IÞİD

IÞİD, Türkiye sınırındaki sığınmacı kamplarına saldırdı

AA14 Nisan 2016 - 16:58:00
IÞİD, Türkiye sınırındaki sığınmacı kamplarına saldırdı



IÞİD'in, Kilis'in karşısındaki sığınmacı kampları İğde, Havar Kilis ve Harameyn sığınmacı kamplarına yönelik saldırısında en az iki kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı.

Anadolu Ajansı'nın yerel kaynaklardan aktardığı bilgiye göre, terör örgütü IÞİD, muhaliflerin Türkiye sınırında Azez-Cerablus hattındaki ilerleyişine misilleme olarak, Kilis'in karşısındaki İğde, Havar Kilis ve Harameyn sığınmacı kamplarına saldırdı.

Yaklaşık 10 bin kişinin barındığı İğde kampından bir kadın ve bir çocuğun öldüğü saldırıda, çok sayıda yaralı olduğu bildirildi. Örgütün, saldırı sırasında bazı çadırları ateşe verdiğini ve çok sayıda kişiyi de alıkoyduğu kaydedildi.

Muhaliflerin yoğun çatışmalar sonucunda Havar Kilis, İğde ve Cariz köylerini IÞİD'den geri aldığı, Baragide köyü çevresinde ise şiddetli çatışmaların sürdüğü, kamplar ile çevresinde yaşayan halkın, güvenli gördükleri alanlara doğru göç etmeye başladığı da belirtildi.

ÇATIÞMALAR SÜRÜYOR

Öte yandan Halep'teki yerel medya aktivistlerinden Firas el Halebi, Rus savaş uçaklarının Halep'in kuzeyindeki Handarat kampı ve çevresini yoğun şekilde bombaladığını söyledi.

http://www.hurriyet.com.tr/isid-turkiye-sinirindaki-siginmaci-kamplarina-saldirdi-40088530

İslam âlemine: Birbirimize düşmeyelim

Sefa ÖZKAYA/İSTANBUL15 Nisan 2016 - 01:17:50
İslam âlemine: Birbirimize düşmeyelim



Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Müslüman ülkelerde yaşanan terör ve diğer krizlere karşı başka güçlerin müdahil olmasını beklemek yerine, çözümü İslam dünyasının üretmesi gerektiğini belirtti. Erdoğan, "Bizler İslam ülkeleri olarak ne kadar birbirimize düşersek, umudunu bizlere bağlamış olan masumlar o kadar çok sıkıntıya maruz kalacaklardır. Böyle bir vebali üstlenemeyiz. Bunun için bölücü değil birleştirici olmalıyız" dedi. Erdoğan, 'Adalet ve Barış İçin Birlik ve Dayanışma' temasıyla İstanbul'da başlayan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13. İslam Zirvesi'nin açılış oturumunda özetle şunları söyledi:

ADALET VE BARIÞ

ZİRVE toplantımızın temasını oluşturan 'adalet' ve 'barış' kavramlarının içini doldurmakta acele etmeliyiz. Çünkü dünyanın dört bir yanından mağdurların, mazlumların çığlıkları yükseliyor. Maktullerin yürek parçalayan görüntüleri geliyor. Maalesef bu çığlıkların ve görüntülerin kahir ekseriyeti Müslümanlara aittir.

Müslümanlar olarak üstesinden gelmemiz gereken sorunların başında mezhepçilik, ırkçılık fitnesi geliyor. Sadece ve sadece bir Müslümanım. Diğer tüm farklılıklar bu inancımın, bu sıfatımın gerisindedir. Sözüm ona İslam adına her gün mazlumlara saldıran terör örgütleri asla bu mukaddes dinin temsilcisi olamaz.

Bizler İslam ülkeleri olarak ne kadar birbirimize düşersek, umudunu bizlere bağlamış olan masumlar o kadar çok sıkıntıya maruz kalacaklardır. Böyle bir vebali üstlenemeyiz. Bunun için bölücü değil birleştirici olmalıyız. Çünkü yaşanan çatışmalardan, çekişmelerden, düşmanlıklardan zarar gören sadece Müslümanlardır. Dostları çoğaltmak, düşmanları da azaltmak durumundayız.

Terör ve şiddet, bugün İslam dünyasının en büyük meselelerinden biridir. Geçmişte El-Kaide yüzünden Afganistan'ın nasıl tahrip edildiğini, nasıl yüz binlerce Müslüman'ın katledildiğini çok iyi hatırlıyoruz. Þimdi Irak'ta ve Suriye'de belirli bölgeleri kontrolü altına alan, Libya'da etkinlik kurma çabası içerisinde olan DAEÞ aynı kirli gayeye hizmet ediyor.

İNSANLIK DÜÞMANLARI

Biz dünyanın hiçbir yerinde masum insanlara yönelen hiçbir eylemi asla tasvip etmedik, tasvip etmiyoruz. İnançlarına, kökenlerine, söylemlerine bakmaksızın terörist olarak nitelendiriyoruz. Bizim ülkemizde de PKK gibi, DHKP-C gibi çeşitli terör örgütleri var. Aynı şekilde PKK Irak'ta, onun bir kolu olan PYD Suriye'de farklı isimler altında çok sayıda terör örgütü çeşitli ülkelerde faaliyet gösteriyor. Bunların tamamı da Müslümanların ve insanlığın ortak düşmanıdır.

BATI'NIN İKİRCİKLİĞİ

Maalesef kimi ülkelerin özellikle de Batılı devletlerin terör örgütleri karşısında ikircikli bir tutuma girdiklerini görüyoruz. İşte daha kısa zaman önce Nükleer Güvenlik Toplantısı'nda konuşmacıların dikkatini çektiği bazı ifadeler, Paris'teki terör eyleminden bahsediyorlar, Brüksel'deki terör eyleminden bahsediyorlar ama Ankara'daki, İstanbul'daki, Lahor'daki terör eylemlerinden bahsetmiyorlar. Kaldı ki Ankara, İstanbul, Lahor'daki terör eylemlerinde yüzlerce insan öldü. Brüksel'de, Paris'te de 9-10 tane, 30 tane bir tanesinde öldü. Fark etmez, bir kişi de ölse tüm insanlığın ölümü gibidir. Ama onları söylerken Ankara'yı, İstanbul'u, Lahor'u niye söylemiyorsunuz?

PETROL MÜDAHALESİ

İslam ülkeleri içinde yaşanan terör ve diğer krizlere karşı başka güçlerin müdahil olmasını beklemek yerine, çözümü kendimiz üretmeliyiz. Niçin bu tür ihtilafların çözümünde başkalarından yardım bekliyoruz? Biz etmiyoruz, başkaları müdahale ediyor. Onlar oralardaki petrol için müdahale ediyorlar, huzuru sağlamak için değil. Þayet bu girişim arzu ettiğimiz etkinliğe ulaşırsa İslam dünyasının önünde yeni bir dönem açılacağına inanıyorum.

Batı ülkelerinde İslamofobi ve yabancı düşmanlığı gibi nefret suçlarında tehlikeli bir artış yaşanıyor. Küresel karar alma ve uygulama mekanizmalarındaki temsil adaletsizliği de Müslümanlar arasında önemli bir rahatsızlık sebebidir. Örneğin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde dünya nüfusunun dörtte birini teşkil eden Müslümanların tek bir daimi temsilcisi var mı? Yok. Geçici üye olmanın bir anlamı var mı? Yok. Karar, beş üyeden bir tanesi olumsuz davransa iş bitti.

http://www.hurriyet.com.tr/islam-alemine-birbirimize-dusmeyelim-40088637

E günaydın. Düne kadar aklınız neredeydi diye sormak lazım. Dün ile bugün arasında ne değişti? Bu örgütler bunları yeni yapmaya başlamadılar ki!
Pkk onlarca seneden beri yapıyor! Işid ise kısa sürede pkkyı geçti katliam sayısında. İslam'In adını kullanan diğer örgütlerin de İslam'a zarar verdikleri yeni, bir şey değil!
Aklınız neredeydi? Ne değişti?

E günaydın. Düne kadar aklınız neredeydi diye sormak lazım. Dün ile bugün arasında ne değişti?

Değişen birşey yok üstadım. İlkeli olmak lazım! Siyasiyerde olmayan şeydir. Her konuya pragmatik yaklaşım sergilerler. O nedenle siyaset sevimsiz ve güvenilmezdir. Dün dündür, bugün bugündür yaklaşımı; Türkiye' de ilkesizliğin ilkesi haline gelmiştir. Örnek mi alıyorlar acaba! Yada Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz yaklaşımı! Amaca ulaşana kadar her yol mübahtır yaklaşımı falan...

İlkesel duruş sergileyen insanların midesinin kaldıracağı şeyler değildir.

Dinlenen telefondan katliam emri nasıl atlandı
Fevzi KIZILKOYUN / ANKARA16 Nisan 2016 - 00:24:00
Dinlenen telefondan katliam emri nasıl atlandı



Terör örgütü IÞİD'in, Diyarbakır, Suruç, Ankara Gar ve İstanbul Taksim'deki saldırılarının talimatını verdiği belirlenen, başına 4 milyon TL ödül konulan İlhami Balı'nın saldırı emirlerini 2013 yılından beri dinlenen telefon hatları üzerinden verdiği tespit edildi.

IÞİD'in Diyarbakır, Suruç, Ankara Gar ve İstanbul Taksim'deki kanlı saldırılarıyla ilgili 4 farklı ilde yürütülen soruşturmalarda İlhami Balı'nın (33) ismi talimat veren ve baş sorumlu olarak geçti. 'Aranan teröristler' listesinin kırmızı kategorisinde olan Balı'nın başına 4 milyon lira da ödül konuldu.

7 KEZ GİRİÞ-ÇIKIÞ YAPTI
Dosyalara giren raporlara göre terör örgütü El Kaide bağlantılı olarak 2002'den itibaren terör ve istihbarat birimlerince takibe alınan Balı, 'örgüt üyeliği' suçundan 3 yıla yakın cezaevinde kaldı. 2013'te IÞİD'e katıldı.

Suriye'ye geçiş yapan Balı'nın 2012'de 5 ve 2013'te ise 2 kez olmak üzere 7 kez sınır kapılarını kullanarak Türkiye ile Suriye arasında resmi giriş çıkış yaptığı belirtildi. Balı'nın 2013 ile 2014 yılının sonuna kadarki süreçte Türkiye'ye yasadışı yollardan girişlerinin de tespit edildiği belirtildi.
m Raporlarda, 'Gaziantep'teki hücre evlerine yönelik yapılan operasyonlarda elde edilen dijital veriler ve bulgularda, terör örgütü yöneticisi konumunda bulunan İlhami Balı'nın hücre evlerindeki toplantılara katıldığı, örgüt unsurlarına talimat verdiği, hücre evlerinin finansı ve koordinesinde görev aldığı' vurgulandı.

Diyarbakır'da Orhan Gönder, Suruç'ta Þeyh Abdurrahman Alagöz, Ankara Gar'da Yunus Emre Alagöz ve Suriyeli Ebu Usema, İstiklal Caddesi'nde Mehmet Öztürk saldırılara Gaziantep'teki hücre evlerinde hazırlandı.

Balı'nın son olarak 1 Eylül'de Türkiye'ye yasadışı yollardan sızmaya çalıştığı, bunu başaramayınca IÞİD mensuplarıyla birlikte sınırdaki birliklere ateş açarak kaçtığı da ifade edildi.

Soruşturmalarda Balı'nın 2013'ten beri telefon, e-mail gibi iletişim hatlarının dinlendiği, takip edildiği belirtildi. Balı'nın kullandığı 0 543 662 .... ve 0 534 931 .... numaralı telefonlarının da halen iletişimin denetlenmesi (dinlemede) kapsamında olduğu vurgulandı.

İletişim takibinde Balı'nın, Türkiye'ye yönelik saldırıları yapan örgüt üyeleriyle bağlantılarının da tespit edildiği, birçok talimatı internet ortamından veya kullandığı bu telefon hatları üzerinden verdiğinin saptandığı öğrenildi.

Raporlarda "Terör örgütü DEAÞ'ın Türkiye'ye yönelik saldırılarını üstlenmediği, örgütün yerel bazdaki birimlerinin saldırıları yaptığı, Türkiye'ye yönelik saldırı talimatları veren Balı'nın örgütün sözde merkezi komutasının bilgisi dışında yabancı ülkelerinin istihbaratından aldığı emir doğrultusunda Türkiye'yi hedef yaptığı" iddiasına yer verildi.

http://www.hurriyet.com.tr/dinlenen-telefondan-katliam-emri-nasil-atlandi-40089214

Ankara'da Kilis alarmı!

Hürriyet Haber15 Nisan 2016 - 20:03:00
Ankara'da Kilis alarmı!



Suriye sınırındaki Kilis'in her gün yeni bir roket saldırısının hedefi olması Ankara'yı alarma geçirdi. Uzmanlar Türkiye'deki terör tehdidinin daha riskli bir boyuta taşınacağı görüşünde.

Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarının bölgede incelemelerde bulunması bölgede çok daha sıcak gelişmeler yaşanacağının işareti sayılıyor. DW Türkçe'ye konuşan uzmanlar; IÞİD'le çatışmaların artacağını, bunun da Türkiye genelindeki terör tehdidini daha riskli bir boyuta taşıyacağını söylüyor.

Suriye sınırındaki Kilis'in kent merkezine sınırın öte tarafındaki IÞİD kontrolündeki bölgelerden ateşlenen roketlerle ilgili Ankara'da tam bir teyakkuz havası hâkim. TSK, roketler konusunda düzenli açıklamalar yaparken angajman kuralları çerçevesinde roket saldırılarının bertaraf edilmesine dönük çalışmaların yürütüldüğünü açıklıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu da bu çalışmaların boyutunu "Misliyle ve daha fazlasıyla mukabele ediliyor" sözleriyle dile getirdi. Bu geri püskürtmelere karşın IÞİD roketlerinin arkasının bir türlü kesilmemesi üzerine Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Kilis'e giderek yerinde incelemelerde bulunmayı tercih etti. Akar ile Fidan'ın ziyareti konusunda "Sahada her zaman bu tür incelemeler yaparız. Olayın hem askeri hem de istihbarat boyutu var" açıklaması yapan askeri yetkililer, sınır güvenliğine dönük planlamaların sürekli gözden geçirildiğine dikkat çekiyor. Ankara'nın bu gözden geçirme işleminde sınırda bir 'güvenlikli bölge' oluşturma ve her durumda koalisyon güçleriyle birlikte hareket etme düşüncesi öne çıkıyor. Peki bu düşünce gerçeğe dönüştürülebilecek mi? Sınırdan patriotlarını çeken koalisyon güçleri Ankara'nın tezlerine ne kadar karşılık verebilir? Dahası; tam olarak Kilis'te neler yaşanıyor?

"Çatışmalar Türkiye'ye geliyor"

Ankara Strateji Enstitüsü Başkanı Prof. Mehmet Özcan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı'nın Kilis'i ziyaret etmesinin temel nedeninin 'halka güven vermek' olduğunu söyledi. "Elbette ki işin bir de istihbarat boyutu var ki; Ankara zaten yaptığı meşru müdafaa, misilleme gibi savunma stratejilerine ek olarak neler yapılabileceğinin boyutunu da yerinde görmek ve anlamak istiyor. Roket saldırılarına cevap vermenin ötesinde kaynağının kurutulması gerekiyor ki, bu konuda nasıl önlem alınabilecek belirlenmesi gerekir" diyen Özcan'a göre Ankara; Akar ve Fidan'ın ziyaretiyle birlikte kendine "Tehdidin ortadan kaldırılmasıyla ilgili yapılanlar yeterli mi" diye de sormaya başladı ve araştırmalarını derinleştirdi. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın bölgeye gitmesinin 'anlamlı' olduğunu söyleyen Özcan, bu anlama ilişkin analizini de şöyle açtı: "IÞİD teröründen kaynaklanan bir tehdit var ama bunu bilmek yeterli değil. Oradaki sorunu netleştirmek ve ona göre önlem almak gerekiyor. Her gün yeni bir roket düşüyor çünkü çatışmalar sınıra gün geçtikçe daha yaklaşıyor, bu da tehdidin arttığı, daha da artacağı anlamına geliyor. Türkiye'nin haklı kaygıları var. Sınırda yaşanan çatışmalar ülke güvenliğine büyük tehdit oluşturuyor. Çatışmalar önlenemez bir şekilde Türkiye'ye doğru geliyor. Türkiye'nin sıcak bir şekilde yanıt verme hakkı da var. Çatışmalar daha da derinleşebilir ve daha farklı, sert önlemler alınması gerekebilir. Türkiye de bu noktada NATO'yla birlikte hareket etmek istiyor. Türkiye; sınırda bir güvenlikli bölgenin oluşması konusunda ısrar ederken bunları da hesaba katmıştı ancak bir türlü uluslararası alanda görüşünü kabul ettiremedi. Bir noktada; güvenlikli bölge için yeni bir istihbarat çalışmasının da yapıldığını söylemek mümkün." Müttefiklerin Suriye'deki hedefleri vurduğunu ancak bu işlemi Türkiye'nin savunması kapsamında gerçekleştirmediğini söyleyen Özcan; çatışmaların boyutunun artmasıyla birlikte müttefiklerin de savunma planlamalarını Türkiye'nin savunması konseptine çevirmesi gerektiğine dikkat çekti. Özcan, "Türkiye'nin Suriye politikasına eleştiriler yöneltilebilir ancak askeri anlamda Türkiye hep Suriye'de sıcak çatışmadan kaçındı ve her ne yaparsa yapsın müttefiklerle hareket etti. Batı da Türkiye'nin güvenlik ihtiyacını görmek durumunda ve dikkatini Türkiye'nin ihtiyaçlarına çevirmeli" derken, Türkiye'nin hem askeri hem de istihbarat anlamında özellikle sahada yapılacak yeni çalışmalara hazır olduğunu dile getirdi.

"Washington sonrası oldu"

Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Mehmet Akif Okur da "Neden Kilis'e düşen roketlerin arkası kesilmiyor" sorusunu yanıtlarken, sınırdaki askeri hareketliliğin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington ziyaretinin ardından arttığına dikkat çekiyor. "Tam da sınırda Türkiye'nin destek verdiği gruplar aktif taarruza geçti. Güvenli bölgenin kurulacağı yerle ilgili de askeri bir hareketlilik var. Amerikan yönetimi bölgedeki askerlerin yakınlarını ülkelerine çağırdı. Bölge boşaltılıyor diye haberler yapıldı" diyen Okur, tüm bu gelişmelerin IÞİD'e karşı bir askeri harekâtın işaretçisi olduğunu anlattı. Okur, "Kilis'te de; sınırdaki sıcak çatışmaların yansıması görülüyor. Ve bu daha da artacak. Türkiye ciddi güvenlik riski içinde" derken, bu riskin artma ihtimaline karşın tüm önlemlerin alındığına ilişkin de işaretler gelmeye başladığını anlattı. Okur, bu işaretleri de şöyle anlattı: "Ciddi ulusal güvenlik sorunuyla yüz yüzeyseniz Genelkurmay Başkanının yanı sıra MİT Müsteşarının da bölgeye gitmesi şart olmuştur. Hulusi Akar ile Hakan Fidan'ın Kilis'te görünmesi IÞİD kuvvetleri karşısında bir caydırıcı unsur olarak da değerlendirilmelidir. Ama net olan şudur ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington ziyareti sonrasında IÞİD'e karşı tüm askeri planların gözden geçirildiği ve Türkiye ile Batılı güçler arasında da bir uzlaşmaya varıldığı, bu uzlaşmanın da her türlü operasyonu beraberinde getireceğidir. Bölgedeki çatışmalar artacak ve sonrasında da çok daha riskli bir döneme girilecektir. Koalisyon güçleri de bunu anladığı için bölgede yeniden bir yapılanma içine girmişlerdir."

http://www.hurriyet.com.tr/ankarada-kilis-alarmi-40089128

Kilis'ten son dakika haberi! Ölü sayısı 3'e yükseldi

DHA - AA18 Nisan 2016 - 15:19:00
Kilis'ten son dakika haberi! Ölü sayısı 3'e yükseldi

Suriye'nin IÞİD denetimindeki Bap bölgesinden ateşlenen 5 Katyuşa roketatar mermisi, aralıklarla Kilis kent merkezindeki yerleşim alanları ile boş araziye düştü. Art arda düşen roket mermileri nedeniyle şu ana kadar 3 kişi öldü 9 kişi yaralandı.

Suriye'den atılan roketatar mermilerin isabet ettiği Kilis'teki ölü sayısı 3'e, yaralı sayısı ise 9'a yükseldi.

Roketlerden birinin isabet ettiği Hakverdi Mahallesi'ndeki bir apartmanın terasında bulunanlardan 1 kişi daha hayatını kaybetti, 4 kişi de yaralı olarak hastaneye götürüldü.

Þu ana kadar 3 kişinin yaşamını yitirdiği, 9 kişinin de yaralandığı bölgedeki güvenlik önlemleri en üst düzeyde tutuluyor.

HATAY'A TOP MERMİSİ DÜÞTÜ

Öte yandan Hatay'ın Yayladağı ilçesindeki Topraktutan Hudut Karakolu yakınlarındaki kırsal alana, Suriye'den atıldığı belirlenen top mermisi düştü. Alınan bilgiye göre, Esed rejiminin, Türkmendağı ve Cebel Ekrad'a yönelik saldırıları sürerken, Yayladağı'nın en güney noktasında bulunan Topraktutan Hudut Karakolu yakınlarına top mermisi isabet etti.

Rejim bölgesinden atıldığı belirlenen merminin kırsal alana düşmesi nedeniyle can veya mal kaybı yaşanmadı. Sınır birlikleri, top mermisinin geldiği noktaya misliyle atış gerçekleştirdi.

http://www.hurriyet.com.tr/kilise-roket-hataya-top-mermisi-dustu-2-olu-5-yarali-40090637

TSK, IÞİD binasını havaya uçurdu. Başika'da Türk tanklarına saldıran IÞİD'lilerin binası havaya uçuruldu. Kaçmaya çalışan 32 IÞİD'li terörist etsiz hale getirildi. Bölgede TSK'nın IÞİD hedeflerine yönelik operasyonu devam ediyor.

TSK'nın IÞİD'e yönelik operasyonu devam ediyor. Başika'da IÞİD'in Türk tankına düzenlediği saldırının ardından, IÞİD'lilerin bulunduğu bölgeye atışlar yapıldı. 32 IÞİD'li etkisiz hale getirildi.

IÞİD'e bağlı A'amaq Haber Ajansı, Musul'un Başika bölgesinde konuşlanan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait bir tankı güdümlü füze ile vurduklarını ileri sürerek, olaya dair bir video yayınlamıştı.



Askeri kaynaklardan alınan bilgiye göre, 18 Nisan 2016 tarihinde saat 16.15 sularında BAÞİKA bölgesindeki Üs bölgesinin 4-5 km ilerisindeki emniyet unsurlarının yer aldığı bölgeye IÞİD'li teröristler tarafından saldırıda bulunulmuş, saldırıda tank üzerinde bulunan reaktif zırhlar mermiyi püskürtmüş ve tank ve içindekiler zarar görmemiştir.
Kamuoyuna yansıyan görüntelerde havaya fırlayan parçaların tanka ait reaktif zırh parçaları olduğu belirtilerek, tank görüntüsünde sivil gözüyle bakıldığında büyük bir tahribat izlenimi oluşmasının normal olduğu ifade edilmiştir.

Saldırının ardından aynı tank mevzi değiştirerek füzenin geldiği bina 8 mermi ile havaya uçuruldu ve 10 terörist burada etkisiz hale getirildi.
Kaçmaya çalışan 32 terörist etkisiz hale getirildi. Bölgede tespit edilen IÞİD hedeflerine yönelik operasyon devam ediyor.

http://www.milliyet.com.tr/-turk-tankini-vurduk-/dunya/detay/2230024/default.htm

Allahtan tankımız sağlam kaldı

Allah'ın belası Amerikan köpeği olan IÞİD Teröristi; bir de hiç utanmadan- sıkılmadan  Allah'ın mübarek ismini salyalı ağzına alıyor!
Tankımıza roketi göderirken Allahu Ekber diyor yahu!
Senin Allah belanı versin namussuz alçak- Þeytanın çocuğu seni!
Zaten şanlı Türk askeri illaki belanı vermiştir.