AVRUPA ORDUSU

 Siz katılın ben katılmıyorum.Siyasi eleştiri bagajını arkasına alıp,bunu bahane ederek yazılan benzer hiçbir görüşe de katılmıyorum. Ekonomi,adalet,eğitim bu ülkede yanlış giden her ne varsa bunu eleştirmek her vatandaşın hakkı ve görevidir.Bunu yaparken bu ülkenin bam teli konularına fütursuzca dil uzatmak ise bir maksat göstergesidir.Ek olarak savaşmak ya da savaşmak istememek de insancıl bir haktır,bunları bilmeyen biri yok karşınızda.Eğer birisi çıkıp A hükümetinin yanlışlarını bahane ederek ''ben bu ülkenin savaşında yokum'' diyorsa orada çok büyük bir yanlış vardır,bu fikir zehirlidir,çürüktür ! Bu ülkeye zerre faydası yoktur,bugün bu hükümet gider başkası gelir,o da gider diğeri gelir bana hiç fark etmez çünkü siyasetle işim olmaz.Savunduğunuz şey silah altındakilere haksızlıktır,silah altında canı pahasına yıllarını verenlere hakarettir.Altınızdaki imzanın sahibi ''bu ülkenin sahibi padişahtır gitsin O'nun tebası savaşsın'' demedi.''Sistem çürük,hatalar var,ordu yeteri kadar iyi değil,bana ne'' de demedi! Siz beni anladınız mı ? sanmıyorum,anlamayın,Allah anlamanıza sebep verecek bir kader çizmesin bu ülkeye.

 Son birkaç şey daha yazarak kendi adıma konuyu kapatacağım. Sevdiğim bir üyenin tabiriyle ''gönül gözüyle'' okuyanlara hitap etmek istiyorum,herkese açık bu ortamı okuyan yaşları çok daha erken gençleri özellikle önemsiyorum. Ben, devletçi görünen fakat görünenden çok daha halkçı olan bir insan olarak tanımladım kendimi her zaman, halkları ve O'nun gücünü her şeyden üstün tuttum. Bana göre bu ülkenin en değerli kurumu olan TSK'nin temel taşının, asli unsurunun bu ülkenin halkı olduğunu hiçbir zaman aklımdan çıkarmadım, kendini üstün gören üniforma sahipleri ile çok yerde çoğu kez karşı karşıya geldim,bunları vicdanım çok rahat yazıyorum.
 Aklı yerinde kimse savaş istemez, siz bilmezsiniz ama en çok da askerler savaş istemez. Kişisel durumlarından ötürü yapamayan,istemeyen çocuklar hep arkada tutuldu,zorlanmadı,saygı gösterildi,sağ salim evlerine gitsinler istendi.Kişisel olarak ''hiçbir şartta savaşmam'' diyen,bunu bir hayat görüşü olarak içselleştirmiş kimseye laf etmek kimsenin görevi değildir. Ben yıllar yılı bu ülke insanının siyasi ayrışmadan ötürü geldiği noktayı üzülerek izliyorum, siyasi ayrılıkların gün gelip ''ben bu yönetim altında savaşmam'' noktasına gelmesini ise çok tehlikeli buluyorum. Bu yanlış, bu yanlışı yapmayın, desteklemeyin. Herhangi bir şey vurgulanacaksa bunu kendi konusunda değerlendirip icra edin, orduyu ve askerlik felsefesini buna alet etmeyin !

Ben de söyleyeyim. Her ne şart altında olursa olsun, ayrım gözetmem. Vatan savunmasına malımla, canımla katılırım. Benim belli bir dünya görüşüm var. Bunun taban tabana zıddına da olsa gerektiğinde vatan savunmasına katılmak boynumun borcudur. Farklı görüşte olanlar zaten katılmasınlar. Bu vatanda yeteri kadar vatan savunacak insan vardır, sıkıntı olmaz.

Nürenberg Savaş Suçları Mahkemesi önemli bir içtihat koymuştur. Nazi Ölüm Kampı Yöneticilerinin, "Ben emirlere uydum." savunmasını geçerli bulmamıştır. Doğrusu da budur zaten.

Buna göre, eğer TC kışkırtma olmaksızın saldırıya uğrarsa, o anki TC iktidarı kim olursa olsun, iktidarı bahane ederek savaştan kaçamazsınız.

Savaşı haksız yere çıkartan o anki TC iktidarı ise ve siz de bunu ispatlayabiliyorsanız, o zaman iş değişir. Şartları dikkate almadan kestirilip atılacak bir konu değil bence.

Sn Karacı,
Anlaşılıyor ki, bu konu çok hassas sizin için.
Ama ben inanıyorum ki, Denizci'de bıçak kemiğe dayandığında eline silah alıp ön cepheye seve seve gidecek bir arkadaşımız.
Orada anlatmak istediği incelik, halkın belli kesiminden özveri ve en üst seviyede büyük fedakarlık isteyen yönetimin, ne kadar yozlaşmış olduğu; bunu, içindeki isyan duygusunun kelimelere dönüşmüş haliyle aktarması.
Burada hepimiz vatanseveriz. Ben bu yaşımda, vatanım için savaşmaya hazırım. Buradaki "Ne mutlu Türküm" diyebilen herkeste, siyasi ve politik kaygılarını bir tarafa bırakıp, vatan savunmasına seve seve koşacaktır. Yüce liderimizin dediği gibi "konu vatan savunmasıysa gerisi teferruattır".

 Sayın KARACI'yı güzel yazıları için tebrik ederim. Aidiyetin Bayraga ve Vatana olması gerektiğini çok güzel anlatmış.

Ne diyebilirim ki sn.Karacı benim yerimede savaşın

Ben sizin duacınız olurum

Bak biraz daha açayım istersen

Osmanlıyı ne kadar överseniz övün ne kadar dizi çekerseniz çekin sonunda padişahı İngiliz gemisine kaçtı diye biter...

Yani bugünkü karar alıcıların ve üst düzey konumda bulunan kişilerin gerek bürokrat gerek akedemisyen gerek muhalefeti hiçbirinin o İngiliz gemisine binen padişahtan farkı yok

Gelelim Tsk'nın bana ihtiyacı var yada yok konusuna;

İhtiyacı olmasa 60 yaşına kadar bana yedeklik sunmazda,sunduğuna göre ihtiyacı var ve burda benim rızamı almıyor

Ben ülkede dengesizliklere ve adaletsizliklere,boşvermişliklere deyinip ,dem vururken siz vatanseverlik edebiyatı yapıyorsunuz,okuduğunuzu bile anlamıyorsunuz

Ama biz gerçeği biliyoruz gerçek şuki  savaş olsa durumu iyi olan ve yurtdışına gidebilecek olan herkez burda birdakika bile durmayacak.

Zaten İngiliz gemisine binecekler başından belli

Artı şöyle bir coğrafyana bak özellikle Ukrayna ve Rusya savaşına bak Dünya gerçekliklerini oku

Özellikle Ukrayna tarafında Durumu iyi olanlar kaçtı.Aynı şekil durumu iyi olup duranlar rüşvet verip çocuklarını cepheye göndermedi

Sn.Marmara burda basbas bağırıp söylemedi

Artı hepimiz zelenski'yi biliyoruz.
Şimdi Ukrayna'nın Çıkarlarını mı savundu yoksa onu maşa gibi kullanan batının direktiflerinimi uyguladı..

Ben söyleyeyim baya baya onun maşasını tutan batının direktiflerini uyguladı.Çünkü kukla

Aksi takdirde Ukrayna'da herkez Ukrayna için savaşır yurtdışına kaçmazdı.

Resmen bir ülkenin genç nüfusunu harcadı ve ülkenin içini boşalttı.

Şimdi konuyu uzatmayayım

Siz bana bu ülkenin size ihtiyacı yok deyip propaganda yapacağanıza;

Acaba ne olduda bunun gibi vatanseverler ülkeden ve vatanseverlikten soğudu bununun muhakemesini yapmak daha sağlıklı olacaktır (yani ülkede son 20-25 yılda ne değişti)

Ayrıca düşman gelirse çekirdek çitlemek değilde viskimi yudumlarım heralde😃

 Aferin !

 Sorun şu ki senden çok var sanıyorsun, azıcık, devede tüy kadar olduğunuzun farkında bile değilsin. Sen salonunda otururken bin köy gezdim ben, turist olarak gezmedim, 90'larda gezdim hemde. Yıllarca bu ülkede hain diye aktarılanların ekmeğini yedim o köylerde. Bize onlar yeter, tekrar söyleyeyim sen gelme. Bohçanı ve kaçış planını hazırla, bana yük olma başka ihsan istemez...

Kurtuluş savaşında da askerlikten kaçan yüzbinlerce kişi olmuş. Bence Kurtuluş Savaşı ve Ukrayna'dan ders alalım. Savaşta kaçan, göçen, kaybolanların mallarına el konulsun. Savaşa birfiil katılanlara dağıtılsın. Hiç olmazsa savaş kazanıldıktan sonra kurtarılmış memlekete dönüp de vatan kurtaran fakir, necip millete burun kıvırıp tepeden bakamaz KAÇAK, GÖÇEK, HAİNLER....

Hatta şu anda paralı askerlik yapanların parası da eşit bir şekilde ZORUNLU askerlik yapanlara dağıtılsın.

Köylünün üç oğlu varmış.

Bir gün köye tellal gelmiş, davulu çalıp "padişah efendimiz Kıbrıs'a sefere gidiyor. Her evden bir erkek evlat istiyor" demiş.

Köylü, büyük oğlunu öpüp "padişahımızın emri baş üstüne" deyip askere yollamış.

Aradan bir kaç ay geçince oğlunun şehit olduğu haberi gelmiş.

Köylü, büyük bir olgunlukla "vatan sağ olsun, padişahımız sağ olsun" demiş.

Aradan bir iki yıl geçmiş.

Köye yine tellal gelmiş, davulu çalıp "padişah efendimiz Bağdat'a sefere gidiyor. Her evden bir erkek evlat istiyor" demiş.

Köylü, bu defa ortanca oğlunu öpüp "madem padişahımız ferman eylemiş, başım üzerine" deyip askere yollamış.

Aradan bir kaç ay geçince oğlunun şehit olduğu haberi gelmiş.

Köylü, yine büyük bir vakarla, gururla "vatan sağ olsun, padişahımız sağ olsun" demiş.

Aradan yine bir iki yıl geçmiş.

Köye yine tellal gelmiş, davulu çalıp "padişah efendimiz Suriye'ye sefere gidiyor. Her evden bir erkek evlat istiyor" deyince,

Köylü, tellala "Yürü git, söyle o padişaha, ben de oğul kalmadı, benim uçkuruma  güvenip sağa sola savaş ilan etmesin, yaşlandım artık "demiş.


Her ne kadar Kemal Sunal'ının o meşhur sahnesindeki , "sen gelme ulan ayı" repliğini yakıştırsanız da BEN denizci'nin ruh halini çok iyi anlıyorum , birilerine duyduğu nefret ile kırgınlıkla yaşadıklarının birikimi ile böyle konuşuyor, ama adım gibi emini bu kadar söylenmesine rağmen , mecburi bir savaş çıkarsa gene her işi gücü bırakıp cepheye koşacak, bu duygu uçuk virüsü gibi, bünyeye bir girdi mi ancak ölünce çıkar.
Şöyle de bir şey var ,sen dağlarda gecenin karanlığında çamur içinde donarken birilerinin senin de hakkın olan payı çalarak zevki sefa içinde  ihtişamlı bir hayat sürmesi ve senin çektiklerinden zerrece umurunda olmaması hatta sana ahmak gözüyle bakması insanı o derin ruhsal uçuruma atıyor. Bu güne kadar çok nadir zengin çocuğunun o allahın terk ettiği yerlerde öldüğünü gördüm, hep fakirlerin ölmesi, hep onlara cennet vaad edilmesi, vatan savunmasının bir tek onların görevi sayılması normal mi sizce. ??
Vatan sağolsun tamam da , garipler de sağ olsun artık.
Sun Tzu dan da birşeyler yazardım ama içimden gelmedi şu an,