F-35 Müşterek Taarruz Uçağı Projesi

Başlatan Felix, 22 Mart 2009, 00:38:42

« önceki - sonraki »

mavi1991, serkan1976, mehmet05 ve 12 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

F-35 LERİN İPTALİ DURUMUNDA ALTERNATİF ALINABİLECEK UÇAKLAR!

Gripen NG
15 (17.4%)
EF-2000 Tranche3
39 (45.3%)
Rafale
11 (12.8%)
SU-35
12 (14%)
MİG-35
4 (4.7%)
SU-57
20 (23.3%)
JF-17 Block3
9 (10.5%)
FC-31
11 (12.8%)

Toplam Oy Verenler: 86

Pentagon yetkilisine sorulan sorulardan birinde CAATSA vardı. Lakin Türkçe çevrimlerinde CAATSA adı hiç geçmiyor. Yaptırım sadece F35 ile mi sınırlı bu soruya cevap bulamadık Mesajı Paylaş
Süt kokan beyinler , barut kokan ellere dönüştü...

Lockheed Martin, İsrail Hava Kuvvetlerine (IAF) iki adet F-35 Adir jeti daha teslim etti. Teslim edilen uçaklar, İsrail'de bulunan Nevatim Hava Üssüne konuşlandı.



Lockheed Martin'e 50 adet F-35 Adir siparişi veren ve şu ana kadar 16 adet F-35'i teslim alan İsrail Hava Kuvvetleri, ilk F-35 filosunun Aralık 2017'de operasyonel olduğunu açıklamıştı. İsrail'in, geriye kalan 34 adet F-35 uçağını 2024'e kadar teslim alması bekleniyor. Ayrıca İsrail'in, 25 adet ek F-35 siparişi vereceğini yönünde de birtakım söylentiler mevcut.

İsrail'in kendi şartnamelerine göre tasarlanan "F-35I Adir" uçakları F-35'in bir başka versiyonu olabilecek nitelikte. Zira ABD, İngiltere dahil kimseye hak tanımadığı kaynak koduna tam erişim izni sayesinde kendi üretimi mühimmatların entegrasyonunu tamamlamaya başladı. Bununla beraber İsrail, motor ve kritik parçalar dahil olmak üzere uçağın bakımını kendi ülke sınırları içerisinde yapmak için ABD'den güvence alan tek ülke konumunda bulunuyor.

https://savunmasanayist.com/2019/07/15/israile-f-35-teslimati/ Mesajı Paylaş

Dışişleri Bakanlığı'ndan açıklama:

"Beyaz Saray ve ABD Savunma Bakanlığı bugün (17 Temmuz) , S-400 hava savunma sistemini tedariğimizden dolayı ülkemizin F35 programından çıkarılacağını açıklamıştır.

Bu tek taraflı adım müttefiklik ruhuyla bağdaşmadığı gibi hiçbir meşru gerekçeye de dayanmamaktadır.

F35 programının ana ortaklarından olan Türkiye'nin programın dışında bırakılması adil olmadığı gibi, S-400 sisteminin F-35'leri zaafa uğratacağı iddiası da geçersizdir. Bu konuda NATO'nun da katılacağı bir çalışma grubu kurulması teklifimizin karşılıksız bırakılması ABD tarafındaki önyargının ve meseleyi iyi niyetle kendi boyutları içinde çözme iradesinin eksikliğinin en bariz göstergesidir.

ABD Türkiye'nin dostluğuna verdiği önemi sadece söylemle değil, eylemle ve özellikle de terör örgütleri DEAÞ, PKK/PYD/YPG ve FETÖ ile mücadelede göstermelidir.

Sayın Cumhurbaşkanımız ile Başkan Trump arasında Osaka'da gerçekleştirilen G-20 Zirvesi sırasında yapılan görüşmede ortaya konan anlayışa her düzeyde sadık kalınması bu bakımdan büyük önem taşımaktadır.

ABD'yi stratejik ilişkilerimizde onarılmaz yaralar açacak bu hatadan geri dönmeye davet diyoruz.


"https://www.f5haber.com/gundem/disislerinden-abdye-sert-tepki-5075955 Mesajı Paylaş

#2183
Alıntı yapılan: Hilal-i Ahmer - 17 Temmuz 2019, 21:18:43

...Unutmamak gerekir ki zamaninda Nato uyesi olmasa idik elimizdeki teknolojilerin belki yuzde 20 si bile olmazdi.Aselsan olmazdi Tai olmazdi o ovundugumuz hurkus hurjet olmazdi...

Tam tersi...! NATO sevdasına filizlenmekte olan havacılık endüstrimizi yok ettiler. Peki ne adına? NATO' ya üye olabilmek adına... Razı oldukları şey ise montaj sanayisidir. Halbuki montaj sanayi, maliyetli bir sanayi koludur. maliyetli olmasından kasıt; ithalata bağımlı olması, ucuz iş gücünden yararlanması, teknoloji üretememesi, yabancı ortaklı şirketlerde kar paylarının büyük ölçüde yurt dışına transfer edilmesi, piyasayı kontrol etmesi, büyümesine engel olması, yerli sanayinini gelişmesine ket vurması... gibi pek çok sakıncayı sıralayabiliriz. Montaj sanayinde teknoloji üretimi yok, bilgi üretimi yok, gelecek öngörüsü yok, vizyon yok, hedef yok...

Dönemin şartları ve tarihini okusunlar. 1950-1960' lı yıllarda ... yani teknoloji yoğun olmayan O dönem şartlarında düşünecek olursak bir iktisatçımız diyordu ki; ''Kurulmuş olan sabit tesisler, esasen birtakım hizmetlerin görülmesinde her zaman kullanılabilecek ve maliyeti çoktan çıkartılmış olan birkaç bina ve ardiyeden ibarettir. Montaj sanayi hakkında iyimser olmaya imkân yoktur. Bunlar filizlenmekte olan yerli sanayinin fidanlığı değildir. Sadece yabancı firmaların piyasayı kapatmak için az gelişmiş ülkelere soktukları Truva atlarıdır'' -diyordu.  Buna benzer analizler dönemin iktisatçıları tarafından tarihe not düşülmüştür. Bizlerse, meslek icabı bunları okuduk ve ayrıca kişisel merak gereği halen araştırmaya devam ediyoruz. Buradan anlıyoruz ki Türkiye, yakalayabileceği endüstri devrimini Amerikancılık sevdasına kaçırmıştır.

Hani diyorsunuz ya... NATO olmasaydı, O övündüğümüz TAI, TEI, Aselsan olmayacaktı(!) Halbuki tam tersi! NATO olduğu için, Amerika ambargo uyguladığı için bunlar varoldu. Bunlar da dönemin şartlarında montaj sanayi olarak kurulmuştur. Zaman içerisinde proje üretebilir seviyeye geldiler. O kısmı ise taktire şayandır.

Amerika' nın Türkiye'den aldıkları verdiklerinden fazladır. Yahu, her şeyden önce geleceğimizi çaldılar. Endüstrileşmemize engel oldular. İleride kendi nam ve hesaplarına çalışabilecek nesiller yetiştirebilmek adına eğitim sistemini iğdiş ettiler...  Bu kısma hiç girmek istemiyorum.

Peki karşılığında Komünist dedikleri Sovyetler Birliği ne yaptı? Gelin birde o kısma bakalım.

Yıl 1964... Kıbrıs' da işlerin kızıştığı bir dönemde, Amerikan Başkanı Lyndon B. Johnson' dan zılgıt yiyen Türkiye (Meşhur Johnson mektubu) soluğu Sovyetler Birliğinde alıyordu. Zira Amerika, Türkiye' yi bir Sovyet İşgaline karşı korumayacağını; NATO' nun meşhur 5. Maddesini işletmeyeceklerini ve ayrıca Kıbrıs' a müdahale ederse Amerikan silahlarını kullanamayacağı ültimatomunu veriyordu. Türkiye bu itibarla Dış İşleri yetkililerini Sovyetler Birliğine gönderdi. Sovyet yetkililere Jhonson Mektubunu gösterdiler. Türkiye' yi işgal etme diye bir dertleri olup olmadığını sordular. Sovyet yetkililer ise; '' yav ne münasebet! Kıbrıs' a müdahale etmene de karışmam, Türkiye' yi işgal etmek gibi bir derdimiz de yoktur'' karşılığını aldılar.  Bu itibarla oluşan güven ortamına binaen Türk-Sovyet ilişkileri gelişme eğilimine girdi. Öyle ki, O döneme kadar sahip olmadığımız sanayi tesislerine bu itibarla, yani Sovyet yardım ve desteğiyle sahip olduk. O tesisler hangileriydi biliyor musunuz?

-   Aliağa Petrol Rafinerisi
-   Seydişehir Alüminyum tesisleri ve bu tesisin elektrik ihtiyacı karşılamak üzere Oymapınar Barajı
-   İskenderun Demir Çelik fabrikaları
-   Bandırma Sülfirik Asit Fabrikası
-   Çayırova Cam fabrikası
-   Artvin Lif Fabrikası
....

Þu tesislerinden hiçbirinde montaj sanayisinin esamesi okunuyor mu? Montajla yakından uzaktan alakası var mı? Tam tersi, Türkiye' nin endüstrileşmesinde kilometre taşları olan bildiğiniz ağır sanayi tesisleridir. Ve ne karşılığında yapılmıştır biliyor musunuz; fındık, fıstık, narenciye, yaş sebze meyve, kuru üzüm, zeytin, zeytin yağı, canlı hayvan, pamuk, deri, pamuklu mensucat, trikotaj, ayakkabı, terlik, diğer tarım ürünler ve diğer sanayi ürünleri... Anlaşmayı resmileştiren 02/06/1967 tarih - 12611 sayılı Resmi Gazeteyi' de şuraya ekleyeyim de... en azından şöyle bi' göz atmanızı tavsiye ederim. Zira çok zevkli oluyor.

Mesajı Paylaş

#2184
Sayın Partikül görüşlerinize saygı duymak ile birlikte biraz eksik bilgi ile yönlendirildiğinizi düşünüyorum.Dilerseniz şöyle güzel bir şekilde Türkiye'nin Nato macerası neden başladı nerelere gelindi neler kazanıldı neler kaybedildi biraz bilgileri güncelleyelim.

Türkiye'nin NATO'ya üye olması, Demokrat Partinin iktidara geldiği ilk dönemde gerçekleşmiştir.O günkü şartlarda Sovyet Rusya karşısında böylesi bir ittifaka dahil olmak kaçınılmazdı.2.Dünya savaşından sonra oluşan düzene kadar  başta Rusya olmak üzere hiçbir devletin Türkiye'ye karşı saldırgan bir politika gütmemiş-güdememiş olması, zahirde bu teşkilâtın caydırıcı gücü ve kararlı tavrı sebebiyledir.

Amerika ile Nato üyeliğini birbirinden ayırmak gerekiyor.Zira askeri sistemlerde batı normlarında teknoloji elde edinimi Nato sayesinde gerçekleşmiştir.Amerika'nın uyguladığı Ambargo Nato ile alakası olmamak ile beraber Birleşmiş Milletlerin konusudur.İki ittifakın birbirinden iyi ayırt edilmesi gerekir.

Sovyet Rusya'ın o dönemde 2 kutuplu dünya düzeninde aynen şimdi olduğu gibi Batı ittifakını sarsma çabaları neticesinde Kıbrıs Harekatına ses çıkarmamıştır.Neticede o dönem gerek Libya,Irak,Suriye,Cezayir,Mısır gibi ülkeler doğu bloğu ülkeleri oldukları için ve Rusların akdeniz deki haklarını savundukları için herhangi bir dezavantaj kendileri açısından görülmemiş.Aksine jeostratejik konuma sahip Türkiye'nin Amerika ile olan ilişkilerinin bozulmasından gayet memnun olmuşlardır.Ne tesaduftur ki bugünde S 400 meselesi ile ayni noktaya geldik.

Sovyetler zamanında 19 Aralık 1945 tarihinde ki Sovyetlerin Türkiye için düşündüğü planların belgeleri günümüzde arşivlerin açılması ile ortaya  çıkmıştır.Moskova konferansı sırasında İngiliz ve Sovyet heyeti arasında Kremlin Sarayı'nda bir görüşme yapılmıştır.Bu görüşmede Stalin, beraberinde Dışişleri Bakanı Vyacheslav Molotov olduğu halde, İngiltere Dışişleri Bakanı Ernest Bevin ve beraberindekileri kabul eder. İngiltere heyeti, bu görüşmenin tutanaklarını, ertesi gün Amerikan heyetine de vermiştir ve tutanakları içeren belge, Amerikan arşivlerine girerek gizli olmak süreti ile senelerce arşivlerde tutulmuştur.

Bu konu ile alakali ayni gorusme tutanaklari Rusya da da mevcuttur.

Ha bu arada bu belgenin resmi yazısını internet üzerinden ulaşabilirsiniz.Google a  ABD Dışişleri Bakanlığı'nın belgelerinin tasnif edildiği, "Foreign Relations Of The United States: Diplomatic Papers"  yazarsanız bu görüşme bilgileri (FRUS begeleri) içerisinde kamuoyuna açılmıştır gidip bakabilirsiniz.

Stalin-Bevin arasında yapılan bu görüşmenin tutanağına göre, toplantıda önce Bakü petrolleri ve İran konuşuluyor, sonra Türkiye ele alınıyor. Türkiye konusunu Bevin açıyor ve Stalin'e, "Türkiye ile ilgili sorun nedir?" diye soruyor, "Terim yanlış anlaşılabilir ama bir 'sinir savaşının' sürdüğünü gösteren belirtiler var" diye devam ediyor.

Bevin, "Biz Türkiye'nin müttefikiyiz ve bu sorunu anlamak istiyoruz" ifadesini kullanıyor. Bu konuda iki sorunun bulunduğu karşılığını veren Stalin, birincisinin Boğazlar olduğunu, ikinci olarak ise "Kars ve Ardahan'ı Sovyet sınırları içerisine katmak istediklerini" söylüyor.

Yani o çok sevdiğiniz gururla anlattığınız Rusların o yatırımları ülkemizin kara kaşı kara gözü için yapmadı.Hatta bir efsane bile vardır Ruslar 1.Dünya savaşında bizim Erzurum/Kars  bölgesine tren yolu projesi yapmişlar adamlar savaşır iken bile bizi düşünüyorlar diye.Halbuki o tren yollarını kendi lojistik ve yerleşeçekleri yerler için yapmak istediklerini bilmezler.İşte o gun yapilan yatirimlarda Rusyanin amaci bolgenin tek kutuptan yonetilmesine engel olmaktan ote degildi.

Artı zaten bizim tarıma dayalı ekonomimiz (sağolsunlar şu an oda kalmadı) olduğundan Sovyetlerinde  yiyecek sıkıntısı (doğal şartlar neticesinde) olduğundan ötürü yukarıda saydığınız anlaşmalar yapılmıştır.

Nato yüzünden havacılık ve diğer filizlenmekte olan askeri teknolojilerimiz yokedilmedi bilakis Sovyet tehtidi sonrasında ülkemizin yanlız kalmaması için 2 kutupdan birinin seçilmesi gerekiyordu.Amerika ve Nato için Türkiye o dönemde ileriki karakol üssü görevi değerinde iken Rusya için Boğazlar ve akdeniz'in kontrol ve hakimiyeti ile beraber ciddi işgal planlarını yapan bir diğer kutuptu.Dolayısı ile 1938 yılında Polonyalı mühendisler eşliğinde kurulan havacılık sanayimiz ve Roket fabrikamız Amerika'nın veya Nato nun ne gerek var demesi ile değil ekonomik sebepler ve iktisadi krizler neticesinde kapatılmıştır.Soğuk savaş yıllarında Amerika ve Rusya dışında Avrupada çok ciddi şekilde ekonomik krizler ile boğuştuğundan ötürü onlarda Amerikadan destek almış sonrasında Airbus gibi bir çok savunma ve havacılık şirketleri kurarak o bağımlılıklarını sona erdirmiştir.Türkiye'ninde bunu yapması gerekir iken siyasi çekişmeler ve darbeler sonrasında malesef bu yetkinliği elde edememiştir.

Gelelim Aselsan TAI TEI hususuna;

Bugün Nato standartları çerçevesinde üretim yapan bu firmaların montaj hattından üretim hattına planlı şekilde geçmesi tesadüfi değildir.Siz montajı öğrenemeden imalat yapamazsınız günümüzde.Özellikle bu şirketler bugün Avrupa standartlarında üretim yapabiliyorsa bu üyesi olunan kuruluşun sağladığı avantajlar ile meydana gelmiştir.


Özet ile Rus severler için kötü bir yazı olmuş olabilir ama tarih İlber hocanın dediği gibi her daim tekrar eden bir dejavudur.O yüzden ne Rusya ne Amerika'ya sırtını dayayıp diğer tarafa ahkam kesersen gün gelir güvendiğin taraf senden daha fazla tavizler ister.Yaşasın Amerikadan kurtulduk diyenlere tavsiyem biraz tarih okumaları Osmanı zamanında en fazla savaşıp anlaşma yaptığımız ülke Rusya'dır Amerika değildir.Bunu göz önüne alarak kimin daha kötü bir sonuç doğuracağını tahmin etmek zor değildir.

Heleki sürekli gittiği yolda kandirilan bir kör çobanin olduğu bir yerde koyun olarak uçuruma gitmemek gerekir. Mesajı Paylaş

#2185
silinmiştir.
Mesajı Paylaş

F35 konusunda ABD kararini vermis, bu karara istinaden TC F35 programindan cikaracagi sanirim artik netlik kazanmis bulunuyor.ABD nin vermis oldugu karara istinaden artik sanirim uc oncelikli konumuz olmasi gerekir .
1- F35 Sonrasi maddi zararin telefisi.
2- F35 Sonrasi hava kuvvetlerimizin icin alinmasi planlanan sistemelerde sadece ,ABD e kaynakli tedariklerin
    Yapilmasindan vazgecimi .Ancak ABD ile mevcut durumu daha da tirmandirmamakta yarar oldugu   
     kanisindayim ki boylelikle elimizde kullanimda bulunmakta olan ABD menseli sistemler upgrade veya yedek
     Parca sikintisi cekmemesi amaci ile.
3- F35 konusunun kendi ucak sanayimize agirlik vermemiz gerekliliginin bir zorunluluk oldugunu idrak
    etmemiz acisindan ayni zamanda ulkemizin gelecegi acisindan onemli bir mihenk tasi oldugunu
    kabullenmemiz ,ve gelecek icin acilmis bir pencere oldugunu gormeliyiz. "morallerimizi bozmaya gerek yok"
    Her olumsuzluk yeni firsatlarin dogmasina vesile olur gorusundeyim.


** Son olarak da Natodan cikma gibi bir dusuncenin kafamizda olmamasi gerekliligi kanisindayim. Nato uyesi olarak kalmamiz su asamada onemli.
     

    Mesajı Paylaş

Birazda empati kurmamızda yarar var olayları sağlıklı düşünmek için;
Þimdi dünyanın en gelişmiş 5.nesil uçağından bahsediyoruz toplam 100 milyar dolarlık üretim anlaşmasında bizim 6 milyar dolarlık katkı payımız var.
Ortağımız Amerika,düşmanı Rusya değilmi ?
Þimdi ülkemizin süper güç olduğunu hayal edelim ve 6.Nesil TF-X üretiyoruz ortaklarımızda Bosna,Macaristan,Arnavutluk.
Biz bu ülkeleri Yunanistana karşı koruyoruz kolluyoruz gerektiğinde parça tedarik ediyoruz silah sanayilerine elimizden geldiğince destekliyor ortaklıklar kuruyoruz. Bunun yanında  üslerimiz var TRBirliği diye bir Grubumuz var 5 üyeyiz.
Ama projenin en büyük ortağı katılımı maddiyatı bizde.
Þimdi bizim hasmımız Yunanistan hadi oda dünyanın 2.büyük gücü olsunlar (bu tembellik ile zor ama olsun).
Onlar da da Y-500 Hava savunma sistemi var ve TF-X i görüp vurabildiği ile övünüyorlar.Sen ise egede bu kritik uçağı kullanmak üzere geliştirmişsin.
İttifak üyelerinden Macaristan aniden Yunanistan ile yakınlaşıyor.Y-500 alıyor ve senden de TF-X alacağını söylüyor.Sen 6.Nesil dünyada Yunanistan da bile olmayan bu uçağın verilerini Yunanistan'nın ele geçirmesine göz yumabilirmisin ?
TF-X sırlarını radar görünmezliği bağlı olduğu sistemleri direk Yunanistana açma riski var senin TF-X artık egede uçamaz bu ne demektir ?
Yunanistan'nın egede üstün olması demektir.
Senin artık Y-500 alan Macaristanı koruyamaman demektir.Düşünsene düşmanın ile anlaşma yapıyor kardeşim Mavros diyor.
Buna göz yuman bir vatan evladı varsa bir şey diyemem.
Türkiye ve Yunanistan yerine Abd ve Rusya'yı koyun isim olarak.
Karşıdan gözüken durum bu. Mesajı Paylaş

Yazılanlara eyvallah da.. Þimdi benim merak ettiğim biz ne yapacağız, nasıl ve ne zaman bir karşılık vereceğiz.Yoksa sineye mi çekeceğiz? Veya beyin fırtınası babında neler yapabiliriz? Mesela Menbiç gümleyebilir mi? Sonuçta Pentagon tarafından engellendik.. Mesajı Paylaş

Alıntı yapılan: yahyaay - 18 Temmuz 2019, 09:36:08
Yazılanlara eyvallah da.. Þimdi benim merak ettiğim biz ne yapacağız, nasıl ve ne zaman bir karşılık vereceğiz.Yoksa sineye mi çekeceğiz? Veya beyin fırtınası babında neler yapabiliriz? Mesela Menbiç gümleyebilir mi? Sonuçta Pentagon tarafından engellendik..
Analiz iyi ama eksik yönleri var. Þöyle ki ;
1 - Rusya ile yakınlaşma aniden gerçekleşmiyor. Müttefik dediğin ülkeye değişik zamanlarda orantısız yaptırımlar yapıyorsun.( örn; Kıbrıs harbi, 1982 Darbesi, Muavenet Kazası !, Çuval Hadisesi v.s,v.s ) Tüm bunları yaparken müttefik ülkenin böyle bir tepki vereceğinin analizini yapıp sonucun bu şekilde olabileceğinin öngörememişti!!
2 - F-35 ile ilgili verilerin alınması ile ilgili o kadar çok haber oldu ki. Birincisi zaten Suriye'de bu sistem var ve İsrail F-35'ler ile saldırıyor. Buradan zaten gerekli bilgi alınmıştır. İkincisi daha geçenlerde Amerika da bir üniversitede Çin adına casusluktan bir profesör gözaltına alındı. Bu basit bir örnek. Kaldı ki daha öncede Çin'lilerin F35 bilgilerine ulaştıkları dünya medyasına yansımıştı..
gibi... Uzatabiliriz ....
Mesajı Paylaş


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz