Akdeniz'de Enerji Krizi

Dogu Akdeniz ile iliskili sorunuza gelince  bence Gun Boat diplomasi ile Deniz sinirlarimizi olasi sondaj ve arastirma gemilerini bolgecen uzaklastirarak devam edecegiz. Insallah bu zaman dahilinde Misir ile bir anlasma yapabilme asamasina gelebiliriz.

Ben bu konuda umutlu değilim maalesef. Biz bu konuda ve diğer pek çok konuda kimlerle işbirliğine gitmemiz konusunda yorumlar yapıyoruz. Aklın yolu bir. Ancak uygulayıcılar "dediğim dedik, çaldığım düdük" zihniyetindeler. Hatta burada çoğul eki kullanmaya bile gerek olmadığını artık hepimiz biliyoruz.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nden Türkiye'ye yanıt.
Türkiye ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında Yunanistan'ın da dahil olduğu Doğu Akdeniz gerginliği sürüyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, ExxonMobil-Katar Petrolleri Ortaklığına doğal gaz arama ruhsatı vermesini kınayan Türkiye'ye "Orası bizim egemenlik alanımız. Hidrokarbon çalışmaları kararlılıkla sürdürülecek" yanıtını verdi.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin, Exxon Mobil ve Qatar Petroleum'a Akdeniz'de arama ruhsatı vermesi iki ülke arasında yeni bir gerginliğe neden oldu. Kıbrıs Rum Yönetimi, Türkiye'nin Kıbrıs'ın kıta sahanlığını ihlal ettiğini iddia ederek, bunun kendi egemenlik hakları dahilinde olduğunu öne sürdü.

Türkiye ise Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni iki şirkete ruhsat vererek Türkiye'nin kıta sahanlığını ihlal etmekle suçladı ve kendi yetki alanında izinsiz arama yapılmasına izin vermeyeceklerini söyledi.

DIÞİÞLERİ BAKANLIĞI'NDAN SERT AÇIKLAMA

Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından yapılan açıklamada, Exxon Mobil ve Qatar Petroleum'a, adanın güneybatısında yer alan Kıbrıs'ın ilan edilen münhasır ekonomik bölgesinin (EEZ) bir bölümünde hidrokarbon araması için lisans vereceğini söyledi.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı'ndan konuyla ilgili yapılan açıklamada, bu hareketin Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığını ihlal ettiğini belirtilmişti.

Türk Dışişleri Bakanlığından dün yapılan açıklamada doğalgaz aramasının planlandığı 5'inci parselin "Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından tek taraflı olarak ilan edilmiş olduğuna" vurgu yapılarak söz konusu ruhsat sahasının bir bölümünün Türkiye'nin kıta sahanlığını ihlal ettiği belirtilmişti. Açıklamada "hiçbir yabancı ülke, şirket ya da geminin Türk deniz yetki alanlarında izinsiz olarak hidrokarbon arama faaliyetlerinde bulunmasına fırsat verilmeyeceği" vurgulanmıştı.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Dışişleri Bakanlığı "Türkiye, asılsız iddialarda bulunarak ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenlik haklarını tam olarak destekleyen konumunu göz ardı ederek, bir kez daha kasıtlı olarak uluslararası hukuka uymakta başarısız oluyor" ifadelerini kullandı. Güney Kıbrıs yönetimi bu bölgenin kendi kıta sahanlığına dahil olduğunu öne sürüyor.

https://www.sozcu.com.tr/2021/dunya/guney-kibris-rum-yonetiminden-turkiyeye-yanit-6807339/

*  Hasimlarmiz ve isbirlikcileri Dogu Akdeniz konusunda bizden uc adim ilerde olduklarini unutmayalim .Zaman  lehimize degil aleyhimize calismakta  bu konuyu sadece Navtext ilan ederek veya Gun Boat politikasi ile surduremeyiz. Yeterince gec kalmis adimlari bir an once atmaliyiz . " Aksi halde Yaz aylarinin baslamasi ile sicak gunler yasayacagiz"

Bu dış siyaset anlayışını uzun zamandır eleştiriyoruz. Neredesey her konuda yanlış ata oynuyor, sonra da kurtarmaya çalışıyoruz. Akdeniz'de de ortaklıklarımız yanlış seçildi en baştan. Daha doğrusu geçmişte yapılan hatalı siyasetlerin sonucu uygulayıcıların dünya görüşüne göre mecbur kaldıkları bir durum söz konusu. Fakat bunun ceremesini kendilerinden çok millet çekiyor.

Geç kalınmış adımların atılabilmesi için bizde yönetim zihniyetinin değişmesi gerektiği artık kesin diyebilirim. Bu saatten sonra birileriyle anlaşmaya çalışmanın bize fazla bir getirisi olacağını da sanmıyorum. Çünkü zor durumda olduğumuzu çok iyi biliyorlar. Mevcut yönetimle bu aşamadan sonra ya tükürdüğümüzü yalarız, ya da ciddi anlamda çatışırız. Özellikle Rusya'nın Ukrayna sınırına yığınağı ve ABD başta olmak üzere batı ülkelerinin resti sonrasında Akdeniz ve Ege'de sıcak bir çatışmaya ne kadar izin verilir bu tartışılabilir.

Bu sorunu çözmenin ilk adımı artık net olarak görülebiliyor. Yalnız bizim için pek karlı değil!

Kıbrıs-Katar ortaklığı: 5'inci parsel için sözleşme.

ExxonMobil-Katar Petrolleri Ortaklığı ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında 5'inci parselde doğalgaz arama ve üretim paylaşımı anlaşması imzalandı.

Türkiye – Katar ortaklığında çok sayıda anlaşmaya imza atıldığı bu hafta içinde, bu kez de Kıbrıs Cumhuriyeti – Katar işbirliği dikkat çekti.

Katar ve Exxon, Kıbrıs'ta Türkiye'nin karşı çıktığı anlaşmayı imzaladı.

ExxonMobil-Katar Petrolleri Ortaklığı ile Kıbrıs Cumhuriyeti, 5'inci parselde doğalgaz arama ve üretim paylaşımı anlaşmasını imzaladı. Türkiye burada arama ruhsatı verilmesine tepki göstermişti.

Katar haber ajansı QNA'nın haberine göre, anlaşma çerçevesinde Katar Petrolleri Ortaklığı yüzde 40, Exxon yüzde 60 pay sahibi olacak. Operatörlük de Exxon'a ait olacak.

Kıbrıs Cumhuriyeti "Münhasır Ekonomik Bölgesi" iddiasıyla 5. Parseli için yeni sözleşme imzaladı.

Doğu Akdeniz'de hidrokarbon üretim ve arama ruhsatının orantılı paylaşımına ilişkin sözleşme, Kıbrıs Cumhuriyeti ile ExxonMobil ve Katar Petroleum konsorsiyumu arasında imzalandı.

Anlaşma, Kıbrıs Cumhuriyeti adına Enerji Bakanı Natasa Pilidou tarafından imzalandı.

Ruhsat, 2 Aralık'ta Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştı.

Yönetim şirketi yüzde 60'lık bir yüzde ile ExxonMobil olacak.

Avrupa Birliği üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti, Doğu Akdeniz'de Kıbrıs açıklarını tek taraflı olarak 13 parsele ayırmıştı. Kıbrsılı Rum yönetiminin bu parsellerde uluslararası şirketlere arama izni vermesi, kıta sahanlığının ihlal edildiğini vurgulayan Türkiye'nin tepkisini çekmişti.

https://www.havadiskibris.com/kibris-katar-ortakligi-5inci-parsel-icin-sozlesme/

Yunanistan'da büyükelçi şoku! Atina'nın iddialarını çürüttü >> https://www.hurriyet.com.tr/dunya/yunanistanda-buyukelci-soku-atinanin-iddialarini-curuttu-41959658

Ne kadar çürüttüğü tartışılır yalnız! 

ABD, EastMed deniz altı doğal gaz boru hattı projesini desteklemiyor;

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Rum, Yunan ve İsrail Dışişleri bakanlıklarına birer "non paper" (belge olmayan belge) göndererek Washington'un, EastMed deniz altı doğal gaz boru hattı projesini, ekonomik açıdan sürdürülebilir görmediğini ve çevre açısından da yıkıcı bulduğu için desteklemediğini bildirdiği haber verildi.

https://www.kibrispostasi.com/c58-GUNEY_KIBRIS/n406881-abd-eastmed-deniz-alti-dogal-gaz-boru-hatti-projesini-desteklemiyor

** Sitemizde bir cok kez dillendirmis oldugumuz EASTMED projesinin ekonomik olarak uygun olmadiginin teyidi nihayet gelmis bulunuyor. Ileriki gunlerde bakalim ne tur gelismeler olacagini gozlemekte yarar vardir.
" Aceba Iktidarin katar Exxon Mobil ortakligi calismalarina karsin sesini yukseltmemesinin kalmasinin bir yansimasi olabilirmi bu resmi aciklama"

ben biraz daha geniş bir pencereden yorumlamak istiyorum.

dediğiniz gibi,  bu durum zaten malumdu.
pek duyulmadı bizde;  ama 2017-18-19  yıllarından birinde,  yanlış hatırlamıyorsam Rum kesiminde yapılan bir toplantıda,  AB tarafından  da,  bu  işin  bu şekilde olamayacağı ve  alternatif bir proje  gereksinimi  açıkça ortaya konmuştu.
demek,  yavaş yavaş Amerika da kabulleniyor.
İsrail'in bizimle niye tüm gemileri yakmadığını da,  ticareti  niye kesmediğini de bu açıdan anlamak yerinde olur.
İsrail,  başından beri biliyor bu boru hattının teknik olarak imkansız olduğunu, Türkiye gerekli.
Avrupa da,  Rus gazından kurtulmak istiyorsa eğer,  saçmalamayı  bırakıp Türkiye ile uzlaşmalıdır.
bence,  hepsi zaten gelip uzlaşacak da,  sanırım hepsi de seçimi  bekliyor  elini açmak için,  seçimde ister yeni bir  yönetim seçilsin,  ister aynı yönetim seçilsin hepsi  yavaş yavaş gelecek bence.
A vrupa'nın Rus gazına bağımlılıktan kurtulmak için  iki seçeneği var,  ilki Türkiye'nin  ortağı olduğu Akdeniz gazı,  ikincisi ise Transhazar projesi,  şimdilik  üçüncü  bir alternatif yok.
Transhazar artık ikinci planda,  Akdeniz gazıyla olacak bu iş.
Akdeniz havzasında  işimizi zorlaştıran Mısır konusundaysa,  onlar  Yunan  ile yakınlaştıkça  biz Etiyopya  konusuna  girdik ve Etiyopya'da da Mısır  pek istediği  noktada değil.
ilginçtir,  Afrika'da  klasik politikalardan canı yanan herkes Türkiye'ye  yanaşıyor,  farkında değiliz;  ama ciddi ciddi Afrika'da  bir oyuncu oluyoruz,  Bu durum,  özellikle Arap  ülkelerinin  bazılarında,  Türkiye karşıtı  politikaların kıyıdan  köşeden  budanması  sonucunu doğuruyor gibi.
BAE Türkiye arası  ilişkilerde hafif bir ısınma var malumunuz,  bu  ısınmanın Etiyopya  konusunda ortak çalışmaya vardığına dair iddialar var.
BAE anladı bizle itiş  kakışla  istediği yere varılamayacağını,  bunda Yemen  fiyaskosunun da ciddi etkisi var tabi.
Türkiye  ile  aynı çizgiye gelen  herkes  ayakta  kalıp  somut başarılar elde etti.
Libya,  Karabağ,  Etiyopya,  Katar.
hiçbiri bizimle ilişkilerinden zararla çıkmadı.
karşıt kümedeyse sürekli zarar  var,  bu durum sürdürülebilir değil.

kısacası,  dış politikamızı  öyle çok başarısız görmüyorum ben,  aksine  sanırım  yıllardır  girilen mücadelenin  meyvelerini toplayacağımız zamanlar yaklaşıyor.
tabi  bunu,  içerde de ekonomik göstergelerle desteklemek gerekir di.

Genis bir bakis acisindan kapsamli bir analiz bravo. Zaman icerisinde taslarin yerine oturmasi ile daha net bir sonuc gorebiliriz bir sekilde haklisiniz. Bu konuda dis politikamizin basari, degerlendirmesini yapabilmek icin  zaman henuz erken. Dis politika cok yonlu stratejik kazanimlari elde ettikten sonra ancak ortaya cikar. Bir baska deyisle uzun soluklu bir surec ve bu surecte birtakim kazanimlar elde edilmis gorunse dahi nihai sonuc asil neticeyi belirler. Bu acidan bakacak olursak performans degerlendirmesi daha dogru olur. Burada siyasi bir yorum yapiyormus gibi algilanmak istemem ancak ben  D.Akdeniz ,Ege, karadeniz ile ilgili politikalarimizin  yani hepsini bir baslik altinda toparlayacak olursak  "Mavi Vatan"  oldukca daginik ,bazen ise resmen arkadan nal toplayarak yarisa devam ediyoruz dusuncesindeyim" Hic mi basarilari yok diyecek halim yok elbette ancak unutmayalim ki TC Dis isleri bakanligi vakti zamaninda en iyi bakanliklarindan birisi idi su anda oyle bir iddiasi olmadigi gibi eski performansinin da oldukca gerisinde oldugunu dusunuyorum.

Genis bir bakis acisindan kapsamli bir analiz bravo. Zaman icerisinde taslarin yerine oturmasi ile daha net bir sonuc gorebiliriz bir sekilde haklisiniz. Bu konuda dis politikamizin basari, degerlendirmesini yapabilmek icin  zaman henuz erken. Dis politika cok yonlu stratejik kazanimlari elde ettikten sonra ancak ortaya cikar. Bir baska deyisle uzun soluklu bir surec ve bu surecte birtakim kazanimlar elde edilmis gorunse dahi nihai sonuc asil neticeyi belirler. Bu acidan bakacak olursak performans degerlendirmesi daha dogru olur. Burada siyasi bir yorum yapiyormus gibi algilanmak istemem ancak ben  D.Akdeniz ,Ege, karadeniz ile ilgili politikalarimizin  yani hepsini bir baslik altinda toparlayacak olursak  "Mavi Vatan"  oldukca daginik ,bazen ise resmen arkadan nal toplayarak yarisa devam ediyoruz dusuncesindeyim" Hic mi basarilari yok diyecek halim yok elbette ancak unutmayalim ki TC Dis isleri bakanligi vakti zamaninda en iyi bakanliklarindan birisi idi su anda oyle bir iddiasi olmadigi gibi eski performansinin da oldukca gerisinde oldugunu dusunuyorum.

Buyuk cogunluguna katiliyorum..

Taktik basarilari stratejik kazanimlarla karistirmamak lazim..

Hedef Mavi Vatan ise, verilere bakarak basarili olduk demek zor diye dusunuyorum;

1- Karisimizdaki ittifak halen dagilmis degil
2- Mavi Vatani kabul ettirmis degiliz.
3- Yunanistan son surat silahlanmaya devam ediyor ve Bati dunyasi yaninda

12 Ada, Ege, Kibris vs girmiyorum bile..

"Bizimle anlasmak zorunda" larsa, anlasma yapmaya yanasmalari basari olcusu zaten olmamali, biz herhagi birsey yapmasakta anlasacaklardir zaten. Ornegin, boru hatlarini gecirmek icin bize ucuz gaz vermeleri ya da boru hatti icin kira odemeleri bence basari olmayacaktir.

Basarinin kriteri, anlasmalarda istediklerimizin ne kadari alabildigimiz, pastadan ne kadar cok pay aldigimiz olmalidir..

Atina çöktü, Lefkoşa dağıldı, Ankara kazandı

ABD Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan, Kıbrıs, İsrail, Mısır ve Avrupa Birliği'ne bir yazı gönderdi geçen hafta.

Diplomaside "Non-official paper" diye tanımlanan ve resmi olmayan bu yazı, yıllar süren bir mücadelenin sonu oldu.

Belgede yazılanların özeti madde madde şöyle:

Üzerinde çalışmalar devam eden EastMed boru hattının tasarımından vazgeçilmesi gerekiyor.

Boru hattı projesi ekonomik olarak kâr etmesi mümkün olmayan bir proje.

ABD yönetimi sadece "yeşil enerji" projelerini destekleyeceği için hattın inşa edilmesi durumunda maliyet ve finansman kısmı bizi ilgilendirmiyor.

Bu proje aynı zamanda Doğu Akdeniz bölgesinde gerilimler yaratmaktadır.

Belgeyi gören yok ama Yunanistan ve Kıbrıs medyasında yazılıp çizilenlerden çıkan sonuçlar bunlar. Omega Dış Politika Editörü belgeyi "Washington açık şekilde Türkiye'ye göz yumdu" diye yorumladı.

Muhalefet milletvekilleri "Ülkeyi ABD üslerine açan anlaşmaları imzaladınız, şimdi bu belgeyle golü yediniz" havasında.

Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Anastasiadis, sorulara "EastMed projesi üzerinde çalışmalar devam eden bir seçenek" diye cevap verdi, Washington'ın tutum almakta aceleci davrandığını da ima ederek yaptı bu açıklamayı.

Yunanistan Dışişleri Sözcüsü, "ABD, 3 artı 1" projesini desteklemeye devam ediyor ama ilgisini elektrik ve yenilenebilir enerji alanlarına kaydırıyor gibi bir yuvarlama cümlesi kurdu.

Yunan medyası da kamuoyuna belgeyi ABD'nin ülkeler arası elektrik hattı kurulması önerisi üzerinden sundu.

İsrail medyasıysa tamamen sessiz durumda.

Mısır'dan Girit'e elektrik şebeke bağlantısını öngören EuroAfrica Projesi halen geçerli ama EastMed kadar önemli değil.

Proje hemen çöpe gider mi derseniz, hayır gitmez zira Avrupa Birliği, enerji tedariki açısından bu projeyi yaşamsal önemde kabul eden bir karar almıştı. Dönem Başkanı Fransa ve Brüksel'in ne diyeceğini göreceğiz.

Proje rafa kalkarsa Doğu Akdeniz'de gerilim düşecek ama Ege'de artacak zira Atina'nın kara sularını 12 mile çıkarma çabası tüm hızıyla devam ediyor.

Atina bugünlerde eski Cumhurbaşkanı. Prokopis Pavlopoulos'un 12 deniz mili için hukuki gerekçelerini sıraladığı bir kitabı basıp, tüm dünyaya dağıtmaya çalışıyor.

Yani Yunanistan tezlerinden vazgeçmeyecek ama en azından Türkiye ile sorunlarını binlerce kilometre öteye taşımak yerine karşı kıyıdan seslenmesi gerektiğini böyle anlayacak.

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/ozay-sendir/atina-coktu-lefkosa-dagildi-ankara-kazandi-6679180?sessionid=2