Türkiye Ekonomisi

Türkün gücü. Mart ayında savunma sanayi ihracatı 884 milyon dolar olmuş. Yıllık 10,5 milyar dolar rakamları yoklanıyor demektir 

Ana platformlar gelse demek ki 15-20 milyarı zorlayacağız.

Türkün gücü. Mart ayında savunma sanayi ihracatı 884 milyon dolar olmuş. Yıllık 10,5 milyar dolar rakamları yoklanıyor demektir 

Bu tip haberler güzel görünüyor da, halka yansıması ne kadar? Yıllık 10.5 milyar doların ne kadar devletin, milletine hizmet vermesi için kasasına girecek? Ne kadarı ile yeni iş imkanları sağlanacak?

Geçenlerde gerçekleşen gözaltına alma olayında sadece birkaç günde 28 milyar dolar civarında kaybettiğimiz konuşuldu. Ülkemizdeki her alanda olan yüksek gerilim, daha çok fazlasını kaybedebileceğimizi gözler önüne seriyor.

Milletin durumu nedir? Mesela ben oldukça karlı işler yapan, hatta ihracaat da yapan bir firmada çalışıyordum. Durgun bir döneme girdiğimiz için işten çıkarıldım. Mesleğimde oldukça tecrübeli bir mühendis olarak iki aydır işsizim. Benim durumumda olan ne kadar çok insan var!

Daha da kötüleri de var ne yazık ki! Mesela Arife günü bir marketten çıktım eve doğru ilerliyorum. Marketin dışında çöp konteynerleri var. Onların yanında bir bebek arabası, içerisinde 2-3 yaşlarında çok tatlı bir kız çocuğu vardı. bana gülümsedi. Arabanın bir kolunda bir poşet asılıydı. İçerisinde ezik büzük domatesler vardı. Kendi kendime bu ufaklığın burada ne işi var diye düşünürken annesi olabileceği kişiyi gördüm. Çöpleri karıştırıyor, yiyecek bir şeyler arıyordu. Başının etrafını sarmış, yüzünü gizlemişti. Belli ki tanıdık birilerinin görmesini istemiyordu.

Ben bu duruma üzüldüm. Bu durum benim suçum olmadığı halde utandım. Ne yazık ki utanması gerekenler hiç utanmıyorlar. 2025 yılındayız. Ülkenin kuruluşundaki muasır medeniyetlere ulaşma hedefine tur bindirmemiz gereken bir zamanda olduğumuz halde, halen enerjimizi saçma sapan işlere harcayıp yerimizde sayıyor, hatta geriye gidiyoruz. Gerçekten çok ciddi bir seviyede ahlak sorunumuz var.



 

Türkiye'ye her geldiğimde fiyatlar şaşırtıyor. Bu millet nasıl bu kadar fyat artışına dayanıyor. 1990'lar eski Sovyet ülkelerinde bu kadar enflasyon vardı. Dolar bozduruyorum karnımı doyurmak için ve her gittiğimde cebimi yakıyor. Antrikot kilosu 30 dolar olmuş, et aşırı pahalı ve dünya ortalama fiyatının bile çok üzerinde.

Orta sınıf azalmış, asgari ücret ile geçinen halk çoğunluk gibi. 500 dolar ile 1 ay geçinmek bu kadar pahalı ortamda oldukça zor. Yerli muz deyip fyatı 80TL olmuş, Sibirya'da Ekvador'dan gelen muzun fiyatı daha ucuz. Her tarafı deniz kıyısına yakın olan ülkenin gıda fyatları bu kadar pahalı olması şaşırtıcı. Eskiden Türkiye'de gıda fiyatları dünya ortalaması göre düşük iken artık Norveç ve Japonya ile rekabet ediyor.

Türkün gücü. Mart ayında savunma sanayi ihracatı 884 milyon dolar olmuş. Yıllık 10,5 milyar dolar rakamları yoklanıyor demektir 

Bu tip haberler güzel görünüyor da, halka yansıması ne kadar? Yıllık 10.5 milyar doların ne kadar devletin, milletine hizmet vermesi için kasasına girecek? Ne kadarı ile yeni iş imkanları sağlanacak?

Geçenlerde gerçekleşen gözaltına alma olayında sadece birkaç günde 28 milyar dolar civarında kaybettiğimiz konuşuldu. Ülkemizdeki her alanda olan yüksek gerilim, daha çok fazlasını kaybedebileceğimizi gözler önüne seriyor.

Milletin durumu nedir? Mesela ben oldukça karlı işler yapan, hatta ihracaat da yapan bir firmada çalışıyordum. Durgun bir döneme girdiğimiz için işten çıkarıldım. Mesleğimde oldukça tecrübeli bir mühendis olarak iki aydır işsizim. Benim durumumda olan ne kadar çok insan var!

Daha da kötüleri de var ne yazık ki! Mesela Arife günü bir marketten çıktım eve doğru ilerliyorum. Marketin dışında çöp konteynerleri var. Onların yanında bir bebek arabası, içerisinde 2-3 yaşlarında çok tatlı bir kız çocuğu vardı. bana gülümsedi. Arabanın bir kolunda bir poşet asılıydı. İçerisinde ezik büzük domatesler vardı. Kendi kendime bu ufaklığın burada ne işi var diye düşünürken annesi olabileceği kişiyi gördüm. Çöpleri karıştırıyor, yiyecek bir şeyler arıyordu. Başının etrafını sarmış, yüzünü gizlemişti. Belli ki tanıdık birilerinin görmesini istemiyordu.

Ben bu duruma üzüldüm. Bu durum benim suçum olmadığı halde utandım. Ne yazık ki utanması gerekenler hiç utanmıyorlar. 2025 yılındayız. Ülkenin kuruluşundaki muasır medeniyetlere ulaşma hedefine tur bindirmemiz gereken bir zamanda olduğumuz halde, halen enerjimizi saçma sapan işlere harcayıp yerimizde sayıyor, hatta geriye gidiyoruz. Gerçekten çok ciddi bir seviyede ahlak sorunumuz var.



 

Gıda sektörü eski zamana bakarak Türkiye'de dünyada sayılı ülkelerinden biri. Arpa mı ithal ediyoruz un ve mamuller şekilde misli karla ihraç ediyoruz. Yaş sebze ve meyve tüm orta Doğu'yu ve Rusya'yı besliyor Türk tarım sektörü. Ama onun haricinde gine iç piyasasına yetecek kadar tonlarca tarım mamülleri var. Tüketici neden sıkıntı çekiyor? Bunun fiyatlarini belirleyen devlet değil tüccarlar. Tonlarca patlıcanları biberleri ve domatesleri derelere döken ben değilim.


Bakanlığın burada en büyük kabahati ne yazık denetim organları çok zayıf olmaları.

Türkiye'ye her geldiğimde fiyatlar şaşırtıyor. Bu millet nasıl bu kadar fyat artışına dayanıyor. 1990'lar eski Sovyet ülkelerinde bu kadar enflasyon vardı. Dolar bozduruyorum karnımı doyurmak için ve her gittiğimde cebimi yakıyor. Antrikot kilosu 30 dolar olmuş, et aşırı pahalı ve dünya ortalama fiyatının bile çok üzerinde.

Orta sınıf azalmış, asgari ücret ile geçinen halk çoğunluk gibi. 500 dolar ile 1 ay geçinmek bu kadar pahalı ortamda oldukça zor. Yerli muz deyip fyatı 80TL olmuş, Sibirya'da Ekvador'dan gelen muzun fiyatı daha ucuz. Her tarafı deniz kıyısına yakın olan ülkenin gıda fyatları bu kadar pahalı olması şaşırtıcı. Eskiden Türkiye'de gıda fiyatları dünya ortalaması göre düşük iken artık Norveç ve Japonya ile rekabet ediyor.

Bol bol antrikot yemek istiyorsan Arjantin'e git. Kilosunu üç veya 4 $'a rahatlıkla bulursun. Ve aynı zaman Arjantin etleri ile bütün dünyayı besliyor. Hem sağlıklı hem de organik. Ben önceden dediğim gibi denetim organları Türkiye'de yok gibi bir şey. Ama bazı senelerde Irak'a 3 milyon küçükbaş hayvan ihraç etmesini biliyoruz. Almanya'da pirzolanın kilosu 15:20 Euro arasında geziyor. Süt peynir ürünleri senelerce fiyatını koruyor. Türkiye'de ise artık bunları ileride kuyumcuda satın alırız.

Geçen sene Allah kabul etsin 28 kiloluk bir koç için kurban Bayramı'nda Almanya'da maliyeti 275 Euroydu. Bizim milletin çoğu kurbanları artık Almanya'da kesmeye başladı

Kazakistan, Rusya ve Kırgızistan'da antrikot, dana filetto fiyatları aynı 6-7 dolar kilosu. Tam organik steplerde veya yaylada yetişmiş hayvan. Dünyanın öbür ucu Arjantine 4 dolardan antrikot almaya değmez.
Mesele gıda fiyatlarının Türkiye'de neden bu kadar pahalı. Dünya ortalama fiyatlarının bile çok üzerinde olması. Deniz kıyısı olan ülkede böyle olmamalı, milleti boğmaktan kim kazanıyor anlamak güç. 

Alaska veya Sibirya'nın kutup bölgesinde antrikot 30 dolar olursa anlarım ama oralarda geyik eti ucuzdur.

Yerli malı diye biraz ucuz olur ama çok ucuz olacak anlamına gelmez. Mesela domates ürettiğinizi düşünelim ben size gübreyi suyu toprağı mazotu tohumu beleşe vereyim işçiliği de ailecek yapın domatesi bedavaya üretin. Hasat edince üç tane alıcı kapınıza gelecek birisi haldeki kabzımal öbürü Migros un satın alma müdürü öbürü de yıllardır Türkiye'den domates alan Alman ithalatçısı. Alman diyecek benim fiyatım belli domatesi 1 Euro ya alırım. Ondan sonra Migros da kabzımal da domatesi en az 1 Euro ya alıp satmak zorundadır. Domatesi yerli imkanlar ile beleşe üretmek kabzımala çeyrek sente satarım durumu yaratmayacak. Alman antrkotu da aslında Türk eti ile benzer fiyatta ama ülke için sübvansiyonlar vergiler işçilik maliyetleri filan biraz aşağı biraz yukarı çekerek fiyat farkı yaratıyor aslında fiyatlar her yerde aynı olmaya çalışıyor.

Türkiye eskiden merkez bankası müdahalesi ile doları değerinden düşük tutuyordu buda vatandaş olarak bize fiyatlarda sübvansiyon gibi yansıyordu. Aslında 128 milyar nereye gittik diyoruz ya onlar bizim satın aldığımız etlere telefonlara arabalara gitti bizim cebimizde kaldı daha doğrusu. Merkez bankası istemeye istemeye bu politikayı terk etmiş gibi duruma geldi aslında istiyor ama finans edemediği için beceremediği için piyasalar daha sağlıklı hale geldi. Eskiden alım gücümüzün birazını devlet merkez bankasında dövize müdahale ederek destekliyordu şimdi ceplerimizden bu kısım çıktı her şey ondan astronomik. Bir süre sonra hayat bu dengeyi tekrar tesis edecek asgari ücretler 800 dolara çıkacak ve o zaman daha mutlu olacağız. Şu anda devlet memurları Almanlar gibi maaş alıyor bazı sendikalı fabrikalardaki maaşlar Almanya ya yetişti.

Alman eti neden ucuz çünkü Almanya da tarım aşırı devlet desteği alıyor onu kesseler et iki katına fırlar hayvan besleyemezler biz merada otlatırken alman ahırda hazır yem ile boşuna mı hayvancılık yapıyoruz. Biz bilmiyoz mu yemi alalım hayvana verelim çobanla mera ile yaylayla uğraşmayalım

Benim sokaktaki adam olarak finansal okur yazarlığım ile durum hissiyaten böyledir

Kazakistan, Rusya ve Kırgızistan'da antrikot, dana filetto fiyatları aynı 6-7 dolar kilosu. Tam organik steplerde veya yaylada yetişmiş hayvan. Dünyanın öbür ucu Arjantine 4 dolardan antrikot almaya değmez.
Mesele gıda fiyatlarının Türkiye'de neden bu kadar pahalı. Dünya ortalama fiyatlarının bile çok üzerinde olması. Deniz kıyısı olan ülkede böyle olmamalı, milleti boğmaktan kim kazanıyor anlamak güç. 

Alaska veya Sibirya'nın kutup bölgesinde antrikot 30 dolar olursa anlarım ama oralarda geyik eti ucuzdur.

İnanıyorum. Ama dediğim gibi bizde fiyatları belirleyen tüccarlar. Gıda teröristleri.


Hele hele steplerde yetişen hayvanların eti en kaliteli. Kazakistan'dan ithal etsek tüccarlar onların üzerine de kurşun gibi fiyat binerler

Yerli malı diye biraz ucuz olur ama çok ucuz olacak anlamına gelmez. Mesela domates ürettiğinizi düşünelim ben size gübreyi suyu toprağı mazotu tohumu beleşe vereyim işçiliği de ailecek yapın domatesi bedavaya üretin. Hasat edince üç tane alıcı kapınıza gelecek birisi haldeki kabzımal öbürü Migros un satın alma müdürü öbürü de yıllardır Türkiye'den domates alan Alman ithalatçısı. Alman diyecek benim fiyatım belli domatesi 1 Euro ya alırım. Ondan sonra Migros da kabzımal da domatesi en az 1 Euro ya alıp satmak zorundadır. Domatesi yerli imkanlar ile beleşe üretmek kabzımala çeyrek sente satarım durumu yaratmayacak. Alman antrkotu da aslında Türk eti ile benzer fiyatta ama ülke için sübvansiyonlar vergiler işçilik maliyetleri filan biraz aşağı biraz yukarı çekerek fiyat farkı yaratıyor aslında fiyatlar her yerde aynı olmaya çalışıyor.

Türkiye eskiden merkez bankası müdahalesi ile doları değerinden düşük tutuyordu buda vatandaş olarak bize fiyatlarda sübvansiyon gibi yansıyordu. Aslında 128 milyar nereye gittik diyoruz ya onlar bizim satın aldığımız etlere telefonlara arabalara gitti bizim cebimizde kaldı daha doğrusu. Merkez bankası istemeye istemeye bu politikayı terk etmiş gibi duruma geldi aslında istiyor ama finans edemediği için beceremediği için piyasalar daha sağlıklı hale geldi. Eskiden alım gücümüzün birazını devlet merkez bankasında dövize müdahale ederek destekliyordu şimdi ceplerimizden bu kısım çıktı her şey ondan astronomik. Bir süre sonra hayat bu dengeyi tekrar tesis edecek asgari ücretler 800 dolara çıkacak ve o zaman daha mutlu olacağız. Şu anda devlet memurları Almanlar gibi maaş alıyor bazı sendikalı fabrikalardaki maaşlar Almanya ya yetişti.

Benim sokaktaki adam olarak finansal okur yazarlığım ile durum hissiyaten böyledir

Bizim domatesler çok edepsizdir. Köyümüzde tarlaya attigimiz bitkisel çöplükten domatesler kendiliğinden yetişti coştu ve tüm hanemize o sene domates ile besledi. Ama çarşıya git domates altın fiyat