesi, 4 Nisan 2017'de Esad rejiminin düzenlediği kimyasal silah katliamıyla 100 kişiyi öldürmesinin ardından dünya gündemine oturmuştu.     

ABD, 7 Nisan'da rejime ait Þayrat askeri hava üssünü vurmuş, Birleşmiş Milletler (BM) ile Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü (KSYÖ) ortak soruşturma misyonu (JIM), 27 Ekim 2017'de de saldırının rejim tarafından düzenlendiğini doğrulamıştı. Türkiye, Rusya ve İran 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında Han Þeyhun'u da içeren alanı İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi ilan etmişti.     

Ancak Han Þeyhun, Esad rejimi ve destekçilerinin yoğun saldırılarının hedefi olmaya devam etti.     

Rusya, İran destekli terörist gruplar ve Esad rejiminin saldırılarında Han Þeyhun'da yaşayan yaklaşık 112 bin sivil yerinden edildi.     

İlçe merkezinde şu an sivil bulunmuyor. 

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/son-dakika-esad-rusyanin-destegiyle-han-seyhunu-ele-gecirdi-41309209

Rusya'dan Soçi mutabakatı vurgusu

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, "İdlib'de hem teröristlerle mücadele etmeyi hem de sivillerin güvenliğini sağlamayı amaçlayan tüm anlaşmalara sıkı şekilde uymanın önemli olduğunu" söyledi.
Zaharova, düzenlediği basın toplantısında, Suriye'nin İdlib bölgesindeki gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

İdlib konusunda Rusya ile Türkiye arasında imzalanan Soçi mutabakatının önemine dikkati çeken Zaharova, "İdlib'de hem teröristlerle mücadeleyi sürdürmeyi hem de sivillerin güvenliğini sağlamayı amaçlayan tüm anlaşmalara sıkı bir şekilde uymanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda, 17 Eylül 2018 tarihli Soçi mutabakatı çerçevesinde Türkiye ile etkileşime devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Zaharova, "Rusya'nın Türkiye ile Suriye arasındaki problemi çözmeye yardımcı olmak için hangi siyasi ve diplomatik araçları kullanabileceğine" yönelik bir soru üzerine şunları kaydetti:

"Türk tarafı ile anlaşmalarımız var. Onların uygulanmasına bağlıyız. Her şey planlandığı gibi gitmiyor fakat bunun yanı sıra üzerinde anlaşmaya vardığımız konularda ayarlama yapmak için Türk meslektaşlarımızla temas halindeyiz. Her şey siyasi, diplomatik ve askeri siyasi düzlemde yatıyor. Geleneksel araçlar olmadan, basit bir şekilde bu sorunu çözmek mümkün değildir."

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/rusyadan-soci-mutabakati-vurgusu-41309349

"Rusyanin Soci mutabakatina vurgu yapmasi"

Idlipte Rusyaninda gozyummasi ile rejim kuvvetlerinin son gunlerde gerceklestirmis olunan harekat sonrasi sahadaki son durum ve muhasara altinda kalan gozlem noktasindaki TSK mensublarrinin oncelikle guvenligi ve acil ihtiyaclarinin giderimi icin acilen iktidarin yontem gelistirmesi ve bunu da Soci mutabakatina ortak olan ulkeler ile anlasip acilen sahada uygulanmasini saglamasi gerekiyor.

Belki Ruslar idlip sureci istenildigi gibi gitmedi diyebilir ,ama TC bu argumani telafuz etmesi  bir atam tamina  saflik olur. Idlip operasyonu oncesi medyamizda olasi risklerin neler olabilecegi acik acik gunlerce yazilmisti. Bu nedenle gunun sartlarini iceren ve Rejimide kapsayan gercekci bir plan yapmakta ve uygulamakta yarar oldugu kanisindayim. "ister begenelim ister begenmeyelim Suriyede rejim ayakta olduguna gore plana dahil edilme vakti geldigi kanisindayim"

Türkiye'yi İdlib'de bekleyen zor kararlar var,

İdlib'de endişe edilen ihtimal sonunda bütün riskleriyle karşımıza çıkmış bulunuyor. İdlib'in en güney ucunda muhalefetle rejim bölgelerini ayıran sınıra bitişik Morik'te kurulu Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (9) numaralı askeri gözlem noktası kuzeyden Suriye ordusu tarafından çevrelenmiştir. Doğusu, batısı ve güneyi zaten rejim bölgesidir. Bunun sonucu buradaki Türk birliğinin tek çıkış yolu olan İdlib'in kuzeyine karadan bağlantısı sıkıntıya girmiştir.

Bu gelişme Suriye ordusunun Halep'ten güneye Þam'a doğru uzanan M-5 otoyolunun üzerinde bulunan Han Þeyhun kasabasını ele geçirmiş olmasının yarattığı bir durumdur. Bu kasaba Morik'teki TSK gözlem noktasının 10 kilometre kadar kuzeyindedir.

Han Þeyhun bu hafta başına kadar muhalif grupların kontrolünde olduğu için M-5 otoyolu Türk tarafının kullanımına açıktı ve bu çerçevede (9) numaralı gözlem noktası bu stratejik yol üzerinden İdlib'in kuzeyine ve bağlantı yollarıyla Hatay'daki Cilvegözü sınır kapısına kadar tam bir ulaşım serbestisine sahipti.

Aslında geçen hafta rejim güçlerinin Han Þeyhun'u hem batıdan hem doğudan kıskaca alma yönünde ilerlemeye başlaması, (9) numaralı noktanın kuzey bağlantısının tehlikeye girmekte olduğunu da haber veriyordu.

*

Milli Savunma Bakanlığı'nın pazartesi günkü açıklamasına göre (9) numaralı gözlem noktası "ikmal yollarının kesilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı". Bu nedenle, yine aynı açıklamaya göre, bu noktanın "güvenliğini sağlamak, ikmal yollarını açık bulundurmak ve taraflar arasındaki gerginliği azaltmak maksadıyla" pazartesi sabahı buraya kuvvet intikali başlatıldı.

Bu kuvvet intikali gerçekleştirilememiştir. Sabah saatlerinde M-5 üzerinden güneye doğru intikal ederken Han Þeyhun'a yaklaşmak üzere olan Türk askeri konvoyuna düzenlenen bir hava saldırısıyla Türkiye'nin bu hamlesi önlenmiştir.

Türkiye'nin bu askeri konvoyun gelişini önceden Rus tarafına bildirdiği dikkate alınırsa, bu hamleyi Rusya ve Suriye'nin ortak iradesinin durdurduğunu teslim etmemiz gerekir.

*

Dahası, M-5 otoyolunun Han Þeyhun kasabasından geçen bölümü salı gününden sonraki süreçte rejimin kontrolüne girmiştir.

Sahada ortaya çıkan durumu analiz edebilmek için asker ya da strateji uzmanı olmaya gerek yoktur. En yalın anlatımıyla, Türk gözlem noktasının ikmal yolu karadan kesilmiştir.

Kaçınılmaz olarak TV-gazete haberlerini izleyen herkesin zihnini meşgul eden bir soru var. Bu soru, Esad ordusu tarafından dört bir yönden çevrelenen Morik'teki Türk birliğinin akıbetinin ne olacağıdır?

*

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, yaptıkları açıklamalarda (9) numaralı gözlem noktasının kapatılmayacağını, başka bir yere kaydırılmayacağını ve görevine devam edeceğini bildirmiştir. Türkiye, bu aşamada geri adım atmak, 'İdlib'den çekilmeye başladığı' görüntüsünü vermek niyetinde değildir.

Buradaki Türk birliği faaliyetine devam edecekse, lojistik desteğin sağlanması havadan helikopterle -ancak sınırlı bir şekilde- mümkün olabilir. Karadan bağlantı sağlanacaksa, TSK unsurları bir şekilde M-5 otoyolunda rejim bölgesinden geçmek zorunda kalacaktır. Bu geçiş nasıl sağlanacaktır? Herkesin elinin tetikte olduğu bir yüksek gerilim ortamının büyük bir itidalle idare edilmesi gerekiyor.

*

Sonuçta Türkiye'nin oradaki askeri varlığını sürdürmesi, sahada ortaya çıkan güçlükler nedeniyle, bir şekilde Suriye ve/ya da Rusya ile belli bir müzakere ve işbirliği anlayışını zorunlu kılacaktır.

Belki de Rusya, başından beri oyun planı olan Türkiye ile Suriye'yi diyaloğa girme, masaya oturtma stratejisini hayata geçirebilmek için eline bir fırsat geçirdiğini düşünüyor olabilir. Rusya'nın bu tutumuna Adana Mutabakatı tartışmasında da tanık olmuştuk.

Ancak Türkiye Suriye ile diyalogsuzluğu tercih ettiği takdirde, bütün süreci yine Rusya üzerinden yürütmek zorunda kalacaktır. Bu durumun Suriye denkleminde Moskova'nın Ankara karşısında elindeki kaldıraçların daha da güçlenmesine yol açması muhtemeldir.

*

Rusya ile Türkiye'nin İdlib'de artan ölçüde karşı karşıya geldikleri bir sürecin işlemeye başladığına dikkat çekmemiz gerekiyor. Rusya lideri Vladimir Putin ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu hafta Esad rejiminin askeri operasyonlarına kuvvetli destek açıklamalarında bulunmuştur.

Bu arada, Türkiye'nin İdlib'de Han Þeyhun'un 25 kilometre kadar kuzeydoğusunda bulunan Surman'daki ( numaralı askeri gözlem noktasına dün Suriye ordusu tarafından makineli tüfekle taciz atışı yapılmıştır. Aslında geçen haziran ayından bu yana Türkiye'nin güneydeki gözlem noktaları belli aralıklarla Suriye ordusunun taciz ateşine hedef olmaktadır. Rusya'nın bu saldırılarda Suriye'yi frenlememesi Ankara'da ciddi bir rahatsızlığa yol açıyor.

Adını koymamız gerekirse, Türkiye ile Suriye arasında düşük yoğunlukta bir çatışma durumu yaşanıyor İdlib'de. Tabii Rusya'yı da müttefiki olarak bu çatışmada Suriye'nin safında konumlandırmamız gerekiyor.

Rusya'nın artan ölçüde ağırlığını koymaya başladığı bu gerginliğin Türkiye'nin ABD ile Fırat'ın doğusunda bir güvenli bölge kurulması için anlaştığı bir sırada yükselmekte oluşu, yapılacak bir değerlendirmede kuşkusuz göz ardı edilemeyecek bir faktördür.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sedat-ergin/turkiyeyi-idlibde-bekleyen-zor-kararlar-var-41309697

Yapılan anlaşma nasıldı bir bakalım...

Rusya ve Türkiye, Suriye'de dört güvenli bölge oluşturulmasına yönelik anlaşmanın tam metnini yayınladı. Rusya, Türkiye ve İran'ın Astana'da 3-4 Mayıs tarihlerinde imzaladığı anlaşmanın Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinden yayınlanan anlaşmanın tam metni şöyle:

"İran İslam Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti, Suriye Arap Cumhuriyeti'ndeki ateşkesin garantörü olarak, BMGK'nın 2254 (2015) numaralı, Suriye'nin toprak bütünlüğünü, bağımsızlığını ve egemenliğinin korunmasını öngören kararı doğrultusunda, Suriye'deki çatışmaların durdurulması ve sivillerin güvenliğini sağlamak amacıyla aşağıdakiler hususunda mutabık kalmıştır:

'ALTI AY SONRA YENİLENEBİLİR'
1- Suriye'de şiddetin en kısa zamanda durdurulması, insani durumun daha iyi hale getirilmesi ve krize yönelik siyasi bir çözümün bulunması için uygun koşullar yaratmak amacıyla ülkede şu bölgelerde güvenli bölge oluşturulacak: İdlib ve civarındaki Lazkiye, Hama ve Halep viyaletlerinin belirli bölgeleri, Humus vilayetinin kuzeyindeki belirli bir bölge, Doğu Guta, Suriye'nin güneyindeki belirli bölgeler (Dera ve Kuneytra vilayeti).  Güvenli bölgeler ve güvenlik şeridi oluşturulması 6 ay sürecek geçici bir önlem olup, garantör ülkelerin mutabakatı doğrultusunda otomatik olarak devam edecektir.

'İNSANİ YARDIM ULAÞTIRILACAK'

2- Güvenli bölgelerde, çatışan taraflar arasındaki (Suriye hükümeti ve silahlı muhalif gruplar), hava saldırıları da dahil olmak üzere her türlü silah kullanımı durdurulacak; hızlı, güvenli ve engelsiz şekilde insani yardımın ulaştırılması sağlanacak; halka tıbbi yardım ve vatandaşların öncelikli ihtiyaçlarının sağlanması için koşullar yaratılacak; su ve enerji altyapıları başta olmak üzere tüm altyapıların restore edilmesi için tedbirler alınacak; sığınmacıların ve ülke içinde yer değiştiren kişilerin gönüllü ve güvenli bir şekilde geri dönmesi için koşullar oluşturulacak.

'GÜVENLİK ÞERİTLERİ'
3- Güvenli bölgelerin sınırları boyunca çatışan taraflar arasında çarpışmaları önlemek amacıyla güvenlik şeritleri oluşturulacak.

'KONTROL NOKTALARINI GARANTÖRLER YÖNETECEK'
4- Güvenlik şeritlerinde: sivillerin silahsız şekilde, engellenmeden yer değiştirmesi, insani yardım sevkıyatı ve ekonomik faaliyetlerin yerine getirilmesi için kontrol noktaları; ateşkes rejimine riayetin sağlanması için gözlem noktaları yer alacak. Kontrol ve gözlem noktalarındaki çalışmalar ve güvenli bölgelerin yönetimi Garantör ülkeler tarafından mutabakata dayalı olarak gerçekleştirilecek. Gerekli görüldüğü takdirde, Garantör ülkelerin mutabakatı dahilinde üçüncü taraflar da katılabilecek.

'IÞİD VE EL NUSRA'YA KARÞI TEDBİR'
5- Garantör ülkeler: ateşkes rejiminin çatışan taraflar tarafından uygulanmasını sağlamak için gerekli tüm tedbirleri alacağını; güvenli bölgelerin içerisi ve dışarısında IÞİD, El Nusra ve El Kaide veya IÞİD ile ve BMGK tarafından terör örgütü olarak kabul edilen tüm örgütlerle bağlantılı her türlü kişi, grup, oluşum, kuruluşlarla mücadeleyi sürdürmeye yönelik tüm tedbirleri alacağını; şimdiye kadar katılmamış olan silahlı grupların ateşkes rejimine katılmalarını sağlamaya yönelik çabalarına devam edeceğini taahhüt eder.

'ORTAK ÇALIÞMA GRUBU'
6- Güvenli bölgeler ve güvenlik şeritlerinin sınırlarını belirlenmesi ve Anlaşmanın yerine getirilmesine yönelik tüm işlevsel ve teknik konuların çözümü için Garantör ülkeler, Anlaşmanın imzalanmasının ardından iki hafta içinde yetkilendirildikleri temsilcilerinden oluşan ortak bir çalışma grubu kuracak.

Garantör ülkeler güvenli bölgelerin ve güvenlik şeridinin haritalarını çıkarılmasına yönelik çalışmaların tamamlanması ve işbu Anlaşmanın 5. maddesinde adı geçen terör örgütleriyle silahlı muhaliflerin birbirinden ayrılması için 4 Haziran 2017'ye kadar adımlar atacak.

Aynı tarihe kadar Ortak çalışma grubu, Garantör ülkelerin onayını almak üzere, güvenli bölgeler ve güvenlik şeridine yönelik oluşturulan haritaların yanı sıra çalışma grubunun tanzimine yönelik taslak hazırlayacak.

Ortak çalışma grubu Astana'da gerçekleştirilen Suriye görüşmelerinin faaliyetleri konusunda rapor verecek.

İşbu Anlaşma, imzalanmasından sonraki gün yürürlüğe girecek."

https://www.kapsamhaber.com/kapsam/astana-anlasmasi-nedir-neden-astana-h50654.html

Bugün geldiğimiz noktaya kadar geçen zamanda yukarıdaki anlaşma metninde belirtilen maddelerin ne kadarının tam olarak uygulandığını söyleyebiliriz? 5. maddede belirtilen terör gruplarıyla yeterince mücadele edildi mi? Bugünkü şartlar içerisinde güvenli bölgeden söz edebilir miyiz? Etrafı kuşatılmış olan gözlem noktaları hangi görevini yerine getirecek?

Bugün geldiğimiz noktaya kadar geçen zamanda yukarıdaki anlaşma metninde belirtilen maddelerin ne kadarının tam olarak uygulandığını söyleyebiliriz? 5. maddede belirtilen terör gruplarıyla yeterince mücadele edildi mi? Bugünkü şartlar içerisinde güvenli bölgeden söz edebilir miyiz? Etrafı kuşatılmış olan gözlem noktaları hangi görevini yerine getirecek?

Guzel soru, Kisisel gorusum karnedeki en zayif notlar madde 4 ve 5 de.

Idlipteki su anki sorunu aylar oncesinden gelmekte oldugu belli idi. Hatta Idlip mutabakati imzalanmadan olasi riskler defalarca dillendirilmisti.  Mevcut durumun CB -Putin telefon gorusmesinden cikacak olan sonuca gore degerlendirilmesi kanimca pek dogru bir yaklasim degil. Neticede Sn CB da danismanlari bilgi vermis olsa da bu tur konularin sadece iktidar tarafindan alinmasi saglikli degil. Dogrusu TC nin bu tur konulari meclinde tartisabilmesi ve gerekli adimlari stratejileri ortak karar dahilde almasi en guzel olani ama ne yazik ki TBMM artik ismi var kendisi yok oldu.

Neticede Idlip den tutun da Suriyenin butunlugu ve yeni anayasa hazirlanimi , TC nin Suriye konusunda masada olabilmesi ,Dogu Akdenizdeki haklarimizin savunulmasi icin Suriye rejiminin de dahil oldugu stratejik bir plana ihtiyacimiz mevcut su anda oyle bir planimizin oldugunu pek gorunmedigi gibi bilakis gunu kurtarma ve inattan geri donmeme politakisi halen agir basmakta. "kisisel gorusum"

Bugün geldiğimiz noktaya kadar geçen zamanda yukarıdaki anlaşma metninde belirtilen maddelerin ne kadarının tam olarak uygulandığını söyleyebiliriz? 5. maddede belirtilen terör gruplarıyla yeterince mücadele edildi mi? Bugünkü şartlar içerisinde güvenli bölgeden söz edebilir miyiz? Etrafı kuşatılmış olan gözlem noktaları hangi görevini yerine getirecek?

İdlib işid artığı aşırı dinci sapkın iblislerle dolu. Ülke olarak HTÞ ve türevleri orda oldugu sürece Rusya'ya , Rejime buraları neden vuruyorsunuz demek saçma olur. Kaldı ki Rusya ilerledikçe o sapkınlar ülkemize dolacak. Adımız çıkmış 9a inmez 8e. Ne işimiz var neden kolluyoruz şu fareleri anlamıyorum ki. Suriye savaşının asıl tarafı ÖSOdur , İdlibte olacaksa ÖSO olmalı HTÞ ve türevleri değil. Adamlar sormaz mı bize "siz ne kadar uydunuz 5. maddeye" diye...

Erdoğan ile Putin telefonda görüştü

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin'le görüşmesinde rejimin İdlib'deki ateşkes ihlalleri ve saldırılarının büyük bir insani krize yol açtığını belirtti.



Türkiye daha önce Rusya'yla sağlanan mutabakat çerçevesinde bölgede 12 gözlem noktası kurmuştu.

Suriye askerleri Morek'te TSK kontrol noktası önüne kadar geldi.

Beş gün önce bölgede bulunan 9 numaralı gözlem noktasına giden Türk askerlerine yönelik hava saldırısı düzenlenmiş, olayda 3 sivil hayatını kaybetmişti.

TÜRK ÜSSÜNDE SELFİE ÇEKTİLER
Morek'te TSK üssünün çevresine yerleşen Suriye askerlerinin sosyal medyada yayımladıkları selfie fotoğrafları yayılmıştı.



ERDOĞAN, PUTİN'İ ARADI
Yaşananların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonda görüştü. Erdoğan-Putin görüşmesinde Suriye ve Libya'daki gelişmeler ile ikili ilişkiler ele alındı. Erdoğan, İdlib'deki saldırıların çözüm çabalarına zarar verdiğini ve Türkiye'nin milli güvenliği bakımından çok ciddi bir tehdide dönüştüğünü belirtti.

"SURİYE ORDUSUNUN İDLİB'İN HAN ÞEYHUN KASABASINI ELE GEÇİRMESİNDEN MEMNUNUZ"
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Suriye ordusunun teröristlerin İdlib'deki ikmal hatları üstünde yer alan Han Þeyhun kasabasında kontrolü ele geçirmesinden memnuniyet duyduklarını ve bunu teröre karşı kazanılan yerel bir zafer olarak gördüklerini söyledi.

Basın toplantısında konuşan Peskov, "Suriye ordusuna ve Rus Hmeymim Hava Üssü'ne saldırılarını sürdüren teröristler de dahil olmak üzere tüm bölgelerde teröristlerle ve terör örgütleriyle mücadelenin devam edeceği en başından beri söyleniyordu. Bu nedenle, bu tür örgütlere karşı kazanılan bu tür zaferler, yerel veya daha önemli zaferler ancak memnuniyet verebilir" dedi.

https://www.ensonhaber.com/587-erdogan-ile-putin-telefonda-gorustu.html