Suriye Krizi

Başlatan Falcon, 20 Temmuz 2011, 18:41:46

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 6 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Sizce Türkiye Suriye'ye yapılacak bir askeri müdahaleye katılmalı mı?

Katılmamalı. Bizi hiç iligilendirmez.
18 (18%)
Kesinlikle katılmalı. Çünkü müdahale sonrası Suriye'de söz sahibi olmamız için şart.
53 (53%)
Engel olmalı. Çünkü Suriye'den sonra sıra İran'a, ondan sonra da sıra bize gelecek.
24 (24%)
Başka bir düşüncem var. Aşağıda paylaşıyorum.
5 (5%)

Toplam Oy Verenler: 100

Alıntı yapılan: merzifonlu - 03 Mart 2020, 00:18:26
Alıntı yapılan: Partikül - 02 Mart 2020, 23:59:21
Alıntı yapılan: fırtına06 - 02 Mart 2020, 21:18:44
İdlib gerginliği sonrası Türkiye'nin ABD'den istediği hava desteği talebine olumsuz yanıt geldi. ABD Savunma Bakanı Mark Esper, İdlib'te Türkiye'ye hava desteği vermeyeceklerini söyledi.

Aslansın, kaplansın; Türkiye' nin arkasındayız! diyorlardı hani... ne oldu?

Böyle bir niyetleri olsaydı, 9 sene önce yaparlardı. Savaş da başlamadan biterdi. Herkes biliyor kimin ne olduğunu.

Demek ki herkesin bildigini gordugunu yoneticilerimiz goremiyor olacak ki talepte bulunmuslar. ;) Mesajı Paylaş

#2651
Aslında bence bizimkiler maskeyi düşürmek için istemişlerdir.  ;)

ABD'nin stratejik amacı, olabildiğince çok sayıda radikali birbirine kırdırmak. Bunu yaparken aynı zamanda da Rusya ve İran'a mali yük yüklemek. Türkiye'nin destekledikleri de onlara göre radikal safında.

Türkiye, Rusya/ABD ölçeğinde bir ateş gücüne kavuşmazsa, bu oyunda hep ütülür. O da kısa vadede olacak iş değil zaten...

En rasyonel tercih diplomatik olarak meseleyi çözmek. Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: merzifonlu - 03 Mart 2020, 01:04:00
Aslında bence bizimkiler maskeyi düşürmek için istemişlerdir.  ;)

ABD'nin stratejik amacı, olabildiğince çok sayıda radikali birbirine kırdırmak. Bunu yaparken aynı zamanda da Rusya ve İran'a da mali yük yüklemek. Türkiye'nin destekledikleri de onlara göre radikal safında.

Türkiye, Rusya/ABD ölçeğinde bir ateş gücüne kavuşmazsa, bu oyunda hep ütülür. O da kısa vadede olacak iş değil zaten...

En rasyonel tercih diplomatik olarak meseleyi çözmek.

Aslında bence bizimkiler maskeyi düşürmek için istemişlerdir.  " Buna emin degilim ,ama oyle ise sevinirim"

En rasyonel tercih diplomatik olarak meseleyi çözmek. " Bu konuda hem fikiriz"

Mesajı Paylaş

Maske düşürme falan yok. Arap Baharı başlayalı 9 sene olmuş, maskeli balosu mu kalmış! Her şey açık ve ortadadır. Ayrıca maskeyi düşürmüş olsak bile kimin neyine gerek! Her devletin kendine göre bir stratejik hedefi var, hedeflerine ulaşmaya çalışmaktadır. Haklı haksız, suçlu suçsuz kimin umurunda?

Ne yazık ki, stratejik olarak kaybettik. Doğu Akdeniz' i kaybediyoruz... Stratejik müttefiklerimiz bölge ülkeleriydi. İhvancılık davasına potansiyel müttefiklerimizi kaybettik. Zaten evvelden İsrail, Mısır ve Libya' yı da kaybetmiştik. Bölgede işbirliği yapabileceğimiz tek bir dostumuz kalmadı.

En son harekatla sınırlı taktik başarı kazanıldı. Þimdi topluma bu başarı pompalanıyor. Ama bu geçici bir şeydir... sadece çatışmayı kazandık, zaferi kazanmadık. Zaferi kazanmak için yapılması gerekenler bular değildi. Cihatçıları koruyabilmek için Türk askerini ateşe sürdüler ve bu nedenle Rusya' yı kaybettik. Rusya Doğu Akdeniz' de Türkiye' ye ders verebilmek için; Mısır, İsrail, Yunanistan ve Rum Kesiminin yanında saf tutabilir. Ve ayrıca Birleşmiş Milletler' de Türkiye aleyhine çıkartılmak istenecek her hangi bir karar için veto yetkisini kullanmayabilir. Zaten Amerika' da bunu istiyordu... Bu arada Kıbrıs' da tehlikede.  Mesajı Paylaş

Kinaye azizim, kinaye. Rusya'yı kazanmadık ki kaybedelim. Ona katılmıyorum. Keza ABD de öyle. Dış politikadaki taktik hata, süper güç olmadan süper güç politikası uygulamaya kalkmaktı.

Dış politikadaki stratejik hataysa İhvancılık. İhvancılık, AKP iç politikasının dış politikadaki devamıdır. AKP iç politikada nasıl ki köşeye sıkıştı ve yolun sonuna geldi, dışarıda da öyle oluyor.

Atatürk Reformlarının Türk Milletinin kültürüne uymadığını, ama İhvan usulü İslamcılığın uyduğunu düşünen AKP'nin geldiği yer ve durum budur. Meselenin siyaset felsefesi olarak özeti budur.

Tamam, forumda siyaset konuşmayalım da bu durumun siyasetten bağımsız konuşulması imkansız. En azından siyaset felsefesi bağlamında. Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: Tong Yabgu - 02 Mart 2020, 23:32:34
Arkadaşlar her operasyon özellikle bir bütün olarak Suriye bize gösterdiki hava üstünlüğü kimde ise onun borusu ötüyor. Þimdi bizim hava üstünlüğünü sağlayacak tek aracımız S400 bu sistem ise Rusyaya ait. Yani Ruslara karsi kullanamiycaz. Bazıları Siper hava savunma sisteminden bahsediyor lakin Siperi Hataya kursan karşı tarafta S400 kursa yine dezavantajlı oluyoruz. Bu durumda bize ne lazım? S400un radar ve füze menziline sahip bir sistem lazım. Üstünlüğü bu şekilde sağlarız yada tamamen kitleriz kimse uçamaz. Ha kitleyecek sistemin yok ise işte bize en lazım olan ağaya geliyoruz. Gezgin seyir füzesi ve özellikle gemi konuşlu bir gezgin... Bu füzeyle bugün sahip olsaydık Ruslar bırakın S400u S500u getirse yine nefes aldirmazdik. Gözümüz karardiginda aynı anda 20-30 gezgini firlatabilecek milletiz lakin Suriye 20-30 hss füzesini atesleyemez. Ne ekonomisi yeter nede kabiliyeti... Bizim için öncelik gezgin ve siper olmalı lakin yine diyorum suriyede hava üstünlüğü açısından dengeyi değiştirecek şey ne ucaklardir (f35imiz olsa anasını ağlatırdik ama yok) nede hsslerdir. Seyir füzeleri işin anahtar kısmıdır. Biz aslında Akdeniz üzerinden F16larla füze Menziline girmeden som füzesi ile Þami vuracak kabiliyetimiz var ama gerek görülmemiş demekki. Kısacası gezgine ağırlık vermek şart madem karşımızda hss var, seninde elinde hss katili seyir fuzelerin olması sart

Ben siper'den değil ancak Hisar-U'dan 200-210 km menzil bekliyorum. Peki bu konuda neye güveniyorum ? Þu anki Roket teknolojimize ve gan tabanlı olmak üzere genel radarlara yaptığımız yatırıma güveniyorum. Aslında biz şu an farketmesekte uzun menzilli hava savunma füzesi teknolojisini Atmaca füzesi üstünde gerçekleştirdik.

Nasıl ?

Þimdi radarlarda şöyle bir durum var. Aynı teknolojiyi kullanan iki radardan birisi 2x2 birim bölgeyi diğeri 4x4 birim bölgeyi kaplıyorsa genelde biri diğerinden 2 katı daha fazla performans gösteriyor. Bakınız, gemi konuşlu aesa radarları. Mesela yine uçaklardaki aesa radarlarında burun konisi ne kadar geniş çaptaysa o kadar fazla geniş bir radar ve daha fazla gan modülü kullanıldığından performansı o ölçüde katlanıyor. Þimdi eğer ki füzelerin radar arayıcı başlıkları için ki onlarda sonuçta x band radarlar durum aynı ise burada görmek isteyen gözler için çok güzel ipuçları var.

Bunlar neler (aşağıda yazdıklarım tamamen varsayımdır) ?

1- Gökdoğan füzesinin amraam klonu olmasından mütevellit 170-180 mm olacağından üstünde tam aktif radar başlığı olmasından ve füzede at unut özelliği bulunmasından ötürü 65 km'lik menzilin full olarak tam aktif güdümde gitmesini gerektirdiğinden üstündeki aktif başlığın 65 km menzillli olduğunu tespit edebiliriz.

2- Atmaca füzesi 350 mm çapta ve 200 km menzilde bir füzedir. Füzede genellikle kara saldırı ve genel güdüm amaçlı ins/gps olmasının yanında asıl anti gemi amaçlı rf veri bağı ve tam aktif rf arayıcı var. Þimdi atmaca füzesinin çapı , gökdoğanın 2 katı olduğundan üstündeki tam aktif radar güdüm arayıcısının menzilinin 120-130 km civarında olduğu varsayımını yaparsak üstündeki rf veri bağınında minimum menzilinin 70-80 km olduğu anlamına gelir.

3- Gökdoğan füzesinde de hedef güncelleme yeteneği olduğu ve bunun rf veri bağına sahip olduğuna delalet geldiğinden ayrıca rf veri bağları (ki oda aslında bir alıcıdır radarlardaki gibi) 'da radarlardaki gibi çapa göre değişiyorsa oda gökdoğandaki versiyonunun 35-40 km menzilli olacağı anlamına gelir.  Toplayınca 100-105 km menzil eder . Ki buda aim-120 C-7 amraam'a eşdeğerdir. Bilmem duydunuz mu bir ara birileri forumlarda göktuğ için yerli c-7 muadili demişti sanki. Eğer yanlış hatırlamıyorsam bu o veriyi doğrular.

4- Þimdi gelelim hava savunma füzesi kısmına. Þimdi siper füzesi 100-120 km menzilli bir hava savunma füzesi olacak. Bunun olma sebebi ilk aşama füzesi gökdoğan veya g-40 olacağı için burun çapındanda kaynaklı sebeblerden dolayı böyle. Onun sebebi'de füze iki aşamalı olmak zorunda çünkü yolun yarısını tek aşama gidecekki ağırlığı daha hafifleyeceğinden menzili artacak böylece 120 km'leri daha kısa ve düşük çaplı füzelerle bulup böylece gemi vls'lerine sığacak.

Hatırlarsanız size roketsan gezimizde roketsanlı mühendisin hisar-u'nun siperle aynı olmadığını , siperde sadece alt yüklenici olduklarını (muhtemelen booster kısmı ) , hisar-u'nun tam aktif radar güdümlü bir füze olduğunu söylemişti. Burdan şu çıkarılabilir ki Hisar-u muhtemelen 300 mm trg- kaplan füzesi üzerine uyarlanacak bir füze olacak. Füze çapı gökdoğanın iki katına yakın olduğundan radar arayıcı başlığı muhtemelen onun 2 katına yakın ve 120 km civarı olacak. Tam aktif radar güdümlü olmasından dolayı yüksek vuruş yüzdeli ve anti balistik kabiliyeti özellikle srbm'lere karşı yüksek bir füze olacak. Zaten Trg-300 daha büyük ağırlıkları 120 km'ye taşıyabilmekte.

Hisar Gums ise yani Hisar Geliştirilmiş Uzun Menzilli Füze ise Bana göre 610mm Bora/Kaan füzesinden uyarlanan bir füze olabilir. Çapın 2 kat artması tam arayıcı başlığı 240 km'ye kadar çıkarır rf veri ağıda yine çapa bağlı 140-160 km civarına gelir. Kısaca 400 km menzil eder.  Bora/Kaan füzesi o menzile taşırmı bilmem ama daha hafif olacağından taşıyabilir. Radar konusunda sorun yaşamayız teirste hedef 800 km idi. (legal hedef 600 km olsada) çafrad projesi ile 150 km x band  çfr ve ayr kabiliyetimiz olacak bu da veri bağı için aktif radar güdümüne kadarki süreyi karşılar. Yine özellikle twitter'da yerli s-400'ü yapacağız felan diye söylemler vardı belki buda ona delalettir.

Tabi bunlar eger olacaksa tamamiyle zamana yayılıp olacak pat diye olmayacak şeyler. Tamamende benim faraziyetim. Bekleyip göreceğiz. Mesajı Paylaş
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Alıntı yapılan: merzifonlu - 03 Mart 2020, 01:56:35
Kinaye azizim, kinaye. Rusya'yı kazanmadık ki kaybedelim. Ona katılmıyorum.

Potansiyel müttefikimizi kaybettik veya kaybediyoruz. Zaten biz değil, onlar bizi kazanmaya çalışıyordu. Bu amaca ulaşabilmek için yaptıkları hamleler vardı. Örneğin Türk Akımı Projesi, Rusya' nın teklifi üzerine hayata geçirilmiştir. S-400 olayı zaten biline bir şey...

Elbette onların da kendine göre stratejik hedefleri vardır. Türkiye' yi Amerika ve NATO' dan uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Yaşanan süreçte ''Siyasal İslamcılar'' kendilerini Amerika' dan kurtaramadılar. Mümkün de değildir. Bu ideolojiyi yaratan, besleyen, büyüten ve dünyanın başına bela eden ülke zaten Amerika' dır. Olayı şöyle formüle edebiliriz.

Dindar İnsan → Amerika → Siyasal İslam

Dindar insanı Siyasal İslam' a götüren süreç Amerika' dan geçmektedir.

Veya şöyle de diyebiliriz;

İnsanla İslam arasına Amerikan kara kedisi girdiği zaman ortaya çıkan sonuç; Siyasal İslamdır.

Amerika O nedenle cihatçı örgütlerin yok edilmesini istemiyor. Kendi imalatları çünkü... Başka bir zamanda başka bir bölgede kullanacaklar veyahut bölge istikrarsızlığının devamı için gerekliler. Bu aşamada Siyasal İslamcılar, Radikal İslamcıları korumaktadır. Bunun vatan, milleti, devlet, ülke çıkarlarıyla falan hiçbir ilgisi yoktur. Zaten Türk milletini düşünen de yok. 36 askerimiz için üzüldüklerini de hiç zannetmiyorum. Mesajı Paylaş

Rusya müttefiklik isteseydi, gözlem noktalarının ötesine geçirmezdi Esad'ı Yok öyle bir şey. Ne müttefiki yahu?

Türkiye'nin çaresiz olduğunu düşünüp, işi hemen bitirmek ve Suriye bataklığından hemen çıkmak istiyor. Bu arada mülteciler göçecekmiş, vs vs umurunda değil. "Bu haltı yiyen Türkiye, çeksin cezasını..." diyor. Mesajı Paylaş

Rejimin bir TB2'yi düşürdüğü söylentileri var. Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Alıntı yapılan: merzifonlu - 03 Mart 2020, 03:03:36
Rusya müttefiklik isteseydi, gözlem noktalarının ötesine geçirmezdi Esad'ı Yok öyle bir şey. Ne müttefiki yahu?

Ülkeler arasındaki dostluklar çıkar alanları kesiştiği zaman oluşur. Durduk yere kimse kimseyle müttefik olmuyor... Örneğin Paraguay, Kolombiya, Honduras veya Yeni Gine gibi ülkelerle müttefik olabilir miyiz? Fakat Rusya, İran, Irak ve Suriye' yle müttefik olabilme olanaklarımız vardı. Çünkü ortak çıkar alanları vardı. Elverişli şartlara rağmen müttefik olamıyorsak, demek ki ortak çıkarları düşünen eden yoktur. Bizim önceliklerimiz belliydi;

- Ülke bütünlüğü,
- Doğu Akdeniz' deki hidrokarbon yataklarının adil paylaşımı,
- Çevre ülkelerin istikrarsızlığından doğan olumsuzlukların ülke çıkarlarına zarar vermemesi,

Bu ortak paydalarda birleşildiği zaman; sanayi var,  ticaret var, kazanç var, adil paylaşım var, refah var. Peki bunların gerçekleşmesi niye istenmiyor? Cevabı açıktır... Canımızı, malımızı, enerjimizi, imkanlarımızı, kaynaklarımızı boş yere heba ediyorlar. Mesajı Paylaş


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz