Türkiye Ekonomisi

Başlatan BlackHawk89, 06 Nisan 2018, 11:55:11

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

10 milyon mülteci abi. Ve kalıcı konut yapımı başlıyormuş. Adamlar gitmeyecek. Yanlarında beş kuruş getirmedi çoğu. Tr deki ekmeği 10 milyon kişiyle daha bölüşmek demek. Daha önce yetmiyordu şimdi hiç yetmeyecek. Mesajı Paylaş

#131
Alıntı yapılan: BlackHawk89 - 20 Mart 2019, 20:16:48
10 milyon mülteci abi. Ve kalıcı konut yapımı başlıyormuş. Adamlar gitmeyecek. Yanlarında beş kuruş getirmedi çoğu. Tr deki ekmeği 10 milyon kişiyle daha bölüşmek demek. Daha önce yetmiyordu şimdi hiç yetmeyecek.

+1

Bizim kırılgan ekonomimizi sağlam bir ekonomiye dönüştürebilmek için üretimi ve ihracatı artırmamız lazım diyoruz. Yani kısa ve uzun vadede ülkeye kar sağlayacak şeylere yatırım yapmamız gerekiyor. Ama biz nelere yatırım yapıyoruz basit bir örnek! >> https://www.yeniasir.com.tr/galeri/sayfalama/denizlide-dunyanin-en-buyuk-horoz-heykeli-icin-guinnesse-basvuru-yapilacak/4 Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

TCMB faiz indirimi kararı: 425 baz puan.

TCMB bir hafta vadeli repo faiz oranını 425 baz puan indirdi, %19,75 (Beklenti %21,50, önceki %24,00)

Böylece faiz politikası 20 puanın altına inmiş oldu Mesajı Paylaş
]

#133
Alıntı yapılan: BlackHawk89 - 20 Mart 2019, 20:16:48
10 milyon mülteci abi. Ve kalıcı konut yapımı başlıyormuş. Adamlar gitmeyecek. Yanlarında beş kuruş getirmedi çoğu. Tr deki ekmeği 10 milyon kişiyle daha bölüşmek demek. Daha önce yetmiyordu şimdi hiç yetmeyecek.

Ülkede şu an gayri resmi rakamlara göre 5.700.000 Suriyeli mevcut.
Doğum oranlarına baktığımızda 3.2 ortalamaya sahipler.Bu yüzde 4 lik büyüme oranına sahipler.
Bu da her sene 288.000 Türkiye doğumlu Suriye Uyruklu vatandaş anlamına geliyor.
Gelecek 10 senede toplam Suriye kökenli vatandaş sayımız 2.280.000 civarı artarak 7.980.000 e geleceği tahmin ediliyor.
Tabi bu sadece yüzde 4 sabit kalır ise.Yükselirse toplamda 10 milyon civarı olacaklar ve ekonomiye çok ciddi yük getiricekleri aşikar.

Tabi siyasi haklarını ve özerklik talep etme noktalarını ayrı tutuyorum.

Ne dersiniz bir Suriyeİstan isterlermi :) Mesajı Paylaş

Kendi insanımız için en uygun ekonomik tip hakkındaki düşüncelerim ;

Devletçiliğin biraz daha sosyalizme kayan ama ateist değil dini değerlerini muhafaza eden modern bir yorumudur. Muhafazakar Milliyetçi ama Demokrat ve modern bir insan olsamda bana göre bu böyledir. Türkiye'nin yükselişe geçmesinin de asıl anahtarı budur. 

Neden ?

Çünkü mevcut neo liberal sistem Sanayiden hizmet sektörüne oradan tarım sektörüne ülkemiz vatandaşının genlerine uymamaktadır. Ve bu ülkemize adeta yerinde saydırmaktadır.

Sebep ?

Bizim insanımız genel olarak temelinde çiftci/hayvancı savaşçı bir toplumdur. Bu toplumun genlerinde denizcilik yoktur, tüccarlık yoktur, girişimcilik ve risk alma yoktur. Ha avrupalı da buna anasının karnından sahip olmuyor . Mesela oda denizci balıkçı olsada çoban bir toplum değil. Ama o eğitim ile bunu aşıyor. O istediği zaman en iyi şekilde hayvancılığı araştırıp en iyi şekilde yapacak donanıma sahip oluyor. Bizim gibi enişteeee yazın 5 inek alıp köye gidek diye gidip o 5 ineğide batırıp dönmüyor.

Bu yüzden eğitilmiş, gelişmiş ve okumuş bir topluma da sahip değiliz. Önemli ileri gelenlerimiz okumuş insanlarımız var ama halkımız bünye açısından standart osmanlı toplumunun modern bir versiyonudur.  Bu tarz toplumlar kurulu sistemler içinde örneğin almanyadaki türkler çarkları müthiş çevirir ama o çarkı kuramaz. Biat etme , bir aileye , tarikata, partiye ait olma eğilimi ve isteği fazladır. Ve her zaman garanticidir. Kafasındaki konfor standartını sağlar ve riske girmez.


Size bir kaç örnekle Türk insanının şu an neden liberal sisteme uygun olmadığını anlatayım ;

Tarım :

Devletimiz liberal bir devlet olarak kendi çiftliğini açıp hayvan beslemez tarım yaptırmaz. Ne yapar hangi alanda üretimi arttırmak istiyorsa sübvansiyon kredi verir, hibe yapar , vergi affı ve indirimi yapar , şu an yapamıyor ama mazotu ucuzlatır vs.
Çiftciden de bu yardımı alıp kendiside sermaye koyup atıyorum mısır üretimini arttırması bunu modern yöntemlere yapmasını ve o sene veya dönem devlete em kendini kurtaracak hemde ihracat yapacak kadar mısır üretmesi beklenir.

Ama bizim çiftcimiz ne yapar . Gider parayı alır. Toprağın gerektirdiğinden daha güçlü ve modern traktörü alır . İlçede kahvehane önüne çekip ağzında cugara kağıt oynar. Mısır'dan verim almayı bilmediğinden ve arazisi az olduğundan profitable yani kazançlı bir üretim yapamaz veya malı da zayi eder.  E zaten elindeki tohum ve ilaçlar takviyeler genetiği ile oynanmıştır. Oda devletin ayıbı . Velhasıl parayı batırır veya zar zor kurtarır.  Kısaca teşvikte yalan olur verimde.

Devlet dışarıdan tarımsal ürün alır. Koskoca devlet bu çağda hala senin tarımsal nüfusunun yarısını oluşturan omuzunda dirgen , tırpan tin tin tarlaya giden dedeyi bekleyemez abi. Hayvancılıkta yine aynı . Kitlesel hayvancılık yerine ahırda tarım yapıyor. Mera hayvancılığı yapıyor. Eyvallah kardeşim . Mera hayvanı daha lezzetli ama koca ülke senin ahırında yetişecek bakımsız, süt verimi düşük, üremesi allaha emanet  hayvanları bekleyemez.

Dünyada bu iş şöyle yapılıyor. Büyük tarım ve Hayvancılık şirketlerine kendilerine ait büyük arazilerde, yüksek bilgi , yüksek teçhizat ve büyük topraklarda , milli ve ucuz araç ve mazot, genetiğiyle oynanmamış tohum ve ilaçlarla ve verimliliği yüksek hayvan türleriyle bu işi yapan yerel üreticilerle oluyor.  Ama işte biz şu an bu sistemi kuramayız. Neden ? Çünkü yukarıda bahsettiğimiz garantici ve eğitimsiz köylü toplumdan dolayı neden böyle bir sisteme sakat burjuvamızı ikna ederiz.

Çözüm ;

Bunun şu anlık çözümü basit. Halk tamamiyle eğitilene ve aydınlanana kadar(ki bu uzun bir süreçtir. Bu süreci dinsizleşmek olarak algılamayalım. Bilinçli ve eğitimli islam rönesansındaki müslüman olana kadar diyelim) devletin bil fiil bizzat bu üretim odaklarına çobanlık yapması gerekmektedir.

Devletin bu yolda ilk başta şu üç çatı oluşumu kurup başına Tarım ve Hayvancılık bakanlıklarını oturtması lazımdır. Bunlar ;

+Tarım ve Hayvancılık Üniversiteleri ; Bir kaç adet uygulamaya uygun şehirlerde normal değil araştırma üniversitesi olarak görev yapacak üniversitelerdir. Bünyesinde bu alanda Türkiyedeki ve dünyadan bulunabilecek en iyi hocaların getirileceği Yerli ve verimli tohum, hayvan türlerinin verimlileştirilmesi ve geliştirilmesi, tarım alet ve makinelerinin geliştirilmesi ve tarımsal ilaçların geliştirilmesi  arge'sini geliştirmek ve gelişmiş yurtdışında yükseklisans doktora yaptırılmış ziraat mühendisliği ve baytarları yetiştirmek. Sonuçta üniversite devletin ar&ge birimidir.

+Tarım Alet Ve Gereçleri Müsteşarlığı/ Başkanlığı ; Bu kurum tamamiyle bir şirketler gurubu veya holding görevi görecek.  Görevide şudur ; 

- Tarım üretiminin ihtiyaç duyduğu Tarım aleti, Tohum, gübre, ilaç  gibi gereçleri üreten yerli veya yoksa yenisini kurup şirketleri kendi altında toplamak.

- Tıpkı zamanın Savunma Sanayi Müsteşarlığı gibi; ihtiyaç duyulan yerli ve milli verimli tarım alet ve gereçleri hakkında ihale açmak bu ihalede altındaki ilgili şirketi ana yüklenici yapmak o alanda araştırma yapan Tarım Ve Hayvancılık üniversitesini ve kobiyide alt yüklenici yapmak.  Mesela Milli elektrikli traktör projesi olacak.  Üretimi yapacak Tümosan'ı ana yüklenici yapacak.  Arge birimleri Konya Tarım Ve Hayvancılık Üniversitesini ve Aselsanı  teknoloji alt yüklenici yapacak atıyorum Dma yıda alt parça alt yüklenicisi yapacak ve aşağıda bahsettiğim yapılanma için alım veya kiralama yapacak.

- Buna atıyorum Modern şeftali tohumu projesi , modern ve yerli bilmem ne ilacı projesi vs . gibi varyasyonları olacak. Ama model yukarıdaki gibi olacak.

+ Tarım & Hayvancılık Kamu İktisadi Teşebbüsü Þirketi ; Belkide en önemlisi . Başında bu tarz dünyanın büyük tarım şirketlerinden birinde Ceo'luk yapmış veya bu konuma haiz bir ceo olacak (Togg'daki Tuncay Karakaş gibi) ve diğer çalışanlarda kamu şirketi olmasına rağmen kadrolu değil sözleşmeli çalışan olacak ve iş performansına göre
sözleşme yenilenecek böylece o meşhur Kit ve kamu uyuşukluğu giderilecek.Bu kurulacak kamu şirketinin görevleri  ;

- Tarım ve Hayvancılık  bakanlığının belirlediği ülkenin gelecek senelerdeki Tarımsal ve Hayvansal ihtiyaçları ve İhracat hedeflerinin gereğince ihtiyaç duyacağı ürünleri ülkenin hangi bölgesinde iklim ve toprak yapısına bağlı olarak  Ülke coğrafyasına ayırmak.

- Yıllık veya 5 yıllık hedeflenen üretim için gereken Modern Tarım Aletini ilk başta halktan kiralama yöntemiyle alacak. Evet basbaya mehmet emmi motorun köyde yatacağına ver bana sana şu kadar üründen pay diyecek.  Eğer yeterli olmazsa Tarım Alet Ve Gereçleri Müsteşarlığı/ Başkanlığı 'ndan ihaleyle üreticilerden tarım aleti satın alacak veya kiralayacak . (Tabi bunlar illaki yerli ve milli araçlar olacak bir süre sonra)

- Tohum, ilaç, gübre vb. diğer tüm gereçler Tarım Alet Ve Gereçleri Müsteşarlığı/ Başkanlığınca bağlı yerli şirketlere yerli, milli ve verimli olarak Üniversite Ar&ge'si ile ürettirdiğini her yıl toplu alımdan ve vergi muafiyetinden dolayı ucuza ve verimli olarak sağlayacak.

- Üretim için gerekli boş ve verimli devlet arazileri ve köylü arazilerini kira yoluyla alacak. Ve bunları birleştirip bu alanları devasa Tarım Þantiyelerine çevirecek.

- En önemlisi de Bünyesine bu devasa tarım şantiyelerinde çalışacak işçiyi de bizzat köylüden temin edecek. Yani kendi tarlanda bilinçsizce debeleneceğine gel bende bilinçli tarım yap al sanada garanti asgari ücret diyecek (Halkımızın bam teli garanti maaş) Önceden nasıl karnını doyuracağını hesaplayan çiftçi buna direkt atlamazsa ben hiçbir şey bilmiyorum.

-  Buranın farkı bu devasa şantiye alanlarında çiftçinin nasıl inşaatta usta başı ve mimar varsa veya şantiyede mühendis başlarındaysa ; burda da ziraat mühendisi veya baytar  o bölgeye ne zaman ne ne şekilde ekilip ne şekilde biçilecek hangi yöntemle verim alınacak bunu modern yöntemlerle belirleyip bunlara sadece emirle uygulatacak. Hem iş üstünde eğitim görecekler hemde verimli tarım olacak .

-  Bu şirket ayrıca yerel kabzımalları ve şirketlerin direkt çiftciyi dolandırmasını önleyecek çünkü ürünün pazarlara marketlere ve ferro, çaykur, torku , ülker vb. yapılara satılmasında otorite olacağından burada da zarar edilmeyecek ve hem tüketiciye de ucuz ve kaliteli ürün sağlanacak.

- Ayrıca önemli limanlara devlet tarafından kurulacak soğuk hava depolarıyla planlı ve devlet elli üretim olacağından stoklanacak ürünler dünyaya ihraç edilecek ve önemli Tarım ve hayvancılık devlerinden biri olmanın önü açılacak.


Böylece Ulusal ekonomik gelişmenin Tarım ayağı halledilecek. Keza en sanayici ülke bile Tarım'ı halletmeden o noktalara gelemez. Amerika bile sanayisini Tarımsal sanayi temellerinden geliştirmiş bir ülkedir. Bahsettiğim sistemin özel şirket ve kamu destekli sadece ufak bir uygulamasından alınan verim işte aşağıdadır; 

http://www.seragroup.info/kabali/proje.html?fbclid=IwAR1ShHA0Ln-WuLdzggnoz9HAFkSNq6NErehGyqs-nmRKJvXFhcRN5c8146w


SANAYİ ;

Türkiyede şu sistemde sanayi gelişmez. Gelişemez . Çünkü kodu bozuk bir alt sistemin üzerine inşa edilmeye çalışıyor. Sanayi devriminin temelinde icatlar ve burjuva vardır. Burjuva adamı demek elindeki sermayeyi yeni alanlarda kullanana değerlendiren ve para kazanan insandır.

Ama bizim insanımız Burjuva insanı değildir. Çünkü bu genlerinde ve kodlarında yoktur.

Neden ?

Toplumumuz hala Standart Çiftci-Çoban Osmanlı halkı ekonomik kimliğini genlerinde taşıdığından Ticaret yapma kabiliyeti çoğumuzun genlerinde yoktur. Risk almayı asla sevmeyiz. Elimizde biraz para mı var . Asla iş kurmayız gider direkt faize atarız muhafazakarsak ev alır kiraya veririz. Çünkü o güvenli kapıdır. Ha bu korkunun nedeni de yine eğitimsizliktendir. Bir şirket ve oluşumu hakkında çok bilgi sahibi olmadan o sektörde emek vermeden açmaya çalıştığımızdan batarız.

Hadi bir üst halk seviyesine geçelim. Diyelimki şirketi açtık elimiz azıcık para gördü. Dİrekt lüks araba, lüks ev , villa , tatil , karı-kız , nargile kafede köz çevirmece. Elindeki işi tutmaya çalışmaca çünkü para kazandıran bir güvenli iş buldu mu yeter güvenli liman. Daha büyüteyim vs. yok .

Hadi en üst seviyeye çıkalım Sanayici dedğimiz kişiler. Çoğu fason üretici. Hiçbiri devlet tarafından binbir garanti verilmeden bir işe asla girmez. Devlet binbir teşvik gel bak bu işe gir kazancın garanti demeden atılım girişimcilik sıfırdır.  O yüzden bu adamlardan sen microsoft , tesla vs. bekleyemezsin. Çünkü eğitimsizlikten kaynaklı para kaybetme korkusu genlerinde vardır. Evet bir holding sahibi tüm atılım alanlarında gerekli bilgiye sahip olamayabilir ama bu bilgiye sahip yönetici kadrosuna sahip olup bunları muhafaza etmeyi bilmelidir. Oda tabi yine bizde yoktur.

Çözüm ;

Çözüm basittir.  Bu seferde devlet aklı sanayicilere çobanlık yapacaktır. Bu alanda en önemli silah gümrük vergisi  olacaktır.

Neden ?

Çünkü şirketlerimiz verilen sübvansiyonu cebe indirme ve devleti ve halkı nasıl en kolay sağarım cebimi doldururum kafasında olduğundan bu şirketlere ve vizyonlarına güvenilemez.

Nasıl Olacak ?

+ Þöyle ki Devlet ilk başta hedef sektörler belirleyecek . Bu sektörlerde çalışacak Kamu İktisadi Teşebbüsü başında o alanda tecrübeli bir Ceo olan ve çalışanları kadrolu değil sözleşmeli olan bir şirket kuracak. Bu şirketlerle kendi alanlarında devletin seçeceği şirketler veya birden fazlası Þirket gurupları kuracak.

+ Bu şirket gruplarında  yönetim %51 Kamu %49 özel şirket adına olacak. Oluşturulacak ortaklık eğer yeterli seviyedeyse işbirliği yapılan özel şirketin markasını veya satın alınacak yabancı bir şirketin markasını veya yeni oluşturulacak bir şirketin ismini kullanabilecek.

+ Mesela bir örnek devlet Ev Teknolojileri Üretim Aş isimli bir Kit kuracak. Ve bu şirket Vestel ve Beko ile bir Ortaklık Gurubu kuracak. Evet bu şirketler dünyada iş yapıyor . Ülkede de ama  Bu ortaklık ilk iş ortak bir isimle veya atıyorum en güçlü isim nedir dünyada Beko  bu isimle bir ortaklığa girip güç birliği yapacak.

+ Peki devlet bu şirketlere ne verecek ki bu şirketler böyle bir ortaklığa girecekler ? Devlet ilk olarak elindeki üniversitelerle bu şirketlerin arge birimlerini birleştirecek . Vatandaşa kaliteli mal ürettirecek . Ve gümrük vergisi ile bu şirketlerin karşısındaki herhangi bir yabancı şirketi iç pazarda silecek. Mesela atıyorum taksit hakkını sadece bu oluşuma verecek o alanda , devlet tvlerinde bedava reklamlarını çakacak. Kamu çalışanlarına ucuz ürün verecek. Elektrik, su , doğalgaz vergi affını saymıyorum.

+ Devlet böylece bu şirketlere kendi ülke pazarımızda müthiş bir egenemenlik verecek. Böylece ülkedeki satışları ve parayı o sektörde elinde toplayan şirket aşama aşama ilk Türki ve müslüman ve afrika coğrafyalarında yayılacak. O pazarları ele geçirince büyük bir güçle Avrupa, Amerika ve Asya ya girecek.

+ Böylece devlet kendi devlerini kendi elleriyle kendisi yaratacak. Sektörler 6 firmanın 5 milyar doları paylaştığı değilde 2 firmanın 15 milyarı paylaştığı yapılara dönecek. Ama devletin vergi kazancı 3'e katlanacak böylece.


Arkadaşlar buna benzer bir yapı savunma sanayii'nde tskgv ve müsteşarlık öncülüğünde yapıldı ve çok başarılı olduğu malum.  Onuda geçelim bahsettiğim sistem zamanında Kore'nin samsung, hyundai vb. şirketlere yaptığının benzeridir. Bir farklı fraksiyonuda Çin tarafından Huaweii, Nevs vb. şirketlere yapılmaktadır. Gelişimleri Malum.


Tabi bu atılımlar Eğitimsiz bir hiçtir ve o kısımda ele alınmalıdır ancak suser'in fazla işi vardır. Mesajı Paylaş
Savaş Var Denildiğinde Biz;


Ülkenin kalkınması için gerekli olan şeyler.
1- Adalet
2-Kaliteli Eğitim

Adaletin ne etkisi var diyebilirsiniz ama insanların genel yaşayış şekli ve ülkenin vergiden dolayı gelirini etkiliyor. Anlatayım.

Ülkenin kalkınması için gereken şey üretim ve yurt dışına satıştır. Yurt dışına mal satan ihracatçıyı yasalarla vergilerle kollarsan ülkeye ihracatçıları uluslararası pazarda rekabet gücü yüksek hale getirir yurda giren paranın içerde sirkülasyonu ile ekonomin büyür.

Buraya kadar her şey güzel; zamanında ihracatçıların vergi iadesi alacağı hükümler alındı ama işadamı görünümlü yüzlerce dolandırıcı naylon faturalarla hayali ihracat yapmış gibi gösterip devleti dolandırdı. Eğer adalet sistemi polisinden hakimine tıkır tıkır işleseydi uygulama halen devam ederdi. Adaletsizlik devlete güvensizlik ve buna bağlı beyin göçüne bile sebep oluyor. Mesajı Paylaş

#136
Sayın BATTLESTAR arkadaşımızın yazdıklarının bazılarına katılmasamda vereceğim cevaplar siyasi ve ideolojik oldugu için yazdıklarımı sildim ve konuya dahil olmamaya karar verdim... Mesajı Paylaş

Arkadaşlarımız düşünmüş, taşınmışlar ve çok güzel çözüm önerileriyle fikirlerini paylaşmışlar, teşekkür ederiz... Katkı olsun diye, ben de en temel sıkıntıya dikkat çekmiş olayım.

Þunu şöyle yapmalıyız, bunu böyle yapmalıyız; şöyle yaparsak böyle olur, böyle yaparsak şöyle olur -diyoruz ya...! Peki bunları yapmamıza engel olan şey denir? Çözüm önerilerini bildiğimiz halde, bilinen şeyleri niye yapamıyoruz?

Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti; TAM BAĞIMSIZ BİR DEVLET DEĞİLDİR.

En temel sıkıntımız bu... Malesef, kendi projelerimizi değil  bize dayatılanları yapıyoruz. Ama her alanda devran bu şekilde dönmektedir. Eğitimde, sağlıkta, sanayide, ekonomide, dış politikada, iç siyasette... her yerde bu şekilde...

Ve işin garibi, biz bu filmi daha önceden de seyretmiştik. Osmanlının son yüzyılına baksınlar... Ne olmuştu, Devlet-i Aliye resmen yabancı elçiliklerin, misyonerlerin, para babalarının, bankerlerin oyuncağı haline gelmişti. Kanuni döneminde verilmeye başlanan Kapitülasyonlar, Osmanlı devletinin sosyal düzenin iyice bozmuş ve millet fakr-u zaruriye içinde harap ve bitap düşmüştü... Memleketin zenginlikleri, memleket sahiplerine değil de bir grup soysuzun eline geçmiş ve daha beteri; devlet kaynakları emperyalist devletler tarafından sömürülmüştü...

Bütün bu rezilliklerden kurtulabilmek için İstiklâl Harbi verdik ve kurtulduk da... Manda ve Himayeyi kabul etmedik, düşmanı denize döktük, Kapitülasyonları kaldırdık, kurum ve kuruluşlarıyla egemen-üniter bir devlet kurduk... gelin görün ki en nihayetinde gidip devletin anahtarını Amerikalıya, Avrupalıya teslim ettik... Onlar da gerekeni yaptılar! İçimizde ki hazımsızlar; ağalık, beylik ve derebeylik sevdalılarıyla ittifak kurarak millete ait olanı milletin elinden aldılar. Artık köşe başları tutulmuştu... Kendi için değil, memleket adına bir iş kotarmak isteyenlere yaşama hakkı tanımayacaklardı.

Hani derler ya... Bu memlekette yapılan hiç bir iyilik cezasız kalmaz!

Doğrudur, aynen katılıyorum. memleket adına iş mi yapacaksın! mutlaka önüne bin bir türlü engel çıkartırlar. İş yapmana müsaade etmezler, bir şekilde ayağını mutlaka kaydırırlar. O nedenle yapılacak en önemli iş; MİLLETE AİT OLANI GERİ ALMAKTIR.

Bunu başarabilmek için, devrimsel bir hamleye ihtiyaç var. Bunu kim yapar, nasıl yapar, nasıl olur... orası ayrı dava olmakla birlikte en temel sıkıntımız; siyasetimizi ağaların, beylerin, din bezirganlarının, AB' ci-Amerikancı mandacıların, milli hasletleri gelişmemiş Arapçıların ve kendi milletine düşman kesilmiş soysuzların elinden kurtarmaktır.

 

Mesajı Paylaş

#138
Tam bagimsiz olmamanin elbette bir takim konulara direk yansimasi olmakta ama ancak hepsini tam bagimsiz olmayasimiza baglamak kanimca toptancilik olur .

Kanimca konunun temelinde egitim konusu yatmakta .
Osmanlidan simdiye kadar olan tum iktidarlar kendine gore dogru gordukleri egitim sistemini yururluge koymaya calistilar.Ancak ana sorun gercek Ihtiyac duymus oldugumuz egitim sistemini  olusturmak yerine cogu zaman disardan sistem ithal etmeye calistik . Bazen de ithal sistemi yerlilestirmeye calistik.

Halbuki cozum disardaki ileri sitemleri incelyerek, kendi ulkemizin ihtiyaclarini karsilayabilecegi modern dunyaya rahatlikle ayak uydurabilecek kisilerin yetismesine olanak veren kendi "Milli Egitim Sistemimizin" yaratilmasindan gecer.

Disaridan ithal etmis oldugumuz egitim sistemleri cogu zaman ulkemizin ihtiyaclarina tam karsilik verememekte .

Ulkemizi yoneten iktidarlar genelde ihtiyac olunan egitimin tabandan tavana esit olarak yayilmasina olanak saglamak icin gerekli yatirimlari yapmayi bir yana ,daha fazla kendi siyasi goruslerinilerini yesertmek icin egitim sistemimizi bir arac olarak kullanmaktalar. 

TC sayet sosyal bir devlet ise, o zaman egitimi oncelikle tabandan tavana kadar tum halkimizin esit olarak yararlanabilecegi bir sistem olusturulmali . Okutulan mufredat bilgileri oncelikle ulkemizde ve modern dunyada gecerli olacak, zihni acik tek tip gorus sahibi olmayan ,konulari tartisabilecek arastirmaci bir nesil yetistirecek bir sistem olmali.

"Kotu ekonomiden ,adaletin varligindan yoklugundan anlayan, verdigi oyun degerini bilen, sorgulamaya alisik ,elestiriye acik bilgili gorgulu saygili fertler yetistirebilmemiz icin temelde  ,Egitim Egitim  gerisi hikaye. Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: metin62 - 07 Eylül 2019, 23:59:31
Tam bagimsiz olmamanin elbette bir takim konulara direk yansimasi olmakta ama ancak hepsini tam bagimsiz olmayasimiza baglamak kanimca toptancilik olur .

Bunların hepsi, bağımsızlık kavramını içinde barındıran konulardır. Peki, eğitim sistemimiz niye rezil durumdadır -diyecek olursak; çünkü eğitim sistemimizin rezil, kepaze, berbat olması isteniyor. Zeki, çalışkan, akıllı, ahlaklı, analitik düşünebilen modern insan yetiştirmek istemiyorlar. İşte asıl mesele bu. Peki niye istemiyorlar?

Þayet istemiş olsalardı... Dünyada bir sürü örneği var, örneğin Finlandiya... Her sene Finlandiya' ya inceleme kafileleri gönderilir; onlar Finlandiya' yı gezer, tozar, yer içerler, sonuç: sıfır kere sıfır, elde var sıfır! Çünkü her şey göstermelik, her şey yalan üzerine kurulmuş. Gerçek anlamda iş yapmak, problem çözmek istemiyorlar. Rezil bir sistem üzerinden; milleti kandırmak, söğüşlemek, koyun gibi gütmek üzerine bir düzen kurulmuş. Bu memlekette; yüzyıllardır kendini çoban, milleti ise davar sürüsü olarak gören bir takım sınıfsal tabakalar var. İşte ağa, bey, derebey sınıfı dediğimiz bu insanlar; milletin çocuğunun okuyup adam olmasını istemiyor. Çünkü sülük gibi, asalak gibi kan emmeye alışmışlar. Camdan köşklerinin parçalanmasını, ellerinden alınmasını istemiyorlar. Ve işbu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit etmek suretiyle  yeni bir komprador sınıfı oluşturdular... Bunlara da kısaca İÞBİRLİKÇİ diyoruz. Þahsi menfaatlerinin devamlılığı için dış güçlerin siyasi emelleriyle birlik içinde çalışıyorlar. Dış güçler ise bu tip insanlara; KULLANIÞLI AHMAKLAR diyor.

Sevgili arkadaşlar... bu konular ilk defa düşünülmüş, araştırılmış, derinlemesine analiz edilmiş konular değildir. memleketin niye bu halde olduğu anlatan çok esaslı araştırmalar var. Zaten bende bu araştırmalardan beslenerek görüş beyan ediyorum. Örneğin Doğan AVCIOĞLU' nun TÜRKİYE' NİN DÜZENİ isimli iki ciltlik çok güzel bir analiz çalışması var.. okusunlar. Türkiye niye bu halde? tarihin köklerinden alarak bu günlere kadar incelemiştir. Türkiye' deki sosyal sınıflar, Türkiye' nin ekonomik düzeni, ekonomik sistemin tarih içindeki seyri, diğer devletlerin sistemleriyle karşılaştırma, yapılan yanlışlar ve bu yanlışları sürdürmekte niye ısrar edilmektedir gibi şahane konu başlıkları altındaki bilgi havuzundan beslenebilirsiniz. Ve göreceksiniz ki, asıl mesele BAĞIMSIZLIKTIR.

Bağımsız olmak demek; FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR NESİLLER YETİÞTİRMEK demektir. Bağımsız olmayan bir irade, hür nesiller yetiştirebilir mi? Mümkün değil... O nedenle, Türk milletinin bağımsız olması istemiyor. Çünkü bağımsız hareket edebilen bir iradenin neler yapabileceğini öngöremezsiniz. Her an tepelerine çökebiliriz! İstenmiyor...

O nedenle diyoruz ki, tek kurtuluş reçetesi; daha önceden de bizi kurtaran reçetedir. Çünkü denedik, başarıya ulaştığını gördük. Bir zamanlar TÜRK MUCİZESİ diyorlardı... Fakat işbirlikçi, orta çağ kalıntılarının marifetiyle bağımsızlığımız yerle yeksan edilmiştir.  Mesajı Paylaş


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz