Türkiye Ekonomisi

Başlatan BlackHawk89, 06 Nisan 2018, 11:55:11

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Alıntı yapılan: BATTLESTAR - 18 Mart 2019, 12:07:16
Bu aralar SDE think tank kuruluşu yazarlarından öğretim üyesi Erkin Ekrem hocamızla bol bol istişare şansımız oluyor. Kalkınmada ve stratejide çin modelini vs. inceliyoruz.

Ülke ekonomimizin gerçekten doğru bir yöntemde ve strateji'de tekrar planlamamız gerekiyor. https://atlas.media.mit.edu/en/profile/country/tur/ bu site çok güzel bir site ülkelerin bütün ticaret verilerini her alanda bulabilirsiniz. Ordaki veriler 2017 verileri ancak 2018 ithalatımız 223 milyar, ihracatımız ise 168 milyar dolar 30 milyar da turizmi eklersek 198 milyar dolarda genel ihracat diyebiliriz. Dış ticaret açığımız 25 milyar dolar. Yani biz şu an Türk turizminin tüm yıllık gelirinin 2 katı getirecek bir iştirakte bulunsak bile ve ithalatımızı ihracat oranımızdan arttırmadan yaşasak ve dış ticaret fazlasıyla borçlarımızı kapatsak dahi bizim 466 milyar dolarlık dış borcu kapatmamız kafadan 20 SENE sürüyor.

Yani buradan anlıyoruz ki bu sağı solu eşeleyim, gram teşviklerle sektörlerde milim milim ilerleyim günü kurtarayımlarla bu YANGIN sönmez. Ve müdahale edemediğimiz her an bu dahada artar.

Peki Ne Yapabiliriz ?

Her kalkınmanın başı TASARRUF'dan geçer. Hükümetimizin şapkayı önüne koyup bir Tasarruf Fonu kurup Eğitim, Sağlık ve Savunma bakanlıkları dışındaki tüm bütçelerden tasarrufa gidilmesi gerekmektedir. Kusura bakılmasın ama o audilerden mercedeslerden inilecek. Yoksa domates, sütün, pirinç'in fiyatı DÜÞMEZ.

Oluşturulacak tasarruf fonu şu kritik alanlarda kullanılmalı ;

1-) Tarım ve Hayvancılıkta Þirketleşme ve Sanayileşme ;

Ülkemizin en büyük sorunlarından birisi . Benzetmek gerekirse Venezuella kadar petrol rezervimiz var ama biz batman petrolleri kadar kazanç sağlıyoruz.Ve bütün büyük güçler tarımda iyi yerlere gelebildikten sonra sanayide ciddi bir güç olmuştur. Bunun bazı sebepleri var ;

+ Çiftçi bilinçsiz.
+ Gerekli tarım devrimi yapılamamış. Devrim dediğimiz traktörle ekim dikim ve biçerdövere batı 50 sene önce geçti.
+ Geniş havzada kazançlı tarım yapılamıyor.
+ Yapılan hasatta katma değerle değerlendirilemiyor.
+ Hatta ve hatta avrupalılar bizden aldıkları mahsulleri, mahsul halleriyle avrupaya bizden daha pahalıya satıyorlar. Örn: Hiç portakal üretmeyen Hollanda portakalı bizden alıp bizim avrupaya sattığımızdan 2.5-3 katına avrupaya satıyor.

Devletimizin şunu görmesi lazım. Artık dünyada tarım eski usul köylü üretsin , bana satsın ben alayım ülkelere satayım gibi saf duygularla ilerlemiyor. Dünyada bazı çatı gıda şirketleri var. Bunlar dev şirketler. Bunların kendi tarım alanları, yaylakları vs.leri var. Burada dünyanın en modern tarım teknikleriyle üretim yapıyor. Bu mahsulü toplatıyor. Tabi bu mahsulü ekerken biçerken kendine bağlı tarım enstitüleri ve üniversitelerinde geliştirilen ve yine şirkete bağlı  tohum,ilaç şirketlerinde satılan ürünleri kullanıyor. Mahsulü yine kendine bağlı şirketlerde ürün yapıyor ve bunuda kendine bağlı reklam şirketleri ve fuar organizasyonlarıyla tanıtım satıyor.

Çözüm :

I-Bizim devletin tasarruf fonundan çatı bir kit yani kamu iktisadi teşkilatı şirketi kurması, bu şirketin hasadın maddi değerinin belirli bir kısmına belirlediğim verimli tarım bölgelerinde özellikle de uzun süre dikim ekim yapılmayan arazileri kiralamalı. Çiftçileri ise traktör ve tarım aletleriyle birlikte sözleşmeli olarak işe almalı. Devlet ülkenin tarım ihtiyacını belirleyip (örn. senelik şu kadar patates şu kadar ton narenciye vs.) ülke topraklarında en verimli nereden alınabilirse bunu belirleyip bu çiftçileri bu arazilerde devamlı ziraat mühendisleri eşliğinde modern yöntemlerle, modern ilaç ve gübrelerle , modern aletlerle , toprağın ve hava şartlarının durumunu dikkate alıp ekim dikim yapılacak ve hasat zamanını belirleyen makinelerin eşliğinde en yüksek verimle ülke ne kadar neye ihtiyacı varsa mahsul almalıyız.

II- Yine aynı şekilde bu Kit şirkete bağlı havza ve otlaklarda ihtiyaca yönelik büyükbaş ve küçükbaş üretimi yapılıp bunların doğumu, gelişimi ve verimi izlenip kaliteli aşılama yem ile fabrika tipi üretim yapılmalı.

III-Kendi ihtiyacımız ve üstünü aldıktan sonra bu yüksek standartta mahsulü bu çatı KİT şirkete bağlı kurulacak yüksek kalite gıda şirketlerinde katma değerle üretilip yine kit şirkete bağlı reklam şirketleriyle tüm dünyaya tanıtılıp satılmalı.

IV- Tabi bu şirkete bağlı bir üniversite ki bu alanda ülkenin tüm parlak öğretim üyelerinin toplandığı bir yer olmalı. Bu üniversite tarım yöntemleri , hayvan ırk ıslahı, tarım ve hayvancılık ilaçları ve gübre üzerine ar-ge yapmalı. Yine bu kit şirketinin kendi bünyesinde yerli ilaç ve gübre,tohum şirketleri olmalı.

V- Bu kit hisseleri hakim hisse devlette kalacak şekilde borsaya da açılabilir. Böylece hem yeni yatırım çıkar hemde şirketin ekstra devletleşmesi önlenir. Onun dışında tabi bu iştiraki yönetecek kişilerin alanında ekstra yetenekli kişiler olması çalışan profilinin liyakatli ve kadrosuz , sözleşmeli olması verimliliği arttıracaktır.


Kısaca toparlarsak devlet tasarruf fonunun kuracağı çatı şirket ülkede kiralayacağı üretim arazilerinde o arazide en verimli ne yetişiyorsa ülke genel ihtiyacına ve ihracata yönelik sözleşmeli işe alacağı bölge ahalisine modern ve milli tarım ilaç, gübre, tohumlar ve tarım ölçüm ve teşhis aletleriyle ve ziraat mühendisleri gözetiminde havza tipi tarım yaparak elde edeceği mahsulü kendine bağlı veya işbirlikli gıda şirketlerinde ürettirip bunu tüm dünyaya kendine bağlı reklam ve pazarlama organizasyonlarıyla tüm dünya pazarlarında (örneğin çin mesela dünyanın 5 te 1'i) düşük karla satarak piyasa sağlamak ve buralarda kalıcı olmak . İşte bu size kazandırır.


NOT: Þu an sadece tarım ve hayvancılıkla ilgili yazabildim. Diğer sektörleri devamında yazacağım.

ENERJİ POLİTİKASI ;

Türkiye senelik 40+ milyar dolar parasını enerji ithalatına veriyor. Bunun büyük bölümü doğalgaz ve petrole gidiyor. Petrol malum , doğalgazın bu kadar geniş yer tutmasının nedeni ise elektrik üretim altyapımızın ciddi bir kısmının doğalgazla çalışan elektrik üretim santrallerinden karşılanıyor olması. Akıllı hamleler ile bu ithalata bağımlı altyapımızı yarı yarıya düşürebiliriz. Eğer akdeniz'den de gaz çıkarsa daha da rahatlarız. Peki bu hamleler nedir ;

+ Ülkede çok hızlı bir şekilde elektrik dolum altyapısını yaygınlaştırarak kurmak ve bunda arge yapmak . Ülkede elektrikli araç alımını desteklemek vergi muafiyeti sağlamak ve evre evre senelere yayarak benzin,dizel ve tüplü arabaları yasaklamak. Çünkü biz bir şekilde üretim altyapımızı güncelleyerek elektrik üretiriz ama olmayan petrol veya gazı çıkartamayız. Bu petrol ithalatını minimize edebilir.

+Milli otomobil markasını elektrikli/hybrid modeller üzerine inşa edip avantajlı fiyatlardan vermek.

+ Ev ısınma sistemlerinde doğalgazdan çok yeni yapılacak yapılarda Amerika'daki gibi ısınma, soğuma ve pişirmede elektrik temelli klima sistemini kullandırmak standart kılmak.(Eğer verimliyse). Yine üstteki sebepten dolayı.

+ Yerli rüzgar tribünü , güneş enerjisi, dalga enerjisi vb. alanlardaki teknolojileri yerlileştirmek ve bu enerjileri had safhada kullanmak .

+ Tabi bu yetmeyeceğinden Nükleer santral programına tam gaz devam edip, yerli olarak bu tesisleri kurma altyapısına uğraşmak . Reaktör tasarımı inşasıvb. konularda uzmanlaşmak .


Bence böylece bütçedeki gediği yamarız. Kesinlikle yapmak gerekir. Mesajı Paylaş
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Üretimden anladığımız sadece konut inşaatı olunca sonu bu olacağı ortadaydı. Ülke ne yazık ki Belediye Başkanı kafasıyla yönetiliyor. Devlet-Müteahhit sarmalı kırılmalı. Dış politikamıza bile kötü şekilde sirayet etmiş.

Suriye ile ilgili politikamız ve beklentilerimize dair yurtdışında demeç verilirken yetkililerimiz şunu diyordu "Suriyenin yeniden inşaasında rol almak istiyoruz"

Ben bunu duyduğumda Suriyenin demografik yapısı, kültürü, yasama,yürütme,yargı veya demokratik diğer konular ele alınıyor sanmıştım. Meğerse bizimkiler cidden orada gidip bina yapmaktan bahsediyormuş. "Toki ev yapsın hastane yapsın vs" Detayları görünce şok oldum utandım.

Dünya ortadoğuda enerji ve tabi kaynaklar üzerine çatışıyor. Demografik yapı üzerine oynuyor; kendi dil ve kültürünü hakim kılmaya çalışıyor. biz hala ev yapalım derdindeyiz. Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: ACE - 19 Mart 2019, 00:57:40
Ben bunu duyduğumda Suriyenin demografik yapısı, kültürü, yasama,yürütme,yargı veya demokratik diğer konular ele alınıyor sanmıştım. Meğerse bizimkiler cidden orada gidip bina yapmaktan bahsediyormuş. "Toki ev yapsın hastane yapsın vs" Detayları görünce şok oldum utandım.

Suriye' ye ev yapabilmek için, tabii olarak ilk önce istikrarın sağlanması gerekiyor. O açıdan henüz resmi kanaldan Suriye devletiyle müzakerelere başlamış değiller. Ne diyorlar; şayet öyle yaparsak Esad Rejimini meşrulaştırır mışız (!)  Yahu, adam zaten Suriye' nin hem meşru lideri hem de meşru lideriydi. BM' de Suriye devletini El Kaide mi temsil ediyor zannediyorlar?

Bütün bunlar olurken -iki hafta önce olması lazım- Çin devlet ikici başkanı Suriye' ye resmi ziyarette bulundu. Esad' la da görüştü. Bunlar basına yansıdı yani... Özetle diyorlar ki: Suriye' yle ekonomik ilişkilerimizi güçlendirmek ve Suriye' nin yeniden inşasında görev almak istiyoruz -diyorlar. Bir de bizim yaptığımıza bakın! Üstüne 3-5 milyon Suriyeliyi besliyoruz. Maliyeti 45-50 Milyar dolar olmuştur herhalde...!

Þu memleketin aklı başında birkaç düzine devlet adamı olmuş olsaydı, memleket iş bu hale gelmezdi! Mevcutlarında üstüne çullanarak, gerçek devlet adamlarını görev yapamaz hale getirdiler. Bir kısmını Ergenekon-Balyoz gibi operasyonlarla etkisiz hale getirirken; bir kısmı da lanet olsun diyerek, devlet işlerinden deyip elini eteğini çekmiştir.

Þimdi bu işin iki yolu var

1- Ya gelirlerinizi arttıracaksınız
2- Ya da giderlerinizi azaltacaksınız.

Gelirleri artırmak bugünden yarına olacak iş değildir. O halde ilk iş olarak giderleri azaltacaksınız. O nedenle ekonominin başı tasarruftur derler. Yemden, içmeden, eğitimden, sağlıktan tasarruf olmayacağına göre; ilk başta israfı önleyerek işe başlamak lazım. Fakat mevcut hükumetin bunları yapacağından hiç ümidim yok. Bunca yılın tecrübesine dayanarak söyleyebilirim ki, mevcut kaynakları da tüketeceklerdir. Allah vermesin belki de dereleri, gölleri, dağları, tepeleri sayacaklar! Zaten 4 yıl daha seçim yok... bindirecekler dolaylı vergiyi, milletin yastık altındakini de elinden alacaklar. Vergi müfettişleri seçim sonunu iple gözlüyormuş. Aldığımız duyumlara göre, aynen sahaya girmek için sabırsızlıkla bekleyen forvet oyuncusu gibiler miş. Bakalım kimlere gol artacaklar? Milletin a' sına küfreden Cengiz İnşaata gol atabileceklerini hiç zannetmiyorum! Güçleri anca bize yeter.    Mesajı Paylaş

Bir ülkenin ekonomisi sadece halktan alınan vergilerle sağlanıyorsa ve o ülkenin ithalatı ihracatından çok fazlaysa fazla bir şey konuşmaya gerek yok aslında... Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

+80 Milyonluk ülkemizde elbette aklıbaşında beş on adam bulunur. Ama öncelikle o insanları dinleyip anlamaya çalışan  olurmu ondan şüpheliyim. Çünkü gözlerimiz ve kulaklarımız  ve hali ile beyinizimizi uzunca bir zamandan beri pek kullandığımız pek söylenemez . Millet olarak bu durumda ilken aklı başında olan insanlar ne derece ülkemizdeki düzeysiz siyasetin parçası olmasını ister o başka konu.

Ölüm hariç herşeyin bir çözümü olduğuna göre Türk ekonomisinin nasıl sağlığına kavuşturulabileceği konusununda bir çözümü elbette vardır. Ama öncelikle her hastalıkta olduğu gibi hastanın önce hasta olduğunu idrak etmesi gerekir  bizler daha hasta olduğumuzu dahi kabullenmekte zorlanıyoruz. Daha sonrası  sizlerinde bahsetmiş olduğunuz gibi gelirleri artırmak, gereksiz harcamlara son vermek yani tassarufa  ve benzeri uygulamakle tedavi yapılabilir. Sadece ekonomik uygulamalar ile de mevcut durumun altından kalkmak kanımca imkansız bu nedenle yapısal değişikliklerin de uygulanması gerekecek.

Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: SKYWOLF - 19 Mart 2019, 08:31:43
Bir ülkenin ekonomisi sadece halktan alınan vergilerle sağlanıyorsa ve o ülkenin ithalatı ihracatından çok fazlaysa fazla bir şey konuşmaya gerek yok aslında...

Hocam zaten bütçenin %85' i vergi gelirlerinden oluşuyor. Diğer gelirler ise; para cezaları, faiz gelirleri, sermaye gelirleri, teşebbüs ve mülkiyet gelirleri, alınan bağış ve yardımlar, özel bütçe gelirleri gibi adlar altında toplanıyor. Bu diğer gelirler kaleminin %45' i sadece para cezası ve faiz gelirlerinden oluşmaktadır. Bu rakamlar 2017 rakamlarıdır. Henüz 2018 resmi rakamları netleşmedi.

Tabii olarak, önemli olan asıl kısım; bu toplanan gelirlerin nasıl ve nerelere harcandığı konusudur. Verimli şekilde kullanılabiliyor mu? Kısa vadede toplanan gelirleri arttırmanın pek bir imkanı yok gibi görünüyor. Vergi dilimlerini arttırmaya çalışmak, milletin cebine göz dikmek gibi olacağından; asıl yapılması gereken iş devletin kemer sıkmasıdır. Hırsızlık, yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma, devlet malını yağmalama ... gibi hususların var olmadığını, hiç bir şekilde yaşanmadığını varsayarak, işbu kısımları es geçiyorum! 

Mesajı Paylaş

Bütçenin büyük oranda vergiden oluşması normal. Ancak o vergiye bakmak gerek! Ekonomisi üretime dayalı bir ülkeye mükemmel derim. Ama ekonominiz ranta dayalıysa vay halinize!

Çalışma, üretme, üreteni de kapat, hep dışarıdan al, sürekli tüket, gelirleri savur vs...
Peki sonra....

Kendimi bildim bileli komik bir tartışma var ülkemizde. Türkiye tarım ülkesi mi olmalı, sanayi mi? Yahu Türkiye'nin sahip olduğu özellikler o kadar mükemmel ki, hem mükemmel bir tarım ülkesi de olabilir, aynı anda mükemmel bir sanayi ülkesi de olabilir, yanına mükemmel bir turizm ülkesi de olabilir. Bizim her şeyi yapabilecek kadar insanımız ve toprağımız var. Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Alıntı yapılan: SKYWOLF - 19 Mart 2019, 16:46:11

Kendimi bildim bileli komik bir tartışma var ülkemizde. Türkiye tarım ülkesi mi olmalı, sanayi mi? Yahu Türkiye'nin sahip olduğu özellikler o kadar mükemmel ki, hem mükemmel bir tarım ülkesi de olabilir, aynı anda mükemmel bir sanayi ülkesi de olabilir, yanına mükemmel bir turizm ülkesi de olabilir. Bizim her şeyi yapabilecek kadar insanımız ve toprağımız var.

İyi organize olunabidiği taktirde kendi kendine yeterli tarımı olan ,ekonomik olarak gelişmiş ,turizim alanında doğal güzelliğinin ve mevcut tarihi potansiyelini etkin şekilde kulanabilen bir ülke olabilme şansımız her zaman mevcut yeterki bizler isteyelim ,inanalım ve bunu yapmak için elbirliğince çalışalım. Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: SKYWOLF - 19 Mart 2019, 16:46:11
Bütçenin büyük oranda vergiden oluşması normal. Ancak o vergiye bakmak gerek! Ekonomisi üretime dayalı bir ülkeye mükemmel derim. Ama ekonominiz ranta dayalıysa vay halinize!


Vergi liberal kapitalizm'in hüküm sürdüğü yerlerde devletlerin maaşıdır hocam. Amerika gibi iyi çalışan yerlerde var. Bizim gibi zıvanadan çıkmış örnekleri de var. Eğer senin ülken sanayileşmiş bir ülkeyse ülkende yerli mallar ağırlıkta kullanılıyorsan kendi şirketinden ihracat vergisi alırsın, hammaddeden ithalat vergisi alırsın, gelirinden gelir vergisi alırsın, işçilerine verdikleri maaştan vergi alırsın , işçilerin alıp kullandıkları herşeyden vergi alırsın. Alırsında alırsın yani.  Ama senin ülkende genelde ithal mallar egemense yabancı firmadan bir gümrük vergisi alırsın ki oda oranı çok düştü, bir kaç ufak vergi alırsın onun dışında dayarsın vergiyi kdv'ye dayarsın vergiyi lüks tüketime , dayarsın vergiyi gelire halkın maaş 10 ken 5 olur aldığı ürün 1 ken 3 paraya olur. Sonuç günümüz.


Alıntı yapılan: SKYWOLF - 19 Mart 2019, 16:46:11
Kendimi bildim bileli komik bir tartışma var ülkemizde. Türkiye tarım ülkesi mi olmalı, sanayi mi? Yahu Türkiye'nin sahip olduğu özellikler o kadar mükemmel ki, hem mükemmel bir tarım ülkesi de olabilir, aynı anda mükemmel bir sanayi ülkesi de olabilir, yanına mükemmel bir turizm ülkesi de olabilir. Bizim her şeyi yapabilecek kadar insanımız ve toprağımız var.

Þu an tarım'da ve turizm'de avrupa seviyesinde olsak bütçe açığını çok rahat kapatır ve borçları ödeyecek parayı kenara koymaya başlardık. Bir kaç ana sanayi sektöründe bir kaç şirketi sübvanse etsek şu an gümbür gümbür bölgesel güçlüğe aday oluruz. Ancak şu anki klasik tarım anlayışıyla tarım ve hayvancılığı, insanlardaki şu anki bilinç ve suça yatkınlıkla ile hukuk sistemi ve komşularla olan ilişkiler (özellikle yunanistan) bu seviyede olursa bu coğrafya turizm ve tarıma uygun bir yer olmaz.

Tabi böyle şeyler durduk yere değişmez. Bizim Stratejik teşhis ve tenkid, Stratejik Planlama ve Stratejik Uygulama dediğimiz üç aşamalı bir plan vardır.  Bu 3 aşamalı planın en az 2 aşamasının yapılacağı yer yıllardır DEVLET PLANLAMA TEÞKİLATI idi. Bu kurum 2004'te Kalkınma bakanlığına lagvedildi. Kalkınma bakanlığıda geçen sene Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na lagvedildi. Bu kadar önemli bir kurum lagvedile lagvedile bir  hal oldu. Duyduguma göre öncedende çeşitli tarikatların ilk ve en çok yapılandığı yermiş DPT ve Kalkınma bakanlığı , e yani çoğu yurtdışı işbirlikli olan bu yapıların ilk böyle en kritik yerlere yuvalanması normaldir. Mesajı Paylaş
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Ekonomik planlama basit ifade ile neticede bir planlama ve projeksiyon dayalı bir iş. Her hükümet de kendi planını veya bir daha önceki plan üzerinde modifikasyonlar yapmak sureti ile kendi planını uygular. İyi veya kötü neticede ülkemizde tüm demokratik hükümetler seçim ile iktidara gelmekte. Yani kendi planlarını uygulamaktalar. O zama sorun bizler seçmenlerde diye düşünüyorum . Neticede icraat yapan kimlerse ve başarısız olduğuna kanaat getirmişsek o zaman yaptığından veya yapamadığından sorumlu .  Bizler de demokrasinin bir parçası denetleyicisi  seçmen olarak şayet yapılan içraatlardan hoşnut değilsek o zaman iktidarda bulunan her kimlerse onalardan hesap sorabilmeliyiz . Mesajı Paylaş


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz