Akdeniz'de Enerji Krizi

Başlatan SKYWOLF, 11 Eylül 2011, 00:41:21

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

#380
Güç kavramı çok değişmiş olabilir bunun farkında olmayabiliriz. Artık görüş ötesi seyir füzeleri var bunları çok maharetli kullanan ülkeler bir ülkeyi savaşın ilk saatinde diz çökertebilir. Hava alanlarını köprülerini tesislerini enerji hatlarını haberleşme merkezlerini demir yollarını gemilerini kaybedersen geriye kalan ordu bir hiçtir. Ben şimd isoruyorum İsrail in 1500 km lik popeye turbo sunun Diyarbakır hava alanındaki koruganda bulunan F16 yı vurmasına nasıl engel olacaksın yada santrali hadi gemiyi dersek ram la ciws ile ESSM ile düşürürüm dersin hadi öyle olsun bence oda çok zorda hadi gemiyi kurtardın diyelim kalanı ne olacak. Biz vurabilir miyiz peki? Google Earh e bak bir tane İsrail koruganı yada ortada bir savaş uçağı bulursan hava alanında vururuz diycem. 6 gün savaşında hava kuvvetlerini imha eden İsrail de Mısır da bundan dersini aldı onların uçakları yer altında ve emin ol kritik santralleri komuta merkezleri temel üretim tesisleride yer altında yedeklidir. İsrail seyir füzeleri ile diz çökmez buna hazırlıklı çünkü. Bizim ne kadar hazırlıklı olduğumuz hava alanlarımızdan belli hala kabak gibi 1950 nin tehditlerine göre yapılmış koruganlarda tutuyorsak uçakları öbür tesisleri sormaya merak etmeye bile gerek yok.  Þimdi güçlüyüz deriz sonra sabahın ilk ışıkları ile uçaksız kalınca eyvah deriz şimdi ne olacak. Bu başa gelmez sanmayın çeyrek yüzyıl önceki Irak ın bile başına geldi şimdi güle oynaya gelir ABD canı sıkılınca Suriye uçaklarını seyir füzeleri ile hava alanlarında vuruyor hiç zor değil bu.
Size kabus tablosu ve gerçekten inanarak söylüyorum çok rahatlıkla gerçekleşebilecek bir  tablo sergileyim. Öyle bir vuruluruzki savaş gece 24 de başlarsa sabahın ilk ışıkları ile bizi 50 tane uçağı olan Ermenistan bile güle oynaya işgal edebilir. Uçaklarını kaybedersen savaş biter o dakikada işgal takvimi başlar.

Buna gücü yeteneği olan ülkeleri sayayım gergin olduklarımız içinden.
1 ABD mutlak yetenekte
2 İsrail mutlak yetenekte
3 Fransa mutlak yetenekte
4 İran mutlak yetenekte
5 Rusya mutlak yetenekte
6 Yunanistan sayı olarak yetersiz ama kabiliyet olarak kısıtlı menzilde (300 km) yetenekte ancak sayı sorunu da iki uçak dolusu Fransız cephanesine bakar

Bu listede Türkiye de olurdu iyi olan bu ama biz şu anda Yunanistan gibi havadan yere ve kısıtlı menzilde bu yeteneğe sahibiz. Yunanistan ve Türkiye için şu anda menziller gizemli bir kısıtlama ve güven duyulamaz. Özellikle Yunanistan ın dost desteği ile elindeki seyir füzesi yeteneğini öngörmek ne sayısal ne menzil olarak nede hedef tespiti teşhisi güdüm ayarları açısından öngörmek çok zor. Yunanistan ı en kötü ihtimalde Fransa yeteneğinde kabul etmek gerek bu çünkü ihtimal dahilinde bir olasılık.

Yani öyle güçlüyüz diye kasılmayalım bu işler ciddi işler haritadan siliniriz yanlış hesap yaparsak. Bakın Sünni Irak haritada artık yok 4. Murat'ın aldığı Türkler'in şia ya set olduğu koruduğu Irak en sonunda bin yıl uğraş sonunda şia oldu. Bitti silindi yani o eski Irak artık haritada yok geride gelmez belkide.

Güzel olan ise Türkiye gerçektende çok güçlü olacak bunu görüyoruz ama daha rahat hissedeceğimiz durumda değiliz. Bu saydığım ülkeler aşırı harbe hazırlık düzeyinde ülkeler.
Mesajı Paylaş
beğen

Alıntı yapılan: serkan - 28 Mayıs 2019, 05:28:32
Güç kavramı çok değişmiş olabilir bunun farkında olmayabiliriz. Artık görüş ötesi seyir füzeleri var bunları çok maharetli kullanan ülkeler bir ülkeyi savaşın ilk saatinde diz çökertebilir. Hava alanlarını köprülerini tesislerini enerji hatlarını haberleşme merkezlerini demir yollarını gemilerini kaybedersen geriye kalan ordu bir hiçtir. Ben şimd isoruyorum İsrail in 1500 km lik popeye turbo sunun Diyarbakır hava alanındaki koruganda bulunan F16 yı vurmasına nasıl engel olacaksın yada santrali hadi gemiyi dersek ram la ciws ile ESSM ile düşürürüm dersin hadi öyle olsun bence oda çok zorda hadi gemiyi kurtardın diyelim kalanı ne olacak. Biz vurabilir miyiz peki? Google Earh e bak bir tane İsrail koruganı yada ortada bir savaş uçağı bulursan hava alanında vururuz diycem. 6 gün savaşında hava kuvvetlerini imha eden İsrail de Mısır da bundan dersini aldı onların uçakları yer altında ve emin ol kritik santralleri komuta merkezleri temel üretim tesisleride yer altında yedeklidir. İsrail seyir füzeleri ile diz çökmez buna hazırlıklı çünkü. Bizim ne kadar hazırlıklı olduğumuz hava alanlarımızdan belli hala kabak gibi 1950 nin tehditlerine göre yapılmış koruganlarda tutuyorsak uçakları öbür tesisleri sormaya merak etmeye bile gerek yok.  Þimdi güçlüyüz deriz sonra sabahın ilk ışıkları ile uçaksız kalınca eyvah deriz şimdi ne olacak. Bu başa gelmez sanmayın çeyrek yüzyıl önceki Irak ın bile başına geldi şimdi güle oynaya gelir ABD canı sıkılınca Suriye uçaklarını seyir füzeleri ile hava alanlarında vuruyor hiç zor değil bu.
Size kabus tablosu ve gerçekten inanarak söylüyorum çok rahatlıkla gerçekleşebilecek bir  tablo sergileyim. Öyle bir vuruluruzki savaş gece 24 de başlarsa sabahın ilk ışıkları ile bizi 50 tane uçağı olan Ermenistan bile güle oynaya işgal edebilir. Uçaklarını kaybedersen savaş biter o dakikada işgal takvimi başlar.

Buna gücü yeteneği olan ülkeleri sayayım gergin olduklarımız içinden.
1 ABD mutlak yetenekte
2 İsrail mutlak yetenekte
3 Fransa mutlak yetenekte
4 İran mutlak yetenekte
5 Rusya mutlak yetenekte
6 Yunanistan sayı olarak yetersiz ama kabiliyet olarak kısıtlı menzilde (300 km) yetenekte ancak sayı sorunu da iki uçak dolusu Fransız cephanesine bakar

Bu listede Türkiye de olurdu iyi olan bu ama biz şu anda Yunanistan gibi havadan yere ve kısıtlı menzilde bu yeteneğe sahibiz. Yunanistan ve Türkiye için şu anda menziller gizemli bir kısıtlama ve güven duyulamaz. Özellikle Yunanistan ın dost desteği ile elindeki seyir füzesi yeteneğini öngörmek ne sayısal ne menzil olarak nede hedef tespiti teşhisi güdüm ayarları açısından öngörmek çok zor. Yunanistan ı en kötü ihtimalde Fransa yeteneğinde kabul etmek gerek bu çünkü ihtimal dahilinde bir olasılık.

Yani öyle güçlüyüz diye kasılmayalım bu işler ciddi işler haritadan siliniriz yanlış hesap yaparsak. Bakın Sünni Irak haritada artık yok 4. Murat'ın aldığı Türkler'in şia ya set olduğu koruduğu Irak en sonunda bin yıl uğraş sonunda şia oldu. Bitti silindi yani o eski Irak artık haritada yok geride gelmez belkide.

Güzel olan ise Türkiye gerçektende çok güçlü olacak bunu görüyoruz ama daha rahat hissedeceğimiz durumda değiliz. Bu saydığım ülkeler aşırı harbe hazırlık düzeyinde ülkeler.

Açıkçası uçak hangarlarını fiziksel yöntemlerle savunma hususunda garanti sağlayacak bir taktik yok. yer altındaki bir hangarın girişine bombayı bıraktığınızda veya tünele yataydan girebilecek bir mühimmat kullandığınızda yine garantisi yok. Tünel girişi kapanabilir; girişi "S" şeklinde olursa uçağa ulaşılmaz ama uçağı da o yığıntıdan çıkartmak kolay olmaz. İstihbarat önemli bu durumda.  Dolayısıyla radara yakalanmayan uçaklardan sonra tekrar ilkel yollara ağırlık vermek gerekiyor. İsrail her hava saldırısında hedefe direkt gitmek yerine büyük loop'lar çizerek ve mümkünde başka ülke sınırlarından gidiyor. "aaa uçaklar kalktı güneye gidiyor yea" dersen yanılırsın.

Beni daha çok korkutan TSK'nın uzun yıllarca siyasete alet edilmiş olması sonucu eski güveni vermemesi. Dış ilişkiler ve Ekonominin Belediye seçimlerine bile kurban ediliyor oluşu...



Ben daha genel ve kötümser bir senaryo çiziyorum. Doğu Akdenizdeki olaylarda yine ona buna atar gider yapacağız ve Uluslararası ortamda yeterince malzeme verdikten sonra Türkiyenin olumsuz tarafı üzerinden algı yaratılarak kötü ülke olacağız. (Hele ki erken seçim falan olur da oy için malzeme gerekirse)

6 gün savaşlarında hızlı ve habersiz bir saldırının ne kadar büyük avantaj sağladığını gören bu arkadaşlar bir gün eşzamanlı olarak güneyden İsrail Batıdan da Yunan uçakları ile ani bir saldırı yapacak. Serkan Bey'in dediği gibi Hava Kuvvetleri ve radar ağımızla donanmamızın Karadeniz dışındaki unsurlarını kaybedersek oyun bizim için bitmiştir. Başta Kıbrıs, ardından Gökçeada ve Bozcaadayı gözlerine kestirirler. Başka da bir toprak beklentileri olacağını sanmıyorum. Elinde sadece Kara Kuvvetleri bulunan bir Türkiye Trakyada Meriçi geçemez; geçse de işe yaramaz. Zaten o esnada doğuda PKK yoluyla ayaklanma çıkarılır kuvvet ikiye bölünür.

Peki Yunanistan bundan ne kazanır? Enerjiyi o çıkarır, en azından Türkiyeye pay vermez. Kıbrısı almış olur. Büyük bir gerilimden kurtulur ve halkın gözünde Türklere sürekli yenilen taraf imajını değiştirmiş olur. Türkiye kendini toparlayana kadar savunma harcamaları azalır. İsraille ortaklığı pekişir.

Uzun süredir ortak tatbikatlar yapılıyor ve bazı Yunan forumlarında ve sayfalarında da Þok Saldırı üzerinde müşterek çalışılması gerektiği konuşuluyor. 15 Temmuzdan sonra teknik olarak saldırmak için en güzel pozisyonu yakalamışlardı ama geçerli bir mazeretleri olmaması sebebiyle uluslararası bir kahpelik olacağı için yapamazlardı. Þimdi Doğu Akdeniz gerginliği arttıkça sebepleri de olacak. Biz de ekmeğe yağ sürer gibi beş para etmez Filistin davası için İsraille düşman olduk. Suudiler ve Mısır İsrail dostu oldukça biz düşman olduk. Hatta Mısırı da bunlara ortak ettik. Gerçi kimle aramızı iyi tutabiliyoruz ki; Bulgarlar bu kadar tantana içinde onlara bulaşmadığımız için şaşkın olmalılar.  İyi de kardeşim iki taraf da NATO üyesi sen ne saçmalıyorsun diyenlere gidişatımız iyi bir cevap olur; NATO'dan çıkma muhabbeti boşuna doğmadı. Coğrafyamızda bu ülkelerin kurduğu kumpasa pürüz çıkarabilecek tek ülke şu an için İran ve Suudileri de onlara karşı hazırlıyorlar... (İngliliz ve Fransızları işe katmadım bile) Büyük bir kriz adım adım yaklaşıyor sanki ve ilk vuran kazanır.

Ohh be ne zamandır komplo teorisi yapmıyordum iyi geldi :P ben hep planlarımı en kötüsüne göre yapan biriyim kusura bakmayın. Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: ACE - 28 Mayıs 2019, 21:42:40
Alıntı yapılan: serkan - 28 Mayıs 2019, 05:28:32
Güç kavramı çok değişmiş olabilir bunun farkında olmayabiliriz. Artık görüş ötesi seyir füzeleri var bunları çok maharetli kullanan ülkeler bir ülkeyi savaşın ilk saatinde diz çökertebilir. Hava alanlarını köprülerini tesislerini enerji hatlarını haberleşme merkezlerini demir yollarını gemilerini kaybedersen geriye kalan ordu bir hiçtir. Ben şimd isoruyorum İsrail in 1500 km lik popeye turbo sunun Diyarbakır hava alanındaki koruganda bulunan F16 yı vurmasına nasıl engel olacaksın yada santrali hadi gemiyi dersek ram la ciws ile ESSM ile düşürürüm dersin hadi öyle olsun bence oda çok zorda hadi gemiyi kurtardın diyelim kalanı ne olacak. Biz vurabilir miyiz peki? Google Earh e bak bir tane İsrail koruganı yada ortada bir savaş uçağı bulursan hava alanında vururuz diycem. 6 gün savaşında hava kuvvetlerini imha eden İsrail de Mısır da bundan dersini aldı onların uçakları yer altında ve emin ol kritik santralleri komuta merkezleri temel üretim tesisleride yer altında yedeklidir. İsrail seyir füzeleri ile diz çökmez buna hazırlıklı çünkü. Bizim ne kadar hazırlıklı olduğumuz hava alanlarımızdan belli hala kabak gibi 1950 nin tehditlerine göre yapılmış koruganlarda tutuyorsak uçakları öbür tesisleri sormaya merak etmeye bile gerek yok.  Þimdi güçlüyüz deriz sonra sabahın ilk ışıkları ile uçaksız kalınca eyvah deriz şimdi ne olacak. Bu başa gelmez sanmayın çeyrek yüzyıl önceki Irak ın bile başına geldi şimdi güle oynaya gelir ABD canı sıkılınca Suriye uçaklarını seyir füzeleri ile hava alanlarında vuruyor hiç zor değil bu.
Size kabus tablosu ve gerçekten inanarak söylüyorum çok rahatlıkla gerçekleşebilecek bir  tablo sergileyim. Öyle bir vuruluruzki savaş gece 24 de başlarsa sabahın ilk ışıkları ile bizi 50 tane uçağı olan Ermenistan bile güle oynaya işgal edebilir. Uçaklarını kaybedersen savaş biter o dakikada işgal takvimi başlar.

Buna gücü yeteneği olan ülkeleri sayayım gergin olduklarımız içinden.
1 ABD mutlak yetenekte
2 İsrail mutlak yetenekte
3 Fransa mutlak yetenekte
4 İran mutlak yetenekte
5 Rusya mutlak yetenekte
6 Yunanistan sayı olarak yetersiz ama kabiliyet olarak kısıtlı menzilde (300 km) yetenekte ancak sayı sorunu da iki uçak dolusu Fransız cephanesine bakar

Bu listede Türkiye de olurdu iyi olan bu ama biz şu anda Yunanistan gibi havadan yere ve kısıtlı menzilde bu yeteneğe sahibiz. Yunanistan ve Türkiye için şu anda menziller gizemli bir kısıtlama ve güven duyulamaz. Özellikle Yunanistan ın dost desteği ile elindeki seyir füzesi yeteneğini öngörmek ne sayısal ne menzil olarak nede hedef tespiti teşhisi güdüm ayarları açısından öngörmek çok zor. Yunanistan ı en kötü ihtimalde Fransa yeteneğinde kabul etmek gerek bu çünkü ihtimal dahilinde bir olasılık.

Yani öyle güçlüyüz diye kasılmayalım bu işler ciddi işler haritadan siliniriz yanlış hesap yaparsak. Bakın Sünni Irak haritada artık yok 4. Murat'ın aldığı Türkler'in şia ya set olduğu koruduğu Irak en sonunda bin yıl uğraş sonunda şia oldu. Bitti silindi yani o eski Irak artık haritada yok geride gelmez belkide.

Güzel olan ise Türkiye gerçektende çok güçlü olacak bunu görüyoruz ama daha rahat hissedeceğimiz durumda değiliz. Bu saydığım ülkeler aşırı harbe hazırlık düzeyinde ülkeler.

Açıkçası uçak hangarlarını fiziksel yöntemlerle savunma hususunda garanti sağlayacak bir taktik yok. yer altındaki bir hangarın girişine bombayı bıraktığınızda veya tünele yataydan girebilecek bir mühimmat kullandığınızda yine garantisi yok. Tünel girişi kapanabilir; girişi "S" şeklinde olursa uçağa ulaşılmaz ama uçağı da o yığıntıdan çıkartmak kolay olmaz. İstihbarat önemli bu durumda.  Dolayısıyla radara yakalanmayan uçaklardan sonra tekrar ilkel yollara ağırlık vermek gerekiyor. İsrail her hava saldırısında hedefe direkt gitmek yerine büyük loop'lar çizerek ve mümkünde başka ülke sınırlarından gidiyor. "aaa uçaklar kalktı güneye gidiyor yea" dersen yanılırsın.

Beni daha çok korkutan TSK'nın uzun yıllarca siyasete alet edilmiş olması sonucu eski güveni vermemesi. Dış ilişkiler ve Ekonominin Belediye seçimlerine bile kurban ediliyor oluşu...



Ben daha genel ve kötümser bir senaryo çiziyorum. Doğu Akdenizdeki olaylarda yine ona buna atar gider yapacağız ve Uluslararası ortamda yeterince malzeme verdikten sonra Türkiyenin olumsuz tarafı üzerinden algı yaratılarak kötü ülke olacağız. (Hele ki erken seçim falan olur da oy için malzeme gerekirse)

6 gün savaşlarında hızlı ve habersiz bir saldırının ne kadar büyük avantaj sağladığını gören bu arkadaşlar bir gün eşzamanlı olarak güneyden İsrail Batıdan da Yunan uçakları ile ani bir saldırı yapacak. Serkan Bey'in dediği gibi Hava Kuvvetleri ve radar ağımızla donanmamızın Karadeniz dışındaki unsurlarını kaybedersek oyun bizim için bitmiştir. Başta Kıbrıs, ardından Gökçeada ve Bozcaadayı gözlerine kestirirler. Başka da bir toprak beklentileri olacağını sanmıyorum. Elinde sadece Kara Kuvvetleri bulunan bir Türkiye Trakyada Meriçi geçemez; geçse de işe yaramaz. Zaten o esnada doğuda PKK yoluyla ayaklanma çıkarılır kuvvet ikiye bölünür.

Peki Yunanistan bundan ne kazanır? Enerjiyi o çıkarır, en azından Türkiyeye pay vermez. Kıbrısı almış olur. Büyük bir gerilimden kurtulur ve halkın gözünde Türklere sürekli yenilen taraf imajını değiştirmiş olur. Türkiye kendini toparlayana kadar savunma harcamaları azalır. İsraille ortaklığı pekişir.

Uzun süredir ortak tatbikatlar yapılıyor ve bazı Yunan forumlarında ve sayfalarında da Þok Saldırı üzerinde müşterek çalışılması gerektiği konuşuluyor. 15 Temmuzdan sonra teknik olarak saldırmak için en güzel pozisyonu yakalamışlardı ama geçerli bir mazeretleri olmaması sebebiyle uluslararası bir kahpelik olacağı için yapamazlardı. Þimdi Doğu Akdeniz gerginliği arttıkça sebepleri de olacak. Biz de ekmeğe yağ sürer gibi beş para etmez Filistin davası için İsraille düşman olduk. Suudiler ve Mısır İsrail dostu oldukça biz düşman olduk. Hatta Mısırı da bunlara ortak ettik. Gerçi kimle aramızı iyi tutabiliyoruz ki; Bulgarlar bu kadar tantana içinde onlara bulaşmadığımız için şaşkın olmalılar.  İyi de kardeşim iki taraf da NATO üyesi sen ne saçmalıyorsun diyenlere gidişatımız iyi bir cevap olur; NATO'dan çıkma muhabbeti boşuna doğmadı. Coğrafyamızda bu ülkelerin kurduğu kumpasa pürüz çıkarabilecek tek ülke şu an için İran ve Suudileri de onlara karşı hazırlıyorlar... (İngliliz ve Fransızları işe katmadım bile) Büyük bir kriz adım adım yaklaşıyor sanki ve ilk vuran kazanır.

Ohh be ne zamandır komplo teorisi yapmıyordum iyi geldi :P ben hep planlarımı en kötüsüne göre yapan biriyim kusura bakmayın.
Arkadaşlar en azından 1 konuda yanılıyorsunuz. Tamam şok saldırı ve seyir füzesi saldırısına hazırlık oranımız belirsiz olabilir dediklerinize göre ama dediğiniz gibi bir işgal için mutlak surette kara kuvveti gerekir. Gökçeada daki komando alayı ne olacak ya da Kıbrıs Barış kuvveti ne olacak. Kara saldırısı olmadan nasıl işgal olacak. Lütfen vurun abalı ya yapmayın. Ordumuzun eksiklikleri olduğu kadar fazlalıkları da var. Eğer savaş senaryosu yazıyorsa, avantajlı olduğumuz noktaları gözden kaçırmayalım Mesajı Paylaş

Gökçeadada bazen fırtına olur ve elektrik hattı kesilir. Gemi ulaşımı sağlanamayınca ve elektrik olmayınca adadaki fırınlarda ekmek bile üretilemediği olmuştur. Halka Komando Alayından ekmek dağıtıldığını biliyorum. Eğer çatışma hali uzun sürer ve oraya lojistiği sağlayamazsanız en kaliteli Komando birliği bile bir süre dayanabilir. (en azından Gökçeadada su sorunu yok)

Uçak ve gemiyle ulaşamazsan adaya lojistik yok. Yunan averof zırhlısının tek başına adaları elimizden teker teker alışını tarihe bakıp hatırlamalıyız. Hava kuvvetlerin zayıfsa Deniz kuvvetlerinin güçlü olmasının da pek bir esprisi yok. Deniz gücün zayıfsa zaten adaları da kaybediyorsun. Açık konuşmak gerekirse başarılı şekilde birbirine ittifak ettirdiğimiz düşmanlarımızın hava kuvvetleri toplamda bizden daha güçlü (Mısırı katmıyorum bile)

Hava gücümüzü kaybedersek radarda yakalayamadığınız veya radarsız kaldığımızda bize saldıracak yüzlerce uçağa karşı hava savunması sınırlı fırkateynlerimizle... bilemiyorum nereye kadar.

Evet hala kötümserliği bırakmıyorum :) gerçekçi olmak gerekirse uluslar arası ilişkilerde çok büyük stratejik hatalarımız oluyor. Asıl sıkıntı bu. Mesajı Paylaş

Kıbrıs'a ciddi bir hava savunma kuvveti yerleştirmeyi düşünsek politik olarak nasıl engeller çıkar acaba neticede güneye s300 ü kullandırtmayan biziz. Akıllı mühimmatlar ile yunan ve İsrail anakarasını tehdit edip vurucu gücümüzü artılmalı bir an evvel tf200 gezgin gibi projeleri hayata geçirmeliyiz. Þöyle bir düşününce topçu roketleri vb unsurları çıkardığımızda düşmanı tehdit edecek bora yıldırım som f16 dışında saldırı kabiliyetimiz kısıtlı. Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: Alpagu - 29 Mayıs 2019, 12:02:47
Kıbrıs'a ciddi bir hava savunma kuvveti yerleştirmeyi düşünsek politik olarak nasıl engeller çıkar acaba neticede güneye s300 ü kullandırtmayan biziz. Akıllı mühimmatlar ile yunan ve İsrail anakarasını tehdit edip vurucu gücümüzü artılmalı bir an evvel tf200 gezgin gibi projeleri hayata geçirmeliyiz. Þöyle bir düşününce topçu roketleri vb unsurları çıkardığımızda düşmanı tehdit edecek bora yıldırım som f16 dışında saldırı kabiliyetimiz kısıtlı.
Çok haklı bir tespit elimizde ki mühimmat ailesi ile şuan teröristlere karşı mücadele ederiz ancak karşımızda olacak bir Akdeniz birliği ile baş edemeyiz. Mesajı Paylaş
IRK, DİN, DİL, MEZHEP ÖNEMLİ DEĞİLDİR ÖNEMLİ OLAN BU ÜLKE İÇİN YAPTIKLARINDIR

Alıntı yapılan: ACE - 28 Mayıs 2019, 22:13:15
Gökçeadada bazen fırtına olur ve elektrik hattı kesilir. Gemi ulaşımı sağlanamayınca ve elektrik olmayınca adadaki fırınlarda ekmek bile üretilemediği olmuştur. Halka Komando Alayından ekmek dağıtıldığını biliyorum. Eğer çatışma hali uzun sürer ve oraya lojistiği sağlayamazsanız en kaliteli Komando birliği bile bir süre dayanabilir. (en azından Gökçeadada su sorunu yok)

Uçak ve gemiyle ulaşamazsan adaya lojistik yok. Yunan averof zırhlısının tek başına adaları elimizden teker teker alışını tarihe bakıp hatırlamalıyız. Hava kuvvetlerin zayıfsa Deniz kuvvetlerinin güçlü olmasının da pek bir esprisi yok. Deniz gücün zayıfsa zaten adaları da kaybediyorsun. Açık konuşmak gerekirse başarılı şekilde birbirine ittifak ettirdiğimiz düşmanlarımızın hava kuvvetleri toplamda bizden daha güçlü (Mısırı katmıyorum bile)

Hava gücümüzü kaybedersek radarda yakalayamadığınız veya radarsız kaldığımızda bize saldıracak yüzlerce uçağa karşı hava savunması sınırlı fırkateynlerimizle... bilemiyorum nereye kadar.

Evet hala kötümserliği bırakmıyorum :) gerçekçi olmak gerekirse uluslar arası ilişkilerde çok büyük stratejik hatalarımız oluyor. Asıl sıkıntı bu.

Kıbrıs dan atılırsa israil-hayfa , yayladağı ndan atılırsa beyrut - şam , derecik den atılırsa kerkük - musul - erbil - süleymaniye- tikrit - iran(tebriz piranşehr) izmir den atılırsa atina , datça dan atılırsa girit , enez den atılırsa selanik , edirne den atılırsa sofya , kırklareli nden atılırsa bükreş 280 km lik açıklanan menzile giren şehirler
bence çok önemli bir güç çarpanı oldu.
En çok da kıbrıs hoşuma gitti , hava kuvvetlerimizi vururlarsa yapacağımız bişey kalmaz senaryosuna alternatif oldu. Mesajı Paylaş

Evet daha önce F-35 tartışmasında da benzerini ben savunmuştum haklısınız. Uçak aslında sadece bir platformdur. Düşmanı vuran o uçağın taşıdığı mühimmattır. Uçak süper dahi olsa mühimmatı eski teknolojiyse işe yaramaz elektronik aldatmayla falan erir gider. Seyif füzesi veya balistik füzenin, yani uzun menzille mühimmatın oyunu değiştiren bir enstruman olduğunu İran ile ilgili endişelerde görüyoruz. Düşmanın radar ağını çökerttikten sonra ha F-35 ile girmişsin ha F-4 ile...

Aynı şekilde bir saldırıya maruz kalırsak ilk vuruşun radarlarımıza olacağını ancak harm gibi 100-150 km mesafeden füzelerle değil de şu Amerikanın PYD'lilere dağıttığı anti tank manpads tarzı füzelerle bu militanların sızarak vurması şeklinde olacağını düşünüyorum. Akkor tarzı sistemlerin acilen sabit radarları koruyacak şekilde kurulması lazım. "Oooh Ege ayaklarımın altında tepede takılıyoruz gelen giden yok" derken 3-4 km uzaktaki diğer tepeden yediğin bir ufak roket seni kör eder. (tabi sadece roket değil, havan, uçaksavar, anti materyal tüfek vb...) bunu yapmak için gönüllü olabilecek bir sürü hainimiz de yok değil. Mesajı Paylaş

Donanma nöbetinde sondaja devam;

Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları üzerinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail ve Avrupa Birliği, ABD destekli ittifak oluşturdu. Türkiye ve KKTC oluşumların dışında bırakılınca, Türkiye arama faaliyetine Deniz Kuvvetleri'nin korumasında devam ediyor.

Doğu Akdeniz'de enerji kaynaklarının art arda bulunmasının ardından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), bölgesel ve denizaşırı ittifaklar peşinde koşarken, Türkiye ve KKTC, bu oluşumların dışında bırakıldı. Bölgede, İsrail'in Rumlarla yakınlaşmasına destek veren ABD ve doğrudan enerji pazarlıklarına dahil olan Avrupa Birliği'nden (AB) de destek görmeyen Türkiye, Deniz Kuvvetleri'nin korumasında doğrudan yürüttüğü arama faaliyetleriyle kendi yolunu çizmeyi tercih etti.

Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarına yönelik arama çalışmalarının hızlandığı 2009'dan sonra, bölgedeki ittifak arayışları da hızlandı. 2011'de İsrail açıklarındaki Leviathan sahasının yakınında Afrodit isimli doğal gaz sahasının bulunması, GKRY ile İsrail arasında da resmi ortaklığın önünü açtı. Türkiye bu anlaşmayı KKTC'nin haklarının güvence altına alınmadığı gerekçesiyle reddetti. Ancak Türkiye'nin tepkisine rağmen GKRY'nin enerji kaynakları üzerinden ortaklık çabaları hızlandı. Avrupa'nın da bölgede devreye girmesinin ardından İtalyan şirket ENİ, 2018'de Kıbrıs adasının güney batısında, Calypso adlı 220 milyar m3'lük doğalgaz sahasını keşfettiğini açıkladı. Doğu Akdeniz'de ardı ardına kaynakların bulunmasının ardından Avrupalı diğer şirketlerle ve ABD'li ExxonMobil şirketi GKRY ile anlaşma yaparak doğalgaz arama faaliyetlerine başladı.

Türkiye uzun süre uluslararası enerji şirketleri ile anlaşarak bölgede yoğun olarak devam eden sondaj faaliyetlerine katılmak için çaba gösterdi. Ancak Türkiye'nin bu çabası karşılık bulmadı.

Gerilim tacize vardı

Bunun üzerine bölgedeki haklarını korumak üzere harekete geçen Türkiye, kendi sondaj gemileri Fatih ve Yavuz'u devreye sokarak, sondaj faaliyetlerine hız verdi. Türkiye'nin kıta sahanlığında yaptığı arama faaliyetleri Yunanistan ve GKRY'yi rahatsız ederken, gerilim tacize kadar vardı. Güzelyurt Araştırma Sahası'nda Yunanistan'a ait fırkateyn tarafından taciz edilen Türk gemisi, Deniz Kuvvetleri tarafından korundu.

Doğu Akdeniz'de Kıbrıs Rum Kesimi öncülüğündeki ülkeler yılbaşında ortaklıklarını resmileştirmek için Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nu kurdu. Mısır, GKRY, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin ve Mısır'ın ortak gaz piyasası hedefiyle kurduğu platform, Türkiye, KKTC, Lübnan ve Libya olmadan oluşturuldu. Türkiye ise, kendi olanaklarıyla arama faaliyetlerine devam etti.

'Suriye ile barış Doğu Akdeniz için önemli'

Enerji Piyasaları ve Politikaları Enstitüsü (EPPEN) Başkanı Dr. Volkan Özdemir, Türkiye'nin çevresinde araştırma yapmaya başladığı Kıbrıs civarında henüz ön bulgular olduğunu ve burada henüz kaydadeğer bir reverv bulunmadığını söyledi. Türkiye'nin Kıbrıs'ın batı, kuzey, ve güneyindeki bazı alanlarda kıta sahanlığı haklarına dayanarak araştırma yapabileceğini ifade eden Özdemir, "Asıl mesele jeopolitik meselesidir. Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nu kurdular. Türkiye'de başarılı tatbikatlarla Deniz Kuvvetleri'nin haklarını koruyacağını ilan etti" dedi.

ABD ve AB'den tam saha pres

Artan gerilimle GKRY lideri Nikos Anastasiadis, Kıbrıs'ta doğalgaz sondaj çalışmaları başlatan Türkiye'yi BM'ye şikayet ederken, ABD ve AB'de de Türkiye'ye karşı GKRY'nin İsrail ve bazı Avrupa ülkeleriyle yaptığı gaz ortaklığı yanında taraf oldu. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB'nin tek vücut halinde, Doğu Akdeniz'de doğalgaz arama faaliyetleri nedeniyle Türkiye ile gerilim yaşayan GKRY'nin arkasında olduğunu ifade etti. Tusk, Türkiye'den, AB'ye üye bir ülkenin (GKRY) egemenlik haklarına saygı duymasını beklediklerini dile getirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus da, "ABD, Türkiye'nin, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kendi özel ekonomik bölgesi olarak hak talep ettiği bölgede deniz sondajı yapacağı yolundaki açıklamasından derin endişe duyuyor. Bu önemli bir şekilde tahrik edici ve bölgede gerilimi artırmaya yönelik risk teşkil edici adım. Biz Türk yetkililerden, bu operasyonlara son vermelerini ve taraflara sağduyuyla hareket etmelerini talep ederiz" açıklaması yaptı.

Türkiye kararlı

Türkiye ise, geri adım atmadı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya'da Yunan mevkidaşı Georgios Katrugalos ile medyaya seslenirken, "Türkiye'nin dahil edilmediği ya da dışlandığı hiçbir proje gerçekçi değildir. Türkiye'nin uluslararası hukuk çerçevesinde hakları vardır. Türkiye'yi dışlayarak bir yere varılamayacağının bilinmesi gerekir" diye konuştu.

Türkiye süreç içinde askeri olarak da arama gemilerinin yanında durmaya devam etti. Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisi ve Fatih sondaj gemisi ile Kıbrıs yakınlarında çalışmalarını sürdürürken, bu gemilere yapılacak olası taciz ya da saldırı girişimlerine halen Deniz Kuvvetleri'nin savaş gemileri 7 gün 24 saat esasına göre nöbet tutuyor.

Türkiye'nin bu bölgede yalnız başına kalmasının büyük risk olduğuna işaret eden Özdemir, Kıbrıs'ın birleştirilmesi ve KKTC'nin egemenlik hakkının ortadan kaldırılması planı olduğunu ifade etti. Gaz Forumu'nun dışında kalan Türkiye'nin Lübnan ve Suriye ile barışarak Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları için birlikte hareket etmesi gerektiğini ifade eden Özdemir, "Suriye'yla barış Doğu Akdeniz için de önemlidir. Türkiye için bu alanlar yeterince aranmamış alanlar. Türkiye ve KKTC burada mümkün olduğunca arama yapıp yerli üretim için potansiyeli değerlendirmeli. Türkiye'nin amacı onun bunun kaynağını Avrupa'ya taşımak değil, kendi enerji güvenliğini sağlayarak enerji bağımlılığını azaltmak olmalı" diye konuştu.

YARIN: BUNDAN SONRA NE OLACAK?
http://ww2.milliyet.com.tr/ekonomi/donanma-nobetinde-sondaja-devam-2883690 Mesajı Paylaş

Ege'de it dalasi bitti yeni hikaye bu beyler. Haklarini mi istiyorsun? Kapilari acip multecileri sal, bogazdan gecen her gemiyi "ihbar var" diye gunlerce ara. Daha yapici olur. Deniz kuvvetleri ve tersaneler kendilerine mesgale ariyor! Mesajı Paylaş
''Başarının sırrı amaca sadakattir.''


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz