IÞİD

Kimyasal silahı kimin kullandığı tabi ki önemli. Kimin kullandığı, kimin sağladığı vs belli olmalı ki, onlara müdahale edilmeli. Suriye'de kimyasalı muhaliflerin kullandığı, Türkiye üzerinden temin edildiği söylentileri hiç de boş söylentiler değil gibi. Reyhanlı'da ölen onlarca kişinin açıklamasını SIRITARAK yapanların bu işin içinde parmağının olması kuvvetle muhtemel.

Geçmişte de sınırımızı açmış, Kürtleri Saddam'ın zulmünden kurtarmıştık. Bu insanlık görevi. O gün de olduğu gibi, hatta bugün daha da beteri, o insanlar yerlerinden yurtlarından oldular. Hayatlarını kurtarmak için yaşadıkları yerleri terk ettiler, eşyalarını vs bıraktılar. Bazıları yakınlarını kaybetti. Çaresiz kaldılar. Kendinizi onların yerine koyun.

Ancak sınırdan geçişler kontrollü bir şekilde olmalı. Olmalı ki orada yaşanan vahşeti gerçekleştirenler ve diğer terör unsurları bu kargaşadan faydalanabilmeli.

Konsolosluk çalışanlarının kurtarılması olmazsa olmaz bir durumdu. Nasıl kurtarıldıkların muamma. Ancak nasıl Işidin eline geçtikleri daha büyük muamma! Kurtarmayı gerçekleştiren istihbarat teşkilatı, burnumuzun dibinde gerçekleşen olayları nasıl takip ediyor ki ışid canileri ellerini kollarını sallayarak konsolosluğumuza gidip oradakileri kolayca esir alıyor! Sonrasında da yayın yasağı saçmalığı ve kurtarma sonrasında b..u çıkarılan siyasi şov!



Bu videonun özellikle sonlarını izleyiniz. Suriye'den gelenlere vize sorulmuyor. Ancak Irak'dan gelen Türkmenlere vize soruluyor. O dönem işıdın elinde olan konsolostuktan gidip vize almaları saçmalığı bile söz konusu. Kendi kanımızdan olanlara bu konuda ayrımcılık söz konusu. Sokaklarımız Suriye'den gelen Araplarla dolu. Her yerdeler. Ama bir tane Türkmene rastlamadım. Videoda da görüldüğü üzere Türkmenler Türkiye'den yardım istiyorlar. Türkiye varken başka kimden yardım isteyebilirler ki! DÜnya liderimiz yok mu başımızda. Araplar, Kürtler, Ezidiler insan da Türkmenler değil mi?

Video da ezidilerin ve Türkmenlerin geçtiğimiz aylarda gördüğümüz feci halleri var. İsraile savaş açmak için kafa tutanlar hemen sınırımızın dibindeki bu insanlara neden yardım etmediler. Bu insanları güvenli bir yere nakledebilecek helikopter vs araçlarımız mı yok! Koruyabilecek silahımız mı yok. Yoksa ne diye iki senedir Esad ile yatıp kalkıyorlar, Esad'a Suriye bataklığına girmeye çalışıyorlar! Yoksa elinde nükleer silahları olan İsrail'e savaş açmaya can atan tavşan soylarını da gönderebilirdik herhalde yardıma! Ya da rabia işareti yaptıkları ellerini bir taraflarına sokmak istediğim Arap yalakası kefen giyen soytarılar da. Gazze gazze diye ağlayarak insanlık suçu işleniyor orada diye dünyaya dert yananlar, acaba Arapların dışında olanların da insan olabileceklerini düşünmüyorlar mı? Herşeyi gören Allah topunun cezasını birgün vermeyecek mi?

Uzun lafın kısası orada TÜRKMENLER de katlediliyor. Onlar da insan. Kimse bu konuda boş boş konuşmasın. Gerçekler ortada. Başkaları için yırtınanlar burnumuzun dibindeki Türkmenler için birşeyler yapmayacaklarsa, ite kopuğa silah vs sağlayacaklarına bize versinler biz gider kurtarırız onlar.

Þu an ki durum İsrail'in çıkarlarına uygun değil mi? Binlerce insan katledilmiş. Milyonları aşan insan bölgeyi terk etmiş. Ortalık birkaç caniye kalmış. O canileri dünyanın dörtbir yanından getirip silahlandıranlar kimler? Mezhep farklılığı nedeniyle insanları kıtır kıtır kesen bu caniler neden İsrail'e karşı tek kelime kötü söz etmiyor? Yarın israil bu bölgelere doğru genişlemeye başladığında kimse şaşırmasın.

ABD Işid'ın Kontrolündeki Petrol Rafinerilerini Vurdu

ABD Merkez Komutanlığı yaptığı açıklama ile Salı ve Çarşamba günü Işid'e 5 saldırı düzenlediklerini duyurdu. İki hava saldırısında Bağdat'ın batısında iki Işid silahlı aracı ve bir silah deposu imha edildi.  Erbil'in Güneydoğusundaki iki hava saldırısında Işid'e ait iki savunma mevzisini tahrip edildi. Beşinci hava saldırısı ile Suriye'de Al Qaim Otel yakınlarında sekiz Işid aracı imha edildi.

Bu beş saldırıyı takip eden 13 hava saldırısında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden havalanan ABD savaş uçakları, Işid tarafından kullanılan 12 modüler petrol rafinerisini vurdu. Operasyonu savaş uçakları ve insansız hava araçları gerçekleştirdi. Hedefler  Suriye'nin doğu kesimindeki Al Mayadin, Al Haseke'de, ve Ebu Kamal kasabaları yakınlarındaydı. Gerçekleştirilen 13 hava saldırısından bir diğerinde de Işid'e ait bir araç hedef alındı.

Işid'in bu rafineriler sayesinde Irak ve Suriye'de gerçekleştirdiği petrol kaçakçılığından günde 2 milyon ABD doları gelir sağladığı tahmin ediliyor.

Beyaz Saray Ulusal güvenlik danışmanı Susan Rice, sosyal medya raporlarına göre müttefik hava saldırıları sırasında  Horasan terör örgütü lideri Muhsin el-FADHLI öldüğünü, ancak bunun resmi olarak doğrulanmadığını belirtti.

DefenceTurk.com

Rehineler içinde yer alan özel harekat polisi yaşadıklarını anlattı

Ana Sayfa» YAÞAM
24.09.2014 17:08
Rehineler içinde yer alan özel harekat polisi yaşadıklarını anlattı!
IÞİD'in rehin aldığı Gaziantepli özel harekat polisi Veysel Can, konsolosluk içinde yaşadıklarını anlattı.

500 bine yakın yurttaş sansüre karşı birleşiyor! Destek için Beğen takip et

IRAK'ın Musul kentindeki Türkiye Başkonsolosluğu'nda IÞİD militanları tarafından rehin alındıktan sonra 101 gün sonra serbest bırakılan 49 kişiden Gaziantepli özel harekat polisi Veysel Can, esarette yaşadıklarının anlatı.

11 Haziran günü IÞİD tarafından Musul Başkonsolosluğu'na yapılan baskınla rehin alınan ve geçtiğimiz cumartesi günü serbest kalan 3'ü Irak vatandaşı 49 personel arasında yer alan 3 çocuk babası 50 yaşındaki özel harekat polisi Veysel Can, 101 gün boyunca başından geçenleri anlattı. Gaziantep'te ki evinde ailesine kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Veysel Can, IÞİD baskını öncesinde başkonsolosluk binasının karşısında bulunan Irak askeri birliğinin şehri terk ettiğini söyledi.

Olayın olduğu gün yaklaşık bin IÞİD militanının başkonsolosluk binasını sardığını anlatan Veysel Can, "Daha önceden bulunduğumuz yerde bir IÞİD komutanı öldürülmüş. IÞİD de bildiriler dağıtarak, sesli anonslarla insanların şehri terk etmesini, bunun intikamının kanlı bir şekilde alınacağını söylemiş. Bizim binamızın karşısındaki operasyon birliği de kentten ayrıldı. Sonra baskın günü kapıya geldiler. IÞİD militanları içindeki bir Türkmen kapıyı açmamızı söyledi. Biz de bunun mümkün olmadığını söyledik. Sonra tahminime göre içinde 500 kilodan fazla patlayıcı bulanan 3 kamyoneti bizim kapılarımızın önüne koydular. Kapılarımızı havaya uçuracaklardı. Yaklaşık bin kişi çevremizi sarmıştı. Çoğu ağır silahlıydı. Evlerin çatılarında roketatarlı militanlar vardı. Sonra Başkonsolosumuz, o zaman Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Onun talimatıyla çatışmadık ve teslim olmak durumunda kaldık" dedi.

'FIRTINA' ADLI KÖPEK, HAVA SALDIRISINDA TELEF OLMUÞ

Teslim olduktan sonra Azerbaycan uyruklu bir IÞİD komutanının yanlarına gelerek, "Sizi Türkiye'ye hemen göndermeyeceğiz, Önce Türkiye ile bazı konularda anlaşmamız gerekiyor" dediğini anlatan Veysel Can, geçen süre içinde 8 farklı noktaya transfer edildiklerini kaydetti. Veysel Can, götürüldükleri bazı noktalarda hava bombardımanına maruz kaldıklarını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Üzüldüm" dediği Fırtına adlı bomba arama köpeğinin bu hava saldırılarının birisinde telef olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bizi aldıktan sonra bir eve götürdüler. Burada 8-10 gün kadar kaldık. Daha sonra 'Sizi daha emniyetli bir yere götüreceğiz' diyerek, bizi araçlara bindirip tatil köyü dedikleri bir yere götürdüler. Burası uzun koridorlara sahip bir binaydı. Sonra 10 dakika arayla buraya iki büyük bomba düştü. Camlar kırıldı, bir arkadaşımızın ayağında kesik oluştu, bir arkadaşımızın kulak zarı patladı. Köpek de bu saldırıda yaralanmış. O gün hiç bir şeyi yoktu, bir gün sonra telef oldu. Arkadaşlarım köpeğin göğüs kısmında derin bir yara olduğunu söyledi. IÞİD, köpeği arabaya koyarak bir yere attı. Sonra buradan da ayrıldık bizi geniş bir yere götürdüler. Burada şartlar daha iyiydi."

'TÜRK BAYRAĞINI GÖRÜNCE AĞLADIK'

IÞİD komutanlarının, serbest bırakılmalarından 10 günce yanlarına gelerek, "Yarın sizi Türkiye'ye göndereceğiz" dediğini söyleyen Veysel Can, "Biz buna inanmadık çünkü daha önce de bırakacağız dediler, fakat bırakmadılar. Çok yalan söylüyorlardı. Zaten dedikleri gibi ertesi günde bırakmadılar. Sonra serbest bırakılacağımız gün gelerek bize hazırlanmamızı söylediler. Biz hazırlandık otobüse bindik. Yine başka bir yere transfer ediliyoruz diye düşünüyorduk. Sonra yanımıza onların Musul Valisi dediği kişi geldi. Anlaşmanın sağlandığını ve Türkiye'ye gönderileceğimiz söyledi. Biz yine inanamamıştık. Otobüslerle Suriye'nin içinden geçerek Rakka'ya, sonra Telabyad'a geldik. Biz burada kalacağız diye düşünüyorduk. Sonra Akçakale sınırına geldik. Burada Türkiye'ye gireceğimize inandık. MİT'e haber vermedikleri için 4 saat sınırda bekledik. Geçen süreden sonra Türk görevliler geldi, "Belgeleri imzalayıp sizi sayarak teslim alacağız" dedi. Sonra biz teslim aldılar sınırı geçerken bazı arkadaşlarımız Türk bayrağının yanından geçerken çığlıklarla ağlamaya başladı. Bizi MİT Bölge Müdürlüğü'ne götürdüler. Burada ailelerimizle ilk defa telefon görüşmesi yaptık."

Veysel Can'ın eşi Melek Can ise mutlu haberi alınca gözyaşlarını tutamadığını kaydederek, "Eşim rehinken Özel Harekat Daire Başkanı, şube müdürü, Þahinbey Belediye Başkanımız bizi hiç yalnız bırakmadı. Sürekli telefonla aradılar. Ziyaretimize geldiler. Hep eşimin sağ salim döneceğini söyleyerek manevi destek oldular. Onlara çok teşekkür ediyorum. Eşimin kurtarıldığı haberini alınca apartmanda bağırarak eşimin döndüğünü haykırdım, çok mutluyuz" diye konuştu.

http://medyanet.doracdn.com/Medyanet/Video/Player-2.6.4.7.swf?config=http://www.dha.com.tr/video-xml.asp?flvfile=240920141339407604856.flv%26flvpics=240920141306347603456_2.jpg&rl=1

http://www.ulusalpost.com/rehineler-icinde-yer-alan-ozel-harekat-polisi-yasadiklarini-anlatti-26582h.htm

 50 yaşındaki Pöh görevlisinin ne kadar Pöh olduğunu merak ediyorum?Bu kişi görevini konsoloslukta yapıyor,dolayısıyla aktif görev yapmayalı Allah bilir kaç sene geçmiş,bu adam ne kadar Pöh...

Çek Cumhuriyeti'nden Iraklı Kürtlere 500 ton Mühimmat

Çek hükümeti geçtiğimiz Ağustos ayı sonunda Irak'da Işid ile çatışan kürtlere askeri cehpane ve el bombası yardımı konusunda bir karar almıştı. Bu teslimat Kanada Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait C-17 Globemaster III  uçakları ile dört parti halinde Irak Kürdistan Silahlı Kuvvetlerine teslim edildi. Teslimat bu hafta gerçekleştirilen son uçuş ile gerçekleştirildi. Teslim edilen cephane içesinde tüfek mermileri, zırh delici silahlar ve el bombaları bulunuyor.

DefenceTurk.com

Avrupa'dan Işid'e Karşı Koalisyona Ek Uçaklar


İki Belçika F-16A uçağı 27 Þubat 2012 tarihine Afganistan üzerinde Amerikan KC-10 Extender Tanker uçağından yakıt aldıktan hemen sonra...[USAF photo by SSgt. Greg Biondo]

Belçika Hava Kuvvetleri'ne ait 6 F-16 Işid'e karşı kurulan uluslararası koalisyon operasyonlarında yer almak için yola çıktı. Uçaklar 26 Eylül' de Yunanistan'a vardılar. 27 Eylül sabahı da kolasyondaki 5 Arap ülkesinden biri olan Ürdün'e uçacaklar. Bu uçakların önümüzdeki hafta ortalarında göreve başlayabilecekleri belirtildi. Uçaklar Suriye'deki iç savaşa karışmayacaklar ve sadece Irak'da hava saldırıları için kullanılacaklar. Belçika ayrıca Irak'a asker ve malzeme taşımak için C-130 kargo uçakları sağlayacak.

Hollanda Savunma Bakanı Jeanine Hennis, operasyonlar destek vermek amacıyla ikisi yedek olmak üzere 8 F-16 uçağı göndereceklerini belirtti. Bu uçaklar da Suriye'deki iç savaşa karışmayacaklar ve sadece Irak'da hava saldırıları için kullanılacaklar.

Danimarka Başbakanı Helle Thorning-Schmidt, Irak'daki Işid militanlarıyla savaşa destek için 7 F-16 savaş uçağı göndereceklerini duyurdu.

Fransa da geçtiğimiz hafta Irak'ta eyleme Rafale savaş uçakları göndermişti.

DefenceTurk.com

Işid'e Hava Saldırıları Devam Ediyor

ABD Merkez Komutanlığı yetkilileri taarruz, bombardıman ve savaş uçaklarından oluşan hava gücüyle 11 hava saldırısı daha gerçekleştirdiklerini duyurdu.

Bu hava saldırılının birinde Erbil'in batısında Işid teröristleri vuruldu ve silahlı bir araç hasar gördü. Kerkük'ün güneyinde gerçekleşen 5 hava saldırısında bir grup terörist, bir tank, bir humvee ve bir araç yok edildi, iki silahlı araç da hasar gördü. Bağdat'ın batısında gerçekleştirilen 5 hava saldırısında bir humvee, dört kontrol noktası, bir mevzi, iki muhafız kulesi ve bir komuta noktası yok edildi.

DefenceTurk.com

ABD: Türkiye, IÞİD konusunda ikili oynuyor!



Ana Sayfa» ULUSAL
27.09.2014 09:12
ABD: Türkiye, IÞİD konusunda ikili oynuyor!
ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu Üyesi Gerry Connolly, Türkiye'nin petrol karaborsasına göz yumarak IÞİD'e dolaylı olarak finansal destek sağladığını iddia etti.

IÞİD'den kaçarak Türkiye'ye sığınan Kürtler ve son günlerde bölgede yaşananlar hakkında Amerika'nın Sesi Kürtçe Yayın Bölümü'ne bir değerlendirme yapan  Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu Üyesi ve Türk Dostluk Grubu Eş Başkanı Gerry Connolly, bölgede büyük bir insani kriz yaşandığını söyledi.

Türkiye'de bir milyondan fazla mülteci bulunduğunu ve IÞİD'in Kobani'ye düzenlediği son saldırıyla bu rakamın giderek arttığını belirten Connolly, insani yardımın şart olduğunu vurguladı. İnsani yardımın yanısıra, askeri anlamda da yardıma ihtiyaç bulunduğunu kaydeden  Connolly, IÞİD'in ele geçirdiği Kürt köylerinden geri çekilmesini sağlamak için Peşmerge'ye de yardım edilmesi gerektiğini bildirdi.

KÜRTLER'İN IÞİD'E KARÞI KOALİSYONDAKİ ROLÜ

Kürtler'in IÞİD'e karşı oluşturulan uluslararası koalisyondaki yeri ve Suriye'de oynayabilecekleri rol konusuna da değinen Connolly, Temsilciler Meclisi'nden geçen ve Suriye muhalefetine silah ve eğitim sağlayacak olan yarım milyar dolarlık planı hatırlattı ve bu plan doğrultusunda hareket edileceğini söyledi.

Bölgedeki koşullar nedeniyle planın kusursuz olmadığına dikkati çeken Temsilciler Meclisi üyesi Connolly, muhalif güçlere sağlanacak olan silahların yanlış kişi ve grupların ellerine geçmesinden son derece büyük kaygı duyduğunu da belirtti. Silahlandırma konusunda sorunlar yaşanabileceğini de kaydeden  Virginia Demokrat milletvekili Connolly, bu potansiyel sorunların tam anlamıyla bir çaresi olmadığını söyledi.

"TÜRKİYE İKİLİ OYNUYOR''

Gerry Connolly, IÞİD konusunda ikili oynadığını öne sürdüğü Türkiye'nin NATO üyesi ve Amerika'nın müttefiki olarak bölgede önemli bir rol  üstlenmesi gerektiğini, ancak buarada petrol karaborsasına göz yumarak IÞİD'e dolaylı olarak finansal destek sağladığını belirtti.

Dışişleri Bakanı John Kerry'nin Türkiye'ye yaptığı ziyaretin amacının da bu konuya çözüm bulmak olduğunu söyleyen Connolly, Türkiye'nin ikili oynayamayacağını ve bir karar vermesi gerektiğini belirtti. IÞİD'in Türkiye için de bir tehdit oluşturduğuna dikkati çeken Connolly, Türkiye üzerinden IÞİD'e akan finansal kaynakların kurutulması gerektiğini vurguladı.

SİLAHLAR PKK'NIN ELİNE GEÇER Mİ?

Büyük sorunların yaşandığı, çatışmalarla iç içe olan, zorlu bir bölge ile karşı karşıya olduklarını belirten Connolly, IÞİD tehdidi, Suriye'deki iç savaş ve İsrail – Filistin savaşının yaşandığı bir coğrafyada muhaliflere sağlanacak silahların kimin eline geçeceğini kontrol etmenin zor olduğunu söyledi.   

Milletvekili Gerry Connolly, Türkiye'nin bölgedeki dengeleri ve iç güvenliğini koruma adına izlediği siyasetin yanlış olmadığını, ancak bölgede yaşanan gelişmelerin Türkiye'yi olumsuz yönde etkileyebileceğini söyledi. Türk Dostluk Grubu Eş Başkanı Gerry Connolly, bu nedenle amaçlarının Türkiye ile birlikte çalışarak, IÞİD'i besleyen finansal kaynakları kurutmak olduğunu bildirdi.

Türkiye'nin bu konudaki kaygılarını anlayışla karşıladıklarını söyleyen Connelly, ancak şu anda önceliğin bölgedeki tehditle mücadele odaklı olduğuna dikkati çekti.

'İRAN'LA IÞİD'E KARÞI ORTAKLIK OLMAZ'

İran'ın finansal ve askeri açıdan şu ana kadar görülmüş en güçlü Sünni kökenli, barbar bir terörist grubun varlığından memnun olamayacağını belirten Connolly, yakın zamanda bu konuda Amerika'yla İran arasında bir ortaklık olasılığı görmediğini belirtti.

Irak'ta yaşanan sorunların eski başbakan Maliki döneminde başladığını söyleyen Connolly, daha güçlü bir Irak görmek istediklerini ancak şu andaki durum nedeniyle bunun pek mümkün olmadığını ve bu yüzden doğrudan Kuzey Irak Bölgesel Kürt yönetimiyle çalıştıklarını bildirdi. 

http://www.ulusalpost.com/abd-turkiye-isid-konusunda-ikili-oynuyor-26799h.htm

Bugün televizyonda Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı erdoğanın konuşması hakkında mantıklı şeyler söyledi. Erdoğan Suriye'de önceliğimiz uçuşa kapalı hava sahası demiş. Demirtaş, "bütün dünya ışide karşı birleşirken hava sahasını kime kapatmaktan bahsediyorsunuz? Işid'in elide uçak mı var?

Gerçekten de bütün dünya Işid'e karşı birleşirken, Cumhurbaşkanının halen Esad ile uğraşıyor olması tuhaf. Ya gerçekten takıntılı, ya da olup bitenden haberi yok. Suriye'de tamppon bölge  ve uçuşa yasak hava sahası oluşturmanın Işid zulmune maruz kalan Türkmenler ve diğer insanlara ne gibi faydası olacağını anlayabilmiş değilim.

Bu başlık altında Işid konusunda Türkiye'nin mutlaka adım atması gerektiğini, Türkmenlerin güvenliğinin sağlanması gerektiğini, Pkknın mevcut durumdan güçlenerek çıkacağını defalarca dile getirmiştik. Bazı arkadaşlar Işid'in pkk ile savaştığı için desteklenmesi görüşündeydiler. Ancak Işid sadece pkk ile savaşıyor olsaydı zaten bugün kimse Işid'e hava saldırısı düzenliyor olmazdı. Ancak binlerce masum insanın katledilmesine, yüzbinlercesinin yaşadıkları yerleri terke etmelerine neden olan örgüt, önüne gelene tehditler savurup dengesiz eylemleri nedeniyle son derece tehlikeli aşırı uçlarda insanların oluşturduğu bir topluluk. Türkiye bu konuda da malesef çuvalladı. Aylar öncesinden uyardığımız gibi artık dünyanın her yerinden Kuzey Irak'daki peşmergelerle birlikte Pkk teröristlerine de silah ve cephane yağıyor. Ve pkknın elebaşları Türkiye'nin Işid'e destek verdiklerini öne sürerek çözüm sürecinin bittiğini, silahlı eylemlerin başlayacağını duyuyorlar artık. Özellikle son yıllarda siyasi olarak ülkemizin Güneydoğusunda çözüm süreci saçmalığı nedeniyle oldukça güçlenen pkk istediği her an kitlesel isyanlar çıkarabilir. Bunu yapabileceklerini zaten bugünlerde yaptıkları eylemlerle açık bir şekilde gösteriyorlar.

Ve ne yazık ki ülkemizi yönetenler halen Suriye'de uçuşa kapalı hava sahası oluşturmayı düşünüyor...

Uçuşa yasak bölge uygulaması bir anlamıyla; Suriye havadan istihbarat toplamasın, topladığı bilgileri kullanmasın anlamı taşıyor. Erdoğan'ın Esad takıntısının olduğu su götürmez. Zaten Esad demişti ki; Ben kalırsam Erdoğan gider, Erdoğan kalırsa ben giderim''

Yani Esad'ın kalması Erdoğan için varlık sebebi haline geliyor. Onur meselesi yapıyor. Oysaki ülkelerin çıkarların tek tek kişilerin çıkarlarından çok çok daha üstündür. Mukayese kabul etmez. Ancak kişi kendisini her şey olarak görüyorsa; ben demek, ülke demektir, ben olmazsam ülke de olmaz algısı içindeyse bulmacanın parçaları yerli yerine oturuyor. Başkanlık sistemi tartışmasını da buna bağlıyorum.

Aklıma çocukken izlediğimiz çizgi film geliyor. He-Man diyordu ki;gölgelerin gücü adına güç bende artııııııkkkkkk !!! Yani güç zehirlenmesi yaşıyor bana göre. Ancak unutulmamalıdır ki, kontrolsüz güç güç değildir.

İşid den sonra anlaşıldı ki, bir takım İslam yorumları radikallerin elinde insanlık için kabusa dönüşebilmektedir. Bu radikallerle uğraşana kadar Esad'la bir dönem herkes için daha hayırlı olur düşüncesi oluşmaya başladı. Bu durumda kimin endişelenmesi gerektiği ortada değil mi!