Suriye Krizi

Sen söyle demiştin, ben böyle demiştim, vs...
Sayfalar aynı söylemler artık yeterince baydı.

İşler karıştı... Moderatör müdehale et😎😎😎

Arkadaşlar tartışmayı kişiselleştirecekseniz özelden yazışmanızı ya da hiç tartışmamanızı rica ederim. Lütfen sakin olalım...

Arkadaşlar tartışmayı kişiselleştirecekseniz özelden yazışmanızı ya da hiç tartışmamanızı rica ederim. Lütfen sakin olalım...

Müdahaleye gerek yok, asayiş berkemal Çocuk değiliz, kavga edecek halimiz yok. Yalnız arkadaşımız biraz alınganlık göstermiş. Cevap hakkımı kullanmak suretiyle bir iki kelam etmekte fayda var. 

Hakarete varan kelimeler kullanmadıkça ve kısırdöngüye benzer söylemler devam etmedikçe devam edebilirsiniz.

Marmara, sen de sakin olursan sevinirim.

Aramızdaki irlandalılar anlamamakla dünden itibaren ısrar ediyor...

[quote

Sen, biz Suriye ile savaş halindeyken, Esad milyonlarca insanı evinden etmiş biriyken, akıl almaz katliamlar yapmış biri iken, kendisini dünyanın en alçak insanlarından biri haline getirmiş iken, o şerefsize "Þanlı Esad, Kahraman Esad" diye methiyeler düzen biriydin. Sen Türkiye - Suriye çatışmasında Suriye' nin tarafındaydın. Evet Türkiye' nin Suriye' den çıkmasını istiyordun ama bunu Suriye için istiyordun. Bu tutumunda da mezheplere karşı aşırı hassas olman yatıyordu.

Evet doğru hatırlıyorsun. En başından itibaren bu davada Esad' ın haklı olduğunu ve ülkesini müdafaa ettiğini dile getirmişimdir. EVET ÜLKESİ İÇİN KAHRAMANCA MÜCADELE ETMİÞTİR. Başka liderler olsaydı çoktan topuklamış, başka ülkeleri iltica etmişti. Örneğin böyle bir iç savaşın Suudi Arabistan' da, Körfez Emirliklerinde veyahut diğer kıytırık Arap devletlerinde olduğunu hayal edin... sonuç ne olurdu? Krallar, Þeyhler, Emirler ilk uçakla ABD' ye, İngiltere' ye veya İsrail' e sığınırdı. Peki Esad bu tür bir davranış geliştirdi mi? Zinhar hayır... en zor günde bile mücadele etmeye devam etti... Bu da Esad' ı kendi ülkesinde kahraman yapar. BAKINIZ KENDİ ÜLKESİ İÇİN DİYORUM. Yoksa benim kahramanım değildir. Kendi ülkesinin kahramanıdır. Zaten benim şu dünyada tek bir kahramanım var, onun da kim olduğunu cümle alem biliyor.

Gelelim mezhep meselesine;

Hocam benim düşüncelerim belli... Selefileri savunacak kadar pusulamı şaşırmadım. Gözünün üstünde kaşın var diyerekten insanların ciğerini söken Selefililere karşı en ufak bir hürmetim veya acıma duygum olamaz. Çünkü onlar acımıyor. Onlara göre;

-Müzik dinlemek haram,
-Türbe, kabir, mezarlık ziyaretleri haram,
-Meftanın ruhuna Fatiha okumak haram,
-Mezar taşı dikmek haram,
-Tesbih çekmek haram,

O haram, bu haram, şu haram... gözünün üstünde kaşın var; Haram..!

Onların dediği şekilde yaşamadığın sürece küfr' e batacağından; Þer' en katli vaciptir fetvasını hiç çekinmeden verebildiklerine göre; bu Selefilerin nesini savunacağım Allah aşkına! İsterse Cennet-i Alâ' dan zembille indirilmiş zümrüt-ü anka kuşu olsunlar. Bunların nasıl savunabilirim?

Hocam İslam' ı bu kadar zorlaştıran, dar çerçeveye sıkıştıran; bereketsiz Arap çöllerinin mahsulü olan Selefiliği savunmamı bekleyemezsiniz.

Fakat Esad da sütten çıkmış ak kaşık değil artık! Ayrıca Esad sadece Rusya'ya kaçabilirdi. ABD, İsrail veya İngiltere'ye değil. Rusya'yı davet etti. Rusya Akdeniz'e inme karşılığında Esad'ı korudu.

Ortadoğudaki mezhep savaşında kimse masum değil. Esad ve İran'ın yaptıkları azımsanacak şeyler değiller. Oturduğum binanın giriş katında oturan Arapları Suriyeli sanıyorduk. Ancak Irak'tan gelmiş olduklarını öğrendik. Çok kibar insanlar. Özellkle küçük kızları ve ağabeyi çok iyi Türkçe konuşuyorlar. Geçen yaz annaleri eşimle konuşmuş. Tabi çocukların tercümanlığıyla. Irak'da kendilerine ait villanın resimlerini göstermişler. Orada epey varlıklılarmış. Burada ise kömürlükten bozma giriş dairesinde oturuyorlar. Çöpten atık toplayarak yaşıyorlar. İran'ın desteklediği şii çeteler sayesinde herşeylerini kaybetmişler. Bir yanda onlar, diğer yanda Işid. Hayatta kalabilmek içinTürkiye'ye kaçmak zorunda kalmışlar. Esad'dan nefret ediyorlar. Haklı nedenleri var.

Geçtiğimiz yıllarda Suriyeli bir stajyer vardı çalıştığım şirkette. Savaşın en yoğun olduğu dönemdi. Işid mi tehlikeli yoksa Esad mı? İkisi de aynı dedi. İkisi de masum insanları katlediyor!

Bu insanlar mecbur kaldıkları için vatanlarını terk edip buraya geldiler. Tatile değil! Aralarındaki bir avuç sorumsuz yüzünden hepsini aynı kefeye koyma zihniyeti halen forumda var. Hiçbirinin amacı demografik yapıyı değiştirip bir şeyleri ele geçirmek değil! Tıpkı milletimizi oluşturan diğer ırktaki insanlar gibi.

Assslan pek de haksız sayılmaz. Misak-ı Milli atamızın mirasıdır diyebiliriz. Her vatansever aslında gerçekleşmesini ister. Ancak atamızın Yurtta barış, dünyada barış sözüne ugun olarak sorunların barış yoluyla çözülmesinden yanayız çoğu zaman. Peki Suriye'de bu yolla sorun çözebilmek mümkün mü? Milyonlarca Suriyeli bile pek çoğunuzun fark edemediği şeyi fark etmiş, barış yoluyla savaşın sona eremeyeceğini anlamış, arada kalmışlar ve ülkelerini terk etmişler. Biz de sözde müttefiklerimizin arkamızdan kuyumuzu kazdığını fark etdip terör devletine engel olmak için oraya girdik. Halen oradayız.

Mevcut duruma bakarsak; Suriye'de milynlarca insana zarar veren bir kaos var. Çoğunluğun Esad yönetiminden bırakın umutları olmasını, nefret ediyorlar. Kendi başlarına da varlıklarını sürdüremeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Terör devletine engel olmak için de orada varlığımızı sürdürmemiz gerek. vs bir sürü faktör sıralanabilir. Forumda bol bol yazdık zaten bunları.

Peki Misak-ı Millı hayalini gerçeğe dönüştürmek için bundan daha uygun bir ortam olabilir miydi?

Birbirinizi yemek yerine biraz da bu yönden konuya bakın derim.

Bu insanlar mecbur kaldıkları için vatanlarını terk edip buraya geldiler. Tatile değil! Aralarındaki bir avuç sorumsuz yüzünden hepsini aynı kefeye koyma zihniyeti halen forumda var. Hiçbirinin amacı demografik yapıyı değiştirip bir şeyleri ele geçirmek değil! Tıpkı milletimizi oluşturan diğer ırktaki insanlar gibi.

Kusura bakma dostum, ben bu görüşe katılamayacağım. Zaten sen de benim görüşüme katılmamışsın:) Ben demografik yapının korunması gerektiği konusunda ısrarcıyım. Bunun da haklı gerekçeleri var. Þöyle ki;

Anadolu kültürü binlerce yılın ortak mirasıdır. Bu müzmin topraklar, yoğrula yoğrula bu kıvama geldi. Bu hamur Cihan Harbinden sonra bir kez daha karılmıştır. Ve bugünkü kıvamına geldik. Bu hamur öyle bir hamur ki; ortak yaşama kültürü geliştiren, farklı düşünse bile tahammül etme yeteneği olan, saygı gösterebilen, ötekinin hakkına riayet eden, empati kurabilen bir hamur... Bunun yanında devletine sahip çıkan, yaşadığı toprakları vatan bilen, vatanı için ölümü göze alan ve milli birliği en büyük zenginlik kabul eden. İşte o nedenledir ki bugüne kadar bizleri bölemediler, ayrıştıramadılar, dövüştüremediler, ülkemizi parçalayamadılar. Her türlü manipülasyona rağmen, münferit olaylar hariç;

■Alevi-Sünni ayrımı yapamadılar

■Türk-Kürt kavgası çıkartamadılar

■Laik-Anti Laik ayrılığını iç savaş ortamına tahvil edemediler

işte bu ortak vatan kültürüdür ki, bizleri iç savaşa sürüklenmekten kurtaran. Þimdi sen bu kültürden nasibini almamış milyonlarca sığınmacıyı bünyene almış bulunuyorsun. Bunun sonuçlarını hesap edebiliyor olman gerekmez mi? Misak-ı Milli diye diye evdeki bulgurdan olacağız! Fitili bir kez ateşlenmeye görsün... Allah korusun memleket yangın yerine döner.

Yok efenim Esad böyleydi, muhalifler şöyleydi diyorlar. İç savaş savaşların en vahşisidir. Gerekiyorsa Amerika' yla savaş ama kendi kapı komşunla savaşma... Peki ne yapacağız? kendi memleketlerine geri göndereceğiz. Ha... ne olur derseniz; tampon bölge yaratılır; Suriyeliler kendi kültür coğrafyasında Türkiye' nin garantörlüğünde, sosyal ve ekonomik bütünlük içerisinde yaşayabilirler. Belki zaman içerisinde Anadolu kültürünün bir parçası olabilirler. Fakat damdan düşer gibi lapbadak bünyene alamazsın... Her şeyden önce bünye kabul etmez. Etmiyor zaten. İnsanların bile biyolojik olarak hazmetme kapasitesi vardır. Suriyeliler dünyanın en şeker insanları olsa bile; şimdi şuraya otur, iki tepsi Antep baklavası ye! demiş olsak yiyebilir misin? 

Anadolu kültürünü oluşturan o bünye içerisinde Arap kökenliler zaten var. Damdan düşer gibi değil, hep vardılar. Yeni eklenenler de o bünyeye dahil olacak. Diğerleri nasıl olduysa o şekilde. Belki zaman alacak ama asırlar kadar uzun değil.

Asırlardır var olan bütünlüğün devam edebilmesi için;

Alevi-Sünni ayrımı olmayacak
Türk -Kürt kavgası olmayacak
Laik- Anti Laik ayrılığı olmayacak
Sağ-sol gibi saçma salak ihtilaflar olmayacak
Siyasi görüş fanatizmi olmayacak

Hepsinden önemlisi "IRKÇILIK" olmayacak

Bugün çoğu ortamda bize sığınan insanlara nefretle bakan, onları geri göndermekten bahsedenlerin ortak argümanı şu: Kendi vatanlarını kurtarmaya çalışmayanlardan fayda gelmez.

Ancak bunu söyleyenlerin pek çoğunun ataları Anadolu'da doğmamış. Pek çoğu öz vatanlarındaki savaşlardan, baskılardan vs kaçarak buraya göz etmiş veya sığınmış. Buna mecbur kalmışlar. Mecbur olmadıkları halde gelenler de az değil. Þimdi onların torunları empati yapmaları gerekirken saçma bir ırkçılık hevesiyle boş söylemler peşinde zaman öldürüyorlar. Tarihini bilmeyen geleceğine yön veremezki!

Bugün ülkemizdeki haberlere baktığımızda genel olarak neler görüyoruz: Çocuklara tecavüz eden sapıklar, kadın cinayetleri, siyasi palavralar, hırsızlık, yolsuzluk, talan haberleri, karantinadan kaçan sorumsuzlar, ekonomideki krizler, dış siyasetteki baskılar nedeniyle suçlanan ülkeler vs. Neredeyse hiç iç açıcı haber yok.

Bu müzmin topraklarda hamur yoğrula yoğrula öyle bir hale gelmiş ki için çıkılmaz hal almış. Anadolu kültürünü geldiği hale bakın. Acaba bu hale nasıl gelmişiz? Demografik yapıdan dolayı mı? Yoksa yukarıda üst üste yazılı ayrımcılıklar nedeniyle mi?