Çuval Olayı

Başlatan Þahinbey, 03 Temmuz 2009, 09:32:38

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çuval olayında 7 yıllık büyük sır!

Mehmetçik neden ABD askerlerine ateş etmedi?

Türkmen tapularını 'kurtaran' Süleymaniye timi, 'çuval baskınına' silahlı yanıt vermedi. Çünkü asıl operasyon başarıyla tamamlanmış, tapuların mikro film ve dijital kaydı çoktan Ankara'ya ulaşmıştı.

Tapu ve nüfus idareleri peşmergeler tarafından yağmalanıyor. Demografik yapıyı değiştirmek için Türkmen ve Araplara ait kayıtlar yakılıp yok ediliyor. Bu sırada Irak birlikleri Kuzey'i terk etmiş, bölge tamamen Amerikan birlikleri ve peşmergelerin hakimiyetine geçmiş durumda.

Süleymaniye'de konuşlanan Türk özel harekat timi gelişmeleri yakından izliyor. Türk istihbaratı bölgede etkin. Meydana gelebilecek olaylar hakkında önceden haber alma kabiliyetine sahip. Türkmenler de Türk askerine yardımcı oluyor, rehberlik yapıyor. Nitekim, Türkmenlere ait tapu kayıtlarını yok etme hazırlıkları istihbaratçıların başarılı çalışmasıyla önceden öğreniliyor ve Süleymaniye'de görevli özel birlik bu kayıtların tamamını kopyalayarak Türkiye'ye gönderip, güvence altına alıyor.

Türkiye'nin Kuzey Irak'taki etkinliği sadece bu kritik operasyonla sınırlı kalmıyor. Bölgedeki Türkmenlere, Türkiye'den yardım malzemeleri ulaştırılıyor: İlaç, yiyecek...

Bu sırada peşmergeler, bölgede Türkmenleri ve Arapları yok sayarak her istediğini yapabilmek için Amerikalıları kışkırtıyor ve Süleymaniye'deki birliğin etkisiz hale getirilmesine karar veriliyor. Çuval olayından önce, 22 Nisan 2003'te Türkmenlere gıda ve ilaç götüren Türk timi, "Silah taşıyorsunuz" iddiasıyla ABD birlikleri tarafından durduruluyor. Yardım konvoyundaki Türk askerleri 2 gün süreyle alıkonuluyor. ABD'liler "Misafir ettik" diye açıklama yapıyor ama asıl amaç Türk birliğini caydırıp, hareket kabiliyetini kısıtlamak ve peşmergeleri bölgenin tek hakimi haline getirmek...

Ardından Türk-Amerikan ilişkilerini derinden yaralayan "çuval olayı" meydana geliyor. 4 Temmuz 2003 tarihinde. Yani ilk olaydan yaklaşık 2,5 ay sonra. Süleymaniye'deki Türk karargahında görevli bir binbaşı komutasındaki 11 Türk özel harekatçı ve Türkmen mihmandar, Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerler ve peşmergelerin baskınına uğruyor. Baskın sırasında Türk askerleri gelenleri önceden görüyor. Ancak Amerikalılar daha önce de o binaya birkaç kez "kahve içmeye" geldiği için bunun bir saldırı olduğuna ihtimal verilmiyor. Ta ki, Amerikan askerleri teslim olmalarını söyleyene kadar.

Olay sırasında Türk özel harekatçıları silahla karşılık verme fırsatı buluyor ancak bunu tercih etmiyor. Peki hepsi özel eğitimli bu askerler neden tes lim oluyor? Birincisi; Süleymaniye timi, üstlendiği kritik operasyonu tamamlamış olmanın, yani tapu kayıtlarını Ankara'ya ulaştırmanın verdiği rahatlıkla hareket ediyor. İkincisi; timin komutanı serinkanlı davranarak, iki ülke arasında ağır sonuçlar doğurabilecek büyük bir çatışmayı önlüyor. "Karşılık vermeyin" diyor.

ABD'liler 11 asker ve Türkmen mihmandarı derdest edip başlarına çuval geçirerek götürüyor ve 60 saat süreyle sorguya çekiyor. Ama gerek sorgulamada, gerekse büroda yapılan aramalarda Türk "özel ekiplerinin" gizlice yürüttüğü "tapu operasyonuna" ilişkin herhangi bir belge ya da bilgiye ulaşılamıyor.

Süleymaniye'deki Türk askerleri her ne kadar başlarına çuval geçirilmiş olsa da, kopyalanıp götürülen belgelerle, asıl çuval tapu kayıtlarını yakarak her şeyi yok edeceklerini sanan peşmergelerin başına geçmiş oluyor.

Süleymaniye'de önemli olan, Türk askerlerinin hem operasyonu başarıyla tamamlaması, hem zayiat vermemesi, hem de iki ülke ilişkilerini içinden çıkılmaz bir noktaya sürüklememesiydi. Çünkü Amerikan askerlerine karşılık verilmesi durumunda çıkacak çatışmada ölü sayısı yüksek olabilirdi. Nitekim, olay sırasında Genelkurmay Harekat Başkanlığı görevini yürüten Korgeneral Köksal Karabay, emekliye ayrıldıktan sonra çok önemli bir detayı şöyle açıklıyordu: "ABD askerleri Türk timinin bulunduğu sokağa girdiklerinde tim komutanı kapıya çıkıp 'hoşgeldiniz' diyor. ABD'liler üzerine çullanıyorlar. Bu sırada herkes ateş etmeye hazır. Ama tim komutanı binbaşı Aydın elini kaldırarak 'ateş etmeyin' diyor. Olayı soruşturan ABD'li Korgeneral John Slyvester'in 'Neden ateş etmediniz' sorusuna Tim komutanı Binbaşı Aydın E. 'O kadar acemice geliyorlardı ki, ateş etsek en az 60 kişiyi öldürürdük. Biz de ölürdük ama iki ülke arasında kapanmaz bir yara oluşurdu' diyor. Bunun üzerine General Slyvester'in tim komutanını Aydın'ı alnından öpüyor."

Türk askerleri serbest bırakıldıktan sonra ABD Genelkurmay Başkanı'nın Türk Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ü arayarak özür dilediği ve şu mesajı ilettiği öne sürülüyor: "Askerlerinizin anlayışlı davranması beni çok mutlu etti. Tanrıya bin şükür, askerleriniz ve askerlerimiz evlerine sağsalim dönebildi."

Bu olaydan 7 yıl sonra, TAKVİM'in kamuoyuna açıkladığı "Musul ve Kerkük'teki tapu operasyonu" haberi gösteriyor ki, Türkmenlerin bölgedeki gayrimenkulleri güvence altına alınmış, operasyon başarıyla tamamlanmıştır...

Mehmet Çetingüleç - TAKVİM Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Bu haberi hazırlayan Mehmet Çetingüleç'e sormak lazım, acaba gerçekten Türkmenlerin tapu vs bilgileri Ankara'ya ulaştırılmış mı? Eğer ulaştırıldıysa o zamandan bu güne kadar geçen süre içerisinde bu bilgiler kullanılarak yapılanlar nelerdir? Bölgede evinden, yurdundan çıkartılan Türkmen kardeşlerimiz için, ulaştırıldığı iddia edilen bilgiler kullanılarak ne gibi çalışmalar yapılmış? Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Bu operasyon malum yapılanmaya kapak olsun :D

Amerika'da çuval niyetine saysın :D Mesajı Paylaş

Kürtlerin tapuları yakma girişimlerini o zamanalar tvler göstermişti. Tapuların olduğu kurumlar yağmalanmış tapular yakılmaya çalışılmışdı. Kopyalanan tapular mahkemeelrde delil olarak kabul edilirse kürtlere büyük bir gol atmış oluruz.

Tapu dairelerinin yağmalanmasının altında kürt yönetimi olduğunu düşünüyorum, iki üç akıllının yapacağı iş değil bunlar... Mesajı Paylaş

Olayı soruşturan ABD'li Korgeneral John Slyvester'in 'Neden ateş etmediniz' soRusuna Tim komutanı Binbaşı Aydın E. 'O kadar acemice geliyorlardı ki, ateş etsek en az 60 kişiyi öldürürdük. Biz de ölürdük ama iki ülke arasında kapanmaz bir yara oluşurdu' diyor. Bunun üzerine General Slyvester'in tim komutanını Aydın'ı alnından öpüyor."

ABD lilerde alından öpme geleneği varmıymış ??takvim biraz değiştirmiş bazı kısımları gibi nedersiniz

Mesajı Paylaş

Polat alemdar aldıya intikamımızı...

-----------

O sıralarda ÖKK komutanı olan kişi şuan emekli ve abdlilerle ortak güvenlik şirketi kurdu ve ırakta iş alıyor diye haber dolanmıştı medyada...

------------

Abd ne kadar izin verirse ÖKK o kadar iş yapar... Mesajı Paylaş

Tapu konusunda en son dinlediğime göre bütün Türkmenlere ait tapuların Aslı veya kopyası çuval çuval devlet arşivinde saklanıyormuş bunuda zamanında ATV/Avrupa'da yayınlanan KRAL VE BEN programında konuk olan Aytuç ALTINDAL'söylemişti. Mesajı Paylaş

#17
Aradan geçen zamana rağmen beni şuan bile inciten şey, bu terbiyesizliğin mimarı olan çam yarması odiernoya Türkiye ziyareti sırasında gösterilen abartılı ilgidir. tıpkı geçenlerde gelip de benim ülkemde bebek katili caniye selam söyleyen talabaniye yapıldığı gibi...


Aziz Ergen Albayımız içeri alınırsa, kendimi meclise kilitlerim arkadaş! ahan da yazıyorum, ihbarsa, ihbar! Mesajı Paylaş
bağımsızlık, benim karakterimdir!

Çuval Olayının 13. Yılında ABD'den Sır Yazışma

Bugün Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihteki en büyük kırılmalarından çuval olayının 10'uncu yıldönümü.

Kuzey Irak Süleymaniye'de 4 Temmuz 2003 günü 11 Türk askerinin başına Amerikan askerlerince çuval geçirildiğini dönemin AnkaraTemsilcisi Sedat Ergin'in haberiyle veren Hürriyet, ABD'nin Irak'tan sorumlu ordusu CENTCOM'a 3 yıl önce yaptığı başvuruyla, olaya ışık tutacak 13 sayfalık Amerikan istihbarat yazışmalarının varlığını doğruladı.

Bilgi Edinme Yasası kapsamında hazırladığımız dilekçe, 200'e yakın yazışma ve telefon görüşmesinin ardından, paketin 3 sayfasını yazışmaların sadece gönderen ve alıcı bilgileri ile birkaç cümlesi açık biçimde elde ettik. Yaptığımız itiraz sonucu konu halen temyizde. Ancak Amerikan hükümeti Süleymaniye'de 10 yıl önce neler olduğunu, Türk askerlerinin sorgularında neler yaşandığını halen sır olarak tutmakta kararlı.

4 AYRI YAZIÞMA VAR

Centrom'un Hürriyet'e yolladığı 3 sayfalık belge, Türk askerlerinin Süleymaniye'de Amerikan kuvvetleri tarafından esir alınmalarından sonra Amerikan istihbarat birimleri arasındaki 4 e-posta yazışmasını içeriyor.

1) Buna göre ilk mesaj 4 Temmuz 2003 Cuma akşamı saat 20.20'de gerçekleşiyor. Mesajın konu bölümüne Turkish SF (Türk Özel Kuvvetleri) yazılmış. Gönderen bölümünde C5CM ile başlayan uzun bir kod var. Gönderilen adreste de D101 ile başlayan yine uzun bir kod bulunuyor. İlk satır 'Sir' (Efendim) diye başlıyor, sonrası kapalı. Bu mesajda olduğu gibi tüm yazışmalarda kapatılan yerlerde o bölümün hangi yasa maddesi uyarınca kapatıldığı açıkça belirtiliyor.

Buna göre askeri operasyonlar, yabancı hükümet bilgileri, istihbarat faaliyetleri, dış ilişkiler, kişisel verilerin korunması konularında getirilen kuralların kapatılma gerekçesi olduğu belirtiliyor. İlk mesajın imza kısmında ise gönderen kişinin Bağdat Uluslararası Havalimanı yakınlarındaki Zafer Kampı'nda (Victory Camp) o zaman Tümgeneral David Petraeus komutasındaki 101'inci Hava İndirme Tümeni'nin Ortak Görev Gücü Koalisyonu (CJTF) bünyesindeki irtibat subayı olduğu anlaşılıyor.

Böylece mesaj, 'Çuval olayı'nın ardından, Türk askerlerine operasyon emrini veren kişi olduğu iddiasıyla Türkiye'de uzun süre 'Çuvalcı general' adıyla anılan ve karıştığı bir seks skandalı sonrası geçen kasımda CIA Direktörlüğü'nden istifa etmek zorunda kalan Petraeus'un emrindeki kişilerin olayın tam göbeğinde olduğunu doğruluyor.

2) Türk askerler Süleymaniye'den alınıp büyük bir konvoyla Kerkük'e götürülürken, D101 kodlu kişi yaklaşık 9 saat sonra 5 Temmuz 2003 Cumartesi sabaha karşı 05.12'de C5CM'ye cevap veriyor. Hitap kapalı. Sonraki cümle "Birimlerimizden hiçbirinin bu konuda bir bilgisi yok." Sonra yazılanlar ve imza ise yine kapalı.

3) 10 dakika sonra C5CM kodlu 101'inci Hava İndirme'nin irtibat subayı hem kendisine cevap veren hem yine kodu D101 ile başlayan başka bir istihbarat yetkilisine uzun bir cevap yazıyor.

4) Temmuz 2003'te saat 05.22'de gönderilen ve yine 'Sir' diye başlayan mesaj ise birkaç farklı kural uyarınca olduğu gibi kapalı.

5) 14 dakika sonra, saat 05.34'te C5CM kodlu irtibat subayı kodları D101 ile başlayan iki yetkiliye bir mesaj daha yazıyor. Ve yine kural gereği kapalı tutulan mesajın ardından da yazışmalar sona eriyor.


Çuval olayı neydi

4 TEMMUZ 2003 cuma günü ABD Kara Kuvvetleri'ne bağlı 173'üncü Hava İndirme Tugayı askerleri, Kuzey Irak Süleymaniye'deki Türk Özel Kuvvetleri Bürosu'na yaptıkları baskın sonucu 3'ü subay 8'i astsubay 11 Türk askerlerini esir aldı. Amerikalılar daha sonra başlarına çuval geçirip Türk yetkilileri 8 araçlık bir konvoyla yanlarında peşmergeler, Irak'ın işgalinden sonra ABD güçlerinin bölgede karargâh olarak kullandığı Kerkük Havalimanı'na götürdüler. Buradaki sorgulamanın ardından Türk askerler Bağdat'a nakledildi. ABD ve Türkiye arasında süren yoğun kriz diplomasisinin ardından 60 saat sonra hepsi serbest bırakıldı. 28 Þubat Soruşturması nedeniyle 5 aydır tutuklu bulunan, dönemin Genelkurmay Harekât Başkanı emekli Korgeneral Köksal Karabay olayı şöyle anlattı:

ATEÞ ETMEYE HAZIRDIK

"Kerkük Valisi'ne suikast yapılacağı ihbarı üzerine Kerkük'ten gelen ABD askerleri, Talabani'nin sarayının çevresinde ilerlerken Türk timinin bulunduğu sokağa da girdiler. ABD askerlerinin arasında Türkiye'nin ekmeğini yiyen Talabani'nin oğlu (Bafel Talabani) da bulunuyordu. Tim komutanı (Aydın Eser) kapıya çıkıyor, 'Hoşgeldiniz' diyor. Üzerine çullanıyorlar. Bu esnada herkes ateş etmeye hazır. Tim komutanı Binbaşı Aydın Eser elini kaldırıp 'Ateş etmeyin' diyor. Hiç böyle bir şey olacağını tahmin etmemişler. Çünkü daha önce birlikte çay içmişler ve oturmuşlar."

Keşke hiç gitmeseydim

Çuval olayının daha sonra gündeme gelen boyutlarından biri de, Amerikan askerleri 11 Türk askerini sorgularken yanlarında olan Türk tercümanlardı. Olayın ardından Türkiye'de vatan haini sayılacakları iddiasıyla ABD'ye iltica eden tercümanlar Savaş Dalkılıç (54) ve Tuncay Çelik (51) en tartışılan figürler oldu. Dalkılıç'la 2011 Ocak ayında California'nın San Diego kentinde sahibi olduğu sosisli dükkânında görüşmüştük.

O dönem halen Tuncay Çelik'le ortaklardı. Ancak aynı yıl ortaklığı bitirdiler. Bir süre sonra Tuncay Çelik de dükkânını devredip işten çekildi. Dalkılıç şimdi sahibi olduğu Tayga şirketiyle yine San Diego'da askeri, kamp tipi ışık gereçleri satıyor. 10 yıl sonra Hürriyet'e konuşan Savaş Dalkılıç, şunları söyledi: "Ben herhangi bir suç işlemiş değilim. Yanlış bir şey yapmış değilim.

Olay yanlış aktarıldı. Ben Türk'üm. Türk doğdum ve Türkiye'ye karşı hiçbir zaman yanlış bir şey ne düşündük ne yaptık. Vatanımı seviyorum. Bunun dışında insanların farklı bir şey düşünmesi beni rahatsız eder, etti. Vatan için, Türkiye için canımı her zaman veririm. Keşke gitmez olaydım. Bu işler de hiç olmasaydı. Türkiye'de olsaydım şu anda."
Kaynak : HaberArtiTurk/Tolga Tanış

http://haberartiturk.com/Haber/cuval-olayinin-13--yilinda-abd-den-sir-yazisma.html Mesajı Paylaş
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

#19
Çuval aslında Türk Milletinin başına geçirilmiştir.....Ancak,Bu Ülkenin Cumhuriyet Hükümetinin Başbakanı ağzına Türk Milleti sözcüğünü almıyor ve her konuşmasında benim milletim, Türkiye  toplumu gibi yapay ifadeleri ısrarla kullanıyorsa şayet, esasen yapılacak da bir şey yok demektir. Yalınız şu husus çok iyi bilinmelidir. Silivri'de yatan kahraman Türk Subayı Hasan Atilla Uğur'un da dediği gibi, bu rezalete göz yumanlar, karşılığını vermeyenler, tarihin kara sayfalarında ibret olarak yer alacaklardır. Mesajı Paylaş


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz