Barracuda Sınıfı Denizaltı

Başlatan SKYWOLF, 26 Nisan 2016, 14:44:47

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

O vakit idealab ın denizaltı tasarımını neden kullanmıyoruz tasarım yerli değilmi Mesajı Paylaş
IRK, DİN, DİL, MEZHEP ÖNEMLİ DEĞİLDİR ÖNEMLİ OLAN BU ÜLKE İÇİN YAPTIKLARINDIR

Alıntı yapılan: Raptor44 - 13 Şubat 2019, 14:17:49
O vakit idealab ın denizaltı tasarımını neden kullanmıyoruz tasarım yerli değilmi

İdelab'ın bir denizaltı tasarımı yok. Onlar işin güç ve tahrik bölümünde . Çalışmaları'da devam ediyor . İşin tasarım kısmı stm ve donanma tasarım işiyle uğraşan kısımlarında.


Þu an ilerleme bu durumda.



Þu an teknoparkta çaışmalarına devam ediyorlar. Bu çekirdeği kendi imkanlarıyla yaptılar.(T-625'in çalıştırılan çekirdeği gibi  düşünün.) , test prototipi için ssb'den finansman bekliyorlar ama bürokratik bazı engellere takılıyorlar.



Güncel vaatleri bu. Buda type-214 sınıfı 4x1MW'luk bir modül için . Yakın zamanda bir başka forumda bayağı açıklamalar yaptılar. Bu 15.000 km'yi batık halde gidebileceğinden bahsediyorlar. Resimde de 1200 metre derinliklerden bahsediyor. En yakın rakibi ne kadar gelşmiş olduğuyla övünülen Type-212 denizaltısı daha inememiş ama teorik olarak özel bir konfigürasyonla 700 metrelere inebileceği iddia ediliyor.

Batık halde 15.000 km iddialarını bir kenara koyalım. Ama geliştirdikleri sistem Fransız mesma'dan 3 kata yakın daha gelişmiş. Eğer milden de bu sistemi shortfin barracuda konfigürasyonu gibi 4 bin ton 2x7mw'lık bir düzende kullanırsak ortaya çıkacak denizaltı çok etkili bir denizaltı olacaktır.


Umarım gerekli desteği alırlar. Mesajı Paylaş
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Alıntı yapılan: BATTLESTAR - 13 Şubat 2019, 15:29:06
Alıntı yapılan: Raptor44 - 13 Şubat 2019, 14:17:49
O vakit idealab ın denizaltı tasarımını neden kullanmıyoruz tasarım yerli değilmi

İdelab'ın bir denizaltı tasarımı yok. Onlar işin güç ve tahrik bölümünde . Çalışmaları'da devam ediyor . İşin tasarım kısmı stm ve donanma tasarım işiyle uğraşan kısımlarında.


Þu an ilerleme bu durumda.



Þu an teknoparkta çaışmalarına devam ediyorlar. Bu çekirdeği kendi imkanlarıyla yaptılar.(T-625'in çalıştırılan çekirdeği gibi  düşünün.) , test prototipi için ssb'den finansman bekliyorlar ama bürokratik bazı engellere takılıyorlar.



Güncel vaatleri bu. Buda type-214 sınıfı 4x1MW'luk bir modül için . Yakın zamanda bir başka forumda bayağı açıklamalar yaptılar. Bu 15.000 km'yi batık halde gidebileceğinden bahsediyorlar. Resimde de 1200 metre derinliklerden bahsediyor. En yakın rakibi ne kadar gelşmiş olduğuyla övünülen Type-212 denizaltısı daha inememiş ama teorik olarak özel bir konfigürasyonla 700 metrelere inebileceği iddia ediliyor.

Batık halde 15.000 km iddialarını bir kenara koyalım. Ama geliştirdikleri sistem Fransız mesma'dan 3 kata yakın daha gelişmiş. Eğer milden de bu sistemi shortfin barracuda konfigürasyonu gibi 4 bin ton 2x7mw'lık bir düzende kullanırsak ortaya çıkacak denizaltı çok etkili bir denizaltı olacaktır.


Umarım gerekli desteği alırlar.
Böyle bir projemiz madem var dediklerine göre de fetö temizlendi ya hani bu bürokratik engellemeleri kim çıkartıyor bu arada bende karıştırdım STM ile idealabı STM nın halı hazırda denizaltı tasarımları var diye biliyorum donanma komutanlığı tersanesinin milden projesinde son durum nedir bilen var mı eğer proje tasarlanması ise STM nın projesi dikkate alınıyor mu Mesajı Paylaş
IRK, DİN, DİL, MEZHEP ÖNEMLİ DEĞİLDİR ÖNEMLİ OLAN BU ÜLKE İÇİN YAPTIKLARINDIR

Alıntı yapılan: Raptor44 - 13 Şubat 2019, 15:39:01
Böyle bir projemiz madem var dediklerine göre de fetö temizlendi ya hani bu bürokratik engellemeleri kim çıkartıyor bu arada bende karıştırdım STM ile idealabı STM nın halı hazırda denizaltı tasarımları var diye biliyorum donanma komutanlığı tersanesinin milden projesinde son durum nedir bilen var mı eğer proje tasarlanması ise STM nın projesi dikkate alınıyor mu

Valla nasıl bürokratik engellere takılıyorlar bilmiyorum. Belki Milden için daha orta vadede planlar olduğundan bütçeden bu projeye pay ayırmayı erteliyor olabilirler.

Diğer yandan Milden ve Stm'nin Ts-1700 projesini karıştırmayalım. Ts-1700 Type-214 sınıfı ve ondan biraz daha performanslı ona rakip bir aip olacak.

Milden ise büyük ihtimal bu sınıftan çok daha ağır çok daha kapasiteli Type-216, Shortfin Barracuda klasmanında bir denizaltı olacak. Amma tam olarak tonajı 3 bin mi 4 bin mi 2.500 mü , tahriği nükleer mi , aip mi , vls taşıyacak mı taşımayacak mı bunlar belli değil.

Milden ;



Stm Ts-1700



Milden'in sdv vs. taşıyan ağır bir denizaltı olduğu çok belli. Böyle bir denizaltıda da ya nükleer tahrik kullanırsınız yada idelab'ınki gibi bir aip sistemine ihtiyaç vardır.

Ha hangisi ne kadar üretilecek o tamamıyla kuvvetin envanter planlamasına bağlı bir durum. Kuvvet der ki 6 aip yeterli ben uzun menzilli 8 veya daha fazla denizaltı istiyorum. Stm yapılmaz. Ama derse ki ben bir 4 adet daha aip istiyorum daha sonra da 4+ adet açık deniz filosu için milden istiyorum derse işte o zaman Stm ts-1700 yapılır.

Eğer stm ts-1700 idealab'daki tahrik sistemi değerlendirilerek yapılırsa çok büyük ihracat rakamlarına imza atar.Bu kendi düşüncem. Mesajı Paylaş
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Büyük düşünebilen ve herşeyin iyisine sahip olan  silahlı kuvetlerimizin olması  hepsimizin dileği ve ortak isteği olmakle birlikte bir de realite mevcut.

Realite derken kastım şu, Türkiyemizin coğrafi konumu ,ekonomik durumu,çevresel risk faktörleri Avusturalya ile 1-1 örtüşmemekte. Avusturalya bir okyanus ülkesi, Türkiye nin öncelikli koruma altında tutması gereken denizler ,Akdeniz ,Ege,karadeniz  yani daha sığ denizler. Avusturalyanın  çevresel risk faktörü oldukça düşük ,Türkiyemizin risk faktörü yüksek özellikle Akdeniz ve Ege. Avusturalyanın Kişi başı ekonomik gücü ve Türkiyemizin  kişi başina düsen ekonomik güçleri arasında büyük fark mevcut. Hali ile Savunma ayrılmış olan bütçemizin büyük bir kısmı devam etmekte olan operasyonlara , geriye kalan küçük kısmı ile ancak gerçek yatırımlara ayrılmakta . Kısıtlı yatırım bütçemizi de hemen hemen her alanda öncelikli olan birçok değisik ebattaki projelere aktarmaktayız. (Buraya kadar yazdıklarımı zaten sizler de biliyordunuz ama bir hatırlatmak istedim )

Avusturalya peki niye ihalede istenilen şartların çok üzerinde olan ,rakiplerini en pahalısı , denmemiş teknolojiyi tercih etti buna bakmak lazım?
Avusturalyanın risk altında olmadığı için önerilen teknolojinin hazır olmasını rahatlıkle bekleyebilir.
Avusturalya Okyanus ülkesi ve ABD nin bir ileri karakolu olduğu için daha uzun soluklu ve daha iri denizaltı kullanımıda sıkıntı olmaz bilakis avantaj sağlar.
Avusturalyada  ihale kazanan firma yaklaşık 3000 kişiye iş alanı sağlayacağı tahüdünde bulunduğu gibi teknoloji transferi sözkonusu.
Avusturalya Baracuda denizaltısını seçmekle  mevcut denizaltı ekolunden vazgecerek fransız ekolune gecmeye karar kıldı.
Anlaşmada belirtilen fiyat kapasamında denizaltı + R&D  fiyatı dahil onun için fiyat yüksek.

Türkiyemize gelince  yatırım bütçesindeki denizaltı kısmı hayli kısıtlı.
Alman ekolunu kullanmaktayız . Değisik bir ekole geçmemiz zaman ve ek masraf gerektirir ''Ör bakım + donnım fabrikalarımız mevcut ekole göre üretim yapmakta''
Denenememiş bir sistem üzerine karar kılarak harcayacak fazla zamanımız yok.
Türkiyemizin yurt savunması öncelikli olarak daha sığ sular olan Akdeniz ve Egede oluşmakta , ilerde başka denizlerde gerek bayrak göstermek veya olası ileri karakol için daha soluklu ve sürattli yeni model deniz altılara da ihtiyacımız olacağı aşıkar . Onları da mevcut deneyimimiz + haelen yürütülmekte olan projeden edinilecek tecrübenin üzerine eklemekle bir sonraki modeli de yerli olarak geliştirme imkanımız olacğı kanısındayım.






  Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: metin62 - 13 Şubat 2019, 17:21:45
Büyük düşünebilen ve herşeyin iyisine sahip olan  silahlı kuvetlerimizin olması  hepsimizin dileği ve ortak isteği olmakle birlikte bir de realite mevcut.

Realite derken kastım şu, Türkiyemizin coğrafi konumu ,ekonomik durumu,çevresel risk faktörleri Avusturalya ile 1-1 örtüşmemekte. Avusturalya bir okyanus ülkesi, Türkiye nin öncelikli koruma altında tutması gereken denizler ,Akdeniz ,Ege,karadeniz  yani daha sığ denizler. Avusturalyanın  çevresel risk faktörü oldukça düşük ,Türkiyemizin risk faktörü yüksek özellikle Akdeniz ve Ege. Avusturalyanın Kişi başı ekonomik gücü ve Türkiyemizin  kişi başina düsen ekonomik güçleri arasında büyük fark mevcut. Hali ile Savunma ayrılmış olan bütçemizin büyük bir kısmı devam etmekte olan operasyonlara , geriye kalan küçük kısmı ile ancak gerçek yatırımlara ayrılmakta . Kısıtlı yatırım bütçemizi de hemen hemen her alanda öncelikli olan birçok değisik ebattaki projelere aktarmaktayız. (Buraya kadar yazdıklarımı zaten sizler de biliyordunuz ama bir hatırlatmak istedim )

Avusturalya peki niye ihalede istenilen şartların çok üzerinde olan ,rakiplerini en pahalısı , denmemiş teknolojiyi tercih etti buna bakmak lazım?
Avusturalyanın risk altında olmadığı için önerilen teknolojinin hazır olmasını rahatlıkle bekleyebilir.
Avusturalya Okyanus ülkesi ve ABD nin bir ileri karakolu olduğu için daha uzun soluklu ve daha iri denizaltı kullanımıda sıkıntı olmaz bilakis avantaj sağlar.
Avusturalyada  ihale kazanan firma yaklaşık 3000 kişiye iş alanı sağlayacağı tahüdünde bulunduğu gibi teknoloji transferi sözkonusu.
Avusturalya Baracuda denizaltısını seçmekle  mevcut denizaltı ekolunden vazgecerek fransız ekolune gecmeye karar kıldı.
Anlaşmada belirtilen fiyat kapasamında denizaltı + R&D  fiyatı dahil onun için fiyat yüksek.

Türkiyemize gelince  yatırım bütçesindeki denizaltı kısmı hayli kısıtlı.
Alman ekolunu kullanmaktayız . Değisik bir ekole geçmemiz zaman ve ek masraf gerektirir ''Ör bakım + donnım fabrikalarımız mevcut ekole göre üretim yapmakta''
Denenememiş bir sistem üzerine karar kılarak harcayacak fazla zamanımız yok.
Türkiyemizin yurt savunması öncelikli olarak daha sığ sular olan Akdeniz ve Egede oluşmakta , ilerde başka denizlerde gerek bayrak göstermek veya olası ileri karakol için daha soluklu ve sürattli yeni model deniz altılara da ihtiyacımız olacağı aşıkar . Onları da mevcut deneyimimiz + haelen yürütülmekte olan projeden edinilecek tecrübenin üzerine eklemekle bir sonraki modeli de yerli olarak geliştirme imkanımız olacğı kanısındayım.

Metin62 kardeşim seninde kendine göre bazı donelerin var . Ben bazılarında katılıyorum sana. Yanlız Türkiyenin natonun en büyük 2. ordusu olduğunu ve avrupanın en büyük dünyanın en büyük ilk 4 denizaltı kuvvetinden(reislerle birlikte nerdeyse aynı sayıdaki japonya ve hindistanla cep denizaltıcı iran ve Koreyi saymazsak) birisi olduğunu bilelim. Çok sağlam ve tartışılmaz bir denizaltı doktrini ve geleneğimiz olduğu kesin.

Diğer yandan denizaltı maliyetleri bir kenara Avustralyanın donanma yenileme projelerinin toplam maliyeti 99.6 milyar Avusturya doları veya 70-75 milyar Amerikan doları. Bizim tf-2000, tf-100, İ sınıfı, Milgem, Lhd, Mil-den bunların toplam bedeli 20-25 milyar Amerikan Dolarını buluyor. Nerdeyse 3 katı.

Onun dışında Okyanus- İç deniz mevzusu konusunda biz iç deniz ülkesi olsak da genişleyen dış siyasal etki alanımız ve buna sudan, katar, somalideki deniz üslerimiz eklenince bizim her halükarda okynuslarda da seyreden bir donanmaya ihtiyacımız var. Onuda geçtim ülkemiz şu an kızıldeniz ve basra körfezinden gelebilecek her tomahawk saldırısına açık başkente kadar menzilde. Acil bir durumda mısır süveyş kanalını açmazsa hiçbirşey yapamayız ki şu an mısır baş düşmanımız konumunda. O yüzden bu konuda sınır dışı üslerimiz özellikle somali, katar, sudan çok önemli . O üslerde devamlı boy göstermek için uzun menzilli bir donanmaya ihtiyacımız var.

Onuda geçtim hiçbiri olmasın. SSBN dediğimiz nükleer tahrikli nükleer seyir/balistik füze atabilen denizaltılar ülkelerin en tehlikeli silahıdır ve dış bağımsızlık garantisidir. Keza siz bir ülkeyi dümdüz etsenizde onun denize açılmış bir ssbn'i bir hata iki hafta bir y sonra birden arka bahçenizden çıkar ve size nükleer'i çakabilir. Korku hiçbir zaman bitmez. Bizde nükleer tahrikli yapmasakta en uzaktaki dış siyaset rakibimiz amerikaya gidip nükleer başlık taşıyabilecek bir gezgin füzesi atabilecek bir denizaltımız olursa bizim dış siyasi baskılara karşı dayanımımız artar. Elimiz ve tehditkarlığımız artar. İran bile s-300 sistemleri yüzünden işgali masa üstünde kaldığı bir ortamda hele.

O yüzden bize lazım. Mesajı Paylaş
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Sadece bize lazım olup olmaması değil bence önemi. Aynı zamanda hem stratejik bir silah, hem de ciddi bir ticari ürün. Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Sn Battlestar bakış açınız yanlış diyemem çunkü doğru. :)

Aramızdaki flue alan şurası olabilirmi?
Ordumuz büyük ama ayırabildiğimiz bütçe kısıtlı olduğundan uygulanabilir alternatifler şunlar.
Ordunun öncelikli projelerine bütcenin büyük kısmı ayrılmalı .
Ordunun tüm projelerine bütçeden eş oranda tahsisat ayrılmalı . ''Bu da pek mantıklı gelmiyor''

Mantıklı olan öncelikli projelerin daha yüklü pay alırken diğer projelerin daha az alması  .
İşte buradaki ince cizgiden bahsediyorum hangi proje daha acil olduğunu nasıl tanımlayacağız ?
Aciliyet kriteri ne ?  ''ihtiyaç + Risk ise burada da anlaştık. :)
Risk tanımını nasıl yapacağız ? Yakın savunma zafiyeti /eksikliğimi mi öncelikli , yoksa uzak savunma zafiyeti /eksikliğimi  mı?

Bunun cevabına emin değilim ama mevcut şartlar altında yakın savunmamız da oluşacak rislin daha yüksek olduğu kanısındayım.
yakın savunma derken komsularımız veya fazla uzaklarda bulunmayan hasımlarımızın oluşturduğu risklerden bahsediyorum.
Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: SKYWOLF - 13 Şubat 2019, 22:56:48
Sadece bize lazım olup olmaması değil bence önemi. Aynı zamanda hem stratejik bir silah, hem de ciddi bir ticari ürün.

Sizinle de mutabıkım Sayın Skywolf , ( Bu akşam herkesle dostum)

Ama yapmayalım demiyorum , kaynak yetersiz diyorum , ne devletin ne de özel sektörün tüm projeleri destekleyecek parası yok  şu anda inşallah bir gün olur ve bizlerde bol yatırım yapabiliriz. Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: BATTLESTAR - 13 Şubat 2019, 20:42:08
Alıntı yapılan: metin62 - 13 Şubat 2019, 17:21:45
Büyük düşünebilen ve herşeyin iyisine sahip olan  silahlı kuvetlerimizin olması  hepsimizin dileği ve ortak isteği olmakle birlikte bir de realite mevcut.

Realite derken kastım şu, Türkiyemizin coğrafi konumu ,ekonomik durumu,çevresel risk faktörleri Avusturalya ile 1-1 örtüşmemekte. Avusturalya bir okyanus ülkesi, Türkiye nin öncelikli koruma altında tutması gereken denizler ,Akdeniz ,Ege,karadeniz  yani daha sığ denizler. Avusturalyanın  çevresel risk faktörü oldukça düşük ,Türkiyemizin risk faktörü yüksek özellikle Akdeniz ve Ege. Avusturalyanın Kişi başı ekonomik gücü ve Türkiyemizin  kişi başina düsen ekonomik güçleri arasında büyük fark mevcut. Hali ile Savunma ayrılmış olan bütçemizin büyük bir kısmı devam etmekte olan operasyonlara , geriye kalan küçük kısmı ile ancak gerçek yatırımlara ayrılmakta . Kısıtlı yatırım bütçemizi de hemen hemen her alanda öncelikli olan birçok değisik ebattaki projelere aktarmaktayız. (Buraya kadar yazdıklarımı zaten sizler de biliyordunuz ama bir hatırlatmak istedim )

Avusturalya peki niye ihalede istenilen şartların çok üzerinde olan ,rakiplerini en pahalısı , denmemiş teknolojiyi tercih etti buna bakmak lazım?
Avusturalyanın risk altında olmadığı için önerilen teknolojinin hazır olmasını rahatlıkle bekleyebilir.
Avusturalya Okyanus ülkesi ve ABD nin bir ileri karakolu olduğu için daha uzun soluklu ve daha iri denizaltı kullanımıda sıkıntı olmaz bilakis avantaj sağlar.
Avusturalyada  ihale kazanan firma yaklaşık 3000 kişiye iş alanı sağlayacağı tahüdünde bulunduğu gibi teknoloji transferi sözkonusu.
Avusturalya Baracuda denizaltısını seçmekle  mevcut denizaltı ekolunden vazgecerek fransız ekolune gecmeye karar kıldı.
Anlaşmada belirtilen fiyat kapasamında denizaltı + R&D  fiyatı dahil onun için fiyat yüksek.

Türkiyemize gelince  yatırım bütçesindeki denizaltı kısmı hayli kısıtlı.
Alman ekolunu kullanmaktayız . Değisik bir ekole geçmemiz zaman ve ek masraf gerektirir ''Ör bakım + donnım fabrikalarımız mevcut ekole göre üretim yapmakta''
Denenememiş bir sistem üzerine karar kılarak harcayacak fazla zamanımız yok.
Türkiyemizin yurt savunması öncelikli olarak daha sığ sular olan Akdeniz ve Egede oluşmakta , ilerde başka denizlerde gerek bayrak göstermek veya olası ileri karakol için daha soluklu ve sürattli yeni model deniz altılara da ihtiyacımız olacağı aşıkar . Onları da mevcut deneyimimiz + haelen yürütülmekte olan projeden edinilecek tecrübenin üzerine eklemekle bir sonraki modeli de yerli olarak geliştirme imkanımız olacğı kanısındayım.

Metin62 kardeşim seninde kendine göre bazı donelerin var . Ben bazılarında katılıyorum sana. Yanlız Türkiyenin natonun en büyük 2. ordusu olduğunu ve avrupanın en büyük dünyanın en büyük ilk 4 denizaltı kuvvetinden(reislerle birlikte nerdeyse aynı sayıdaki japonya ve hindistanla cep denizaltıcı iran ve Koreyi saymazsak) birisi olduğunu bilelim. Çok sağlam ve tartışılmaz bir denizaltı doktrini ve geleneğimiz olduğu kesin.

Diğer yandan denizaltı maliyetleri bir kenara Avustralyanın donanma yenileme projelerinin toplam maliyeti 99.6 milyar Avusturya doları veya 70-75 milyar Amerikan doları. Bizim tf-2000, tf-100, İ sınıfı, Milgem, Lhd, Mil-den bunların toplam bedeli 20-25 milyar Amerikan Dolarını buluyor. Nerdeyse 3 katı.

Onun dışında Okyanus- İç deniz mevzusu konusunda biz iç deniz ülkesi olsak da genişleyen dış siyasal etki alanımız ve buna sudan, katar, somalideki deniz üslerimiz eklenince bizim her halükarda okynuslarda da seyreden bir donanmaya ihtiyacımız var. Onuda geçtim ülkemiz şu an kızıldeniz ve basra körfezinden gelebilecek her tomahawk saldırısına açık başkente kadar menzilde. Acil bir durumda mısır süveyş kanalını açmazsa hiçbirşey yapamayız ki şu an mısır baş düşmanımız konumunda. O yüzden bu konuda sınır dışı üslerimiz özellikle somali, katar, sudan çok önemli . O üslerde devamlı boy göstermek için uzun menzilli bir donanmaya ihtiyacımız var.

Onuda geçtim hiçbiri olmasın. SSBN dediğimiz nükleer tahrikli nükleer seyir/balistik füze atabilen denizaltılar ülkelerin en tehlikeli silahıdır ve dış bağımsızlık garantisidir. Keza siz bir ülkeyi dümdüz etsenizde onun denize açılmış bir ssbn'i bir hata iki hafta bir y sonra birden arka bahçenizden çıkar ve size nükleer'i çakabilir. Korku hiçbir zaman bitmez. Bizde nükleer tahrikli yapmasakta en uzaktaki dış siyaset rakibimiz amerikaya gidip nükleer başlık taşıyabilecek bir gezgin füzesi atabilecek bir denizaltımız olursa bizim dış siyasi baskılara karşı dayanımımız artar. Elimiz ve tehditkarlığımız artar. İran bile s-300 sistemleri yüzünden işgali masa üstünde kaldığı bir ortamda hele.

O yüzden bize lazım.
Battlestar bizim beyinler arasında telepatik bir bağ olabilir mi ikidir yazıcam bir şeyler senin yazını okuyorum diyorum yazmama gerek kalmadı demek istediğim yazılmış bile zaten  ;) Metin 62 haklı sebeplerin var doğru ama genişlemek ve modernleşmesi  zorunda olan bir donanmaya ve hava kuvvetlerine ihtiyacımız var kara kuvvetleri modernize olsa yeter bunun içinde gelişmiş denizaltı ve su üstü platformlara ihtiyacımız var hatta bana kalsa insansız denizaltılara yönelik bir proje başlatabiliriz ama bu denizaltılar nükleer tahrik sistemine veya normal tahrik sistemlerine  sahip olabilecek ve gezgin tarzı füzeler ile saldırı kabiliyeti arttırılmış platformlar olabilir hem daha küçük olabilir hemde daha uzun mezillere sahip olabilir dizel motorlu olanları tabi daha fazla silah taşıyabileceği gerçeğide yanına ekleniyor :) Mesajı Paylaş
IRK, DİN, DİL, MEZHEP ÖNEMLİ DEĞİLDİR ÖNEMLİ OLAN BU ÜLKE İÇİN YAPTIKLARINDIR


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz