Akdeniz'de Enerji Krizi

Başlatan SKYWOLF, 11 Eylül 2011, 00:41:21

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

2 Türk jeti Rum sahillerini dolaştı

Kıbrıs Rum yönetiminin sondaja başlamasının ardından 2 Türk F-16'sının Kıbrıs adasının güneyinde Rum kesimi sahillerine paralel alçak uçuş yapıp, sondaj yapılan bölgede gözlem yaptığı ileri sürüldü.
Güncelleme:21 Eylül 2011 19:11

2 Türk jeti Rum sahillerini dolaştı

Rum Fileleftheros gazetesinin haberine göre, savaş uçakları önceki gün Adana üzerinden geldi ve KKTC'in en doğudaki ucu Karpaz Yarımadası çevresinden dolanarak alçak irtifadan Rum yönetimine yöneldi. Önce Magosa açıklarına ulaşan uçaklar, Rum yönetimi sahillerine paralel ilerledi.

Larnaka kıyılarından yaklaşık 100 kilometre mesafede ilerleyen ve Baf açılarına ulaşan F-16'lar daha sonra güneye yönelerek Rumlar'ın İsrail'le doğalgaz sondajı yaptıkları bölgeye geldi. Ptalforma 60 kilometre yaklaşan uçaklar, kimliklerinin tanınmasını sağlayan elektronik sistemleri de açık tuttu. Türk savaş uçakları, bir saat süren uçuşun ardından Türkiye'ye geri döndü.


http://haber.mynet.com/2-turk-jeti-rum-sahillerini-dolasti-593163-dunya/ Mesajı Paylaş

Türkiye savaşırsa kaybeder!
Serdar Turgut yazdı...

"Türkiye; İsrail, Amerika ve Avrupa Birliği'ni aynı anda karşısına alp savaşma gücüne sahip mi?"

Konuyu tartıştığımız Yiğit Bulut'un Sansürsüz programında bu soruyu sorduğumda seyirciden yüzlerce mesaj ve twit geldi. Seyirci, benim gidilen yol hakkında çok umutlu ve destek veren bir yazı yazdığım gün bu soruyu sorarak neden karamsarlık gösterdiğimi anlamak istedi. Yiğit Bulut'un dediği gibi, "Serdar Turgut karamsar mı yoksa iyimser mi?"

Bu haklı bir soruydu; çünkü sorgulayanlara göre bir kişi eğer Türkiye'nin dünyadaki yeni rolünü benim gibi destekliyorsa o kişi aynı zamanda gerektiğinde askeri güç kullanılmasını da desteklemeliydi. Askeri gücümüzü sorgular gibi konuşmak, onlara göre verdiğim o desteğe hiç uymuyordu, hatta ayıp bile kaçıyordu. Olsun, ben bu ayıbı sürdüreceğim, başlıkta dediğim gibi "Türkiye eğer savaşırsa kaybeder" diyeceğim. Bu askeri güç açısından bir değerlendirme değildir. Askeri gücümüzün sanıldığı ve umulduğu kadar büyük olmadığı yolunda kuşkularım da var ama burada dediğim bu değil.

TÜRKİYE'NİN ADI YETER
Sadece vurgulamak istediğim şu: Türkiye kendi iç gelişmeleri ve dünyadaki değişim nedeniyle güçlü bir model ülke olma rolünü üstlenmiş durumdadır. Bu tarihin bize yazdığı bir kaderdir, bir anlamda alın yazısıdır.

Bölgemizde Arap Baharı'nı gerçekleştiren gençler Türkiye'deki hayat tarzını özlüyor ve gelecekte bu hayat tarzını kurmak istiyorlar. Onlar için Türkiye bir hayal ülkesi, bir büyük idea. Arap ülkelerinin sokaklarında görülen coşku, Başbakan'a gösterilen sevgi, bölgenin kısa sürede liderinin hangi ülke olacağını göstermektedir.

İsrail'in Türkiye ile savaş kışkırtması bu tehlikeyi gördüğü içindir. Türkiye'nin kendisine tarihi gelişim olarak üstlendirilen lider, model ülke olma hedefini gerçekleştirebilmesi, bu yolunu savaşmadan yürütmesine bağlıdır. İsrail bunu gördüğünden Türkiye'yi devamlı provoke etmeye çalışıyor, bizi illa da savaştırmaya uğraşıyor.

Askeri gücümüz ne olursa olsun bu yeni süreçte büyüklüğün askeri güçle ölçülmeyeceğini görelim; dünya ve bölgemiz bizden bunu "soft power" ile başarmamızı bekliyor. Ortam da buna müsait Tahriklere kapılıp savaştığımız takdirde hem kendimizi hem de dünyayı yakarız ve evet bir savaşı kaybedebiliriz de, kimse "Bu katiyen olamaz" diyemez.

BÜYÜKLÜK HER ZAMAN SAVAÞLA OLMAZ
"Büyük model ülkeler, güçlerini mutlaka askeri güçle de desteklemeli" diyenler de var.

Uzun dönemde bu doğru olabilir, ama bazen büyüklük askeri gücü bilinçli olarak kullanmamakla da kurulabilir, gücün meşruiyeti ancak böyle sağlanabilir. Amerika bunu hiç göremediği için büyük ülke olma vasfını kaybetmeye başladı. Keza İsrail de askeri gücün uzun dönemde fazla bir işe yaramadığını nihayet öğreniyor gibi. Güzel işleyen bir demokrasiye sahip olan ve Arapların kelime manasını bile anlamakta zorlandıkları laikliği güzel yaşayabilen Türkiye'nin AKP iktidarıyla hem bölgesinde hem de dünya sistemi içinde yolu tamamen açık.
İsrail bunu görüyor, anlıyor ve çok da korkuyor; keza Amerika da anlayamamak ve şaşkınlık arasında gedip geliyor. Türkiye eğer savaşmazsa büyük olacak, eğer savaşırsa her şey belirsiz şu anda, önümüze açılan bütün imkânları kaybedebiliriz o durumda.

Yoksa kehanetler tutuyor mu?
Eskiden yaptığımız "Öteki Gündem" programında sık sık kehanetleri konuşurduk. Kehanette bulunanlar arasında bu yıllarda Türkiye ile İsrail'in bir savaşa tutuşacağını söyleyenlerin fazlalığı benim dikkatimi çekmiş ve şaşırtmıştı. Bunların arasında Müştak Baba'nın da kehanetleri vardı.
Ankara'nın başkent olacağını tahmin eden Müştak Baba, İsrail devletinin kuruluşunu da tarihiyle doğru tahmin etmişti. İsrail'e ilgisi hiç azalmayan Müştak Baba, bu yıllarda İsrail ile Türkiye'nin tırmanacak bir savaşa girişeceklerini ve Doğu'dan gelen bir tehlike yüzünden Ankara'nın tehdit altında kalması nedeniyle İstanbul'un başkent yapılmasından sonra İsrail ile savaşın çok kızışacağını söylemişti.

Ben kehanetlere inanmam aslında ama bu sıralar olanlara bakınca "Acaba bu defa doğru mu tahmin ettiler" diye düşünüyorum. Bu arada Yeni Þafak Gazetesi'nden İbrahim Karagül, Doğu Akdeniz'de olması muhtemel gelişmeleri, nedenleriyle uzun zamandır yazıyordu. Bugün onun daha önce yazmış olduğu hemen her şeyin gerçekleşmekte olduğunu görüyorum ve meslektaşıma bravo diyorum. Onunki de çalışarak, öğrenerek, iyi takip ederek yapılan bir tür kehanet gibi.

http://www.haberturk.com/polemik/haber/671992-turkiye-savasirsa-kaybeder Mesajı Paylaş

Piri Reis Akdeniz'e açılıyor
Rum sondajına karşı Türk sismik araştırma gemisi "vira Bismillah" diyecek
22 Eylül 2011 Perşembe, 18:15:07



Enerji Bakanı Taner Yıldız, sismik araştırma gemisi K. Piri Reis'in araştırma için denize açılacağını bildirdi.

Petrol sondajının yapılabilmesi için gerekli sismik araştırmaları (deniz tabanının ve altının incelenmesi) yapabilecek Türkiye'nin tek gemisi olma özelliğine sahip K. Piri Reis isimli gemi, son günlerde Rum Kesimi'nin Akdeniz'de sondaja devam etmesi nedeniyle göreve hazır bekliyordu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs Rum Kesimi'ne Akdeniz'de gerçekleştirdiği sondaja son vermesi uyarısına rağmen Rum yönetiminin sondaja devam etmesinin ardından önceki gün New York'ta KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Kıta Sahanlığı Sınırlandırma anlaşması imzalamıştı. Bu anlaşma, Türkiye ve KKTC'ye Akdeniz'de kendi sismik araştırmasını yapma hakkı veriyordu.

Ayrıca Erdoğan, Türk sismik araştırma gemisine Akdeniz'de Türk donanmasının da olası bir gerilime karşı eşlik edeceğini açıklamıştı.

http://www.haberturk.com/dunya/haber/672099-piri-reis-akdenize-aciliyor Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Alıntı yapılan: seyyah - 21 Eylül 2011, 19:04:30
8 Turk savas ucagi havadan gozluyormus ayrica sayisini hatirlamiyorum ama bir fuze gemisi 2 firkateyn ve aklima gelmiyen deniz guclerimiz suan ordaymis ve Rum basinindada yer verilmis durumda ortam asil Turkiye sondaja basladiginda isinicak.

Füze gemsinden kastınız hangi gemi acep ??? Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: DESPERADOS - 23 Eylül 2011, 15:10:59
Alıntı yapılan: seyyah - 21 Eylül 2011, 19:04:30
8 Turk savas ucagi havadan gozluyormus ayrica sayisini hatirlamiyorum ama bir fuze gemisi 2 firkateyn ve aklima gelmiyen deniz guclerimiz suan ordaymis ve Rum basinindada yer verilmis durumda ortam asil Turkiye sondaja basladiginda isinicak.

Füze gemsinden kastınız hangi gemi acep ???
yok  öyle  birşey :D arkadaşımız  yalnış  yazmış  yada  saçma  sapan  haber  sunan  kanalların  komik  söylemleri  aklında  kalmıştır  ,  keşke  füze  destroyerimiz  olsaydı  bunu bizde  isteriz  ama  malesef  yok. :-\ Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: enes38 - 23 Eylül 2011, 15:25:30
Alıntı yapılan: DESPERADOS - 23 Eylül 2011, 15:10:59
Alıntı yapılan: seyyah - 21 Eylül 2011, 19:04:30
8 Turk savas ucagi havadan gozluyormus ayrica sayisini hatirlamiyorum ama bir fuze gemisi 2 firkateyn ve aklima gelmiyen deniz guclerimiz suan ordaymis ve Rum basinindada yer verilmis durumda ortam asil Turkiye sondaja basladiginda isinicak.

Füze gemsinden kastınız hangi gemi acep ???
yok  öyle  birşey :D arkadaşımız  yalnış  yazmış  yada  saçma  sapan  haber  sunan  kanalların  komik  söylemleri  aklında  kalmıştır  ,  keşke  füze  destroyerimiz  olsaydı  bunu bizde  isteriz  ama  malesef  yok. :-\

Tam bir füze destroyeri değil de hafif sınıf bir destroyer - fırkateyn arası bir füze teknesi lazım bize ki yapılıyor ... Mesajı Paylaş

Piri Reis'in rotasında ne var?



Piri Reis demir aldı. Peki yolda onu neler bekliyor? Savaş riski mi yoksa bir petrol ve doğalgaz denizi mi?
23 Eylül 2011 Cuma, 12:32:24


HABERTURK.COM DIÞ HABERLER SERVİSİ

Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin Türkiye'nin tüm uyarılarına rağmen Doğu Akdeniz'de Amerikan Noble Energy firmasıyla sondaj aşamasına geçmesiyle fitil ateşlendi ve Başbakan Erdoğan süreci başlattı. New York'ta hızla KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile biraraya gelen Erdoğan, Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması'na imza attı.
Bu jet hamlenin ardından Türkiye, Akdeniz'de bulunan donanmaya ve uluslararası kamuoyuna da yeni hamlenin mesajını vermekte gecikmedi: Sismik araştırma gemimiz K. Piri Reis, hemen Akdeniz'e açılıyor.
Bu sadece bir mesaj değil aynı zamanda Türk bürokrasisine de, "Gerekeni yapın" emriydi. Ve düne kadar hazırlıklarını sürdüren Piri Reis, bugün öğle saatlerinde "Vira Bismillah" dedi.

Video için tıklayınız...

PİRİ REİS, PETROL DENİZİNE Mİ YOKSA SAVAÞ RİSKİNE Mİ YELKEN AÇTI?
Piri Reis'in rotası ve güzergahı henüz net değil. Fakat Enerji Bakanlığı'na yakın kaynaklardan sızan bilgiler Piri Reis'in sismik araştırma yapacağı bölgeler arasında şu anda Rum Kesimi'nin sondaj yaptığı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti-Güney Kıbrıs Rum Kesimi ortak alanı olan Leviathan bölgesi de var.

Bu da Piri Reis'in diplomatik açıdan oldukça gerilimli bir yolculuğa demir aldığını gösteriyor. Peki Piri Reis'i yolda neler bekliyor? Piri Reis bir petrol ve gaz denizine mi yoksa "savaş" riskine mi yelken açtı? Türkiye'nin Doğu Akdeniz Diplomatik Stratejisi, hangi riskleri ve fırsatları içeriyor?
Türkiye'nin gerçekleştirdiği Piri Reis hamlesi ne anlama geliyor?

Enerji uzmanlarına göre Türkiye'nin son hamlesi gecikmiş bir hamle. Fakat bu noktada da uluslararası diplomasi uzmanları yapılan hamlenin gerekliliğine vurgu yapıyor.

TÜRKİYE'NİN MESAJI KİME?
Çünkü pratikte Piri Reis'in yolculuğunun misyonu, bu gövde gösterisini gerçekleştirerek, hem Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne, hem uluslararası kamuoyuna Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de "tanımadığı" girişimlere karşı tüm gücü ve imkanlarıyla karşı koyacağını ilan etmek. 

Uzmanlara göre Türkiye Akdeniz'de gerilimi tırmandıracak uzun bir merdivenin en yüksek basamağına adım attı. Fakat Akdeniz Politikası gereği de atılmak zorunda olunan ve cesaret isteyen bir hamleydi Piri Reis hamlesi. Þimdi ise diğer basamakları da aynı hızda tırmanmak gerekiyor. Bölgede Suriye, Mısır, Lübnan, ABD ve hatta İngiltere'nin faaliyetlerinden söz ediliyor. Bu durumda Türkiye'nin ikinci aşama olarak Akdeniz'deki durumu ve Kıbrıs meselesinde elindeki çok güçlü kozları kullanması gerektiğine dikkat çekiliyor.
Bunlar arasında en önemlileri, bölgede söz hakkına sahip olan ve İsrail ile gerilim yaşadığı bilinen Mısır, Lübnan gibi ülkelerle karşı anlaşma imzalamak, aynı zamanda da uluslararası enerji pazarında en güçlü ülkelerden biriyle stratejik bir müttefik konumuna gelmek.
Elbette bu bahsettiklerimiz uzun sürecin sadece satır başları. Bir de Piri Reis'in rotasında bulunan çok önemli ayrıntılar var. İşte uzmanların gözünden bundan sonra Doğu Akdeniz'de yaşanacak süreç.

DIÞ POLİTİKA UZMANLARI

Uzmanlar, Piri Reis'in yola çıkışıyla yapılan gövde gösterisinin uluslararası diplomasi dilinde ne anlama geldiğini ve ne gibi sonuçlara yol açabileceğini değerlendirdi?

FİKRET ERTAN: TÜRKİYE KIBRIS'IN HAMİSİ; BU İÞİN DÖNÜÞÜ YOK



"Yapmamış olsaydı, bi yerde kendisine karşı yapılan bir harekete sessiz kalmış olurdu, adeta cevap verememiş durumda olacaktı. Yani yapmaktan başka hiç bir çaresi yok"  diyen dış politika yazarı Fikret Ertan, "Türkiye büyük bir devlet, karşı taraf tek taraflı bir münhasır ekonomik bölge ilan ediyor. Türkiye'de Kıbrıs Türkleri'nin koruyucusu, hamisi. Onların haklarını da korumak zorunda. Bu nedenle böyle bir çıkış yapmak zorunda. Dönüşü yok bunun. Bir olay çıkar mı, çıkmaz mı o ayrı bir konu ama çıkacağını zannetmiyorum. Zaten Rumların arama yaptığı tartışmalı parsellere girip, girmeyeceğimiz de belli değil. Nereye kadar gideceğimiz belli değil. Ama bir bayrak göstermemiz şart" dedi.

MENSUR AKGÜN: ÖNEMLİ OLAN PETROL BULUNMASI DEĞİL, TÜRKİYE'NİN İMASI



Global Political Trends Centen (GPOT) Direktörü, İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Böl. Bşk. Dr. Mensur Akgün, "Piri Reis'in yola çıkması bence sorunlara yol açmaz, eğer petrol varsa çoktan yapılması gerekirdi. Bu kadar beklenilmesine gerek yoktu. Burada önemli olan Piri Reis'in yola çıkması değil, Türkiye'nin bu imada bulunması.  Kalkıp da Rumlar o münhasır ekonomik bölgede petrol aranmasına karşı çıkacak değiller. Onların ekonomik bölgelerini ihlal etmedikten sonra, tartışmalı alanlara girilmedikten sonra, zaten üç aşağı-beş yukarı zaten herkes tarafından bilinir, zaten önemli olan sınırlar içinde kalıp, kendi hakkını hukukunu korumaktır.



HASAN KÖNİ: GEÇ BİLE KALINDI



Piri Reis'in hareketinin karşı tarafı caydırmak için yapılan bir denge hareketi olduğunu ifade eden dış politika uzmanı Prof. Dr. Hasan Köni,  "Biraz geç kalmış bir harekettir. Çünkü bu münhasır ekonomik bölgenin belirlenmesi ilk 1999 yılına gidiyor. Mısır'la yapılan anlaşma 2003 yılında, yani Mısır'ın münhasır ekonomik bölgesi Kıbrıs'ın ekonomik bölgesi 2003 yılında yapılmış. Hatta yapılan anlaşmada şöyle bir cümle de var: "Mısır, Kıbrıs'ın hidrokarbon aramalarına destek vermeyi taahhüt eder. Araştırmalarına destek vermeyi kabul eder".

Akşam Raporu'na konuk olan Prof. Dr. Hasan Köni, konu ile ilgili açıklamalarda bulundu

Peşinden Suriye ile, Lübnan'la anlaşma yapılıyor, İsrail ile yapılmış. İsrail zaten kendi ekonomik bölgesinde petrol ve gaz çıkarmaya başlamış. Ondan sonra bu 12. bölgede de hareket başlamış. Sene 2011... Türkiye'nin 2011'in Eylül ayında aklı başına gelmiş. Bir heyet gönderecek. Oradaki jeofizik haritalarında bizim tarafta petrol gözükmüyor. Doğalgaz, şöyle bir bölgede. Güney Kıbrıs'ın güneyi, oradan yukarı doğru çıkıyorsunuz Meis Adası, Meis Adası'ndan Rodos...

Bu üçgeni birleştirdiğinizde bu alanda gözüküyor. Ayrıca Mısır'la Yunanistan arasında da gene Kıbrıs'ın dışında ekonomik bölgeyi sınırlandırma sözleşmesi yapılmış, çok daha önceden. Bu sırada Türkiye'nin bu gelişmelerden haberi yok. Yeni haberi oluyor ama kimin kiminle yaptığı konusunda çok iyi haberleri var. Bunu fotoğraflarla gazeteler veriyor" dedi.

"MISIR ANLAÞMAYI İPTAL ETSİN"
Bu hareketin sonuçlarıyla ilgili olarak Prof. Dr. Köni,  "Amerika heyecanlanıp 6. filoyu gönderdi mi? Ruslar bir şeyler söyledi. Ama bir hareket var mı? Yunanistan hazır duruma geçti mi? Bir kımıldama yok. Türkiye, "yapsın, kendi kamuoyu önünde böyle bir tavır içinde bulunuyor" şeklinde ele alıyorlar. Ben de şunu söylüyorum: Madem Arap halkları bizi çok iyi karşıladı. Mısır, bizi bağrına bastı. Rum kesimiyle yaptığı anlaşmayı iptal etsin. Gerçekten sevip sevmediğini anlayalım. Birisiyle nişanlısınız, başka bir adamı sevdiğinizi söylüyorsunuz. Nişanı kaldırı atarsın" dedi.

ENERJİ UZMANLARI NE DİYOR?

GAZETE HABERTÜRK YAZARI GÜNTAY ÞİMÞEK



TÜRKİYE'YE ÇOK GÜÇLÜ BİR MÜTTEFİK LAZIM
Bu Türkiye'nin yaptığı bir gövde gösterisi. Piri Reis, o bölgede sismik tespitte bulunma kapasitesi yeterli olmayan bir gemi zaten. Fakat Türkiye, kendi dış politikası gereği bunu yapmak zorundaydı. Yoksa kendisiyle çelişkiye düşerdi. Sonuç olarak Rum Kesimi'ni Kıbrıs Devleti olarak tanımıyor Türkiye.
Þu aşamadan sonra Türkiye'ye çok iyi ve uluslar arası diplomaside çok güçlü bir müttefik lazım. Ayrıca bu müttefik ülkelerin enerji gücü bulunan ülkelerden de olması lazım.
Türkiye'nin Piri Reis hamlesi uluslararası diplomaside sıkıntı yaratabilecek bir hamle. Çünkü kısmen Rum-KKTC ortak alanında da sismik araştırma yapacağı belirtiliyor.
Sonuçta Rumları Rusya destekliyor. ABD ise zaten desteklediğini açıkça ifade etmese bile gemisini göndermiş durumda Rumların sondaj çalışmasına.
Daha önce İsrail, İngiliz BP ile bir petrol araması yapmıştı bölgede. Fakat Türkiye, özellikle Rum Kesimi'nin Kıbrıs'ta çözüm konusundaki uzlaşmazlığı tezini kullanarak uluslar arası kamuoyunda kendisine destek bularak, İngiltere benzeri ülkeleri yanına müttefik olarak çekebilir. Yani bu tip ülkelerle ortak bir arama çalışması gerçekleştirilebilir.


ENERJİ UZMANI NECDET PAMİR



LÜBNAN-İSRAİL GERİLİMİNİ KULLANALIM
Piri Reis gemisinin yola çıkışı ile ilgili olarak enerji uzmanı Necdet Pamir, "rotasını, güzergahını çok bilmiyorum. Fakat bizimkilerin çok geç bir şekilde, 10 yıl önceden hazır olan bir anlaşmaydı, kıta sahanlığı anlaşması imzalaması. Zaten KKTC ile Türkiye arasındaki alana bakarsanız orada TPAO'ya verilmiş ruhsatlar var. Bugüne kadar beklenmiş olması yanlış. Büyük olasılıkla o civarda gezinti olacak. Piri Reis, sadece iki boyutlu sismik yapabilecek. En çok da yaklaşık 1200 metre su derinliğindeki deniz tabanına yönelik sismik yapabilecek bir gemidir. Hora gemisi 'out of date' oldu. İTÜ'ye eğitim amaçlı verildi" dedi.

DONANMANIN ELİNDE DAHA DONANIMLI "ÇEÞME" GEMİSİ VAR
"Rumların yaptıklarına bakarsanız PGS isimli gemi, Piri Reis'in 10 katı derinliğe erişebilecek kapasiteye sahip" diyen Necdet Pamir, Piri Reis'in ise sınırlı kapasiteye sahip olduğunu söyledi. Pamir, şöyle devam ett:
"Savunma Sanayi Müsteşarlığı geç olsa da ihaleye çıktı. Benzer bir gemi ama biraz daha derinlere bakacak. Fakat o da henüz inşa ediyor. Bir de Deniz Kuvvetleri'nin elinde Çeşme diye bir gemi var. Bunun donanımları hem Piri Reis'ten hem de yapılmakta olan gemiden daha fazla. Gittiğimiz coğrafyada arama yapacağınız önemli potansiyeller 1500-1600 metre derinlikten başlayıp, Rum Yönetimi'nin hak iddia ettiği çeşitli yerlerde 2000 metrenin üzerinde derinliklerde var. Burada maalesef adamlar sondaj yapıyor. Siz sismik yapacağınızdan bahsediyorsunuz. Çoktan üç boyutlu sismik yapabilecek gemimizi inşa etmiş olabilirdik."

"TPAO'YU ENİ, PETROBRAS ÞEKLİNE DÖNÜÞTÜRMEK ÞART"
Necdet Pamir, şöyle devam ett:

"AB Rumların arkasında. ABD destek olmasa Rumlar bu kadar cesaret edemez.
Daha evvel bölgeye yine bir arama için 2002'de geldikleri zaman Türk donanması bir kafa gösterdi, hemen bölgeyi terk ettiler. O günden bugüne ne değişti? Rumlar hem Mısır'la hem İsrail'le Lübnan'la, münhasır ekonomik bölge anlaşması imzaladı. Dolayısıyla epey mesafe kat ettiler. Sismiklerini yaptılar, sondaj aşamasına geldiler. Bu iş hiçbir şekilde sıcak çatışmaya gitmez. Zaten sıcak çatışmanın anlamı da yok. Keşke mümkün olsa da, Akdeniz'de de Ege'de de Karadeniz'de olduğu gibi anlaşılabilse. O zaman hiç değilse bu sahalar birlikte geliştirilebilir. Rusya, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, Gürcistan, Türkiye, birbirinden çok farklı dış politika yönelimleri olan ülkeler anlaştılar. Hiçbir sorun olmadı. Fakat Ege'de Doğu Akdeniz'de tükenmeyen sorunlar var. Burayı geliştirme yolunda enerji ve paramızı yanlış şeylere harcıyoruz. Oraya araştırma gemimi, denizaltımı yollayacağıma sondaj ve üretim platformumu yollayabilmeliyim. Yabancı gelmiyorsa ben yollayabilmeliyim. Bundan sonra yapılması gereken bu çalışmalara hız vermek.

"LÜBNAN'I HEMEN YANIMIZA ÇEKMELİYİZ"
Lübnanla çok iyi ilişkimiz varsa, Lübnan'ın İsrail ile ilişkileri şu anda çok kötü. Türkiye'yle iyi olduğunu varsayıyoruz. O etkimizi kullanalım. Rumların münhasır ekonomik bölge anlaşması Lübnan Parlamentosu'ndan geçmedi. Uluslararası anlaşma hûviyetini henüz kazanmadı.

Türkiye'nin diplomatik anlamda hemen Lübnanla bir araya gelip Rumların münhasır ekonomik bölge anlaşması yerine kendi önerdiğimiz anlaşmayı imzalatması gerekiyor. Bu bizim çıkış yolumuz. Çünkü bundan altı ay önce olsaydı aynı anlaşmayı Suriye ile yapmamız mümkündü. Fakat şu anda Suriye ile aramızdaki durum ortadayken bunu yapmamız imkansız.  Bu aramayı yapmak için TPAO'yu görevlendiriyorlar. Fakat diğer yandan Türkiye TPAO'yu özerkleştirmeye, aslında özelleştirmeye çalışıyor. Bunu son haline getirdiler. Uygun ortam bekleniyor. Peki hangi TPAO'ya "git şurada araştırma yap" diyeceksiniz. Piri Reis, 9 Eylül Üniversitesi'nde. Yapılmakta olan gemiyi MTA'ya verecekler. Kurumlar birbiri arasında itişip kakışıyor. Halbuki TPAO ihtisas sahibi bu konuda. Strateji eksikliği var. TPAO'yu özelleştirmeyi bırakın dikey entegre bir petrol şirketi haline getirmeniz gerekir. İtalyan ENİ, Brezilyalı PETROBRAS, Norveçli StatOil, Rus LukOil gibi. Fakat biz BOTAÞ'ı bile kopardık TPAO'dan. Bölgedeki ülkeler kimler sorusuna gelince: Noble, Houstan'da yerleşik, fakat İsrailli ortakları ve yöneticileri de var deniyor. Bunun arkasında British Gas de olabilir deniyor. İngiliz'in olmadığı yer olmaz zaten."

"KONTROLÜ İMKANSIZ BİR SÜRECE GİRMEK MÜMKÜN!"



Kadir Has Üniversitesi Strateji Geliştirme ve Araştırma Koordinatörü Profesör Dr. Volkan Ediger, Piri Reis'in Akdeniz'de sismik araştırma yapmasıyla ilgili olarak şunları söyledi:

"Pek birşey olacağını sanmıyorum. Bunu daha önce yaşadık biliyorsunuz. 1974 Piri Reis yerine Hora diye bir gemi vardı. Kıbrıs harekatından sonra Ege'de de buna benzer bir şey ortaya çıkmıştı biliyorsunuz. O dönemde Yunanistan'ın petrol aramalarına karşılık biz de Hora'yı göndermiştik...

Akdeniz'de sismik araştırma yapmakla pek bir şey olmaz. Uçaklar uçar ve tacizler olabilir. Savaş riski taşıyacağını pek sanmıyorum. Ama bu konuda kehânette de bulunamam.
Fakat olay ciddi. Neden ciddi? Bu 1974'teki olaydan çok farklı. O dönemde biz sadece Kıbrıs'a müdahale etmiştik. Onun haricinde başka hiç bir sorun yoktu. Þimdi olayın boyutu çok büyük. Yani "Arap Baharı" dedik ve oralara gidip temaslarda bulunduk.

Bunlar dost-düşman kazandırdı. Yani uluslararası ilişkilerde ne kadar aktif olursan o kadar da dostun ve düşmanın olur. Þimdi olayın boyutu da çok farklı. Önceki olayla tekrar kıyaslarsak arada şöyle bir fark daha var: Ege, iki ülkenin Ege'si. Bir tarafı Yunanistan bir tarafı Türkiye...

Ama Doğu Akdeniz'de, yukarıdan aşağıya doğru Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır ve Tunus'un hakkı var. Dolayısıyla çok miktarda ülke işin içine dahil olmuş durumda. Ayrıca buna bir de uluslararası petrol şirketleri dahil. Yani olayın boyutu bu yüzden çok büyük.

Akdeniz'deki petrolü bilmiyoruz ama doğalgaz tespiti yapıldı. Özellikle Mısır'ın Nil deltasında yoğun bir şekilde doğalgaz olduğu tahmin edilyor. Keşifler yapıldı ama önemli olan bu keşiflerin miktarının ne olduğu. Bu yapılacak olan sismik çalışmalarla petrolün miktarı asla belli olmaz. Aksi iddia edilirse bu palavra olur. Bu sismik araştırmayla 'petrolün olabileceği yapılar' keşfedilebilir. Camilerin kubbesi gibi petrol ve doğalgazı hapseden yapıların olup olmadığı tespit edilebilir. Zaten Piri Resi'in de yapacağı bir tek sismik araştırmalar. Başka bir şey değil. Bir de o yapılar olabilir fakat içine petrol gelmeyebilir. İlla o yapının olması petrol olduğu anlamına gelmez. Bu bir ön çalışmadır. Daha sonra da ilave edilecektir mutlaka.

"UZUN BİR MERDİVENİN İLK BASAMAĞINA ADIM ATTIK"
Özet olarak, kısa vadede çok büyük bir beklentim yok. Fakat Ege ile kıyaslandığı zaman uzun vadede riskin çok fazla olduğu bir olaydır. Dediğim gibi burada birden çok ülke var ve biz bu ülkelerle şu aşamada gerginlik yaşıyoruz. Bu petrol olayları çok tehlikeli olaylardır. Yaşadığımız bu olay uzun bir merdivenin ilk basamağı ve çok hızlı tırmanan bir basamak. Karşılıklı restleşmeyle kontrolü imkansız bir sürece girmek mümkün tabii. Bunun için akıllıca, mantıklı bir yönetim yapmakta yarar var.

"GÜNEY KIBRIS'TAN EN AZ 1.5-2 YIL GERİDEYİZ"



"Piri Reis'e herhangi bir müdahale olacağını sanmıyorum" diyen BOTAÞ eski Genel Müdürü Mete Göknel, "Geminin nereye gideceğini tam bilmiyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile bizim aramızdaki sulara mı gidecek yoksa Suriye- Kıbrıs ve bizim aramızdaki bir bölgede mi olacak? Onları bilmiyorum. Yani açılacağı yer belli değil. Hatta Güney Kıbrıs'ın Mısır ve Suriye tarafına bakan, grafikte 2, 3 ve 13. bölgeler KKTC'nin kıta sahanlığına giriyor. Bu bölgelerde bir müdahale olacağını sanmıyorum.

Güney Kıbrıs Rum yönetimi, 2004'lerde başlamış, tetkiklerini yapmış, yabancı verilerden yararlanmış, 2 sene önce ihaleye girmiş, 2009'da Noble Enerji şirketi ile anlaşma yapmış ve şimdi de arama sondajına başlıyorlar. Biz ise daha sismikteyiz. Sismik ile arama arasında ne kadar hızlı hareket ederseniz edin, en az 1.5 - 2 yıl var. Buralarda bir şey bulunsa bile değerlendirilmesi en azından 1 sene alır dedi.



"BÖLGEDE MISIR VE SURİYE AKTİF"
Mete Göknel, sözlerine şöyle devam etti:
"Bölgede İsrail arama yaptı, buldu. Kendi kıta sahanlığında arama yaptı. İki yerde gaz buldu. Ayrıca bu bölgelerde yapılan çalışmalarda, Server Agency'nin raporlarında ciddi rakamlarla burada petrol ve gazın varlığından bahsediliyor. Bölgede İsrail aktif değil, Mısır'da herhangi bir hareket yok. Suriye ve Mısır aktif Akdeniz'de. Þimdi Güney Kıbrıs aktif olmaya başladı. Þimdi de biz başlayacağız bi yerden. 2002'de İskenderun Körfezi tarafında aramalar yaptık. "Bulundu" deniyordu ama bu haberler kesildi ve çalışmalar Karadeniz'e çekildi. Akdeniz'de faaliyetler kesildi. Konu kapandı malasef. Ondan evvel de oralarda petrol rezervleri umudu var diye haberler çıktı. Bakıyorsunuz göstergeler Doğu Akdeniz'de yoğun bir petrol ve gaz, bilhassa gaz olduğunu gösteriyor. Ama derin, 2 bin metre altında buralar. İnşallah büyük sıkıntılar olmadan oarada paylaşımlar yapılır."

"YUNAN TACİZİ HEP OLUYORDU AMA BU SEFER DAHA DİKKATLİ DAVRANILACAKTIR"



Piri Reis Gemisi`nde görev yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Günay Çifçi, kendisinin çok daha önceden programlanmış bir toplantı nedeniyle İsviçre'ye gideceğini, kendisi gidemese de ekibinin gemide olduğunu söyledi.

Geminin herhangi tehlikeli bir durumla karşılaşacağını sanmadığını dile getiren Günay Çifçi, "Daha önce de TÜBİTAK çalışmaları sırasında, sürekli olarak Yunan tacizine maruz kalıyorduk. Bu normal bilimsel çalışmalarımızda da oluyordu. Bunlar nasıl havada oluyorsa denizde de oluyor. Geçmiş yıllarda sürekli oluyordu. Fakat yine de bilimsel çalışmalarımıza devam ediyorduk. Bu tür seyler olur ama bu sefer daha dikkatli olunacak diye tahmin ediyorum. Herhangi bir şeye maruz kalınacağını düşünmüyorum" dedi.

"ÇALIÞMA ALANLARI DURUMA GÖRE BELİRLENECEK"
Çalışma alanlarının da daha belirlenmediğini söyleyen Prof. Dr. Çifçi, "oturup, duruma göre belirlenecek" dedi.

Þu an için sadece veri toplanacağının da altını çizen Prof. Dr. Çifçi, "çok kanallı sismik arama yapılacak" dedi.



Ankara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Sertaç Başeren'in hazırladığı haritada, Yunanistan ve Rum Kesimi'nin Akdeniz'de hak iddia ettiği bölgelerle Türkiye'nin sıkıştırılmaya çalışıldığı görülüyor.

http://www.haberturk.com/dunya/haber/672328-piri-reisin-rotasinda-ne-var Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Türkiye ile savaşamayız
Ömer BİLGE / LEFKOÞA24 Eylül 2011

Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristofyas, Doğu Akdeniz'de Rumların KKTC ve Türkiye'yi yok sayarak petrol sondaj çalışmalarını başlatmasıyla patlak veren kriz nedeniyle Rum ordusunun savaşa hazırlandığı iddialarını yalanladı. Türkiye'nin güçlü bir ülke olduğunu vurgulayan Hristofyas, "Türkiye ile savaşamayız, problemleri barışçıl yollarla çözmeye çalışıyoruz" dedi.

KIBRIS Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas, New York'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu açılış toplantısında yaptığı konuşmanın ardından düzenlediği basın toplantısında, Rum ordusunun alarmda olduğu ve savaşa hazırlandığı yönündeki haberleri "saçma ve anlamsız" olarak niteledi. Hristofyas, "Türkiye'nin ne kadar güçlü bir ülke olduğu ortada. Türkiye ile savaşamayız, problemleri barışçıl yollarla çözmeye çalışıyoruz" diye konuştu. Daha önce Kıbrıs Adası çevresinde çıkartacakları petrol ve doğalgazdan Kıbrıslı Türklerin ancak krizin çözümünden sonra yararlanabileceğini savunan, BM'de yaptığı konuşmada ise, geri adım atarak Kıbrıslı Türklerin haklarının çözümden önce verileceğini belirten Hristofyas, bölgedeki Türk ordusunun faaliyetleri ile ilgili olarak "Yunanistan'la birlikte hareket ediyoruz. Bölgede yeterince kriz var. Türkiye umarız istemediğimiz gerilim noktasına getirmez" dedi. Türkiye ile KKTC arasında imzalanan kıta sahanlığı anlaşmasının hükümsüz olduğunu savunan Hristofyas, BM çerçevesindeki görüşmelerde ilerleme olmamasından KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nu sorumlu tuttu. Hristofyas, Eroğlu'nun uzlaşma noktalarından geri adım attığını öne sürdü.

Rum siyasiler: Anlaşma geçersiz

Kıbrıs Rum siyasetinde iç politika konularında kavgalı olan siyasi partiler, Türkiye karşısında birleşti. Rum Ana Muhalefet Lideri Nikos Anastasiades başta olmak üzere siyasi parti liderleri, KKTC ile Türkiye arasında imzalanan anlaşmanın geçersiz olduğunu öne sürdü. Rum Parlamentosu da ülke egemenliğine Türkiye'nin yaptığını öne sürdüğü ihlalleri kınadı.

Krize dahil olan Rum Kilisesi Başpiskoposu Hrisostomos da Türkiye'nin deniz hukukunda hakkı olmadığını, çünkü ilgili anlaşmayı imzalamadığını söyledi. Hrisostomos, "Türkiye bağıracak, en nihayetinde de susacak" dedi.

Rum yönetiminde iktidardaki AKEL milletvekillerinin girişimleriyle toplanan Avrupa Parlamentosu (AP) Siyasi Grup Başkanları Konseyi, krizi AP'nin Salı günkü oturumunda ele alınmasına karar verdi.

http://www.hurriyet.com.tr/planet/18814453.asp Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Savaş gemimiz Akdeniz'de



Mehmet OKUR/ SİLİFKE(Mersin) (DHA)24 Eylül 2011


Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na ait Yavuz Firkateyni Mersin'in Silifke İlçesi'ne bağlı Taşucu Beldesi'ndeki NATO Limanı'na demir attı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Doğu Akdeniz'deki savaş gemilerinin sayısının artırılacağı yönündeki açıklamasının ardından Yavuz Firkateyni, Boğsak Mevkii'ndeki NATO Limanı'na sabah saatlerinde demir attı. Yavuz Firkateyni'nin İsrail ve Kıbrıs Rum Kesimi'nin doğalgaz araması yüzünden Akdeniz'de tansiyonun yükseldiği bir döneme gelmesi dikkat çekti. Yavuz Firkateyni'nin petrol sondajının yapılabilmesi için gerekli sismik araştırmaları yapabilmek amacıyla Urla'dan yola çıkan Piri Reis Gemisi'ne, Doğu Akdeniz'de eşlik edeceği ileri sürüldü.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI YILDIZ: PİRİ REİS YOLUNA DEVAM EDİYOR

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Doğu Akdeniz'de petrol ve doğal gaz araştırması yapmak üzere Urla Limanı'ndan dün yola çıkan gemi ile ilgili olarak, "Piri Reis yoluna devam ediyor. 'Nereye gidiyor?' diye sorarsanız, gitmesi gereken yere gidiyor. Burada tabi ki gün be gün, an be an, saat ve saat hem Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin çalışmalarını dikkatle izliyoruz hem de bizim yapacağımız, programladığımız çalışmaları dikkatle takip ediyoruz" dedi.

Bir gazetecinin "Askeri refakat söz konusu mu?" soru üzerine Yıldız, "Refakat etmesi gereken yerde refakat edecek, yalnız gitmesi gereken yerde yalnız gidecek. Bunların her birisi Dışişleri Bakanlığımız tarafından planlandı" diye konuştu.

Yıldız, "KKTC ile bir anlaşma yapıldı, bu bölgedeki rezervlerle ilgili bilgi sahibi miyiz?" sorusunu üzerine şunları ifade etti:

"Hem iki boyutu hem üç boyutlu sismik aramalar, zaten bu rezervlerin ön hazırlığı niteliğindedir. Bu konuda, sondaj yapılamadan her hangi bir ülkenin, her hangi bir firmanın açıklama yapmasının gerçeklerle bire bir örtüşmeyeceğini söyleyebilirim. Çok fazla spekülasyona açık rakamlardan bahsediliyor. Bunları zaman zaman biraz ibretle, bazen de hayretle izliyorum. Sondaj bitmeden her hangi bir sismik aramanın pratik sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması doğru değil. Biz nasıl Karadeniz'e gittiğimizde 'Petrol, doğal gaz bulamayabiliriz ama aramak için bulmak için gidiyoruz diyoruz.' Burada da bu tarz ihtiyatlı cümlelerin, kelimelerin kullanılmasının daha gerçekçi ve spekülasyondan uzak olacağını söyleyebilirim."

"Piri Reis gemisi yeterli mi?" sorusunu ise Yıldız, ""Tabi ki tek gemi ile buraya gidilmiyor. Teknik kapasite ne yapmamızı gerektiriyorsa, o tür takviyeleri de yapıyoruz. Bu manada kimsenin endişesi olmasın" diye yanıtladı.

Bakan Yıldız, bir başka gazetecinin, "'Rumların arama yaptığı bölgedeki çalışmaları izliyoruz' dediniz oradaki rezervlerle ilgili İsrail ile bir anlaşma yapıldı, orada büyük rezervlerin olduğunu söyleyebilir miyiz?" şeklindeki sorusu üzerine şöyle dedi:

"Uluslararası hukuka aykırı yerlerde şu anda bu işlem yapılıyor. O yüzden İsrail'in yaptığı çalışmanın, rezervle alakalı, kapasiteyle alakalı bildirimlerini şu anda çok fazla dikkate almıyorum."

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/18816781.asp Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Adamlar kaç senedir bunu hedefliyor çalışıyor yumurta dayanınca önlem alıyoruz şimdi 3-5 seneye doğalgazı bulur 8-10 seneye kadar da gerekli cevabı verir bizde çıkarırız ..... la havle ... Mesajı Paylaş


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz