Barış Pınarı Harekatı

Başlatan カメせ, 05 Ekim 2019, 16:23:07

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

YPG/PKK konusunda Rusya ile yapılan mutabakattan memnun musunuz?

EVET
2 (18.2%)
HAYIR
9 (81.8%)

Toplam Oy Verenler: 11

Peki  Suriye'de iç savaş çıkarılacağı artık kesinlikle belli olduktan sonra bizimkilerin  beklentisi neydi?

a-) Rejimi ayakta tutalım. Bu batı ülkeleri bir cinlik düşünüyor. Bu çatışma uzarsa ucu bize dokunur.
b-) Ahaa bu fırsatı değerlendirip şii egemenliği yerine  Batı'nın da kesin destekleyeceği sünni bir hükümeti işbaşına geçirelim. Þam'da cuma namazı kılalım...
c-) Sınırları kapatalım , ortadoğu'da  şii-sünni çatışması 1400 senedir çözülmüyor biz mi çözeceğiz? Kapatın sınırı ne halleri varsa görsünler...
d-) ????????????????????????
Mesajı Paylaş

Hocam, AKP hükumeti O günler için düşünülmüş ve dizayn edilmiştir. Hatırlasınız Ecevit Hükumetinin düşürülme nedeni; II. Körfez Savaşına cevaz vermemesinden kaynaklanıyordu. Ecevit, günahıyla sevabıyla devlet adamıydı. Yerine geçirecekleri kadroyu da Refah Partisi tabanında buldular. Erdoğan/Abdullah Gül ikilisi işbu teklife EVET dedi. Hatırlarsanız yaptıkları ilk icraat, tarihe 1 MART TEZKERE olarak geçen akıl almaz tezkeredir. Bereket versin ki tezkere AKP içindeki vatanseverlerin de desteğiyle REDDEDİLMİÞTİ. Fakat ABD' nin ittikamı acı oldu; askerlerimiz kafasına çuval geçirdiler. Ve bu olay Türk milletinin hafızasına; intikamı alınmamış acı bir ders olarak nakşedilmiştir. HİÇ UNUTMADIK VE UNUTTURMAYACAĞIZ.

AKP Hükumetleri, bu yaşananlardan ders almamış olacak ki; sırtlarında taşıdıkları ve devletin en kritik görevlerine getirdikleri; Amerikan Casusluk Þebekesi FETÖ örgütüyle birlikte icraatlarına devam etmiştir.

Ergenekon/Balyoz Kumpaslarıyla Türk Ordusunun vatansever subaylarını tasfiye ettiler. Direnç gösterecek diğer kurumları da tasviye ettikten sonra ( Adalet mekanizması, Yüksek Yargı Organları gibi...) Arap Baharı Projesinde kendilerine biçilen görevi ifa etmeye başladılar. Arap Baharı süreci bir yandan devam ederken, Türkiye içinde de KÜRT AÇILIMI yapıyorlardı. Feryat ettik, yapmayın etmeyin dedik... Dilimiz döndüğünce şurada burada yazmaya, anlatmaya gayret ettik... fakat ne fayda! Ben bir garip keloğlanım misali sesinizi kimlere duyurabilisin ki! En kudretli paşaları bile içeri almışlar...

Düşünebiliyor musunuz? Bir yandan Arap Baharı devam ederken bir yandan da Kürt Açılımı yapıyorlardı. Ateş ile Barut gibi... birbirini tetikleyecek iki mekanizma... bereket versin ki bir noktadan sonra gözleri açıldı da Kürt açılımı sevdasında vazgeçtiler. İşte AKP Hükumetinin göbek bağından kurtulduğu gün O gündür. Fakat halen bir takım ideolojik saplantıları devam ediyor. Mezhepçiler, Ümmetçiler, liyakat düşmanılar, akıl ve bilim yolundan ayrılar, Türklük şuurundan yoksunlar ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinini kuruluş felsefesiyle kavgalılar.

Yani ne kadar berbat/kötü özellik varsa bünyesinde taşıyan bir partiden söz ediyoruz. Fakat bütün bu olumsuzluklara rağmen yinede memleket hayrına yaptıkları işler vardır; ZD Harekatı, FK harekatı, BP Harekatı, FETÖ' nin tasfiye, Kürt Açılımına son verilerek etkin terörle mücadele dönemine girilmesi... Bunlar gerekli ve mecburen yapılması gereken hayırlı işlerdi. Ve öyle bir noktaya geldik ki, bu işleri yapmış olmasaydık; bir kaç seneye kalmaz darmadağın olacaktık. İpin ucundan döndük desek yeridir.

Þimdi ki yapılacak iş;

Artık dostumuzu düşmanımız tanıdığımıza göre ( ağ göt, gara göt meydana çıktığına göre) bu inat niyedir? Akıl mı yok, mantık mı yok... yoksa hacı hoca takımı fetva mı vermedi? Kurtulun kardeşim bütün göbek bağlarınızdan... Suriye meselesini çözün artık. Suriyeli sığınmacıları ülkelerine gönderin ve bu kördüğümü çözün.

Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: serkan1976 - 16 Ekim 2019, 19:57:06
Peki  Suriye'de iç savaş çıkarılacağı artık kesinlikle belli olduktan sonra bizimkilerin  beklentisi neydi?

a-) Rejimi ayakta tutalım. Bu batı ülkeleri bir cinlik düşünüyor. Bu çatışma uzarsa ucu bize dokunur.
b-) Ahaa bu fırsatı değerlendirip şii egemenliği yerine  Batı'nın da kesin destekleyeceği sünni bir hükümeti işbaşına geçirelim. Þam'da cuma namazı kılalım...
c-) Sınırları kapatalım , ortadoğu'da  şii-sünni çatışması 1400 senedir çözülmüyor biz mi çözeceğiz? Kapatın sınırı ne halleri varsa görsünler...
d-) ????????????????????????
Pkknın sınır boyunca rejimi yerleştirmesi ne Türkiyenin , Ne Rusyanın nede pkknın işine gelmez. pkk kısa vadede canını kurtarmış olsada İranın şii hilalinin temelleri atılmış olur. Bugün rejimin sahip oldugu toprakların güvenliğini İran destekli şii milisler sağlıyor. Rejimin pkk ile savaşmamasının nedenide İran kaynaklı. kısaca sınırımız boyunca güvenli bölgeyi sağlayamaz ve pkk o bölgeleri rejime bırakırsa artık güneyde ki yeni komşumuz iran olur. Hani şu birilerinin "iran yıkılırsa bizde yıkılırız" diye pohpohladıgı irandan bahsediyoruz. Koskoca Türk devleti iran olmazsa ayakta duramıyormuş şu çürük zihniyete bak , bu cografyadaki en büyük düşmanımız İrandır ve bunu mezhepsel söylemiyorum. Bilen bilirki ne din nede mezhepsel çatışma saçmalıklarından uzak biriyimdir. Mesajı Paylaş

#453
Þunu bir okuyun isterseniz Yılmaz Özdil'in Gözcü Gazetesindeki bir yazısı yazısı yıllardır yapılan yanlışları, yaşananları bugünlere nasıl geldiğimizi güzel özetlemiş...


Beraber yürüdük biz bu yıllarda

1992...
ABD "davet edeceksiniz" dedi.
Bizimkiler "peki" dedi.
Barzani tarihte ilk kez Ankara'ya geldi.
Cumhurbaşkanı Özal'ın himayesindeydi.
MİT tesislerinde kalıyordu.
Başbakan Demirel tarafından ağırlandı.
Süklüm püklümdü.
Kürtçe konuşmasına izin verilmedi, Arapça konuşuyor, tercüman Türkçe'ye
çeviriyordu.
TC pasaportu verdik.
Para verdik, silah verdik, buğday verdik, elektriğini vermeye başladık.

ABD öyle istediği için, elimizi vermiştik, şimdi sıra kolumuzu kaptırmaya
gelmişti.


Sekiz ay sonra...
Ege Denizi'nde ortak tatbikat yapıyorduk. Amerikan uçak gemisi
Saratoga'dan iki adet sea sparrow füzesi fırlatıldı, Türk muhribi Muavenet'in
köprüüstü vuruldu. Beş şehit verdik, 22 yaralımız vardı.

ABD "pardon" dedi.
Yanlışlıkla vurulduğunu söyledi.

Halbuki, sea sparrowlar "yanlışlıkla düğmesine bastık" denebilecek türden
füzeler değildi. Ateşleme için altı aşamadan geçiyordu, komutan onayı şarttı.
"At ve unut" türünden, güdümlü mermi değildi. Ateşlendikten sonra hedefini
vurabilmesi için rehbere ihtiyacı vardı, fırlatan geminin hedef gemiyi radarla
aydınlatması gerekiyordu. Yanlışlıkla fırlatma ihtimali, milyonda bir bile
mümkün değildi.

Peki neydi?

Irak'ı bölebilmek için, Kürdistan kurabilmek için, İncirlik ve Pirinçlik'te
konuşlanan "çekiç güç" şarttı.
Ankara ayak diretiyordu.

Muavenet zart diye vuruldu.
Ankara mesajı aldı!
TBMM çekiç güç'ün süresini uzatmak zorunda kaldı.
Bir daha hiç ayak diretmedik...
Her defasında başımıza aynı şeyin geleceği belliydi.

(O nedenle, 2003 yılında Amerikan askerleri Irak'a girene kadar çekiç güç'ün
süresini hep uzattık, hiç itiraz etmedik.)

Üç sene sonra, 1995...
CIA peşmergeleri örgütledi.
Saddam'ı devirmek için darbe organize etti.
Beceremediler.
Peşmerge aşiretlerinden değil silahlı kuvvetler, zabıta teşkilatı bile kurmak
mümkün değildi, eğitimleri yoktu, savaşabilme yetenekleri yoktu, fiyaskoyla
sonuçlandı.

CIA apar topar tahliye operasyonu başlattı.

Saddam hepsini imha etmesin diye, maşa olarak kullandıkları 10 bin
civarında peşmergeyi yurtdışına kaçırdılar.
Aileleriyle birlikte Habur'dan Türkiye'ye soktular, Batman'dan nakliye
uçaklarına bindirdiler, tee Pasifik Okyanusu'ndaki Guam adasına götürdüler.

Niye tee oraya götürdüler?
Çünkü, adeta Allah'ın unuttuğu yerdeki bu adada, ABD'nin en önemli hava ve
deniz üslerinden biri vardı.
Bu sefer başarısız olan peşmergeleri, bir dahaki sefere başarılı olmaları için
eğiteceklerdi.

Bazılarını Special Activities Division, Özel Operasyon Bölümü tarafından
eğitip, adı üstünde, örtülü operasyonlarda kullanacaklardı.
Bazılarını da, akademik konularda eğitip, merkez bankası, nüfus idaresi, tapu
dairesi, vergi dairesi gibi, yakında kurulacak olan Kürdistan'ın bürokrat
kadrosunu yetiştireceklerdi.

Küçük bi pürüz vardı...
CIA'in peşmergeleri, ABD Adana Konsolosluğu denetiminde sınırdan geçirilip
Silopi'deki hac konaklama tesislerine yerleştirilmişlerdi ama, pasaportları
yoktu, nüfus cüzdanları yoktu.

Daha doğrusu, elbette vardı ama, Amerikalılar yok diyor, yok dedirtiyordu,
maşalarının kimlik bilgilerini Türkiye'ye vermek istemiyorlardı.

Ne yapıldı?
Amerikalılar bize akıl öğretti.
"Sizin pasaport kanununuzda bu tür durumlara uygun madde var, parmak
izlerini alın, geçirin" dediler.
Bizimkiler hık mık etti ama, geçirmiyoruz birader diyemediler.
Ankara'dan beş kişilik uzman ekip getirildi, peşmergelerin tek tek parmak
izleri alındı, buyrun geçin denildi.
Parmak izi bilgileri, MİT arşivine kaldırıldı.

Üç sene sonra, 1998...
Guam'a götürülen peşmergeler artık iyice pişmiş, olgunlaşmış, "Guamerge"
olmuşlardı.
Gene Türkiye üzerinden, bazıları da Ürdün üzerinden, Kuzey Irak'a
sokuldular.

Bu dönemde... Kuzey Irak'taki otorite boşluğundan en fazla PKK
faydalanmıştı, Kandil dağına iyiden iyiye yerleşmişti.

Özellikle Guamergeler döndükten sonra, PKK'nın bölgeye geçişi hızlanmıştı.
Peşmergeyle PKK'nın işbirliği ayyuka çıkmıştı.

Acaba... Guam'a götürülenler arasında PKK'lılar da var mıydı?

Bu sorunun cevabını bulmaya çalışan Türk istihbaratı, Barzani'ye haber saldı,
PKK faaliyetleri hakkında konuşmak üzere, bölgedeki aşiret liderlerini
toplantıya davet etti.
Randevu ayarlandı.
Kuzey Irak'ta, bizim kontrolümüzdeki bir adreste buluşuldu.
Biraz sohbet edildi, bilahare mevzuya gelindi.
Türk tarafı rahatsızlığını dile getirdi, aşiret liderleri sessizce dinledi.
O sırada çay servisi yapılıyordu.
Garsonlar, tabii ki garson değildi.
Çaylar içildi, çay bardakları garsonlar (!) tarafından toplandı, mutfağa
götürüldü, o bardağı kim kullandıysa onun adıyla etiketlendi, kolilendi,
Ankara'ya getirildi.

Guam'a götürülenlerin parmak izleriyle eşleştirildi.

Bingo...
PKK'ya açık destek veren 17 aşiret lideri, Guamerge'ydi!

Dört sene sonra, 2002...
ABD yönetimi Saddam'ın örtülü operasyonlarla devrilmeyeceğini idrak
etmişti. Amerikan askerini getirip, bizzat savaşmak şarttı.

Amerikan askerleri girmeden önce, CIA'nin paramiliter güçleri öncü kuvvet
olarak devreye sokuldu, Amerikan Kongresi paramiliter güçler için 189
milyon dolar ödeneğe onay verdi.

Saddam'ın ordusundan altı bin vatan hainini parayla devşirdiler.
Dile kolay, altı bin vatan haini satın aldılar.
Her birine uydu telefonu verdiler, mükemmel istihbarat ağı kurdular.
Saddam'ın ordusunu saniye saniye, konum konum takip etmeye başladılar,
Saddam tuvalete gitse, Pentagon'un haberi oluyordu!

Bu operasyonu yürüten CIA ekibi, Türkiye'den yola çıkmıştı.
Kendilerine "kırık oyuncaklar grubu" diyorlardı.

Dünyanın pekçok ülkesinde görev yapmış, çok tecrübeli bir ekipti.
Arazi araçları ve cephane kamyonlarından oluşan konvoyla Süleymaniye'ye
geldiler, üs kurdular.
Yeşil badanalı üsse "Antep fıstığı" adını verdiler!

Onların peşinden, para kamyonları geldi Süleymaniye'ye.
Yine Türkiye'den yola çıkmışlardı, konvoy konvoy geliyordu.
Karton kutuların içinde 100 dolarlık banknotlar vardı.
Bir milyon dolar, 20 kilo geliyordu.
Yaklaşan savaşın altyapısını hazırlamak, milis güç kurmak, sabotajlar yapmak
için 100 milyon dolardan fazla nakit dağıttılar.

Hatta bir ara Talabani rica etti...
"100 dolarlık vermeyin, mümkünse 1'er 5'er 10'ar dolarlık banknotlar halinde
verin" dedi.
Niye diye sordular?
"Herkeste 100'lük dolar var, kimsede 100 doların altında para yok, bir kahve
içiyorsun, 100 dolar veriyorsun, kahvecinin elinde bozukluk olmadığı için
üstünü veremiyor" dedi!


Amerikalıların cömertliği, rüşvetin bolluğu, peşmergeleri sıkıntıya sokmuştu
yani!

Bu arada Türkiye ne yapıyordu derseniz... CIA raporlarına göre,
Süleymaniye'deki üssü takip etmeleri için dört Türk istihbaratçı
görevlendirilmişti, Amerikalıları takip etmek yerine, bir odaya kapanıp porno
film seyrediyorlardı!
CIA ekibinin lideri, Türk istihbaratçılar hakkında şu hazin notu düşmüştü: "Ne
yaptığımıza dair, amacımıza dair en ufak bilgileri bile yoktu, onlar odaya
kapandıklarında biz Kürtlerle işbirliğini geliştiriyorduk."

1 Mart 2003.
Akp "tamam" dedi ama, TBMM direndi.
CHP sayesinde ABD tezkeresi geçmedi.

Vay sen misin...
Hem TSK'nın hem CHP'nin imhası için düğmeye basıldı.

(Ergenekon, Balyoz, kaset.)


Ama ilk hamle 4 Temmuz 2003'teydi.
Tarih özel olarak seçilmişti.
4 Temmuz, Amerikan bağımsızlık günüydü.
Kafamıza çuval geçirdiler!

– Asrın liderimizin durumdan o kadar haberi yoktu ki, kafamıza çuval
geçirilmeden bir gün önce ABD Ankara Büyükelçisi'ni resmi konutunda
ağırlamış, onuruna yemek vermiş, kapıya kadar uğurlamıştı.
– Akp'nin durumdan o kadar haberi yoktu ki, kafamıza çuval geçirilmeden
saatler önce, Akp'nin bakanları ve Akp'nin milletvekilleri, ABD Ankara
Büyükelçiliği'ndeki bağımsızlık günü resepsiyonuna katılmışlar, Amerikalıları
tek tek tebrik etmek için kuyruğa girmişlerdi.
– Genelkurmay başkanlığımızın o kadar haberi yoktu ki, kafamıza çuval
geçirildiğinde, dönemin genelkurmay başkanı Hilmi efendi gezmeye gitmişti,
İsrail'deydi.
– Türk Silahlı Kuvvetleri'nin o kadar haberi yoktu ki, Süleymaniye'de kafamıza
çuval geçirilirken, Kerkük'teki ABD üssünün içinde bulunan Türk Özel
Kuvvetler ofisinde, Türk subayları barbekü partisi veriyordu.

Süleymaniye'deki irtibat büromuz, ağır silahlı Amerikan askerleri tarafından
basıldı, bordo bereli 11 subay ve astsubayımız kafalarına çuval geçirilerek,

ters kelepçe takılarak, dipçiklenerek tutuklandı.
Binbaşımızın kaburgası kırıldı.
Turuncu renkli mahkum kıyafeti giydirdiler.
57 saat esir tuttular.
Mesaj gayet açıktı...
"Burası artık Kürdistan, burnunuzu sokmayın, kurcalamaya çalışmayın,
defolun gidin" deniyordu.
Türkiye ayağa kalktı, Akp hariç!
ABD'ye nota verdiğimiz iddia edildi, üç saniye sonra bizzat asrın liderimiz
yalanladı, "müzik notası değil bu, öyle her aklınıza estiğinde verilmez,
ciddiyeti vardır" dedi!

Milletin kafasına çuval geçirilmiş, onurumuzla oynanmıştı ama, asrın liderimiz
hâlâ yeteri kadar ciddi bulmuyordu!

– Kafamıza çuval geçiren Amerikalı askerlerin tercümanlığını biri kadın dört
Türk vatandaşı yapmıştı, CIA görevlisi bir kadına bağlı olarak çalışıyorlardı, ilk
mülakatları Ankara Hilton otelinde ABD tarafından kiralanan bir salonda
yapılmıştı, eğitimleri ise yine Amerikalılar tarafından Mardin'de yapılmıştı,
çuval hadisesinden sonra Türk tercümanlardan ikisi ABD'ye iltica etti.

– Kafamıza çuval geçirilirken, bir İngiliz vatandaşı da tesadüfen bizim
karargahtaydı, maceracı bir kızı vardı, kısa süre önce Irak'a gelmişti, kayıptı,
İngiliz baba kızını arıyordu, Amerikalılar baskın yaptı, bizim askerlerle birlikte
İngiliz'i de tutukladılar... İngiliz'in yanlışlıkla tutuklandığı anlaşıldı, bırakıldı,
İngiliz ülkesine döndü, ABD'de avukat tuttu, hırpalandım, aşağılandım,
gururum kırıldı diyerek ABD'yi mahkemeye verdi, 10 milyon dolarlık tazminat
davası açtı, ABD yönetimi İngilizle masaya oturdu, kaç para olduğunu
bilmediğimiz miktar üzerinde anlaştılar, ABD tazminatı ödedi, üstüne İngiliz
vatandaşından resmi olarak özür diledi.
– Hulusi bey kara kuvvetleri komutanıyken, ABD'ye gitti, kafamıza çuval
geçiren Amerikalı komutanın eliyle "liyakat madalyası" taktılar, genelkurmay
başkanı oldu, şimdi milli savunma bakanı.

2006...
İlk kez "Kürdistan haritası" ortaya çıktı.
Roma'daki NATO savunma koleji'nde brifing veren Amerikalı albay,
Ortadoğu haritasını açtı, Türkiye'nin yarısında alenen "Kürdistan" yazıyordu!
Brifingi izleyen Türk subayları topluca salonu terketti, genelkurmay
başkanlığımız olayı protesto etti ama... Açık ve seçikti, Kürdistan NATO
projesiydi.

Gene 2006...
Akp hükümeti sayın ahalimizin gazını almak için "terörle mücadele
koordinatörlüğü" icat etti.

Güya Amerikalı dostlarımızla (!) terörle mücadeleyi koordine edecektik, güya
bize anlık istihbarat bilgileri vereceklerdi.

Bize nasıl anlık bilgi verdiklerini, bizzat terörle mücadele koordinatörümüz
orgeneral Edip Başer anlattı...
"PKK'ya silah mühimmat nereden geliyor? Barzani'nin kontrolündeki Kuzey
Irak'tan geliyor. Barzani kimin kontrolünde? ABD'nin kontrolünde... ABD
tarafıyla dokuz defa toplantı yaptık, en son Beyaz Saray'da başkanın güvenlik
başdanışmanıyla konuştuk, bir CD verdik, PKK'ya malzeme taşıyan kamyonun
şoför mahallinde bir Amerikan askeri oturuyordu! Biz bunu Türk kamuoyuna
anlatamayız dedim, biz hâlâ 'Amerika bizim dostumuz' diyebilir miyiz dedim.
Bu toplantıdan sonra Türkiye'ye döndüm, üç maddelik rapor hazırladım,
ABD'deki muhatabım orgeneral Ralston'a bildirdim, 15 gün içinde cevap
bekliyorum dedim, beni o gün görevden aldılar!"

Edip Başer'in yardımcılığını yapan tümgeneral ise, sayın hükümetimizin
terörle nasıl mücadele ettiğini şöyle anlattı...
"Başbakanlıktan oda istedik, vermediler, fotokopi makinesi istedik, taa 6.5 ay
sonra verdiler, faksımız bile yoktu, yan odalardan faks çektik, bilgisayarımız
bile yoktu, cep telefonu vermediler, sorunları görüşmek için randevu istedik,
randevu vermediler, hatta selam bile vermediler, bir tane sim kart verdiler,
onu da yedi ay sonra verdiler, çay paralarını bile cebimizden ödedik, çayın
şeker parasını bile biz ödedik."


Sayın hükümetimiz PKK'yla işte bu şekilde mücadele ederken, Kandil dağında
Murat Karayılan'la röportaj yapan İngiliz Daily Telegraph gazetesinin
muhabiri Damien McElroy açık açık yazdı...
"Kandil dağında helikopter pisti var, spotlarla aydınlatması yapılıyor, Irak'ta
görevli Amerikalı subaylar sık sık Kandil'e geliyor, örgütün lider kadrosuyla
görüşmeler yapıyorlar, ABD hükümetinin Irak'ta çalıştırdığı özel güvenlik
firmasına ait cipler de Kandil'deki kamplarda park halinde duruyor."

2012...
Suriye'de içsavaş çıkartıldı.
Suriye'deki otorite boşluğundan faydalanmak isteyen Barzani, Kobani'ye
girmeye karar verdi.
Sayın hükümetimiz esti gürledi.
Barzani'ye haddini bildiririz filan dendi.
Zırrr... Telefon çaldı.
Obama arıyordu.
Asrın liderimiz açtı, konuştular.
Beyaz Saray'ın resmi internet sitesine, bu telefon konuşmasıyla alakalı
fotoğraf konuldu.
Obama'nın elinde beyzbol sopası vardı!


Kızılcık sopasının İngilizcesiydi!
"Barzani'ye dokunanın kafasını kırarım" mesajıydı.
E tabii, anında yelkenleri suya indirdik.
Barzani güçleri, Irak'tan Suriye'ye geçti.

Yetmedi...
Aynı sene, Barzani onur konuğu olarak Akp kongresine davet edildi.
Kürsüye çıkarıldı.
Kürtçe konuşma yaptı.
"Türkiye seninle gurur duyuyor" tezahüratıyla ayakta alkışlandı.

Yetmedi...
Barzani, Akp'nin Diyarbakır mitingine davet edildi.
Þivan Perver'e düet yaptırıldı.
Asrın liderimizle Barzani el ele kürsüye çıktılar, halkı selamladılar.
Asrın liderimiz ilk defa orada "Kürdistan" dedi.

Barzani, Kürtçe konuşma yaptı.

Yetmedi, 2014...
TBMM'den "yabancı silahlı askerlerin Türkiye'de bulunmasına izin veren
tezkere" çıkarıldı.
Alenen, Kürdistan tezkeresiydi.

Takvimde başka gün yokmuş gibi, onurumuzla alay ederek, tam 29 Ekim'de
Cumhuriyet Bayramı'nda... Barzani'nin silahlı kuvvetleri topuyla füzesiyle,
Kürdistan bayraklarıyla, Türkiye topraklarında resmi geçit yaptı.
Habur'dan girdiler, Silopi, Cizre, Nusaybin, Suruç güzergahını katedip,
Mürşitpınar sınır kapımızdan Suriye'ye, Kobani'ye geçtiler.
Bir bölümü THY uçaklarıyla geldi.
Kürdistan silahlı kuvvetlerini, Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrak taşıyıcısı THY
taşıdı.
Erbil'den bindiler, Þanlıurfa'ya indiler, karayoluyla devam ettiler.
Resmen şov yaptılar.
Kurbanlar kesildi, havayi fişekler fırlatıldı, halaylar çekildi.
Bazılarının üniformasında ABD bayrağı vardı.

Biji serok obama sloganları atıldı.
MİT eskortluk yaptı.
Mardin-Urfa yolunda acıktılar, benzin istasyonunun dinlenme tesisinde
lahmacun yediler, lahmacunun parasını bile Türkiye Cumhuriyeti Devleti
ödedi.

Türk milletinin haysiyeti böylesine ayaklar altına alınırken, Akp'nin başbakanı,
stratejik Ahmet ne diyordu?
"Kobani'ye selam ediyorum, Kobani'deki kardeşlerimin alnından öpüyorum"
diyordu!

2016...
Pentagon gizlisi saklısı olmadan, PKK'ya açık açık silah ve mühimmat
vermeye başladı.
Þimdilik en az 5.000 tır gönderdiler.
Yazıyla beş bin tır!

2017...
Barzani, Ankara'ya geldi.

Başkentimizde, tarihte ilk kez, Kürdistan bayrağı göndere çekildi.
Akp'nin başbakanı Binali bey ne dedi?
"Kürdistan parlamentosu var, başbakanı var, kendine ait bayrağı var, tanınır"
dedi!

25 sene önce Ankara'da Kürtçe konuşmasına bile izin verilmeyen süklüm
püklüm Barzani, artık aynı Ankara'da bayrak çeker hale gelmişti.

(Aynı Akp iktidarında... PKK tanık, TSK sanık yapıldı, Pkk'yla Oslo'da masaya
oturuldu, Kandil'le müzakere yapıldı, üniformalı PKK militanları Habur'da
davul zurnayla karşılandı, Apo posteri taşımak ve PKK bayrağı açmak,
kanunen suç olmaktan çıkarıldı, Murat Karayılan'ın Kandil'deki basın
toplantısı Anadolu Ajansı tarafından naklen yayınlandı, TSK'nın PKK'ya
operasyon yapması Akp valileri tarafından engellendi, Apo'nun Akp'ye oy
isteyen mektubu Anadolu Ajansı tarafından servis edildi, Osman Öcalan
TRT'ye çıkarıldı.)

Ve 2019...
Trump dümdüz söyledi.
"PKK bizimle birlikte çalıştı, onlar kendi toprakları için savaşıyorlar, silah ve
büyük miktarda para verdik" dedi!


Dangalak mangalak ama, seviyorum ben bu Trump'ı.
Türk milletinin nasıl tufaya getirildiği bin sayfa bile yazılsa...
Onun bu kısacık itirafı kadar net anlatılamazdı! Mesajı Paylaş

#454
Alıntı yapılan: DonnieBrasco - 16 Ekim 2019, 20:52:21
Pkknın sınır boyunca rejimi yerleştirmesi ne Türkiyenin , Ne Rusyanın nede pkknın işine gelmez. pkk kısa vadede canını kurtarmış olsada İranın şii hilalinin temelleri atılmış olur. Bugün rejimin sahip oldugu toprakların güvenliğini İran destekli şii milisler sağlıyor. Rejimin pkk ile savaşmamasının nedenide İran kaynaklı. kısaca sınırımız boyunca güvenli bölgeyi sağlayamaz ve pkk o bölgeleri rejime bırakırsa artık güneyde ki yeni komşumuz iran olur. Hani şu birilerinin "iran yıkılırsa bizde yıkılırız" diye pohpohladıgı irandan bahsediyoruz. Koskoca Türk devleti iran olmazsa ayakta duramıyormuş şu çürük zihniyete bak , bu cografyadaki en büyük düşmanımız İrandır ve bunu mezhepsel söylemiyorum. Bilen bilirki ne din nede mezhepsel çatışma saçmalıklarından uzak biriyimdir.

-1 aldın. Bu yorumu sana hiç yakıştıramadım. Oysaki sen akıllı bir adamsın. Þimdi bu iletinin neresini düzelteceğiz? Neresinden tutsak elimizde kalıyor. Bir önceki iletimi okudun mu? Ne yazmıştım orada;

NE YAZIK Kİ FORUMLARDA İLETİ YAZAN BAZI ARKADAÞLAR KENDİ AKILLARIYLA DÜÞÜNEMİYOR.

Þii Hilali nedir ya..! Güney komşumuz İran olacak mış... Peh Peh. Arkadaşım, biz İran' la 1500 yıldır komşuyuz. Anadolu' ya gelmeden öncede komşuyduk, geldikten sonrada komşu olduk, şimdi de komşuyuz. Biz adamlarla her zaman komşu olduk zaten. Ve şuan İran İslam Cumhuriyetinde en az 30-35 Milyon Türk yaşamaktadır. Neredeyse nüfusunuz yarısı Türk yahu! Þii Hilali derken, şimdi sen Türklerle mi savaşacaksın? En zararlı düşünce işte budur. Bizim İran' la bir derdimiz yok hocam. Bu fikri nereden edindiysen, bu düşünceden kurtulmanı tavsiye ederim.

İran, Arap Baharı sürecinde sıranın kendine geldiğini gördüğü için savunmayı Suriye' den başlattı. Bütün mesele budur. Ve bu uğurda pek çok insanını kaybetti. Yani İran aslında kendi ülkesini savunuyor. Bunun adı Þii Hilali değil; SAVUNMAYI ÖNDEN BAÞLATMAKTIR. Þii Hilali dedikleri şey ise bir propaganda malzemesidir. Kendi inanç değerlerine sahip insanlarla bir bütün halinde olmak istemesi veya onlar üzerinde etkin olma çabası anlaşılır birşeydir. Fakat bunu vatan savunması için yapıyor. İran topun ağzında, aynen Türkiye gibi... Fakat bu çabayı mezhepsel bir hava katarak bertaraf etmeye çalışıyorlar. Göremiyor musunuz?

Þimdi düşünelim; Þii Hilali sizin bahsettiğiniz gibi 1500 yıllık davanın ürünü olsun. Amacı Türkiye' yi kuşatmak mıdır? Türkiye' yi kuşatabilir mi yav! Ayrıca kuşatmış olsa eline ne geçecek? Bu adamlar geri zekalı mı? Bu adamların düşmanı Suudi Arabistan/İsrail ittifakı mı yoksa Türkiye mi? Kaldı ki nüfusunuz yarısı Türklerden oluşuyor. İran' ın Türkiye ile uğraşması demek kendi kafasına kurşun sıkmak gibi, harakiri yapmak gibi birşeydir. Bunlar akılsız mı yav? Mesajı Paylaş

#455
Son dakika... Trump: PKK, IÞİD'den daha kötü,

ABD Başkanı Donald Trump, İtalyan Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella ile yaptığı görüşme sonrasında yaptığı açıklamalarda "PKK, IÞİD'den daha kötü" dedi.

Peki bizim medya niye bunu pozitif algilamis pek anlamadim. ABD PKK demis SDG/YPG dememis ki !
PKK zaten adamin teror listesinde mevcut. Ama SDG/YPG  listede mevcut degil. SDG/YPG icin adam Suriyedeki mutefiklerim diyor.

https://www.sozcu.com.tr/2019/dunya/son-dakika-trump-pkk-isidden-daha-kotu-5393725/ Mesajı Paylaş

ABD Temsilciler Meclisi, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde başlattığı 'Barış Pınarı Harekatı'nın' sona ermesi için harekatla ilişkilendirdiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türk yetkililere ve savunma sanayii ile ilişkilendirilen bankalara yönelik yaptırım tasarısını kabul etti.

http://www.haber7.com/siyaset/haber/2906941-tasariyi-kabul-ettiler-erdogan-ve-turkiye-hakkinda-kustah-karar Mesajı Paylaş

Benim kafamda hala 35 km'nin altında kalacak bölge ne olacak ? sorusu var ... Fırat'ın doğusunda kalan bölge var... Haritada Münbiç dışında ( Zaten fırat'ın batısında kalıyor) sarıyla boyalı bölge ne olacak...?

[IMG]https://resmim.net/f/eIEFSI.jpg[/img]


Rusların Fırat'ın karşısına-doğusuna gözlem karakolu yaptığı bilgileri geliyor. Rusya-Rejim ; Fırat'ın doğusuna adım attıysa bu savaş bitti , Batı artık bu projeden vazgeçmiş demektir... Sarı öküzü bize verin ! hikayesi ... Fırat'ın doğusuna rejim bir adım atarsa Bop büyük darbe yemiş olur ...

Batı için , Bop'un bu noktada darbe yemesinden daha kötü olan şey  ; artık bölge ülkeleri ve sıradan vatandaşları BOP'un aslında ne olduğunu kavramalarına  her alanda batı uygarlığına daha büyük direnç gösterecek olmalarıdır...
Bu yaşanan hainliklerden sonra  Türk , Arap , Þii  sıradan vatandaşı  ; kendilerine yarar getireceğine inandıkları Batı medeniyet değerlerine bile kuşkuyla bakacaktır...

Bakalım Batı-ABD bloğu sarı öküzü yani Fırat'ın doğusunu verecek mi? Verirse Ortadoğuda yüzyıllar boyu sürecek yeni bir siyasi dalga başlar... Mesajı Paylaş


Suriye ordusu, bu akşam saatlerinde Kobani kentine girdi. Türkiye sınırında yer alan ve 5 yıl önce IÞİD'den alınan Kobani, büyük bir stratejik öneme sahip.



Sputnik muhabirinin bölgedeki kaynaklardan edindiği bilgiye göre Suriye ordusuna bağlı birlikler, bu akşam saatlerinde Kobani kentine giriş yaptı. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlem evi de büyük bir konvoyla, Rus askerleri eşliğinde kente giren birliklerin havadan da korunduğunu bildirdi.

Suriye ordusu askerleri, kentin batı, doğu ve güneyinde konuşlandılar. Yarın da kente takviye güçlerin geleceği kaydedildi.

Öte yandan Suriye ordusunun ABD'nin çekildiği başka yerlere de girmesi bekleniyor.

Türkiye sınırında yer alan ve 5 yıl önce IÞİD'den alınan Kobani, büyük bir stratejik öneme sahip.

https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201910161040408277-suriye-ordusu-kobani-kentine-girdi/ Mesajı Paylaş


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz