IÞİD

İntikam saldırısı
Fehim TAÞTEKİN 26 Haziran 2015
İntikam saldırısı



Geçen hafta Kürtlerin YPG'sinin Akçakale karşısındaki Tel Abyad'ı alması üzerine darbe yiyen IÞİD intikam saldırısı başlattı.

IÞİD, beş ay önce terk etmek zorunda kaldığı Urfa'nın Suruç ilçesi karşısındaki Suriye'nin Kürt yerleşimi Kobani'ye yeniden saldırdı. Dün sabaha karşı Türkiye sınırına yakın bir yerde bomba yüklü araç patlatan IÞİD, silahlarla sivillere ateş açtı.Çatışma gün içinde de sürerken IÞİD, öğle saatlerinde ikinci bir araç daha patlattı. Bazı taraflar, militanların Türkiye'den sızdığını iddia ederken YPG Sözcüsü, "IÞİD'in Türkiye'den geçtiğine dair kanıt bulamadık" dedi. Kobani'de en az 17, Berh Botan köyünde ise 23 kişi öldü. IÞİD, doğuda da rejimin kontrolündeki Haseke'nin bir bölümünü ele geçirdi.



PKK'nın Suriye kolu Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) silahlı kanadı YPG ve Burkan el Fırat güçleri tarafından Tel Ebyad ve Ayn el İsa'dan çıkartılan Irak-Þam İslam Devleti (IÞİD) dün eş zamanlı olarak Suruç'un karşısındaki Kürt yerleşimi Kobani ve Esad yönetimi kontrolündeki Haseke'ye saldırdı.



'12 araçla geldiler'
Sabah saat 04.00 sularında Kobani'nin merkezine sızan IÞİD üyeleri bomba yüklü bir aracı patlattıktan sonra silahlarla sivillere ateş açtı. PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, kentin Azadi Meydanı, Sınır Tanımayan Doktorlar'a ait hastane, kültür merkezi, bir okul ve Kaniya Kurda bölgesinde konuşlanan IÞİD üyelerinin saldırılarında çoğu kadın ve çocuk en az 60 kişinin öldüğünü söyledi. Saldırıda yaralanan 135 kişinin Türkiye'ye getirildiği ve bunlardan 4'ünün de hayatını kaybettiği bildirildi. Ölümlerin neredeyse yarısı Berh Botan köyünde yaşandı. 4 araçla köye giren militanlar kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu en az 23 kişiyi katletti. Militanların kente nasıl sızdığına dair birbiriyle çelişen iddialar ortaya atıldı. Bölgedeki Kürt kaynaklar, Burkan El Fırat sözcüsü Þervan Derviş ve Suriye'nin resmi haber ajansı SANA saldırganların Kobani'ye Türkiye'den girdiğini öne sürerken Hürriyet'e konuşan yerel bir kaynak sızma harekâtıyla ilgili şunları söyledi: "IÞİD üyeleri güneyde Rakka yolu ve güneybatıda Sırrin tarafında Halep yolu üzerindeki geldi. Toplam 12 araçla kontrol noktalarına varan militanlar YPG ve Burkan el Fırat üniforması giyinmişti. IÞİD üyesi Kürtler kontrol noktalarında YPG'nin sorularına Kürtçe yanıt vererek geçmeyi başardı. Kobani'ye üç koldan girip farklı bölgelerde mevzilendiler. Patlamadan sonra gelişigüzel ateş açtılar, bazı evlere girip katliam yaptılar. Kent içindeki gizli IÞİD hücresinin de koordinasyon desteği verdiğini ve saldırıya katıldığını düşünüyoruz."
Salih Müslim özel bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, "Kobani'ye girenlerin çoğu ÖSO giysileriyle girmişlerdir. Bizim kuşkularımız ÖSO'dan bazı kişilerin bunlara rehberlik ettiği" dedi. Müslim bu açıklamasında, bir önceki 'Türkiye'den sızdılar' iddiasını revize ederek "Kesin bir şey söylemek şimdi mümkün değil. Keşke bu kuşkular olmasaydı. Bu kuşkular da Türk yöneticilerin duruşlarıyla bağlantılıdır. Keşke olmasaydı" diye konuştu.



YPG'NİN AÇIKLAMASI
Kobanili kaynaklar, Türkiye'nin "Kobani'ye Cerablus'tan girdiler" açıklamasına da "Cerablus ile Kobani arasında bağlantıyı sağlayan Fırat üzerindeki köprüler daha önce IÞİD tarafından havaya uçurulmuştu. Cerablus'tan gelemezler" yanıtını verdi. YPG Sözcüsü
Redur Halil, El Cezire'ye açıklamasında "YPG üniforması giymiş bir grup
IÞİD üyesi muhaliflerin bayrağını çektikleri 5 araçla Kobani'ye girdi. Mürşitpınar sınır kapısı yakınlarında bir bombalı aracı patlattılar. Bazı görgü tanıkları IÞİD'in Türkiye'den Kobani'ye girdiğini söylüyor ama şimdiye kadar IÞİD'in
Türkiye'den geçtiğine dair kanıt bulamadık" dedi.

HDP, Türkiye'yi suçladı
HDP Eşgenel Başkanı Figen Yüksekdağ, IÞİD'in Kobani'ye yönelik saldırısına ilişkin hükümete sert eleştirilerde bulunarak, "Eğer bu katliam, bu soykırım ve işgal girişimi, sizin desteğinizle gerçekleştirilmediyse, buyurun bunu kanıtlayın, biz de inanalım, Türkiye de inansın... Aksi durumda bizim kanıtlarımız, ispatlarımız, iddialarımız geçerlidir" dedi. Yüksekdağ, dün düzenlediği basın toplantısında "Sahur saatinde, İslam adına yola çıktığını iddia eden, Müslümanlık değerlerini kendisine kalkan eden karanlık bir çete tarafından Müslümanlar katledildi, insanlar katledildi. Ramazan ayında ve sahur saatinde gerçekleştirilen bu katliam saldırısı, aslında karşı karşıya kaldığımız o karanlık çetenin insanlığı bozguna uğratmaya çalışan bu saldırgan zihniyetin, bütün gerçeğini de ortaya koyuyor" açıklamasını yaptı.

Yüksekdağ, IÞİD'in Türkiye'den geçtiğine yönelik iddialarla ilgili "Bizim elimizdeki bilgiler, Türkiye sınırından geçtiği iddiası, çok güçlü bir iddia... Kamera kayıtlarından tutun, fotoğraflı belgelerine varıncaya kadar sayısız kanıtı var bunun. Her dönem açık olan kapıların, bu saldırı gerçekleştirildiği süreç içinde de kullanıldığını düşünüyoruz" dedi.



Türkiye'den 'sızma' iddiasına arka arkaya yalanlama
IÞİD militanlarının Türkiye'den sızarak Kobani'ye saldırdığı iddialarına arka arkaya yalanlama geldi.

İddiayla ilgili ilk yalanlama Þanlıurfa Valiliği'nden geldi. Valilik, ellerinde görüntü olduğunu ve bunu paylaşacaklarını kaydetti. Bu açıklamayla birlikte Anadolu Ajansı patlama anına ilişkin bir görüntü yayınladı.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş önce Twitter hesabından ardından Ak Parti genel merkezine girerken IÞİD militanlarının Türkiye'den sızarak Kobani'ye saldırdığı iddialarını yalanladı. Kurtulmuş, "Bu karanlık bir odağın Türkiye'yi maalesef bu karanlık terör örgütüyle birlikte gösterme çabalarının bir parçasıdır. Bunu bütünüyle yalanlıyoruz. Bu karanlık bir manipülasyondur, operasyondur" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu da akşam saatlerinde, AK Parti milletvekilleriyle bir araya geldiği iftar programında, Kobani saldırısını yorumladı. Davutoğlu, "DAEÞ'le işbirliği içinde bulunanlar Türkiye'ye yönelik iftiralar atıyorlar. Türkiye'nin DAEÞ'le işbirliği yaptığını iddia edenler bu iddialarını ispat etmekle mükelleftir. Suriye'deki hiçbir kanda Türkiye'nin katkısı olmadı" ifadelerini kullandı.

MÜHENDİSLİĞE İZİN VERMEYİZ
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği'nin iftar programında yaptığı konuşmada Kobani'daki saldırıyı yalanlayarak, IÞİD militanlarının Türkiye'den sızdığı iddiasıyla ilgili olarak "Hiçbir temeli olmayan, tamamen safsatadan ibaret olan bu ithamlarla 6-7-8 Ekim olaylarından hiç ders çıkarılmamışçasına milletimizi provoke etmeye yönelik bir çalışma yapılıyor" dedi. Erdoğan şöyle devam etti: "Bölgede yeni bir Sykes-Picot düzeninin adım adım inşa edilmeye çalışıldığına şahit oluyoruz. Burada hem ülkemizin hem tüm bölgenin geleceğini şekillendirecek mühendisliklerin uygulamaya çalışıldığını görüyoruz. Bölgenin sosyolojisine, tarihine ve yapısına yabancı projeler hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bölgede adeta ölümü gösterip sıtmaya razı etme stratejisi izleniyor. Hangi adla ortaya çıkarsa çıksın, kendini neye izafe ederse etsin terör örgütlerinin bu süreçte bir manivela gibi kullanılmasına fırsat veremeyiz" dedi.

Bilgi notu
3 Eylül 2014'te IÞİD, Kobani kantonu ve merkezi olan Kobani kentini almak için saldırıya geçmişti.  ABD'nin silah yardımı ve hava saldırıları, Irak'tan gelen Peşmerge ve bazı Suriyeli muhaliflerin desteğiyle YPG, 16 Ocak 2015'te IÞİD'i kentten çekilmeye zorlamıştı.

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/29384013.asp

YPG, Kobani'de IÞİD militanlarının bulunduğu binayı patlattı
hurriyet.com.tr 27 Haziran 2015



Türkiye sınırındaki Suriye kenti Kobani'de, YPG güçleri IÞİD militanlarının bulunduğu bir binayı bomba döşeyerek imha etti. Kobani'de meydana gelen ve ilk etapta IÞİD'in intihar saldırısı olduğu sanılan şiddetli patlama Türkiye tarafında da tedirginliğe yol açtı.

Çatışmaların üçüncü gününde Kobani'de şiddetli bir patlama meydana geldi.



DHA'nın haberine göre, Türkiye sınırına bir kilometre mesafedeki Kobani'nin Muştenur Mahallesi'ndeki bir binada bulunan IÞİD militanları, YPG güçleri tarafından bomba döşenerek binanın imha edilmesi ile etkisiz hale getirildi. YPG güçlerinin bölgedeki sivilleri tahliye ettikten sonra gerçekleştirdiği öğrenilen patlama Türkiye tarafından da duyuldu. Patlama ve ardından oluşan dumanlar Türkiye tarafından görülürken, yaşanan bu gelişme sonrası sınır hattında güvenlik güçleri teyakkuz durumuna geçti.

Patlamanın, Miştenur Hastanesi olarak da bilinen eski bir okul binasında meydana geldiğini bildiren İHA da içeride IÞİD militanlarının gizlendiğini belirtti.

IÞİD, KOBANİ'DEN ÇIKARILDI
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü, IÞİD militanlarını kentten çıkaran Kürt güçlerinin Kobani'nin kontrolünü tekrar ele geçirdiğini belirtti.

Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü, terör örgütü IÞİD'in önceki gün Kobani'de gerçekleştirdiği bombalı saldırı ve infazlarda 164 sivilin öldüğünü duyurmuştu.

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/29396110.asp

TSK: Emir Gelir Gelmez Operasyon Yapılacak

Ankara'da IÞİD alarmı verildi. Suriye sınırındaki en hayati kapılar olan Öncüpınar ve Cilvegözü için TSK'nın tedbir alması istendi.
TSK: Emir Gelir Gelmez Operasyon Yapılacak!

IÞİD'in Suriye'de stratejik 'Mare Hattı'nı hedef alması, Ankara'yı alarma geçirdi ve hükümet TSK'ya tehdit altında olan 90 kilometrelik bölgede tedbir alınması için direktif verdi. Hükümet, Mare Hattı'nın geçilmesiyle Suriye sınırındaki en hayati kapılar olan Öncüpınar ve Cilvegözü'nün karşısının IÞİD kontrolüne geçmemesi için TSK'nın her tedbiri almasını istedi.

Hürriyet'ten Uğur Ergan'ın haberine göre; TEL ABYAD'ı kaybeden IÞİD'in, Beşar Esad'ın askeri desteği ile Özgür Suriye Ordusu'nun kontrolündeki stratejik Mare Hattı'nı hedef alması, Ankara tarafından güvenlik tehdidi olarak görüldü ve Hükümet TSK'ya, tehdit altında olan 90 kilometrelik bölgede tedbir alması yönünde direktif verdi. Hükümet, Mare Hattının geçilmesiyle Suriye sınırındaki en hayati kapılar olan Öncüpınar ve Cilvegözü'nün de IÞİD'in kontrolüne geçeceğine dikkat çekerek, bunun gerçekleşmemesi için TSK'nın 'her türlü' tedbiri almasını istedi. Hükümet direktifte, askeri tedbirler konusunda somut taleplere yer vermezken, TSK, Suriye topraklarına asker gönderme, IÞİD mevzilerinin bombalanması, IÞİD'e destek veren Suriye Hava Kuvvetleri unsurlarıyla karşı karşıya gelme, IÞİD, PYD ya da Esad güçlerinin hedefi olma gibi risklere dikkat çekti.

BİR TAÞLA İKİ KUÞ

Güvenilir kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Tel Abyad'ın PYD'nin eline geçmesinden sonra Saray'da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında yapılan bir dizi Suriye güvenlik toplantısında ortaya çıkan güvenlik riskleri konuşuldu. Bölgede bir 'Kürt devleti' kurulması tehlikesiyle birlikte, Tel Abyad'ı kaybeden IÞİD'in Esad'ın desteği ile batıya yönelmesiyle ortaya çıkan güvenlik riskleri değerlendirildi. TSK'dan tedbir alması istendi; ancak TSK, ortaya çıkacak risklere dikkat çekerek buna karşı çıktı. Başbakan Ahmet Davutoğlu ısrar edince TSK yazılı direktif istedi. Davutoğlu, TBMM'den 2014'te geçen tezkere, bu tezkere doğrultusunda Bakanlar Kurulu'nda alınan kararları da dikkate alarak tedbir alınması talebini yazılı bir direktif olarak askere iletti. Direktifte, Cerablus'tan Mare Hattına kadar olan bölgede bulunan IÞİD'in Mare hattını geçmesi halinde ortaya çıkacak risklere dikkat çekildi. Alınacak önlemlerle IÞİD'in geriletilmesi, ÖSO'nun Cerablus'a kadar ilerlemesi durumunda Irak Sınırından Yayladağı'na kadar bütün Suriye sınırının PYD ve ÖSO'nun kontrolüne geçeceğine dikkat çeken bir yetkili, "Bu sayede, IÞİD ve Esad'a karşı mücadele çok hızlanır" yorumunu yaptı.

ASKER: RİSKLER ÇOK

Ancak sivil ve askeri bürokrasi, 'riskler taşıdığı' gerekçesiyle operasyon içerecek tedbirleri öteledi ve çalışmalarını ağırdan aldı. Bir yetkili, "Hükümet kesin emir verirse TSK, Cerablus'a girmemek için direnir mi?" sorusuna "Hayır, ama tüm riski siyasi irade üstüne almış olur" dedi. TSK hem toplantıda hem de daha sonraki temaslarda olası bir operasyon emrini her türlü şartta başarıyla yerine getireceğini belirterek, karşılaşılacak riskler ile çekincilere vurgu yapmaktan geri kalmadı. Bunlar ana hatlarıyla şöyle:

-Böyle bir operasyonun gerekçesi ne olacak? 'Sınırımızda Kürt devleti kurulacak diye başka bir ülke topraklarına giriyoruz' diyemeyiz.

-Suriye'deki gelişmelerde önemli aktörler olan başta ABD olmak üzere, Rusya ve İran ikna edilmeden böyle bir şeye girişmek Türkiye'yi bu ülkelerle de ciddi şekilde karşı karşıya getirir.

-Sonuçta bir ülkenin toprağına girilecek. Uluslararası hukuka uygun bir zemin hazırlanması için Esad rejimi ile de bir şekilde temasa geçilmesi şart. Aksi durumda Türkiye komşu ülkenin toprağına tecavüz eden ülke konumuna düşebilir.

-TSK bu bölgeye girdiğinde ilerleyeceği güzergâh boyunca aynı anda PYD dolayısıyla PKK, IÞİD ve rejim güçlerinin hedefi olabilir.

-Hatta PKK-PYD bağlamında ABD ile karşı karşıya kalınacağı da unutulmamalı. Operasyon senaryoları bu ihtimaller göz önüne alınarak hazırlanmalı.

EN AZ 12 BİN ASKER

TSK hükümetin ısrarı durumunda, havadan destekle kara birliklerinin Cerablus'a girip 10 kilometrelik derinliğinde bir güvenli bölge oluşturma üzerine planlar yapıyor. Bu planlar içinde 10 kilometrenin ilerisinde 40-50 kilometre derinliğindeki ikinci bir bölgenin de ağırlıklı Obüs toplarının atış desteğiyle kontrol edilmesi de bulunuyor. Yetkililer, kuvvet sayısıyla ilgili net bir bilgi vermekten kaçınırken, takviyeleriyle birlikte en az 12 bin askerin (Yaklaşık iki tugay) bu operasyona katılabileceği belirtildi.

13 Haziran'da karşı karşıya

Suriye sınırında Türk askerleri ve IÞİD militanları, 13 Haziran günü karşı karşıya gelmişti. O zaman IÞİD kontrolünde olan Tel Abyad'dan kaçarak Akçakale sınırına yığılan Suriyeliler Türkiye'ye geçmek isteyince gerginlik çıkmıştı. Ellerinde silahlarla bölgeye gelen IÞİD üyeleri sınır hattında bekleyen Suriyelilerin evlerine dönmelerini istemişti. Sınırın Suriye tarafındaki IÞİD üyeleri, Türk askerleriyle karşı karşıya fotoğraflanmıştı.

Sözcü
http://www.sarizeybekhaber.com.tr/dis-haberler/tsk-emir-gelir-gelmez-operasyon-yapilacak-h3090.html

Bak hele bak ulan böyle medyamı olur hayret ediyorum ya.Nedense bu gibi kaynakların söyledikleri hem ypg ile hemde hdp ile  paralel! Þuan Devletimiz çok sıkışık bir durumda,mete yarar'ın dediği gibi güvenli bölgeden başka çaremiz kalmadı.Keşke bu güvenli bölge çok eskiden kurulsaydı.Þimdiden başladılar asker adına konuşmaya,yok çok zor olur,yok çok riskli arkadaş!Ya şimdi o bölgeyi ilan edicez yada oturup kim hangi devleti kuruyor onu izlicez...

Askere 'tampon' emri
AKP hükümeti ve Erdoğan, TSK'ye, Kobani'nin batısındaki Cerablus'a tampon bölge oluşturulması için talimat verdi
cumhuriyet.com.tr
Yayınlanma tarihi: 26 Haziran 2015 Cuma

Türkiye'nin güney sınırında PYD aracılığıyla oluşturulan "Kürt kuşağı" karşısında, AKP hükümeti açmaz yaşıyor. PYD'nin IÞİD saldırıları gerekçesiyle Kobani'nin de batısına yöneleceği beklentisi, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK), Suriye'nin Cerablus bölgesinde tampon oluşturulması amacıyla sınır ötesi harekât emri vermesine neden oldu. Ancak, Suriye'deki bölgesel ve küresel dengelerin yanı sıra Türkiye'nin iç durumu, sınır ötesi harekâtı açmaza dönüştürüyor.

Türkiye'de seçim sonrasında koalisyon arayışlarının olduğu ve istifa etmiş bir hükümetin görevde bulunduğu ara dönemde Cezire Kantonu ile Kobeni Kanton'u arasındaki Tel Abyad'ı ele geçiren PYD, IÞİD'in başkenti olarak bilinen Rakka'ya yöneldi. IÞİD'in Cerablus üzerinden Kobani'ye saldırısı, PYD'nin, koalisyonun hava desteği eşliğinde Kobani'nin batısına yöneleceği beklentisi oluşturdu. Gelişmelerden kaygılanan Ankara, arayışlara girdi.

Sınırın Suriye tarafındaki gelişmeleri MİT, Genelkurmay ve Dışişleri'yle sürekli iletişim halinde izleyen AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TSK komuta heyetine Kobane'nin batısındaki Cerablus bölgesinde tampon bölge oluşturulması için siyasi talimat verdi. Genel seçimler sonrasında "müstafi (istifa etmiş)" konumundaki Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bu talimatı çok sayıda açmazı da beraberinde getiriyor. Ankara'da askeri ve diplomatik kulislerde tartışılan açmazlar, 'Hükümet belirsizliği', 'Uluslararası dengeler', 'Harekât bölgesindeki belirsizlikler' ve 'İç güvenlik açmazı' başlıklarıyla öne çıkıyor.

Türkiyenin bölgede güvenli bölge oluşturması için diğer bir yöntem de Þam'daki Esad rejimi ile uzlaşma zorunluluğu olarak gösteriliyor. Çünkü Türkiye'nin Þam'ın onayını almadan tampon bölge oluşturması uluslararası hukuk açısından başka ülke toprağını "işgal" anlamına geliyor. Ancak AKP'nin şimdiye kadar Esad rejimini düşürme yönündeki çabaları nedeniyle, bu formülün yaşama geçmesini neredeyse son derece sıkıntılı.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/307925/Askere__tampon__emri.html#

Amaç: Suriye'de devlet kurdurmamak.
Araç: TSK
Yöntem: Asker gönderip fiili işgal yapmak.
Miktar: 120 bin asker ve 500 tank. (12 bin rakamı sadece 90 km için)

Hadi yap! (Tayyip'in kk'ya kürsüdeki cevabı videosu gözünüzün önüne gelsin)

Tampon bölge kurmak için İşgale gerek yok ki! Þu bizim portatif Süleyman Þah türbesini istenilen bölgeye taşırız. Onu korumak için de askeri yığına yaparız olur biter. 

Türk toprağı ya, işgalden de sayılmaz. 

BOPun eşbaşkanlığını yapıp milleti Osmanlıcılıkla uyutanların hedef kitlesinin bir bölümü, bir zamanlar ABD'nin Ortadoğuda kontrolü sağlayamadığı için Türkiye'yi bölgeye sokarak Osmanlı gibi kontrol edeceklerini, Yani eskiden Ortadoğuda Osmanlı'ya ait toprakların yine Türklere verileceğini söylüyorlardı. Bu çok zeki arkadaşlar, ABD'nin senelerdir kendilerine söyledikleri iddia  edilen, vaad edilen şeylerin benzerlerinin, bölgedeki diğer etnik unsurlara da söylendiğinin zerre kadar farkında değillerdi anlaşılan. BOP eşbaşkanlığı yapanların bugünkü durumu o zamanlardan beri görememeleri imkansız. Bu projede Diyarbakır parlayan bir yıldız olabilir diyenlerin, Pkkyı tüm Kürt vatandaşların temsilcisi kabul edenlerin, barzaniyi gururlar karşılayanların vs, bir zamanlar var olan kırmızı çizgilerimizi, Irak ve Suriyenin toprak bütünlüğünü bilmemeleri imkansız. Parçalanmış Irak ve Suriye sonrasında sürekli körüklenen etnik milliyetçilik sonucunda büyük kürdistan ülküsü ile yaşayan binlere insanın ülkemizin birlik ve bütünlüğü için çok büyük tehdit olacağını görememek kelimelerle anlatılamayacak kadar vahim bir durum!

Hocam ben Kurdistan'ın kurulmasına da onun kurulmasına engel olunmasına da karşı değilim. Fatura yukarıda, ister peşin ister taksitle öde.

Türklerin son zamanlardaki en büyük özelliği her şeyi isteyip fatura ödemeye yanaşmamaları. Denize açılmayan bir Kürdistan bizim çıkarımızadır.

Hocam ben Kurdistan'ın kurulmasına da onun kurulmasına engel olunmasına da karşı değilim. Fatura yukarıda, ister peşin ister taksitle öde.

Türklerin son zamanlardaki en büyük özelliği her şeyi isteyip fatura ödemeye yanaşmamaları. Denize açılmayan bir Kürdistan bizim çıkarımızadır.

İster denize açılsın, ister açılmasın, herhangi bir kürdistan bizim toprak kaybımızdır. Bizim toprak kaybımız zaten denize açılan bir kürdistan ve yeni bir düşman komşu demektir! Fatura sandığından da ağır olacaktır.

... Denize açılmayan bir Kürdistan bizim çıkarımızadır.

Nasıl yani !

Mantığını açıklar mısın ?