Türkiye - ABD İlişkileri

Başlatan SKYWOLF, 02 Aralık 2012, 11:59:09

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Türkiye - ABD İlişkileri

Türkiye ABD'den THAAD ve Awacs pazarlığında

Sınıra yerleştirilecek patriotlara paralel olarak Türkiye ABD'den iki güvenlik sistemi için kıran kırana pazarlığa oturdu.


02.12.2012 - 08:30

Suriye krizi nedeniyle sınıra NATO'dan patriot talep eden Türkiye bu güvenlik tedbirinin yetersiz olduğıunun düşünüyor. Arayışlarına devam eden Türkiye'nin hedefi erken vurma özelliğine sahip THAAD ve Avacs erken uyarı sistemi arayışına girdi. ABD ile kıran kırana bir pazarlık yürüten Türkiye her iki uyarı sisteminden birini patriotlarla entegre hale getirip güvenlik riskini en aza indirgemeye çalışıyor.
AWACS 22 YIL ÖNCE TÜRKİYE'YE GÖNDERİLMİÞTİ

Türkiye, NATO'ya yaptığı Patriot başvurusunda, korunması gereken bölgelerin listesini bildirmiş, bu çerçevede 20 Patriot füze bataryası talep etmişti. Ancak NATO, ittifak bünyesinde yalnızca 24 adet batarya olduğu için bu talebin tamamını karşılayamayacağını bildirdi. Türkiye'nin ihtiyacını karşılamak için yeni bir plan gündeme geldi. Buna göre, en riskli alanlar öncelik sırasına göre yeniden listelenecek. Bu risk analizi gözetilerek NATO'nun 8 adet Patriot füze bataryası Türkiye'de konuşlandırılacak. 877 kilometrelik Suriye sınırının etkili bir şekilde korunması için ek önlemler de devreye girecek. 2013 yılında kendi Awacslarına (erken uyarı uçağı) sahip olması hedeflenen Türkiye, bu süreye kadar ABD'nin envanterindeki uçaklardan yararlanacak. Benzer bir koruma sistemi 2003'deki Körfez Savaşı'nda da uygulanmıştı. 10 yıl önceki entegre sistem, Awacs erken uyarı uçakları, 5 Patriot hava savunma bataryası ile kimyasal ve biyolojik savunma ekipmanından oluşuyordu. Awacslar 1990'da Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgal ettiğinde de Türkiye'ye gönderilmişti.

Fazladan Faiz Ödeyecek Kadar Zengin misiniz? En Uygun Konut Kredisi için Hemen Tıklayın
Bu Alet Devrim Niteliğinde!
THAAD PATRIOTLARDAN DAHA GELİÞMİÞ BİR FÜZE

Patriotların nereye yerleştirileceği konusunda NATO uzmanlarının incelemeleri sürerken, AK Parti yönetimi, bu kez de, "Suriye'den yönelebilecek tehditler" gerekçesiyle ABD'den THAAD (Terminal High Altitude Area Defense) istemiyle görüşmelere başladı. THAAD, Patriot'tan daha gelişkin bir füze olarak biliniyor.

Malatya Kürecik'e yerleştirilen ve "füze kalkanı" olarak bilinen radarla uyumlu çalışan ve hedefi çok önceden tespit ederek vurabilen THAAD, 90'lı yılların sonunda Scud füzelerine karşı üretildi. THAAD'larla vurulup imha edilen füzeler serpintileriyle bile hedefine zarar veremiyor.

Suriye'nin elindeki kimyasal silahların hedefi olmaktan çekinen Türkiye, hava savunmasında patriotların yetersiz kalacağını düşünüyor. Çünkü Patriotlar yüksek irtifada kullanılamıyor ve kimyasal serpintileri önlemekte yetersiz kalıyorlar.
Türkiye, bu nedenle, Patriot'ların tamamlayıcısı olarak topraklarında THAAD sisteminin mutlaka kurulmasını talep ediyor.
ABD'nin elindeyse ancak bir adet gezer THAAD sitemi var ve onu da bir süreliğine Türkiye istiyor. ABD, sistemi yine geçici bir süre için Güney Kore'nin de istediğini belirterek, konuyu düşüneceğini açıkladı.

THAAD NEDİR?

TERMİNAL Safhası Yüksek İrtifa Hava Savunması. 1987'de Scud türü kıtalararası balistik füzelere karşı tasarlandı. Uzun yıllar süren testlerin ardından 2008'de Amerikan Kara Kuvvetleri'nin envanterine girdi. Üretici firması Lockheed Martin. Bir THAAD bataryasında 24 füze, üç fırlatıcı, bir ateşleme merkezi bulunuyor. Buna Kürecik'e yerleştirilen X bandı türü radar da dahil. Herbir bataryanın toplam maliyeti 310 milyon dolar. 6.27 metre uzunluğundaki füzelerin 200 km menzili var. Füze savunma sistemi olarak, sadece 20 km menzili olan, NATO'nun Türkiye'ye konuşlandıracağı Patriotların bir üst aşaması.
Ayrıca radar avantajıyla, hedefi çok önce saptayıp harekete geçebiliyor ve 150 km'lik irtifa özelliğiyle saldırı füzesini atmosfer dışında imha edip serpinti riskini ortadan kaldırabiliyor. Suriye'nin elindeki kimyasal silahlara karşı en son üç hafta önce Körfez ülkeleri Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri de ABD'den THAAD sistemi talep etmişti. Bu iki ülkenin ABD'den satın almak istediği, ancak satımı ABD Kongresi'nin onayına bağlı olan sistemin toplam maliyetinin ise 7.6 milyar dolar olduğu açıklanmıştı.
http://www.ensonhaber.com/turkiye-abdden-thaad-ve-awacs-pazarliginda-2012-12-02.html Mesajı Paylaş
  • Gösterim 259,308 
  • Genel Askeri Konular Ve Stratejik Değerlendirmeler
  • 1791 Yanıtlar


ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

#1
Türk teğmen ABD'li gaz şirketini iflastan kurtardı




ABD'nin ünlü askeri akademisi West Point'e giden, mezun olup Güneydoğu'da terörist kovalayan Cem Hacıoğlu, ABD'li gaz şirketinin CEO'su oldu.

ABD'nin ünlü West Point askeri akademisini bitirdikten sonra elinde silahı ile Bingöl'de PKK'ya karşı savaşan Cem Hacıoğlu (47), Dünya Bankası'ndan iş teklifi alınca ABD'ye gitti. Hacıoğlu şu anda hızla büyüyen bir enerji firmasının CEO'su.

TÜRKİYE'NİN TEK İSMİ OLDU
Kuleli Askeri Lisesi son sınıfında okurken ABD'nin en ünlü devlet adamları ve komutanlarını yetiştiren West Point Askeri Akademisi'nin sınavlarına giren Cem Hacıoğlu, o yıllarda ABD ile imzalanan anlaşma gereği her yıl gönderilen tek öğrenci olmaya hak kazandı. West Point'te matematik ağırlıklı ekonomi ve inşaat mühedisliği okuyan Hacıoğlu, yaz aylarında Türkiye'ye dönmek yerine Dünya Bankası'nda staj yaptı. Genç teğmen, 1992 yılında Hürriyet'in de izlediği mezuniyet töreninde Amerikalı okul arkadaşlarıyla şapkasını havaya atarak piyade teğmen olarak Türk ordusuna katıldı.

ROTAYI AMERİKA'YA ÇEVİRDİ
PKK ile mücadelenin kızıştığı 1990'lı yıllarda Bingöl'deki birliğinde dağ taş demeden terörist peşinde koşan Hacıoğlu'nun kalbinde, askerlikten çok ekonomi, girişimcilik yatıyordu. Dağlarda operasyonlara çıkarken, Dünya Bankası'ndan telefon geldi. Hacıoğlu da bu telefon üzerine Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ayrılarak, rotasını tekrar Amerika'ya çevirdi.

MIT'DE MASTER
ABD'nin başkenti Washington'da, Dünya Bankası'nda araştırma analisti olarak işe başladı. Ancak kafasında başka planlar vardı. İş idaresi masteri (MBA) programlarından birine girebilmek için gece gündüz ders çalıştı. Ve ABD'nin en prestijli üniversitelerinden Massachusetts Institute of Technology'nin (MIT) Sloan School of Management programını kazandı. 1998 yılında MIT'den aldığı MBA diplomasını cebine koyan Hacıoglu'nun yeni durağı bu defa bir finans kurumu olan Merrill Lynch'in New York'taki yatırım bankacılığı departmanıydı. Buradaki 3 yıllık tecrübe, Cem'e finans dünyasının daha sıradışı ve girilmesi bir o kadar da zor olan "Hedge Fund/Private Equity" dünyasının kapılarını açtı. Sırasıyla önemli firmalarda portöy yöneticisi olarak çalıştı.

SONUNDA CEO'LUK
Ardından, Hacıoğlu'nun önüne, CEO'luk sunacak çok önemli bir fırsat çıktı. Portföy yöneticiliğini yaptığı ve sıvı doğal gaz (LNG) üretip pazarlayan "Applied LNG" isimli bir firma hatalı yönetim sonucu iflas tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Þirketin başına geçmesi teklif edildi. Cem, eşi ve 5 aylık bebekleri Efe'yi de yanına alarak Dallas'a yerleşti. Hacıoğlu 15 ay içinde çökme eşiğinde olan "Applied LNG"yi ayağa kaldırmayı başardı.

HEDEFİ EN BÜYÜK OLMAK
Cem Hacıoğlu'nun CEO koltuğuna otunmasının ardından Applied LNG'de elemanlar motive olmuş, temel faaliyet ve fonksiyonlar düzene girmiş ve borçlar yeniden yapılandırılmıştı. Hacıoğlu, genel merkezi üretim tesislerine daha yakın ve müşterilerin yoğun olduğu Los Angeles şehrine taşıdı.

300 MİLYON DOLAR
Kapasitesinin yüzde 45'ini kullanan fabrikayi yüzde 100 kapasiteye çıkardı, kapanmak üzere olan firmanın değerini 300 milyon dolara çıkardı. Ayrıca, dünyanın en büyük para fonlarından birini ikinci bir üretim tesisi açmak için şirkete yatırım yapmaya ikna etti. Hacıoğlu'nun şimdi hedefinde LNG konusunda en büyük veöncü firma olmak var.

http://m.ensonhaber.com/haber.php?id=360723

Böyle cıkan haberleri paylaşmak ve takip etmek icin buradan devam etmek sürekli başlık acmak tan iyidir diye düşünerek acmayı uygun gördüm... Mesajı Paylaş

Konularlar ilgili gelişmeleri kendi başlıklarında paylaşınız!
Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Alıntı yapılan: SKYWOLF - 17 Mayıs 2015, 15:17:54
Konularlar ilgili gelişmeleri kendi başlıklarında paylaşınız!

Hocam haklisiniz da. Cogunun basligi yok. Herbirine yeni baslikta fuzuli konulari cogaltiyor. Genel olarak cok olmayan ve basligi olmayan haberler(Düsen Roket,Nepaldeki Helikopter vb) böyle bir baslik altinda toplanmasi daha iyi olmazmi... Mesajı Paylaş

ABD hâlâ bu silah sistemlerini Türkiye'ye vermiyor
Tolga TANIÞ /WASHINGTON08 Ekim 2015
ABD hâlâ bu silah sistemlerini Türkiye'ye vermiyor



Türkiye ve ABD'nin başta Suriye olmak üzere bölgesel konulardaki farklı yaklaşımları, iki NATO müttefiki arasındaki savunma işbirliğine de yansıdı. Ankara'nın Washington'dan uzun süredir talep ettiği dört ayrı silah sistemi için satış izinleri tıkandı. Konu, Yüksek Seviye Savunma Grubu görüşmelerinde de ele alındı. İşte Türkiye'nin ulusal güvenlik açısından önemli gördüğü ancak bir türlü satış izni alamadığı silah sistemleri:

1) SİLAHLI İHA'LAR: Türkiye'nin ABD'den onay beklediği silah satışları arasında geçmişi en eskiye dayanananı, insansız hava araçları (İHA) alımı meselesi. Ankara, hem MQ-1 Predator hem de MQ-9 Reaper İHA'lar için eski Washington Büyükelçisi Nabi Þensoy zamanında ABD yönetimine biri 2008 Aralık, diğeri 2009 Þubat ayında olmak üzere iki ayrı talep mektubu (LOR) gönderdi. Kongre'yle gayriresmi istişare için bile Nisan 2010 tarihi verildi. 2010'da önce İran'ın nükleer programı için Türkiye ve Brezilya'nın arabuluculuğa soyunup Tahran yönetimiyle bir anlaşma imzalamaları ve ardından gelen Mavi Marmara krizi ise sürecin durmasına neden oldu. Nitekim 2010 başında göreve gelen eski Büyükelçi Namık Tan'ın 2014 başına kadar süren mesaisinin bir bölümünü İHA'ların satışı konusu oluşturdu. Ancak olmadı. Satış, şimdiki Büyükelçi Serdar Kılıç'a devroldu. Ve neredeyse 7 yıldır konu hiç ilerlemedi. En son, Amerikan Savunma Güvenlik İşbirliği Ajansı'nın (DSCA), Obama yönetiminin geçen şubat açıkladığı İHA'ların müttefiklere satışına ilişkin yeni düzenlemeye göre Türkiye'den LOR talebi olacaktı. Ses yok.

2) GENEL MAKSAT HELİKOPTERLERİ: Ankara, genel maksat helikopteri ihtiyacı için Amerikan Sikorsky firması ile Nisan 2011'de sözleşme müzakerelerine başlama kararı aldı. Ve Türkiye'de ortak üretim şartları da içeren bir sözleşme nihayet Þubat 2014'te sonuçlandı. Buna göre Türkiye Sikorsky'den 109 helikopter satın alacak, ayrıca Türkiye'de üretilecek aynı sayıda helikopter de yurtdışına ihraç edilecekti. Her şey hazır olmasına rağmen ABD yönetiminden satış sözleşmesine onay için uzun süre yanıt gelmedi. Sikorsky'yle imzalar atıldıktan tam 18 ay sonra gönderilen cevapta ise sözleşmede birçok provizyon talebi oldu. Türk tarafı ne kadar provizyon talep edildiğini açıklamıyor. Üzerinde çalıştıklarını söyleyip bunların geri alınacağını umuyorlar. Ancak aylar sonra gelen cevapta tamamlanmış bir sözleşme üzerinde bu kadar çok değişiklik talebini şaşkınlıkla karşılıyorlar.

3) AKILLI MÜHİMMAT: Türkiye için PKK'yla mücadelenin yeniden başladığı bir dönemde en kritik konu. Kısaca PGM de denilen ve hedefe isabet oranını artırmak, sivil kayıpları önlemek için kullanılan akıllı mühimmatları Türkiye daha önce ABD'den tedarik etti ve 2010'dan beri de bu sistemler envanterinde. Nitekim, ABD yönetiminin daha önce verdiği izin kapsamında, limit dolmadığı için Boeing firmasından yapılan 'Ortak Doğrudan Saldırı Levazımat' (JDAM) alımları halen sürüyor. Ancak sorun, bu akıllı mühimmat ve kitlerinin üretimi 1.5-2 yılı buluyor. Ve Türkiye'nin ABD'den daha önce aldığı alım izni yakında limite ulaşacağından, Washington yönetiminin Türkiye'ye akıllı mühimmat satışı için yeni bir izin vermesi gerekiyor. O izin ise geçen seneden beri bir türlü çıkmıyor. Savunma kaynakları, tedarikte bir aksama yaşanmaması için izinde son tarihin çoktan aşıldığını söylüyorlar. Yani eğer ABD izni verip, Türkiye'nin alacağı akıllı mühimmatların üretiminin tamamlanmasını beklemeden bu malzemeleri öncesinde kendi stoğundan karşılama yoluna gitmezse, TSK, PKK'yla savaşta yoğun biçimde kullanılan bu mühimmattan bir süre yoksun kalacak.

4) FİRKATEYN VE RÖMORKOR: Türkiye, ABD'den uzun süredir ikisi yüzer halde, biri yedek parça olarak kullanılmak üzere üç Oliver Hazard Perry sınıfı fırkateyn ve bir de okyanus römorkörü edinmek istiyor. Nitekim Amerikan Donanması'nın da emekliye ayırdığı Perry sınıfı fİrkateynlerden ikisi aslında 2012 sonunda Amerikan Kongresi'nde hazırlanan bir yasa ekiyle Türkiye'ye hibe edilecekti. Ama iş Washington'daki Türkiye lobilerine takıldı. Türk savunma kaynakları, şimdi işin daha kolay olduğunu çünkü bütçe kesintileri sonrası bu sene emekliye ayrılacak Perry sınıfı fİrkateynlere Türkiye'den başka kimsenin talip olmadığını söylüyorlar. Ancak buna rağmen Türkiye'ye satış onayı verilmemesi, Türk tarafında engellerin teknik değil politik olduğu düşüncesini doğuruyor.

http://www.hurriyet.com.tr/abd-hala-vermiyor-30267905 Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Müttefikimiz ya böyle müttefik varken düşmana gerek varmı... Mesajı Paylaş

Trump'tan sabaha karşı çok sert 'Türkiye tweeti'



ABD Başkanı Donald Trump, terör örgütü FETÖ ve PKK adına suç işlediği iddiasıyla hakkında 35 yıl hapis cezası istenen ABD vatandaşı papaz Andrew Craig Brunson hakkında bir tweet paylaştı.
Trump, daha önce de Türkiye'den tahliyesini istediği ABD vatandaşı din adamı Brunson'un tutukluluk halinin devamına karar verilmesi sonrası bu konuya ilişkin bir tweet attı.

Donald J. Trump

@realDonaldTrump
Pastor Andrew Brunson, a fine gentleman and Christian leader in the United States, is on trial and being persecuted in Turkey for no reason. They call him a Spy, but I am more a Spy than he is. Hopefully he will be allowed to come home to his beautiful family where he belongs!

Trump'ın bu sabaha karşı attığı tweet'te şu ifadeler yer alıyor...

"Amerika'da iyi bir beyefendi ve Hrıstiyan lider olan Rahip Brunson yok yere Türkiye'de yargılanıyor ve zulme uğruyor. Ona casus diyorlar ben ondan daha fazla casusumdur. Umuyorum ki evine ve ait olduğu güzel ailesine dönmesine izin verilecek."

Brunson, pazartesi günü hâkim karşısına çıkmış, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti rahibin tutukluluk halinin devamına karar vermişti.

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/trumptan-sabaha-karsi-cok-sert-turkiye-tweeti-40808518 Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Adam doğruları sölemiş  kendisinin casus olduğunu  itiraf etmiş :) Mesajı Paylaş

Yalnız davadaki gizli tanık hikayesi biryerden tanıdık geliyor.
Almanya ya bir kıyak yapıp ajanını serbest bırakmıştı çok bağımsız mahkememiz!!!
Burada bu adamcağızıda serbest bırakır bağımsız mahkememiz. Mesajı Paylaş

Rusya koşturuyor, Çin bir yandan geliyor ama abd gelip bizim ülkeyi bölmeye, küçük ikinci Çin yapmaya çalışıyor. Ab'nin dibinde olduğumuz için, bizim aylık 200 dolara günde 12 saat izinsiz çalışan olmamızın istendiğini düşünüyorum. Malum Çin aşırı güçlendikçe ucuz üretim yerleri değiştirilmek istenecektir. Hem Abnin dibinde olmamız, hem Asya-ortadoğu bağlantımız olması, hem 3 tarafımızın stratejik deniz olup, hem nüfusumuzu fazla olup, ucuz işgücü için sürekli mülteci doldurulması, gibi sebeplere dayandırıyorum. Özellikle başkanlık sistemi ile tek kişi ne derse o olacak ve bu duruma itiraz edemeyeceğiz. Hele ki bu kadar borçlu bir devlet-özel sektör varken bütün kıymetli topraklarımızı ingiliz,amerikan,yahudi üçlüsüne vermek zorunda kaldığımızda.

Ben gerçekten abdnin bizi küçücük ülke yapmaya çalışmasını, nükleer silahımızın-uzun menzilli balistik füzemizin olmamasını istemesini buna bağlıyorum. Bu planı büyük İsrail için feda edileceklere bağlıyorum.

Yoksa niye her zaman stratejik ortak denilen abd bizim Ukraynadan roket yakıtı-motoru teknolojisi transferimizi engellesin? Mesajı Paylaş


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz