FETÖ

Başlatan EfsaneANKA, 15 Temmuz 2016, 23:50:23

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Düğünde şahitken Akın Öztürk gitmemiş
Abdulkadir SELVİ23 Temmuz 2016 - 07:36Son Güncelleme : 23 Temmuz 2016 - 07:48
Düğünde şahitken Akın Öztürk gitmemiş



Hava Kuvvetleri 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gece İstanbul'da Eskişehir Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Mehmet Þanver'in kızının düğünündeydi.

Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Abidin Ünal ile Þanver Paşa darbeciler tarafından düğünde derdest edilmişlerdi. İleride Hava Kuvvetleri Komutanı olacak gözüyle bakılan Þanver Paşa'nın kızının düğününde bir tek Akın Öztürk Paşa yoktu. Akın Öztürk'ün o gece düğüne gitmek yerine darbeye iştirak etmesi ise şaşkınlıkla karşılanmıştı.

ÞAHİTKEN GİTMEMİÞ

Darbenin lideri olarak gösterilen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Akın Öztürk hakkında da çarpıcı bilgiler ortaya çıktı. Akın Öztürk'ün o düğünde nikâh şahitlerinden biri olduğu ortaya çıktı. Düğüne katılacağı ve kız tarafının şahidi olarak nikâh masasında yer alacağını bildiren Akın Öztürk, öğle saatlerinde Þanver Paşa'yı arayıp nikâha katılamayacağını bildiriyor. İstanbul'daki nikâh yerine Akıncı Üssü'ne geçmek suretiyle darbeye karışan Akın Öztürk'le ilgili ilginç nokta sadece bu değil. 24 Temmuz tarihine kadar izinli olan ve tatilini geçirmek üzere İzmir Gümüldür'de bulunan Öztürk Paşa, tatilini yarıda keserek 15 Temmuz Cuma günü İzmir'den Ankara'ya geçerek en yüksek rütbeli general olarak darbeye katılıyor.

http://www.hurriyet.com.tr/dugunde-sahitken-akin-ozturk-gitmemis-40164809?utm_source=email&utm_medium=newsletter&utm_channel=Mail&utm_content=manset_gorsel Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Er 'darbeci' olduğunu markette öğrendi
Hürriyet Haber23 Temmuz 2016 - 09:49Son Güncelleme : 23 Temmuz 2016 - 10:17
Er 'darbeci' olduğunu markette öğrendi



Darbecilerin tatbikat diye kandırdığı erlerden biri marketten su alırken televizyonda söylenenleri görünce şok oldu.

Darbeciler tarafından 15 Temmuz gecesi ''tatbikat var' deyip yataklarından kaldırılıp tanklarla İstanbul Valiliği'ne götürülen erler, darbe girişimini marketteki televizyondan öğrendi.

aHaber'de yayınlanan görüntülerde su almak için markete giren bir asker televizyonda söylenenleri görünce şok oldu. Þaşkınlığı yüzünden okunan er, bir süre televizyonda söylenenleri dinledikten sonra gözyaşları içinde darbecilerin safından vatandaşın yanına geçip bayrağı öptü.

http://www.hurriyet.com.tr/er-darbeci-oldugunu-markette-ogrendi-40164950 Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

81 ile resmi yazı... Suikast alarmı
Hürriyet Haber23 Temmuz 2016 - 09:59Son Güncelleme : 23 Temmuz 2016 - 10:06
81 ile resmi yazı... Suikast alarmı



15 Temmuz'daki darbe girişiminden 3 gün sonra Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 81 ildeki Emniyet birimlerine gönderilen gizli ibareli bilgi notunda "HDP'lilere yönelik suikast girişimi olabilir" uyarısı yapıldı.

Suikast korkusu 15 Temmuz'daki kanlı darbe girişiminden 3 gün sonra 81 ilde Emniyet birimlerinin HDP'lilere yönelik suikast girişimine karşı uyarıldığı ortaya çıktı. Cumhuriyet'ten Zehra Özdilek'in haberine göre, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, 81 ilin Emniyet Müdürlüğü'ne 18 Temmuz 2016 tarihinde gönderdiği 'gizli' ibareli bilgi notunda PKK lideri Abdullah Öcalan'ın kaldığı İmralı Cezaevi'nin "cemaat yapılanmasına bağlı kişilerce askeri amaçlı ve donanımlı hava 81 ile resmi yazı... Suikast alarmı
araçlarıyla tahrip edilmesinin planlandığı" bilgisine de yer verildi. Bilgi notunda HDP milletvekilleri ile yöneticilerine yönelik herhangi bir saldırı gerçekleşmesi halinde "darbe girişimine karşı sokağa dökülen yurttaşlar ile PKK/ KCK'ye yakın kişilerin karşı karşıya gelebileceği" ülke genelinde karşıt grupların çatışmalarının kaos ortamı yaratacağı uyarısı yapıldı.

DARBE GECESİ GÜVENLİK ALARMI

Darbecilerin 15 Temmuz'daki kanlı girişiminin ardından İmralı'yla ilgili çok sayıda iddia gündeme gelmişti. Darbe girişimi soruşturması kapsamında Kazlıçeşme'de yakalanan 12 albayın, Zeytinburnu'ndan zodyak botlarla donanma gemilerine gitmeyi, oradan da Abdullah Öcalan'ı kaçırmak için İmralı Adası'na ulaşmayı planladıkları iddia edilmişti. Darbe girişiminin gerçekleştirildiği gece İmralı'da da güvenlik alarmı verildi. 15 Temmuz'dan 3 gün sonra ise 81 ilin Emniyet Müdürlüğü'nün hem İmralı için hem de HDP'li milletvekillerine yönelik saldırı girişimlerine yönelik uyarıldığı uyardığı ortaya çıktı.

http://www.hurriyet.com.tr/81-ile-resmi-yazi-suikast-alarmi-40164967 Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

1200 Er Serbest Bırakıldı

Hürriyet Haber23 Temmuz 2016 - 11:07Son Güncelleme : 23 Temmuz 2016 - 11:42
Son dakika haberi: 1200 er hakkında flaş karar

Son dakika haberleri gelmeye devam ediyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak yaptığı açıklamada, darbe suçuna karışmamış 1200 erin serbest bırakıldığını açıkladı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Kodalak, "Halka ateş açmamış, halkın üzerine askeri araç sürmemiş, ne olduğunu bilememiş erleri hızla ayıklayacağız. O hainlerin Ergenekon, Balyoz soruşturmalarında yaptıkları gibi, masum askerleri de tabii ki katmayacağız. Bizim soruşturmamız onlarınkine benzemeyecek. Biz adil davranacağız. Biz devletin savcılarıyız, onlar örgütün hakim, savcıları idi" dedi.

http://www.hurriyet.com.tr/son-dakika-1200-er-serbest-birakildi-40165078 Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Askeri okullarda fetocuların kendileri gibi olmayan öğrencileri nasıl uzaklaştırdıklarını anlatan başka bir örnek daha!

"Eşcinsel ilişkiyle suçlayıp askeri okuldan attılar"

AA23 Temmuz 2016 - 11:43Son Güncelleme : 23 Temmuz 2016 - 12:02

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) baskıları nedeniyle 2011 yılında İstanbul Tuzla'daki Deniz Harp Okulunu bırakan C.K, askeri okullarda da örgütlenen örgüt mensuplarının kendilerinden olmayanları yıpratmak için komplolara başvurduğunu ve iftiralar attığını söyledi.

Eskişehir'de yaşayan C.K, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2003 yılında Heybeliada Deniz Lisesini kazandığını belirterek, okula başladıktan bir süre sonra çok başarılı öğrenciler hakkında linç kampanyalarını gördüklerini ancak ne olduğunu anlamadıklarını kaydetti.

Devre birincisi olan çocuk hakkında hırsızlık iftirası atıldığını ve bu kişinin istifa etmek zorunda bırakıldığını aktaran C.K, şöyle konuştu:

"Bazı öğrenciler hakkında 'cinsel içerikli partilere katılmış, videoları var' diye söylentiler çıktı. Halbuki kimse video görmedi. Bazı başarılı öğrencilerin okula uyuşturucu getirdiği söylendi. Türk Silahlı Kuvvetlerinde üzerinize böyle bir iftira atıldıysa rütbe almanız zorlaşıyor. Temize çıksanız da üzerinizde leke kalıyor. Okul içinde ayakkabın boyasız, saç tıraşın kötü gibi bahanelerle üzerimize baskı kuruldu. Bazı arkadaşlarımızın çantasında onlardan habersiz bırakılan yasak objeler bulundu. Bazı insanların hiç hak etmediği halde linç edildiğini, bazılarının ise parladığını görmeye başladık. Okul birincisi arkadaşımızı sınıfta bıraktıklarını biliyorum. O arkadaşımız yıpratıla yıpratıla istifaya zorlandı."

"İFTİRALARI FETÖ'YE YAKINLIĞIYLA BİLİNEN MEDYADA YAYINLADILAR"

Lisenin ardından İstanbul Tuzla'daki Deniz Harp Okuluna başladığını ve o dönemde Ergenekon davalarının gündemde olduğunu anlatan C.K, "O dönemde bir temizlik harekatı başladı ama bir baktık bize saldırılıyor. Okuldan bir kız arkadaşımla Kadıköy'de el ele yürüdüğümüz ve örgüt evine gittiğimiz iddia edildi. Beni örgüt lideriymişim gibi gösterdiler." dedi.

Resme karşı yatkınlığı bulunduğunu vurgulayan C.K, "Resim yapma bahanesiyle öğrencileri örgüt evine götürüyormuşum gibi lanse ettiler. Bu iftiraları FETÖ'ye yakınlığıyla bilinen internet sitelerinde yayınladılar." ifadelerini kullandı.

C.K, özellikle 2009 yılında çok fazla öğrencinin yıpratıldığını ve okulu bırakmaya zorlandığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bazı komutanların o dönem parlatılan çocuklarla gezmeye başladığını görünce artık iş ayyuka çıkıyordu. Birine ise sözlü saldırdıklarında o kişinin kurtuluşu yoktu. Birinci sınıftaki bir öğrenciye kurmay binbaşı hiçbir şey yapamıyordu. Sonradan söz konusu binbaşının da tehdit edildiğini öğrendik. 2003 yılında okula giren 216 kişiydik bunlardan sadece 30'u mezun oldu. Bunların da çok azı donanmada kaldı. Diğerlerini de başka görevlere verdiler. Bölük komutanı 'kaşının altında gözün var' deyip öğrencileri hapse attırıyordu. Öyle bir örgütleme var ki kime güveneceğimizi bilmiyorduk çünkü yıllar önce yerleşmeye başlamışlar."

FETÖ'nün okulda istemediği öğrencilerle ilgili çok ağır bir yıpratma politikası izlediğini vurgulayan C.K, "Bana okulda uzun süre ceza verdiler. Suçsuz yere hapse attılar. 3. sınıfı bitirdim. Açık deniz eğitimi için Akdeniz turu yapıyoruz. O eğitimi yaparken her şey güzeldi, dönüşte ise çok basit şeylerden savunmamı almaya başladılar. Artık disiplin puanımın da sonuna gelmiştim ve istifa ettim." dedi.

C.K, FETÖ ile bağlantılı maddi durumu iyi olmayan öğrencilerin hafta sonları bazı evlere gidip çok güzel kıyafetlerle paralı şekilde döndüğünü anlattı.
2008-2011 döneminde, kıyımın çok fazla yapıldığını vurgulayan C.K, şunları kaydetti:

"Yasak yayın koyup odasına baskın yaptılar. 'Zekası geri', 'doğru düzgün konuşamaz', 'tehlikelidir' gibi raporlar tutuyorlardı. En parlak öğrencileri eşcinsel ilişkiyle suçlayıp okuldan attılar. Öğrencilerin bilgisayarlarını topladılar. Bazı öğrencilerin bilgisayarlarında pornografik görüntüler olduğu ortaya çıktı. Þans eseri birinin bilgisayarı yeniydi. Tarihleri eskiye alıp görüntü yüklemişler. Çocuk satın alma faturasını gösterdi, bunun doğru olmadığını söyledi. Alay komutanı ise 'bana bir şey olmaz ama sana kötü şeyler olur' diye tehdit etti."

Öğrencilerin evlerine çeşitli CD'ler gönderildiğini ifade eden C.K, "Ailem CD'yi açtığında eşcinsel, pornografik görüntüleri görüyor. 'Sizin çocuklarınız bu durumda' diye mesaj gönderiyorlar. Amaç, aileleri de yıpratıp çocuklarını okuldan almalarını sağlamaktı." diye konuştu.

http://www.hurriyet.com.tr/escinsel-iliskiyle-suclayip-askeri-okuldan-attilar-40165124 Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Danıştay hakiminden sarsıcı itiraflar
AA
23 Temmuz 2016 - 14:57Son Güncelleme : 23 Temmuz 2016 - 15:14
Danıştay hakiminden sarsıcı itiraflar


Darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınıp savcılık sorgusunun adından adli kontrol kararıyla serbest bırakılan Danıştay Tetkik Hakimi Ebubekir Başel, yargı içindeki örgütlenmeye ilişkin önemli itiraflarda bulundu.

Başel, savcılığa verdiği ifadede, Fethullah Gülen cemaatine mensup insanlarla Sivas Selçuk Anadolu Lisesinde tanıştığını, babasının mezar işçisi olduğunu, ailesinin maddi durumunun kötü olduğu için Sivas'ta pansiyonda kaldığını söyledi. Bu pansiyonun devlete ait ve parasız olduğunu dile getiren Başel, bu dönemde ışık evlerine gidip gelmeye başladığını belirterek, "Bu evlerde bizi askeri okullara hazırlıyorlar ve yönlendiriyorlardı. Bu evlerde abi diye hitap ettiğimiz kişiler bulunuyordu. Bu kişiler bizden yaşça büyük üniversite öğrencileriydi. Bu evlere ders çalışmaya gidiyor, bazen de kalıyorduk. O dönem bu evlere gitmek bir ayrıcalıktı. Çok hoşumuza gidiyordu" diye konuştu.

Söz konusu evlerde Fetullah Gülen'in kitaplarını okuduklarını ve bazı kasetlerini dinlediklerini aktaran Başel, şöyle devam etti:  "Ben askeri lise sınavlarına girmedim. Çünkü benim Akdeniz Ateşi hastalığım o dönemde de vardı. Atak geçirdiğim için o sınavlara girememiştim. Anadolu lisesine devam ettim ve 2001'de mezun oldum. Orta üçe kadar bu ışık evlerine devamlı olarak gittim. Ancak daha sonra sigara alışkanlığım olması nedeniyle evlerine gittiğimde benimle ilgilenmediler. Bir daha da çağırmayınca lise bitimine kadar bu evlere gitmedim. Devam ettiğim Sivas Anadolu Lisesinde Fetullah Gülen'e yakın ve sempati duyan çocuklar yoktu. Bu nedenle lise birden sona kadar bu şahıslarla irtibatım olmadı.

2001'e Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandım. Ailemin maddi durumu kötü olduğu için Etimesgut'ta Yunus Emre isimli pansiyonda kalmaya başladım. Bu pansiyon Fetullah Gülen cemaatine yakın kişilerin kurduğu ve devam ettiği bir pansiyondur. Ben üniversite sınavlarına hazırlandığım zaman dershane olarak Sivas'ta bulunan Selçuk Fen Dershanesine devam ettim. Bu dershane de Fethullah Gülen cemaatine yakın bir dershaneydi. Bu dershaneyi burslu olarak kazanmıştım. Ankara Hukuk Fakültesini kazanınca dershane öğretmenleri beni o dönem yeni açılan kendilerine yakın Ankara Etimesgut'ta bulunan Yunus Emre pansiyonuna gönderdi. Daha doğrusu dershane öğretmenimiz beni önce Ankara Beşevler'de bulunan Saitbey yurduna gönderdi. Bu yurdun cemaatin toplama ve dağıtım yurdu olduğunu anladım. Bu yurda bizi dershanedeki biyoloji öğretmenimiz getirmişti. Birlikte Ankara'ya geldik. Benimle birlikte 4 öğrenci daha getirmişti."

'ABİLERİ DAHA SONRA YARGI TEÞKİLATINDA GÖRDÜM'

Saitbey yurdunda görevlilerin maddi durumlarını sorduğunu, kendisinin ayda 70 lira ödeyebilecek durumda olduğunu söylediğini, yurttaki görevlilerin de bunun üzerine kendisini Etimesgut'taki Yunus Emre Pansiyonuna gönderdiğini anlatan Başel, bunun dışında Abidinpaşa'da bulunan Toprak Kale Yurdu ve ışık evlerini bildiğini söyledi.

İlk yıl yurttaki oda arkadaşları arasında değişik siyasi görüşlerden kişilerin bulunduğunu aktaran Başel, "Burası toplanma yeri gibi bir yerdi. Buradaki insanları bir yıl sonra durumlarını değerlendirip evlere gönderiyorlardı. Bu yurtta sadece birinci sınıf öğrencileri kalmaktaydı. Bir yıl sonra bu yurtlarda kalmanız mümkün değildi" diye konuştu.

Yurtta kaldığı bir yıl boyunca Ramazan ve kandil gibi özel günlerde ışık evlerine davet edildiklerini belirten Ebubekir Başel, bu evlerde Fetullah Gülen ve Sait Nursi'nin anlatıldığını belirterek, "Bizim yurttan o dönem Gazi Üniversitesi Coğrafya Öğretmenliği okuyan ismini Murat olarak bildiğim bir kişi sorumluydu. Murat abi bizi Sincan'da bir eve götürüyordu. Gerek kendisi gerekse bu evde kalan abi olarak nitelendirdiğimiz kişiler bize bu dersleri veriyorlardı" dedi.  Abi olarak bilinen kişilerden bir kısmının gerçek ismini kullanmadığını sohbetler sırasında kendilerini başka isimlerle tanıttıklarını gördüğünü ifade eden Başel, şöyle devam etti:  "Abi diye bilinen ve tanıdığım kişileri daha sonra yargı teşkilatında gördüm. O dönem ismini Durmuş olarak duyduğum ve ilk yıl kalmış olduğum pansiyonda kantini işleten şahsın kardeşi olan kişinin daha sonra hakimliğe geçtiğini öğrendim. Gerçek adının Doğan olduğunu öğrendiğim bu kişiyle Ankara Vergi Mahkemesinde hakim olduğum dönemde karşılaştık. Kendisinin adli yargı adayı olduğunu ve eşinin de Fatih Üniversitesinde hemşire olduğunu söylemişti.

Birinci sınıfın sonu olan 2002 yılında ışık evlerine geçtim. Bu ev Sincan'da Lale durağına yakın bir yerdeydi. Apartman dairesinde yaklaşık 6-7 kişi kalıyorduk. Ev imamı diye nitelendirdiğimiz kişiler bizden iaşe bedeli diye para alıyorlardı. İmam diye söylediğimiz ve abi diye hitap ettiğimiz kişi bizimle aynı evde kalıyordu. Bizden bir, iki yaş büyük üniversite öğrencisiydi. Sincan'daki ışık evlerinde genellikle Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim ve Eğitim Fakültelerinde okuyanlar kalıyordu. Bu abi bizi sabah namazına kaldırmadan tutun evin tüm idaresini yapıyordu. Bu evde kimlerin alacağına bölge imamları karar veriyordu. Sincan'daki bu imamın ismini M.K. olarak biliyorum. Kendisi Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde okuyordu. Daha sonra duydum ki bu kişi Avusturya'daki cemaat grubuna dahil olmuş. Yurtta kaldığımız dönemde bu abiler ve bölge imamı bizim hangi evde kalacağımıza karar vermişti. Benim de belirttiğim evde kalacağımı söylediler. Daha sonra yurttan eşyalarımızı alıp bu eve geldik. Bu evin abisi Gazi Teknik ikinci sınıfta okuyan Mustafa olarak bildiğim bir kişiydi."

'ÇETELE TUTULUYORDU'

Söz konusu evlerde kendilerine eğitimler verildiğini aktaran Başel, Fetullah Gülen ve Sait Nursi'nin kitaplarını okuduklarını, bunlara ilişkin CD'leri dinlediklerini, oruç tuttuklarını ve bu etkinliklere ilişkin çetele olarak tabir edilen notların tutulduğunu anlattı.  Başel, "Bu çetelenin amacı, çetelenin yüksek olması halinde size farklı ve üst görevler veriliyordu. Ben bu evde kaldığım sürede evlere gelen askeri liselere hazırlandığını anladığım lise öğrencilerine matematik dersi veriyordum. Benim görevim buydu" dedi.  Ankara Üniversitesinde okurken okul abisini tanımadığını, bunun Sincan'da kalmasından kaynaklandığını ifade eden Başel, şu itiraflarda bulundu:

"Ancak hukuk fakültesine yakın ışık evlerinde kalan arkadaşların abi diye hitap ettiği kişiler olduğunu biliyordum. Benim zamanımdaki kişinin ismini Nadir olarak duymuştum. Bu kişinin de daha sonra hakim olduğunu biliyorum. Ancak ben kendisini bir defa görmüştüm, bir daha görmedim. Bu abiyle benim irtibatım yoktu. Bu abiye bağlı olan arkadaşlarımın isminin halen Adli Yargı Hakimi olan A.P, C.A. ve Başbakanlıkta çalışan M.Ö. olduğunu biliyorum.
Bu kişilerle Ankara Hukuk Fakültesinde aynı sınıfta okuyorduk, kendileriyle arkadaştık. A.P. ile samimi bir arkadaşlığım vardı. Bu üçünün de ışık evlerinde kaldığını biliyordum. A.P, beni fakülteler kısmındaki cemaatin toplantısına bir defa davet etmişti. Ben bu davete gittim. Bu toplantıda cemaate nasıl adam kazandıracağız şeklinde sohbet oldu. Bunun dışında hukuk fakültesinde okuduğum arkadaşlarla sohbet toplantısına gitmiş değilim. Ben sohbetleri Sincan'daki arkadaşlarla yapıyordum.

Evde kaldığımız süre içinde bölge imamı ev imamına bazı notlar gönderiyordu. Bu notlardaki hususları tartışıyorduk. Gündemdeki olayların tartışılması bu notlar arasında yer alıyordu. Altı ayın sonunda cemaatle ilgisi olmadığını bildiğim ortaokul arkadaşım M.K. ve N.A. ile Demetevler'de bir ev tuttuk. N.A, okuyucu grubuna ait bir evde kalıyordu, oradan gelmişti. Bu evlerden ayrılmamın nedeni programların ağırlığından kaynaklanıyor. Örneğin sabah namazına kalktığımız zaman bir daha uyumayacaksınız, tesbihatlara katılacaksınız gibi. Benim manevi yönüm bu kadar güçlü olmadığı için bu programlar bana ağır geliyordu. Bu arkadaşlarla yaklaşık 1 yıl kaldık. Tartışınca bu evi dağıttık. Önce Sivas'a ailemin yanına gittim. Kalacak yerim olmadığı için yurttan daha önce tanıdığım Gazi Üniversitesi öğrencisi Lokman'a durumu anlattım. O da benim tekrar Yunus Emre Pansiyonuna yerleşmemi sağladı. Dördüncü sınıfta da aynı yerde kaldım."

İLK MAAÞIMIZI VERİYORDUK

Bu yurtta kaldığı süre içinde "abi", imam veya bölge imamı veya O3 imamı olarak görevlendirilmediğini, sadece özel günlerde etkinliklere katıldığını aktaran Başel, O3 imamının ne olduğunun sorulması üzerine, bu kişilerin ortaokul öğrencilerini askeri okullara hazırlayanlar olduğunu bildirdi.
Hukuk fakültesini 2005'te bitirdiğini anlatan Başel, "Bu yurtlarda ve evlerde kalan son sınıf öğrencileriyle mülakat yapılırdı. Bu mülakatı yapan şahıs, öğrenciyle konuşur ve bu konuşma sonucu hizmet içinde görevine devam edip etmeyeceği, yurt dışına hicret edip etmeyeceği ya da kamuda çalışıp çalışmayacağı konusunda karar verilirdi. Hizmet içinde görev yapmak isteyenlere bölge imamı veya başka görevler verilirdi. Bu kişilerin hizmetten öğretmen maaşı aldığını bilirim. Ancak maaşı kimin verdiğini bilmiyorum" dedi.

Kendisiyle mülakat yapmaya tanımadığı ve ismini bilmediği bir kişinin geldiğini anlatan Başel, "Mülakatta kendisine savcı olmak istediğimi ve çalışma evlerinde kalmak istediğimi belirttim" diye konuştu.

Başel, şöyle devam etti:  "Bunun üzerine murakıp olarak nitelendirdiğimiz bir kişi geldi ve beni Keçiören Evcil Hayvanlar Parkında bulunan bir daireye götürdü. Gittiğimiz ev dayalı döşeliydi. Bu murakıbın ismi R.K. idi. R.K, bizden önce hakim adayı olarak sınavı kazanan bir kişiydi. Halen İdari Yargıda hakim olduğunu biliyorum. Bu evde benim dışımda hakimlik sınavına çalışan halen adli yargıda hakim olan H.D, Y.Ö, M.K, M.E.T, ile daha sonra hakimlikten istifa eden ve avukatlık yapan Ö.Ö vardı. Ö.Ö'nün bir AK Parti milletvekilinin damadı olduğunu, halen AK Parti'de bir bakanın yanında olduğunu biliyorum. Þu anda cemaatle ilgisi var mı bilmiyorum. O dönem cemaat mensubuydu. Bizim başımızda kimse yoktu. Sabah namazında kalkıyor, gece 12'ye kadar ders çalışırdık. Günde en az 10 saat ders çalışmak mecburiydi. 10 saatten az çalışırsak evden atmayla tehdit ediyorlardı. Bu çalışmayı R.K, takip ediyordu. Haftada bir gün gelir, bizim günlük ders programımıza ve çalışma saatlerini kaydettiğimiz deftere bakardı. R.K, o evde kaldığımız süre içinde bize aylık bir para veriyordu. Bu paranın halen hakim ve savcı olan kişilerden toplanarak getirildiğini biliyordum. Ev kirası ve elektrik, su gibi giderlerin parasını kimin ödediğini bilmiyorum. Bu evin hizmete ait olduğunu biliyorum. Ben de hakimlik stajını kazandıktan sonra ilk maaşımı bu amaçla abi olarak bildiğim İ.A'ya verdim. İ.A, halen idari yargı hakimidir ve dönem arkadaşım olduğu gibi dönem abisidir. İ.A, bana ilk maaşın Fetullah Gülen'e verileceğini ve onun belirleyeceği yere sarf edileceğini söyledi. Diğer kamu kurumlarında çalışanlar için de kuralın bu olduğunu biliyorum. İ.A, parayı elden aldı. Bu paranın bin 175 lira olduğunu hatırlıyorum. Çünkü ilk maaşım buydu ve tümünü verdim. Ben hiçbir zaman abi ve imam olmadığım için bu şekilde para toplamadım ancak abiye iletmek üzere stajyer arkadaşların verdiği parayı alıp abiye teslim etmiş olabilirim."

http://www.hurriyet.com.tr/danistay-hakiminden-sarsici-itiraflar-40165399 Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Silivri'de tutuklu Albay kendini astı

DHA
23 Temmuz 2016 - 17:15Son Güncelleme : 23 Temmuz 2016 - 17:32
Silivri'de tutuklu Albay kendini astı

FETÖ darbe girişiminin ardından tutuklanan, Albay İsmail Çakmak tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde intihar etti.

Alınan bilgiye göre, darbe girişimin ardından İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği tarafından "Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs" suçundan tutuklanan ve Silivri Cezaevine gönderilen İsmail Çakmak'ın bulundu B Blok 25 numaralı odada çağrı butonuna basıldı. Odaya giren yetkililer Çakmak'ın çarşafla kendini merdiven boşluğuna astığını tespit etti.  Sağlık memurları eşliğinde odadan çıkarılan Çakmak'a mahkum kabul bölümünde ilk müdahale yapıldı.  Cezaevine gelen ambulansla hastaneye kaldırılan Çakmak, yapılan tüm müdahalelere karşın hayatını kaybetti.
http://www.hurriyet.com.tr/silivride-tutuklu-yarbay-kendini-asti-40165583 Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Düşük yoğunluklu işkence yapılıyor tutuklulara. Darbe olunca buna biraz fazla tolerans gösterildi hak etme gibi görüntü oluştu ne yapan çekiniyor ne yapılan şaşırıyor ne şahit olan itiraz ediyor.
TV de bile insanları karakolda tekmeliyorlar tokatlıyorlar sırtlarına vuruyorlar. Darbeci generallerin her yeni fotosu biraz daha yara bere içinde. İşkence yapmanın çok masul yolları var. Adamın elini plastik kelepçe ile arkadan iyice sıkarsan onuda iki gün öyle tutarsan elektrik vermekten daha büyük işkencedir ve kimsede adamı niye kelepçeledin demez desede çok sorun edilmez. Bunlar insanların bazılarını intihara sürükleyebilir bir kaç gün sonra kolaylıkla. Mesajı Paylaş
beğen

Bu hükümedi sevinmedigi icin yapilanlara karsi yapilmis harakettir

Fethullah Gülen  ile ilgili oldugunu sanmiyorum   yandas haberde  hep  Fethullah Gülen  ile ilgili

cikiyor  ayakkabi kutusundaki para görüntüleri  ile bu zamana geldik   genelkurmay baskani bile   hapis yatti o  zaman bu hükümet vardi Mesajı Paylaş


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz